Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Cumhurbaşkanlığı b) Millî İstihbarat Teşkilatı c) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç) İletişim Başkanlığı d) Diyanet İşleri Başkanlığı e) Devlet Arşivleri Başkanlığı f) Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı g) Savunma Sanayii Başkanlığı ğ) Strateji ve Bütçe Başkanlığı h) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı) Yatırım Ofisi Başkanlığı i) Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı j) Finans Ofisi Başkanlığı k) İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 29 .11.2024 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Bütçe müzakere süreci boyunca Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik olarak dile getirilen bildik ezberler ve ithamlar bugün de tekrarlanmıştır. Normalde girmeyecektim, ben de yeni sistem konusunda bazı bilgileri paylaşacağım.
Bakınız, 1946-2018, çok partili parlamenter sistem döneminde, yetmiş iki yılda 51 hükûmet görev yapmış; bunlardan 17'si koalisyon hükûmeti, 6'sı azınlık hükûmeti, 3'ü darbe hükûmeti, 2'si geçici hükûmettir. Koalisyon hükûmetlerinin ortalama ömrü yaklaşık bir yıl düzeyindedir. Böylesi kısa süreli hükûmetlerle büyük atılımların gerçekleştirilmesi, muasır medeniyet seviyesini aşma hedefine ulaşılması mümkün müdür? Parlamenter sistemde birtakım iç ve dış vesayet odaklarının tasarımıyla nasıl hükûmetler kurulduğunu ve nasıl düşürüldüğünü Türk milleti defalarca yaşamıştır. Kısa ömürlü hükûmetler, hükûmet kurma aşamasındaki anlaşmazlıklar, koalisyon partileri arasındaki kutuplaşmalar milletimizi sürekli hayal kırıklığına uğratmıştır. Siyasal istikrarsızlıklar Türkiye'yi ekonomik ve sosyal yönden de olumsuz etkilemiş, hatta demokrasi dışı müdahalelere zemin hazırlamıştır, Türk milleti darbelerin çok acı ve ağır faturalarına katlanmak durumunda kalmıştır. Darbeler her defasında Türkiye'yi tarihin gerisine itmiş, o yıllarımızı kaybettirmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter sistemin iflasını belgelemiş, Türkiye yeni bir yönetim reformuna acilen ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyaç da demokratik ve adil bir çerçevede millî iradenin takdir ve teveccühüyle karşılanmıştır. Böylelikle hükûmet tartışmaları, hükûmet buhranları bitmiş, koalisyon dönemi sona ermiş, karar süreçlerindeki tıkanıklıklar aşılmıştır. Siyasi, ekonomik ve demokratik istikrarın yolu açılmış, bürokrasiyi azaltan, yetki karmaşalarını gideren, hızlı işleyen, çabuk karar alan, sorunların çözümüne ve Türkiye'nin gelişmesine odaklı bir yönetim yapısı tesis edilmiştir.
Yeni sisteme yönelik eleştiriler, genel olarak parlamenter sistem bakış açısıyla yapılan değerlendirmelerden kaynaklanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde kuvvetler birliği olduğu söylenmektedir. Acaba kuvvetler birliği derken Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mi kastediliyor? Bunlar birdir ve gururumuzdur. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde daha güçlü ve daha bağımsız şekilde çalıştığı bir yapıya kavuşması Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ana hedeflerindendir. Kuvvetler birliği aslında parlamenter sistemde söz konusudur, zira yürütme, yasama organının içinden çıkmaktadır, yürütmeyi elinde bulunduran siyasi güç Parlamentoya da mutlak hâkim olmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ise katı kuvvetler ayrılığına dayanmakta, yürütmeyi de yasamayı da millet seçmektedir. Milleti esas alan bir sistem kuşku yok ki daha demokratiktir. Meclis, yeni sistemin 7'nci bütçesini yaptığı hâlde hâlâ bütçe hakkının devredildiği söylenebilmektedir. Komisyon bir aydır neyi görüşüyor; acaba çay partisi mi yapıyor, altın günü için mi toplanıyor? Açık ve net görüleceği üzere Meclis bütçe hakkını kullanmakta, bütçe kanun teklifleri Meclis tarafından görüşülüp karara bağlanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik bir eleştiri de egemenliğin tek kişiye verildiği, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yoluyla yasama yetkisinin elinden alındığı yönündedir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti 16 Nisan 2017 tarihinde yeni hükûmet sistemine verdiği desteği gerek 2018 gerekse 2023 seçimlerinde tekrar tekrar yinelemiştir. Algı operasyonlarına kanmamış ve güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisine itibar etmemiştir. Milletini tanımayan, millete tepeden bakan ve milleti bir şeyden anlamaz sanan anlayıştan uzaklaşılmalı, milletimize güvenilmeli, millî iradeye saygı duyulmalıdır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sahibinin aziz milletimiz olduğu ve Cumhurbaşkanımızın arkasında millî iradenin çoğunluğunun kararının bulunduğu asla unutulmamalıdır.
Dünyada başkanlık sistemlerinde rutin olarak uygulandığı üzere, tek kişi yürütme yetkisine sahip olmakta ve yürütme alanıyla ilgili kararname çıkarabilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde de Cumhurbaşkanı yürütme alanında düzenleme yapma yetkisine sahiptir ancak kararname yetkisi sınırsız ve yasama yetkisini ihlal eden bir yetki değildir. Anayasa'da açık bir şekilde yer alan bu yetkinin çerçevesini, sınırlarını ve hukuki normlar içindeki yerini okuma yazma bilenler dahi okuyup anlayabilirler.
Ülkemizde demokrasinin olmadığı, Meclisin etkisizleştiği, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı yönünde algı operasyonu yapılmakta; otoriter sistem, ucube sistem gibi ithamlarda bulunulmaktadır. Parlamenter sistemde yargı denetimine tabi olmayan Cumhurbaşkanının her türlü eylem ve işlemleri yeni sistemle birlikte yargı denetimine tabi hâle gelmiştir. Parlamenter sistemdeki sınırsız yetkili ve sorumsuz Cumhurbaşkanı yerine her türlü iş ve işlemleriyle ilgili sorumlu, hem yasama hem yargı denetimine tabi hem de millete karşı hesap veren bir Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuştur.
CAVİT ARI (Antalya) - Nerede bu?
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yargının tarafsızlığı da anayasal hükme bağlanmış, yargıda birlik amacıyla sivil-asker ayırımına son verilmiş, Anayasa Mahkemesinin asker kökenli 2 üyeliği kaldırılmış, askerî mahkemeler kapatılmış, sıkıyönetim kaldırılmıştır. Böylelikle demokratikleşme yönünde de önemli adımlar atılmıştır.
Bakınız, 2007 yılında Meclis yüzde 65 oy çoğunluğuyla Cumhurbaşkanı seçtiğinde bu karar Anayasa Mahkemesine götürülüp iptal ettirilmiş, bu ülkeye 367 hukuk garabeti yaşatılmıştı. O gece 27 Nisan e-muhtırası verilmiş ve birileri de bu bildiriye destek vermişti. Yine, 2008 yılında Meclis başörtüsü yasağını kaldırmak için yüzde 75 oy çoğunluğuyla Anayasa değişikliği yaptığında "411 el kaosa kalktı." diye manşetler atılmış ve bu yasa da Anayasa Mahkemesine götürülüp iptal ettirilmişti. Acaba bu mudur özlenen demokrasi anlayışı? Bu mudur Meclisin etkinliği? Bu mudur millî iradeye saygı? Bu mudur aranan adalet, yargı tarafsızlığı? Yüksek yargı mensupları 28 Şubatçıların ayağına gidip brifing alırken yargı tarafsız ve bağımsız; ülkücüleri değil kendi parti örgütlerine verilen isimleri hâkim yaparsan yargı tarafsız ve bağımsız ama yüksek yargı Cumhurbaşkanıyla bir araya gelirse yargı tarafsız ve bağımsız değil. Öyle mi? Bu nasıl anlayıştır? Türk milleti bunları unutmamıştır, unutmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisi 2023 yılında küresel düzeyde zayıf dış talep koşullarına, jeopolitik gerilimlere ve Şubat ayında yaşanan büyük deprem felaketine rağmen yüzde 5,1 oranında büyüyerek güçlü bir performans sergilemiş, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ortalamalarının üzerinde bir büyüme sağlamıştır. Türkiye ekonomisi 2024 yılı ilk çeyreğinde yüzde 5,7, ikinci çeyreğinde yüzde 2,5, üçüncü çeyreğinde bugün açıklanan verilere göre yüzde 2,1 büyümüştür. Daha önce de ifade ettiğim üzere 2024 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ekonomide yavaşlama söz konusudur. Sanayi sektörü 2024 yılı ilk çeyrekte yüzde 4,2 oranında büyürken ikinci çeyrekte yüzde 1,8, üçüncü çeyrekte ise yüzde 2,2 oranında daralmıştır. 2024 yılı birinci çeyrekte yüzde 10,2 artan makine ve teçhizat yatırımları, ikinci çeyrekte yüzde 5,4, üçüncü çeyrekte ise yüzde 8,6 oranında daralmıştır. Sanayi üretimi Eylül ayı itibarıyla yıllık yüzde 2,4 azalmakla birlikte bir önceki aya göre yüzde 1,6 artmıştır. Nisan ayından itibaren düşüş eğilimi gösteren imalat sanayisi Satın Alma Yöneticileri Endeksi Ekim ayında yine eşik değerin altında kalmakla birlikte bir önceki aya göre 1,5 puan artışla 45,8'e yükselmiş, göstergelerdeki düşüşler bir önceki aya kıyasla hafiflemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış imalat sanayi kapasite kullanım oranı Kasım ayında bir önceki aya göre binde 4 puan artışla yüzde 75,6 olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre Ekim ayında 3 puan artarak 102,2, Kasım ayında 1,2 puan artarak 103,4 olmuştur. Böylece dört ay sonra Ekim ve Kasım aylarında 100'ün üzerine çıkılarak iyimser görünüm tarafına geçilmiş, reel kesim güveninde yedi ayın en yüksek seviyesi görülmüştür. Son üç aya yönelik değerlendirmelerde üretim hacminde artış bildirilenler lehine olan seyrin güçlendiği, ihracat sipariş miktarında azalış bildirilenler lehine olan seyrin ise zayıfladığı gözlenmektedir. Bu durum, sanayi sektörünün dördüncü çeyrekte toparlanacağına yönelik umut vermektedir. Bununla birlikte, sanayicilerimizin üretimini sürdürebilmesi ve artırabilmesi için özellikle KOBİ kredi koşullarının iyileştirilmesi, finansmana erişim için düşük faizli ve uzun vadeli krediyle verimliliği artırıcı teşviklerin devreye girmesi, ihracatı destekleyici politikalara daha fazla öncelik verilmesi gerekli görülmektedir.
Ayrıca, tarıma dört elle sarılmış, tarımda sanayileşmiş ve tarım ürünleri ihraç eden ülkelerin gelecekte söz sahibi olacağı görüşündeyiz. Yüksek girdi maliyetleri altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt üreticimizin ürettiği ürünlerden elde ettiği geliri artıracak ve daha fazla üretmesini sağlayacak köklü tedbirleri uygulamaya koymamız lazımdır.
Bilindiği üzere, 2023 yılı Mayıs ayında politika değişikliğine gidilerek fiyat istikrarını sağlamak için sıkı para politikası uygulamasına geçilmiştir. Ekonomi programı kararlı bir şekilde uygulanmakta, makro finansal göstergeler belirgin bir şekilde iyileşmektedir. Program döneminde ülkemizin risk primi azalmış, kredi notu artmış, görünümü pozitife dönmüş, gri listeden çıkılmış, dış kaynak girişleri artmış, cari açık düşmüş, istihdam artmış, Merkez Bankası rezervi yükselmiştir. 2024 yılı üçüncü çeyreğine dair mevsim etkilerinden arındırılmış iş gücü istatistiklerine göre istihdam yıllık 944 bin kişi artarak 32 milyon 734 bine yükselmiş, iş gücüne katılma oranı 1 puan yükselerek yüzde 54,3'e çıkmış, işsizlik oranı da 0,5 puan düşerek yüzde 8,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Beş yıl öncesine yani 2019 yılı üçüncü çeyreğine göre çalışma çağındaki nüfus artışı yıllık, ortalama 877 binken istihdam artışı yıllık, ortalama 959 bin düzeyindedir. İş gücüne katılma oranı bu dönemde 1,5 puan artışla yüzde 54,3'e kadar yükselmiştir. Bu dönemde yaşanan pandeminin ve Şubat 2023 depremlerinin olumsuz etkisine ve erken emeklilik düzenlemesine rağmen çalışma çağındaki nüfus artışından daha fazla istihdam artışı sağlanmış, iş gücüne katılma payı artmış, işsizlik oranı ise azalmıştır.
İhracat, bu yılın ocak-ekim döneminde yüzde 3,1 artarken ithalat yüzde 7,2 azalmıştır. Ekim ayı itibarıyla yıllık ihracatımız yüzde 3,1 artışla 262 milyar doları aşmış, yıllık ithalatımız ise yüzde 7,4 azalışla 340 milyar dolar düzeyine inmiştir. Dış ticaret açığı, bu yılın ocak-ekim döneminde yüzde 30,1 oranında 28,4 milyar dolar, yıllık ise yüzde 31 oranında 35 milyar dolar azalmıştır. Cari işlemler açığı, ocak-eylül döneminde yüzde 85,4 oranında 30,9 milyar dolar azalmış, eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı ise yüzde 79,4 oranında 37,3 milyar dolar azalarak 9,7 milyar dolara gerilemiştir.
En temel sorunumuz olan enflasyon, 2023 yılında yıllık yüzde 64,77 oranında gerçekleşmiş, mayıs ayında yüzde 75,45 seviyesine kadar çıkmış ve bugün itibarıyla yüzde 48 düzeyine gerilemiştir. Enflasyonla mücadele kararlılıkla sürdürülmektedir. Fiyat istikrarı mutlaka sağlanacaktır. Fiyat istikrarıyla kalıcı refahın sağlanacağına inanıyoruz. Merkezî yönetim bütçe açığı 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde 1 trilyon 260 milyar dolar olmuştur. Bütçe açığında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 107,3 artış olmakla birlikte, 2024 yılı başlangıç bütçesinde GSYH'ye oranla yüzde 6,4 olması öngörülen bütçe açığının yıl sonunda 4,9 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemizin yatırım alanında cazibe merkezi hâline getirilmesi için yapılan çalışmaları ve başlatılan yatırım seferberliğini destekliyoruz. Bu kapsamda, Türkiye'nin yüksek teknoloji üretiminde küresel bir merkez olmasını hedefleyen HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı'nı çok önemli görüyoruz. Uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize daha fazla çekilebilmesi için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir bir ortam oluşturulmasını savunuyoruz. Ekonomide bağımsızlığı, teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek yerli ve millî üretimi artırmayı amaçlayan Millî Teknoloji Hamlesi, Türk milletinin refah ve istikrar içinde yaşaması için başlatılmış en hayati girişimlerden biridir. Türkiye, Millî Teknoloji Hamlesi'yle bugün ileri teknolojileri kendi imkân ve kabiliyetleriyle geliştirip üretebilen bir noktaya ulaşmıştır. Şüphesiz teknolojik gelişmeyi, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı esas alan üretim ekonomisi yaygınlaştırılmalı, Türkiye dışa açık ve rekabetçi bir yapı içerisinde dünya ekonomisiyle bütünleşerek bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında yer almalıdır.
Yerli ve millî üretim potansiyelinin tümüyle harekete geçirilmesi, savunma sanayisindeki dev atılımların daha da güçlendirilmesi, enerjide yerli katkının daha da artırılması, savunma sanayisinde yakalanan ileri teknolojinin başka alanlarda da elde edilmesi hedeflenmelidir. Türkiye, millî enerji atılımıyla, kurulu enerji gücünde 114 bin megavatı aşmıştır; kurulu gücümüzün yerlilik oranı yüzde 70, yenilenebilir enerji oranı ise yüzde 60 seviyesindedir. Türkiye toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa'da 5'inci dünya da ise 11'inci konumdadır. Türkiye güneş paneli üretiminde yüzde 75, rüzgâr türbini üretiminde yüzde 70'lik yerlileşme oranına ulaşmıştır. Türkiye, arz kaynaklarını da hızla çeşitlendirmektedir. Enerjide bütün yollar Türkiye'ye çıkmaktadır. Türkiye enerjinin merkezi ve ticaret üssü olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Türk savunma sanayisi, Türkiye'nin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa edilmektedir. Hamdolsun, Türk mühendisleri tarafından tasarlanıp imal edilen yerli ve millî uçak, helikopter, İHA, SİHA, gemi, denizaltı ve zırhlı araçlar ile füze ve silah sistemleri artık ülkemizde üretilmektedir. KAAN, HÜRJET, KIZILELMA, Akıncı, GÖKBEY, ATAK, ALTAY, TCG ANADOLU gibi tüm havacılık, uzay ve savunma sanayi ürünlerimiz milletimizin göğsünü kabartmaktadır.
Türkiye'nin savunma sanayisinde şampiyonlar liginde yer almasından gurur duyuyoruz.
Millî teknoloji ve millî enerji atılımıyla gerçekleştirdiğimiz yerli ve millî üretimlerden ve keşfettiğimiz doğal gaz, petrol ve madenlerden sağlanan kaynaklar makroekonomik istikrara ve sürdürülebilir yüksek büyümeye ve elbette milletimizin refahına yansıyacaktır.
Konya'nın bir savunma sanayisi üssü olması yönünde de önemli bir potansiyeli bulunmaktadır. Konya, savunma sanayisinde stratejik ve rekabetçi bir güce ulaştırılmalıdır. Bu çerçevede, Beyşehir Silah İhtisas Organize Sanayi Bölgesi projesi uygulamaya mutlaka konulmalıdır. "Tam bağımsız, güçlü Türkiye" ülküsüyle millî teknoloji hamlesi yolculuğuna devam eden TEKNOFEST festivali gençlerimize "Biz de yapıp başarabiliriz." kültürünü ve öz güvenini aşılamakta, geleceğe umutla bakmalarını ve hayallerini gerçekleştirmelerini sağlamaktadır. Savunma, havacılık ve uzay alanlarında teknoloji endüstri bölgesine sahip ve savunma sanayisi üssü olma yolunda ilerleyen Selçuklu'nun başkenti, ilim ve irfan yuvası Konya'da TEKNOFEST festivali düzenlenmelidir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza ve Savunma Sanayii Başkanımıza Konya'nın beklentisini bir kez daha iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kesiminde etkili bir insan kaynağı geliştirme politikası uygulanması ve kamu personel sisteminde mesleki yeterliliği, performansı esas alan bir düzenlemeye gidilmesi önem taşımaktadır. Kamuda aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden farklılıklar bulunması, çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir. Kamuda ehliyeti ve liyakati esas alacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, ücret adaletini sağlayacak, topluma kaliteli hizmet sunan, değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir kamu personel sistemi oluşturulması gerekmektedir.
Asgari ücret, tarihî bir reformla 2022 yılından itibaren vergi dışı bırakılmış ve tüm çalışanların asgari ücret kadar gelirine vergi istisnası getirilmiştir. Net asgari ücret 2023 yılında yüzde 107,3 oranında artışla 11.402 liraya, 2024 yılında da yüzde 49,1 oranında artışla 17.002 liraya yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kalaycı, iki dakika ekliyorum.
Buyurun lütfen.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2025 yılına dair asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlarının göz önünde bulundurulması, net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması ve asgari ücretliye büyükşehirlerde ulaşım ve barınma desteği verilmesi görüşündeyiz.
Kamu çalışanlarının aylıkları 2023 yılında ortalama yüzde 129, 2024 yılında yüzde 78,07 oranında yükselmiştir. Toplu sözleşmeyle belirlenen artışlara 2023 yılında ve 2024 yılı Ocak ayında ayrıca refah payı verilmiştir. 2025 yılındaki artışlara da ilave refah payı verilmesi uygun olacaktır. 5510 sayılı Kanun’un 55'inci maddesi, bu kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların her yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere bir önceki altı aylık döneme göre TÜFE değişim oranı kadar artırılarak belirlenmesini öngörmektedir. Yine burada da SSK ve BAĞ-KUR emeklilerimize yapılacak bu artışa ilave olarak 2025 yılında ilave refah payı verilmesi görüşündeyiz.
Bu vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kurumlarımızın bütçelerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum.