KOMİSYON KONUŞMASI

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Teşekkürler.

Hoş geldiniz.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Hoş bulduk.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Sanırım ben de zor sorular soracağım, öyle umuyorum, zordur umarım.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Estağfurullah.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Şimdi, burada Atatürk filmine dair tartışmada sizden cevap almaya çalışmak biraz fazla, onun cevabı burada değil, bence hepimiz biliyoruz, bu şirketin merkezinde, CIO'nuz gelse onun da veremeyeceğini... Yani, o yüzden ben o tartışmaya girmeyeceğim hani size...

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Yazılı olarak var açıklamaları.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Yok, yok, size şey yapmıyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Siz not alın üstat.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Tabii.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Meselenin, tartışmanın kendisini sizin üzerinize bir yük olarak tariflemediğimi söylemek istiyorum.

Şimdi, bence ilginç bazı şeyler söylediniz. Disney'in tekstil ürünlerinin Avrupa'da, önemli bir kısmının Türkiye'de üretildiğini söylediniz. Yanlış anlamadıysam buradan da ihraç ediliyor, değil mi?

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Evet.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Burada büyük bir neden sorusu var. İşçi maliyetlerinin oldukça düşük olmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela, siz buraları taşere ediyorsunuz sanırım, değil mi? Yani, başka konfeksiyon firmalarına veriyorsunuz.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Lisans üzerinden...

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Lisans üzerinden ama kendi tekstil atölyeleriniz yok örneğin. Buralardaki çalışma...

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Şunu şöyle düzelteyim mi: Biz, kendimiz ihraç etmiyoruz, zaten verdiğimiz lisansiyeler aslında onu yurt dışına ihraç ediyorlar. Belli markalar var, üretiyorlar, zaten yurt dışında şubelere ihracatları var. Onlar Türkiye'de üretip yurt dışına...

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - En nihayetinde Disney lisanslı ürünler bunlar. Buralardaki çalışma koşullarına dair bir bilginiz var mı? Birinci sorum bu.

Ya, Emmy'den bahsettiniz, haliyle ben bir şeyi merak ettim; bu Türkiye'de üretilen ürünlerin, projelerin niteliği açısından merak ettim: Burada üretilip Emmy'ye aday olan kaç proje var? Bildiğim kadarıyla ödül alan yok; aday olan var mı, onu merak ediyorum.

Başka merak ettiğim bir mesele -biraz önce biraz konuşuldu ama- Türkiye'de üretilen içeriklerin sadece oyuncular ya da yönetmen ya da senarist değil bileşenleri aslında, ciddi bir set emekçileri toplamı var; ışıkçısından asistanına, çay-kahve koyanına, sürücülük yapanına... Çok ciddi bir endüstri var aslında. Buralardaki set işçilerinin çalışma şartları, iş güvenliği şartları... Misalen, gelirleri asgari ücretin kaç katıdır, sigortaları tam mıdır gibi gibi, yasalarla sağlanan hakları korunuyor mudur gibi gibi sorularım var. Çünkü bunun neden soruyorum: Disney Company büyüyor, dünyada büyüyor ama geçen yıl Amerika'da binlerce işçi çıkarttı. Hâliyle hem şunu sormak istiyorum: Doğrudan Disney'de çalışan 400 işçiden bahsettiniz ama birçok iştirakiniz var, buralarda çalışan belki binlerce insan var. Bu insanların gelecekte işlerine devam edebileceklerine dair bir güvence var mı gibi bir kaygıyla da soruyorum. Çünkü Disney'in, merkezî olarak, işçilerin haklarına dair kötü bir tarihi ortaya çıkmış durumda. Geçmişte, özellikle Hollywood'da bütün set işçilerinin kötü şartlara sahip olduğunu da hatırlarsak global anlamda güven vermeyen bir şirket; bu anlamıyla bu soru önemli bence.

Bir de şunu söylemek istiyorum: Türkiye'yle ilgili belgeseller çektiğinizden bahsettiniz. Şu an, salı günü farklı şehirlerde, Diyarbakır, Ankara ve Eskişehir merkezli şehirlerde başlayan bir operasyonla -takip edebildiğim kadarıyla- 231 kişi gözaltına alındı ve bunlardan 8'i gazeteci, bunun dışında da karikatürist, çevirmen, yönetmen, yayınevi koordinatörü, yazar olanlar var ve bunlar toplumca çok bilinen, Gazetecilik Derneği Başkanı olan gibi gibi insanlar var. Tuncay Bey de dedi, yerel kahramanları sordu. Açıkçası merak ediyorum: Türkiye'de bu hakikat emekçilerinin basın özgürlüğü adına verdiği büyük mücadeleyi de bir belgesel olarak çekmeyi planlıyor musunuz? Çünkü bu tip dijital platformlarda -belki burada açıklanan kimi nedenlerle de sermayeye ilişkin nedenlerle de çok karşılığını göremesek de- özgür alanların açığa çıkması gerek, özgür alanların olması gerek. Bunu göremiyoruz.

Burada, bu Komisyon için önemli bir şeyden bahsetmek istiyorum: "Google" algoritmasıyla ana akım dışında haber kaynaklarına ulaşım azalmış durumda ve -T24, Duvar, BirGün, Evrensel gibi- dijitaldeki yayınlardan elde ettikleri reklam geliri yüzde 80 düşmüş. Özgün, muhalif yayın alanlarının ciddi bir gelir kaybı nedeniyle belki de yayın hayatına devam edemeyecekleri gerçeği var; bu Komisyonun da tartışma konusu olması gerektiğini düşündüğüm için söylüyorum.

Temelde sorularım bu kadardı ama tabii şunu söylemek isterim: Sadece Disney Plus değil, bütün dijital mecraların, özellikle de bu platformların, dizi-film yayını yapan platformların, belgesel yayını yapan platformların bu Komisyonda daha derin tartışmalar için daha geniş zamana ve daha alt başlıklara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sadece bizim meraklarımızın ötesinde toplumsal meseleleri içeriyor. Mesela, çocukların korunmasından bahsettik, başka tartışmalar var, yaklaşımlarımız var, özgürlükler tartışmalarımız var. Belki de bu Komisyonun da kimi meselelerde daha net fikirlere sahip olmasını sağlayacak... Bunu aslında geçen yaz da konuştuk, Tuncay Bey'in önerisi "Her gün toplanalım."dı değil mi yanlış hatırlamıyorsam.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Evet.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Size çok atıf yaptım da... Yani ama ondan beri toplanmıyoruz; disiplinli, düzenli, bazı meseleleri gündeme alıp -bizim açımızdan birincil olanı basın özgürlüğü tabii ama- onun dışında çalışması gereken bir Komisyon.

Teşekkürler.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, teşekkür ediyoruz Vekilim.

Buyurun Cenk Bey.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Öncelikle bir Emmy'den, ödüllerden bahsettiniz daha doğrusu. Bildiğim kadarıyla Emmy değil ama farklı şeylerde Türkiye'den ödül almış oyuncular ve yapım şirketleri var. Aslında bu hepimiz için bir hedef, biz de çok isteriz uluslararası bir organizasyonda ödül almayı. Aslında, bizim şu anda bütün yaptığımız işlerde, olanaklar dâhilinde biraz hedefimiz de o. Bizim açımızdan kreatif bir iş yapıp... Aslında o da bizim kişisel olarak bir tatminimiz olur zaten; iyi bir şey yaptık, tüm globalde bu kabul gördü, tanındı diye. Belki bölgesel olarak baktığınızda, örneğin, Asya'da bizim bazı dizilerimiz, "Kadın" gibi dizilerimiz, NOW'da yaptığımız dizilerimiz bir sürü ülkede, farklı ülkelerde ödüller alıyorlar aslında fakat bunların daha global bir ödül şeyleri olmadığı için belki duyulmuyor, daha şeyde kalıyor. Aslında her kanal yurt dışından ödül aldığında bunu kendi haber bültenlerinden duyuruyor, biz de aynı şekilde yapıyoruz fakat biraz cılız kalıyor. Biz içerik üreticisi olarak, bir de Türkiye olarak, sonuçta bu sektördeki yapılan işlerden gurur duyan kişiler olarak zaten bizim hedefimiz her zaman, yurt dışında da bizim oyuncumuzun, bizim yapımcımızın veya bizim yaptığımız şeylerin bir ödül alması tabii ki. Aslında uluslararası tarafta bizim aldığımız ödüller şöyle oluyor: Bir tanıtım filminin çekilmesi... Bizim iç tarafta ekiplerimiz var, dijital medya tarafında olsun, bir tanıtımın çekilmesi anlamında olsun, onlar biraz daha sektöre spesifik bir şeyler oluyor, sadece dizinin üretilmesi ve onun görseli değil, yan şeylerde aldığımız ödüller var aslında, sadece bizden değil, sektörde bir sürü kişi de alıyor. Başta da bahsettiğim gibi, baktığınızda, hani, aslında, Türkiye'deki üretim sektöründe bu diğer çalışanlarıyla, her şeyiyle hep birlikte yaratılıyor ve çok da değerli çalışanlar var. O yüzden, dünyada bütün bu Türk dizilerinin izlenmesi bir tesadüf değil, demek ki her şeyiyle doğru şekilde bir değer ortaya koyuyoruz ki bunlar izleniyor, ödüller de alınıyor. Günün sonunda en büyük ödül, en büyük haz da bizim ürettiğimiz bir şeyin tüm dünyada karşılık görüp izlenebilmesidir. Tabii ki bu şeydir de: Şimdi, bir şey yaparsınız tüm dünyada izlenilmez ama Türkiye'de çok büyük karşılığı olur. Çok daha global bir şey yaparsanız o mesela daha çok izlenme potansiyeli olan bir şey. O yüzden zaten her içeriğin hedefine göre olan bir şey fakat bizim esas önceliğimiz her zaman -Türkiye pazarında olduğumuz için- aslında Türk izleyicisine hitap eden işler yapmak, burada o ödülleri almak. Biz, yurt dışında tabii ödül almak isteriz ama o bizim biraz daha ikincil hedefimiz olur.

Set çalışanları dediniz. Aslında, Bürke Hanım da burada, bizim yapım sözleşmelerimiz yüz yıllık bir bilgi birikimine dayanıyor. Orada "Şu vergisi ödeniyor mu, SSK'si var mı?" gibi şeyler bizim için zaten yasal olarak olması gereken şeyler, bunun ötesinde başka bir şey olamaz zaten. Onun ötesinde, bizim kendi standartlarımız içerisinde, setlerde kadın, çocuk -biliyorsunuz, oyuncular var- bunların hepsiyle ilgili bizim kendi içimizde uyguladığımız prosedürler var. Bürke Hanım'ın bahsettiği gibi, setlerde hayvanların kullanımıyla da ilgili prosedürlerimiz var. Bugüne kadar "production"lara baktığımızda bütün hazırlanan set o gün... Bizim hayvanlarla ilgili ayrı bir birimimiz var, onlar veterinerlerle temasa geçiyorlar her zaman, sette kullanacağımız hayvanın fotoğrafını, sağlık bilgisini istiyorlar ve burada... Bunu geçen senelerde yaşamıştık, bir gün bir seti durdurduk çünkü bir at vardı, o at aslında sağlıklı olarak bulunmadı, bütün o çekim iptal. Aslında bunun yapım tarafına çok ciddi bir maliyeti var takdir edersiniz, bütün hazırlıkları yaptı ama bizim bazı kurallarımız var o kapsamda da işin içerisinde. Biz bütün sözleşmelerimizde bütün bu şartları yapımcı şirketten istiyoruz. Zaten bazı şeyler, bazı yasalar Türkiye Cumhuriyeti'nin yasasıyla, kanunuysa onu zaten dile getirmeye bile bir şey olmaması gerekir. Herkes bu kanunları uygulamakla mükellef zaten her şeyiyle. O yüzden biz bu konuda hassas davranıyoruz ve bugüne kadar da zaten bizim bu konuda yaşadığımız bir problem olmadı, olsa da zaten biz buna her zaman yapıcı bir şekilde yaklaşıp o problemi izleyip denetleyip doğru şekilde aksiyonlar alıyoruz o kapsamda.

Burada, bir önceki soruda böyle yasalardan bahsettik aslında; orada, Türkiye'de işte bu dijital değişiyor. Orada şunu söylemek istiyorum ve ona da katılıyorum aslında. Biliyorsunuz, aslında, dijital taraf biraz yeni oluşan bir mecra. Tuncay Bey hatırlar belki, Türkiye'de ilk televizyonculuk başladığında aslında...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben o kadar eski değilim.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Estağfurullah.

...bunun ne bir yasası vardı ne regülasyonu vardı ve hatırladığım kadarıyla yurt dışından Türkiye'ye yayın yapılıyordu, Türkiye'de hiç denetim yok.

NAZIM ELMAS (Giresun) - Özel televizyonlardan bahsediyorsunuz.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Özel televizyonlardan bahsediyorum tabii ki, TRT'nin yeri ayrı.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Star.

DISNEY XD TELEVİZYON YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRÜ CENK SONER - Fakat sonra ne oldu? Cep telefonları da öyle. Cep telefonları da sonuçta yasası olmayan bir şey gayriyasaldır. Fakat ne oldu? Gelişen dünyada aslında televizyonculukta da ne oldu? İşte, RTÜK kuruldu, kurullar kuruldu ve zaman içerisinde bunlar gelişti. O yüzden, şimdi, biz dijital tarafa da baktığımızda -sizler de söylüyorsunuz, biz de görüyoruz zaten- bir sürü eksiklikler var aslında. Fakat paydaşlar olarak herkes zaten bu regülasyonu doğru yerlere getirmek zorunda ki herkes için bazı şeyler gri nokta olmasın, net olsun ve daha sağlam temelleri olan bir sektör olsun. Eminim yani dijital tarafta da... Örneğin, daha önce dijital konusunda hiçbir şey yoktu, bir anda dünyada platformlar çıktı ve şu anda RTÜK de zaten lisans vermeye başladı. Bunlar daha önce yoktu. Şu anda bile RTÜK tarafında bile -Bürke Hanım bahsetti zaten- her şey oluşum şeklinde. Hem bu yasalar hem sizlerin hem diğer tarafta biz mecraların yorumlarıyla, şekillendirmesiyle, konuşmasıyla aslında şekilleniyor. Bunun da -tahmin ediyorum- hiçbir şekilde bu birinci günden "Tamamen en mükemmel şey budur, uygulama budur." diye yapılması zaten imkânsızdır. Her şeyi görerek öğreniyoruz. Orada "yurt dışı" falan dediniz. Başta da bahsettim, bazı şeyler yurt dışında bizden daha önce oluyor. O yüzden, biraz oradaki örnekleri takip ederek, bizim orada ne safhada olduğumuzu da tespit ederek aslında adım adım o safhaları geçmemiz lazım. Bazen zaten hazır olmadan üç dört adım öteye gitmeye çalışırsak zaten düşeriz. O yüzden adım adım, hangi safhada olduğumuzu görerek buraya uygun şekilde zaten yasalar şekilleniyor. Zaten her konuda, her sektörde öyle fakat bu dijital taraf yeni bir mecra Türkiye için de. Hep birlikte zaten bunu da olması gerektiği yere getirmemiz gerekiyor yani.

Bilgi paylaşma konusundan bahsettiniz. O noktada zaten yasalar neyi gerektiriyorsa herkes onu uyguluyor. Bazı bilgiler ticari sırdır tabii ki fakat bu, yasal olarak belirli şeyleri paylaşmamız noktasında paylaşıldığında yine zaten belli bir kurumla yasal olarak paylaşılması gereken şeyler paylaşılıyor. O da zaten o kurumun içerisinde kalması gerektiği şekilde paylaşılıyor. O yüzden bu sektörde daha gidecek yolumuz var ama paydaşlar olarak hep beraber aslında bunu daha olması gerektiği bir sürece sokmamız lazım.

Şunu da söyleyeyim: Dijital çok hızlı değişen bir mecra bir taraftan da. O yüzden "Bu değişim bitti." denilecek bir noktada değil, bir sürü sektörde zaten görüyorsunuz. Sürekli bir değişim var aslında, artık dünya çok daha hızlı hareket ediyor. O yüzden bizlerin de o değişime her şeyiyle ayak uydurmamız gerekiyor.