Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanı Meral Gökkaya tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .12.2024 |
ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana ve sayın heyetine bu ayrıntılı sunum için öncelikle teşekkür ediyorum.
Sunumu incelerken dikkatimi çeken bazı veriler oldu, onlarla ilgili birkaç soru sormak istiyorum müsaade ederseniz. Şimdi, 2018 ve 2024 yılları arasında mağduru kız çocuğu olan, cinsel istismar suçundan açılan kamu davalarından bahsedilmiş ve sonrasında bunlara verilen mahkûmiyet kararlarından bahsedilmiş. Bu davaların sonucunda görüyoruz ki mahkûmiyet kararı, en yüksek oranda, bu yıllar içinde, yüzde 45 oranında verilmiş, geriye kalan yüzde 55'i bir ceza almamış mı? Sonrasında tanık tanımları yapılırken burada, şu şekilde bazı ifadeler gördüm: Mesela, 3-6 yaş arası çocuklar için "Çocuk hayal kurabilir, buna yönelik anlatımlarda bulunabilir." diyor bu kitapçıkta. Yine ergenlik dönemine dair "Ergen çocukların duygu durumu dalgalıdır." diyor. Şimdi, bu kamu davalarından alınan sonuçlara bakılırsa, bu oranın bu kadar düşük olduğuna bakılırsa; açıkçası, çocukların ifadeleri ya da kız çocukların ifadeleri yeterince dikkate alınmadı mı diye düşündüm ve geriye kalan yüzde 55 davalı ne oldu diye açıkçası merak ettim. Bu oran sizce de çok düşük değil mi? Yani bir kız çocuğu bir suçlamada bulunduysa ve bu mahkeme sürecine kadar geldiyse günümüz Türkiyesinde, bu oran gerçekten çok düşük.
Devam ediyorum Sayın Bakanım. Sonrasında, sabıkalılar dava sonucunda ceza alsa bile toplumda çok rahat hareket edebiliyor. Bunlarla ilgili yeterli denetim ve kontrol yapılıyor mu? Bununla ilgili de toplumsal gerçekten bir sıkıntı var. 12 suçtan sabıkalıydı Ordu'da Ceren'i öldüren, elini kolunu sallaya sallaya dolaştı ve gitti, gencecik bir kızı öldürdü.
Israrlı takiple ilgili bir bölüm var. Israrlı takibe yönelik ceza verildiği söyleniyor ama ısrarlı takipte en sonunda burada bir suç işlenmiş zaten, suç işlendikten sonra ceza veriliyor. Şimdi, bir ağrı olduğunda, şiddetli bir ağrı, sonrasına yönelik bir hastalık vardır, illa bir kanserin oluşması gerekmez; öncesinde de şiddetli bir ağrı varsa, bir ısrarlı takip varsa bunun bir sonuca ulaşmadan da o kişinin takibe alınması gerekir. Koruyucu önlemler gerçekten çok kıymetli, onu görüyoruz.
Sayın Bakanım, günümüzde maalesef gençlerimiz, genç kızlarımız kendini toplumda güvende hissetmiyor, muhakkak koruyucu önlemlerin alınması gerekiyor, illa bir suç işlenmesine gitmesine gerek yok. Zaten mahkemeye gitmiş sonuçlarda da cezaların çok yetersiz olduğunu gördüm çok üzülerek.
Bir de şey ilgimi çekti: Kadın cinayeti tanımına göre ölüm sayısı verilmiş. Öldürülen kadınların kimi "kadın cinayeti" olarak alınmış, kimi "kadın cinayeti olmayan ölümler" olarak alınmış. Ben bu kadın cinayeti sayısının çok daha fazla olduğunu düşündüm bu tanımı duyunca. Kadın cinayetine göre alınan sayılar ile diğerleri arasındaki farkı da açıkçası merak ettim. Kadın cinayetleri, toplum vicdanını son derece rahatsız eden bir konudur. Bu konuda gereken düzenlemelerin acilen yapılacağını umuyorum.
Başarılar diliyorum Sayın Bakanım.