KOMİSYON KONUŞMASI

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Orhan kardeşim, bir dakika bir durun ya!

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Cumhurbaşkanı Yardımcımıza sunumu için teşekkür ediyorum; inşallah, 2025 yılı için konulan hedefler gerçekleştirilmiş olur. Gerek Mustafa Bey gerek İsmail Bey, Milliyetçi Hareket Partisinden ve AK PARTİ'deki arkadaşlarımız ki muhalefet de, bu tarafta da oldu bir sistem tartışması içine girildi. Ben bundan kaçmayacağım ama ben öncelikle bütçe konuştuğumuz için 2023 Haziranından başlayarak mevcut ekonomi yönetiminin Enflasyonla Mücadele Programı'nın nerelerde başarılı olduğunu, nerelerde sıkıntı olduğunu hızlıca söyleyeceğim.

Önce, şununla başlayalım: Ben bu programın iki temel ayağı olduğunu düşünüyorum ve tabii, ayakları fazlalaştırabiliriz ama bir cari açığın önlenmesi meselemiz vardı çünkü cari açığı önlediğimizde, düşürdüğümüzde Türkiye'nin daha az döviz ihtiyacı olacaktı ve daha az döviz ihtiyacı demek, döviz kurundaki enflasyon geçişkenliğini düşürüp Türkiye'de enflasyonun da düşmesine sebebiyet verecek, dışarıya daha az para gönderecektik ve bunu yapabilmek için de birinci şartımız; üretim, yatırım ekonomisine, istihdam ekonomisine dönmekti.

Şimdi, tabloya baktığımızda cari açık 50 milyar dolarlardan alınıp işte 10-11 milyar dolarlara doğru çekildi, gayrisafi millî hasılanın neredeyse yüzde 1'lerine geldi; dolayısıyla, burada bir başarı var, teşekkür ederiz ama burada teşekkür ederken bunun sürdürülebilir olması çok önemli çünkü biz biliyoruz ki ekonomide bir durgunluk yaşandığı zaman, büyümede sıkıntılar olduğu zaman cari açığımız düşüyor. Bu, genel olarak Türkiye'de ve dünyada da böyledir, bütün OECD ülke raporlarında da bunu görüyoruz. Dolayısıyla, bunun sürdürülebilir olması için o üretim, yatırım, istihdam ve ihracat meselesinin önümüzdeki dönemde çok daha fazla üzerinde durulması lazım.

İkinci bir mesele: Merkez Bankası rezervlerimizin yani 54 milyar dolar eksilerden alınıp şu anda bunun artılara taşınmış olması bir başarıdır. Ülkenin kredi notunun düşürülüyor olması yani CDS'imiz 800'lerden 300'lerin altına indi -şu an 260 civarlarında herhâlde- bunlar çok güzel gelişmelerdir ve bence en önemli gelişmelerden bir tanesi de Türkiye'nin gri listeden çıkarılmasıdır yani ülkenin yüzünü kızartan bu sıkıntıdan kurtulunmuş olması takdire şayandır.

Şimdi, bu tarafa baktığımız zaman elbette olumlu şeyleri söyleyelim ama acaba vatandaş tarafında durum nedir, durum nicedir diye baktığımızda, bizim en önemli meselemiz enflasyondu. Enflasyonu kontrol etmeden, onu yönetmeyi beceremeden, hayat pahalılığını aşağı çekmeden milletimizin yüzünü güldüremeyeceğimizi biliyoruz. Peki, Haziran 2023'ten itibaren -bakın, rasyonel olmayan bir dönem olarak özellikle 2018-2022'yi kabul ettiğim için öncesini söylemiyorum- yaklaşık yüzde 38 enflasyonla yeni ekonomi yönetimi devraldı. Peki, o devraldığı zaman biz 2024 ve 2026 OVP'sini hazırladığımızda hatırlayın, ilk OVP'de biz enflasyona yüzde 33 hedef koyduk, daha sonra Merkez Bankamızın da raporlarıyla birlikte bu enflasyon hedeflemesi 36-42 bandına çekildi ve şimdi bu yıl sonu 44 gibi, 45 gibi -inşallah daha fazla olmaz- bunu bitireceğiz. Bakın, bırakın 44'ü, 45'i elbette 38'le alıp şu anda yıl sonu 44'le bitirmek, Merkez Bankasının yüzde 46'ya kadar bandı çıkartmış olması, 33'le başladığımız bir şeyi, bandı eğer 46'ya, 44'e kadar çekersek yaklaşık yüzde 12-13 farklı olur. Bakın, bugün gelişmekte olan, yükselen piyasalarda enflasyon oranları işte, yüzde 6 ila 9 arası değişiyor yani onların yıllık enflasyonu bizim sapmamızdan daha küçük ve gıda enflasyonuna, barınmayla ilgili yaşadığımız büyük soruna zaten girecek vaktim yok. Dolayısıyla, şimdi nereye geldik? 2025 ve 2027 OVP'si geldi; OVP açıklandı, neredeyse bir ay sonra biz burada bütçe konuşmaya başladık ve Merkez Bankasının raporunu gördük ve o raporda gördüğümüzün neredeyse yüzde 48 fazlası, yani bizim 2025 yılı yüzde 17,5 enflasyon hedefimiz vardı, bir geldi bize yüzde 21 ve 26 da üst bant konulmuş.

Şimdi, böyle bakıldığında Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, yani bir buçuk yıl sonra 38'den alıp 44'le bitirmek, iki OVP arasında yüzde 48,5'luk bir fark ortaya çıkmış olması, açık söyleyeyim, enflasyonla mücadele programı gerektiği gibi işlememiştir, eksiklikler olmuştur. Burada çok büyük bir başarısızlık vardır ve bu başarısızlığın aslında en büyük göstergesi de enflasyon yüksek çıktığında bu ülkede gelir adaletinin düzeldiği hiçbir dönem olmamıştır.

Bakın, 2018'de On Birinci Kalkınma Planı'mızı hazırladık, siz bunları çok iyi biliyorsunuz, orada bazı hedefler koyduk şu gelir adaletini, şu Gini katsayısını düzeltme adına. Koyduğumuz hedefleri 2023'te gerçekleştiremedik, dedik ki: Önümüzdeki dönem yapacağız. Bakın, 2023 ve 2024'le ilgili bütün verilere bakın, uluslararası raporlara bakın; Türkiye, gelir adaletsizliğinde kendi bulunduğu ligde en fazla adaletsizliğin arttığı ülkeler arasında, dolayısıyla burada problemler var.

İflas ve icralardan bahsedildi; şu anda, bir önceki yıllarla beraber devreden dosyalara baktığımızda 39 milyona gelmişiz; bu, dehşet bir rakam. Şimdi, dolayısıyla sanayide, imalat sanayisinde meydana gelen düşüş -bugünkü raporlara siz de baktınız muhtemelen- yani şunu söylemek istiyorum: Para politikası ayağında bazı şeyler iyi gidebilir ama maliye politikasında ki siz bunu sürekli söylerseniz; tasarruf, şu bu falan, zamanım kalırsa ona da girerim ama şunu tespit etmek lazım: Bu program millete iyi gelmemiştir, emekliye iyi gelmemiştir, esnafa iyi gelmemiştir ve sorunlar vardır. Dolayısıyla, bu önümüzdeki dönem eğer yatırım iklimi iyileştirilemez ve Türkiye, üretim, yatırım ve istihdamda ayağa kalkamazsa bakın, Türkiye çok daha başka bir problem yaşamaya başlar, bazı şeyler ki söylemeye dilim elvermiyor.

Şimdi, tabii, böyle bakıldığında, buradan şuraya gelmek istiyorum: Sistem, sistemler kutsal metinler değildir; parlamenter sistemde de artılar, eksiler olur, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde de olur. Ben iki yıl başkanlık sistemleri üzerine üniversitede ders anlattım. Türkiye'deki bütün merkez sağ siyasetçiler, buna rahmetli Türkeş de dâhildir, rahmetli Süleyman Demirel, rahmetli Erbakan Hocamız, merkez sağda istikrar için bu bir talepti bizim için ama arkadaşlar, Allah rızası için, ya şu soruyu soralım: Ya, bu sistemin öyle büyük eksikleri var ki Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bakın, çok net bir şey söyleyeceğim: Güneş sistemine benziyordu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimiz; kurullar var, ofisler var, başkanlıklar var, çok değerli arkadaşlarımız var, ya bu ülkeye hizmet etmiş, hizmet edeceğine inandığım Külliyede çok değerli arkadaşlarımız var ve benim söylediğim onların şahsına değil, ben devletimi, milletimi ki hepimiz öyle yapmak zorundayız ve sadece bugünü değil, otuz sene sonrayı veya elli sene, yüz sene sonrayı düşünerek hareket etmek zorundayız. Bakın, bu ülke bugün paralel ki biraz geri alayım onu, "paralel" demeyeyim. Bu ülkenin bugün 3 kabineye hatta 2 kabineye bakacak bir ekonomik gücü yoktur yani şimdi düşünüyorum, Yatırım Ofisi var ve Hazine ve Maliye Bakanlığı var, 4 tane ofisimiz var işte, hepsini saymayayım. Bunların bakanlıklarla entegre edilmesi lazım; bu başkanlıklar, bu ofisler, bu kadar büyük bir yapı olmaz, bir insana da bu kadar büyük bir yük yüklenmez. Dolayısıyla bir şeylerin mutlaka düzelmesi lazım ve ben burada açık söyleyeyim: Şu anda sadece muhalefet değil, iktidardaki arkadaşlardan da Cumhur İttifakı'ndaki arkadaşlarımızdan bunu duymak bizi memnun ediyor, sistem rehabilite edilebilir. Bakın, ben asla şunu söylemiyorum: Milletin oylarıyla seçilmiş birine ben "tek adam" demiyorum ama sistem şuraya geldi, bakın, ne olur, özellikle AK PARTİ'li arkadaşlar bu söylediğimi not etsinler. Yarın bu ülkede hiç istemediğiniz bir siyasi partiden biri bu ülkede Cumhurbaşkanı seçilebilir ve sormanız gereken soru şudur: Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı bütün yetkileri o partiden gelecek kişinin kullanmasından memnun olur musunuz? Arkadaşlar bakın, ne olur sadece bugünkü siyasi rekabetimiz içinde bunu düşünmeyin, devletin hafızasını yok eden bir sistemle karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Son bir dakika.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Bugün şu müsteşarlıklar da dâhil bütün bu meseleleri bizim yeniden masaya yatırmamız gerekiyor.

İletişim Başkanlığıyla ilgili çok söylendi yani 6,1 milyar hep söylendiği için söyleyeceğim. İletişim Başkanlığı olabilir ama bugün AK PARTİ'nin çok iyi bir Tanıtım Medya Başkanlığı var, Cumhurbaşkanımızın sözcüsü var, var da var. Ya, şu soru önemlidir yani biz "Savaş tehlikesi kapıda" deyip Millî Savunma Bakanlığının bütçesinden oransal olarak söylüyorum, artış hızı olarak söylüyorum yüzde 20 daha fazla İletişim Başkanlığının bütçesini arttırırsak; bu doğru bir şey olmaz. Onun için önümüzdeki dönem burada da yapmamız gereken şeyler olduğunu düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Son olarak da Türkiye'de bu sistemin eksikleri varsa bunu gerçekleştirecek olanlar da sadece bir parti değil, Türkiye'nin kendisidir. İnşallah, önümüzdeki dönem bu sistem revizyonunu da, bu rehabilitasyonu da yapabiliriz yoksa bu hazırlamış olduğumuz bütün bütçeler, bütün hazırlıklar daha farklı bir şekilde toplumda tezahür ederse zaten milletin talebi olarak bu ortaya çıkar. Tekrar bütçeniz hayırlara vesile olsun ve 2025 yılı inşallah, yatırımlar, çalışmalar ülke için, millet için hayırlı olsun diyorum.