KOMİSYON KONUŞMASI

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır Baro Başkanımız, insan hakları savunucusu ve katledilmeden önce "Silahlar sussun, insanlar konuşsun." diyerek barış çağrısı yapan Sayın Tahir Elçi'yi ölümünün 9'uncu yılında minnetle ve saygıyla anıyorum ve katliamın sorumluları hesap verene dek adalet mücadelemizi sürdüreceğiz, unutmayacağız.

2021 yılı itibarıyla yürürlüğe konulan idare ve gözlem kurulu kararları ceza infaz sistemindeki en tartışmalı politikalarınızdan biri hâline geldi. Bu konuda çok şey söyledik, önergeler verdik, örnekler verdik, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda tartıştık ancak hâlen çözülebilmiş değil. Bolu Kapalı F Tipi'nde kurul kararlarıyla siyasi mahpusların istisnasız bir biçimde koşullu salıverme hakları gasbedilir durumda ve son olarak 16 mahpus bu ayın başında size, Ceza ve Tevkifevlerine, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna başvuru yaptı. Bu başvurudan haberdar mısınız, bu konuda herhangi bir cevap ya da adım atacak mısınız?

Bu başvuruyu yapanlardan biri de otuz yıllık hasta mahpus Sedat Atsız. Onun hakkında verilen kurul kararı, yargılama süreci hem Bolu F Tipi'nin hem de Türkiye'deki tüm cezaevlerinin bir örneği. Bakın, 3 Haziran 2024'te Sedat Atsız hakkında bir iyi hâl değerlendirme raporu var ve esas gelişim puanı çok yüksek oranda verilmiş ve tam iki gün sonra, 5 Haziranda tekrar kurula çıkarılıyor ve "İyi hâlli değilsin." deniliyor. İki gün içerisinde değişen ne mi? Kararda yazıldığı üzere "12 Mart 2024 tarihinde hükümlüyle yapılan görüşme esnasında, gündüz saatlerinde odanın aydınlatma ışıklarının gereksiz yere yandığı." Bunu gerekçe göstererek, bu kadar uyduruk ve keyfi bir gerekçeyle ve yine aynı kararda iki yıl önce bir kere telefon hakkını protesto ettiği, eylem yaptığı gerekçesiyle yani haklarını iyi niyetle kullanmadığı gerekçesiyle ve iki gün arayla verilen bu kadar keyfi bir karar. Peki, her zaman cezaevi idarelerinin, buradaki Ceza ve Tevkifevleri görevlilerinin hatırlattığı gibi bu kararlar yargı denetiminden geçiyor ancak tarafsızlığını yitirmiş siyasi yargı ne mi yapmış? Bu karara hem Sedat Atsız'ın kendisi hem avukatı itiraz etmiş ve avukatının yaptığı itirazı Bolu infaz Hâkimliği reddetmiş ancak kendisinin yapmış olduğu başvuruya ise yine kısa bir süre sonra "kabul" kararı vermiş. Aynı kurul iki farklı karar, aynı karara itiraz ve iki farklı infaz hâkimliği kararı. Peki, ne mi olmuş devamında? "Kabul" kararı verilene savcılık anında itiraz etmiş, ağır ceza mahkemesi bu kabul kararını bozmuş. Peki, bu mudur modern ceza sistemi, bu mudur güveneceğimizi iddia ettiniz yargı sistemi? İnsan haklarına saygılı hukuk devletini bu şekilde mi sağlayacaksınız? Bugün cezaevlerinde kurduğunuz bu kurul sistemi taraflı, keyfi, hukuki izahtan yoksun, paralel bir yargılama yapıyor.

Defalarca sorduk, tekrar soruyoruz: 2021 yılından bu yana kadar, iyi hâlli olmadığı gerekçesiyle koşullu salıvermesi yakılan, alıkonulan mahpusların suç türüne göre dağılımı nedir? Kurullara katılan, çokça tartışılan, işte, tadilatçısından, farklı üyelerin mesleki dağılımı nedir? Kanun teklifi verdik yine bununla ilişkili bir biçimde, mahpusun 3 hücre cezası alması hâlinde koşullu salıverme hakkından faydalandırılmayacağı şeklindeki kararla kaç mahpus şu an cezaevlerindedir ve bunun suç türüne göre dağılımı ne? Yine hapishanelerde inkâr edilen ama mahpusların "pişmanlık dayatması" olarak ifade ettiği samimiyet tasdik belgesinin hukuki dayanağı nedir?

Cezaevlerindeki mahpusların temel haklarından bir tanesi de yas tutma ve vedalaşma hakkı ancak cezaevlerinde yakınlarını kaybeden mahpuslara yüksek oranda masraf sunulmakta ve bu masraflarla ilgili bir pazarlık usulü yürütülmektedir. Bakın, Tenzile Acar'ı Bakırköy'den Şırnak'a götürmek için önce 135 bin lira gibi bir teklif, sonrasında bu 65 bin lira gibi bir şeye düşürüldü ve yine İzmir Kırıklar'dan Artvin'e taziye için gidecek Cem Dursun'a önce 150 bin lira, daha sonra da 96 bin liraya düşen bir rakam sunuldu. Öncelikle, bu rakamlar neye göre hesaplanıyor? Mahpusların temel hakkı olan vedalaşma hakkının bu şekilde engellenmesi sosyal adalet ilkesine aykırı. Zaten hiçbir geliri olmayan, ailelerinden uzak, sürgünde tutulan mahpuslara getirilen bu külfet sonlandırılmalı, bunlar Bakanlık ve idarece karşılanmalı, aksi hâlde ise verilen bu masrafların bir ilkesi, bir makullüğü olmalı; ertelenebilir, taksitlendirilebilir bir şekilde düzenlenmelid