KOMİSYON KONUŞMASI

HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Kıymetli Komisyon Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım ve Sağlık Bakanlığımızı burada temsilen bulunan Bakan Yardımcılarımız başta olmak üzere kıymetli bürokratlarımız; öncelikle, bugün bizlere detaylı bir şekilde bilgi aktaran sizlere teşekkür ediyoruz.

Sunumlarınız oldukça detaylıydı. Birçoğuna şahsen sağlık hizmeti yöneticisi olarak hâkim olduğum için... Tamamını belki, dinleme şansım olmadı ancak önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum bu sunumların. Hem olayı kronolojik olarak anlatmış olmanızın hem yaşananların hem de sistemi aslında göstermiş olmanızın bizim Komisyon çalışmalarımıza bir ışık tutacağına kanaatimiz tam.

Şimdi, tabii, elim bir olay yaşandı. "Olay" diyoruz, "elim" diyoruz ama "elim"den başka kelimeler de bulmak istiyorum burada kullanmak için çünkü gerçekten kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir insani vahşet boyutu da var olayın. Dolayısıyla, hepimizi etkiliyor; milletvekilleri olarak bizleri etkiliyor, doktor olarak etkiliyor, aynı zamanda bununla ilgili haberleri izleyen vatandaşlarımızı da çok ciddi bir şekilde sarsıyor ve bu sarsıntı sonucunda da sağlık sistemimizin temel taşlarından biri olan ve en temel konu olan güven ve etik anlayışına yapılan bir vahim saldırıyla aslında karşı karşıya kalıyoruz, görüyoruz. Dolayısıyla, sadece, işte, birilerinin çıkar örgütü kurması, sağlık sistemimizi finansal olarak zarara uğratmaları filan değil; toplum olarak hepimize, sağlık sistemimize olan güvene ve etik anlayışına yapılan âdeta vahim bir saldırı olarak değerlendirmek istiyorum.

Özellikle, sağlıkta sevk zincirinin kötüye kullanılması gibi ciddi bir konunun masaya yatırılması, bu tür olayların tekrar yaşanmasının önlenmesi açısından hayati bir önem taşıyor. Bugün biz bu sevk zincirini dinledik. Şimdi, hem bir üniversite hastanesinde başhekimlik yaptım; 350 yatak yönettim, yaklaşık 2 bin personelim vardı. Diğer taraftan, kürsü başkanlığı yaptım; kalp damar cerrahisi kliniği yönettim. Bir kalp damar cerrahı olarak ömrüm yoğun bakımda geçti. Bu sevk zincirinde herhangi bir acil vakadan kendi ilgili branşıma kadar yaşadığım ve gördüğüm tablo hep şu: En yüksek kademelide bunu nerede yaşadık? Bizler pandemi döneminde yaşadık. Bu sevk zincirinin kullanıldığı dönemi söylüyorum. Bu sistemin kurgulamasının tamamen altındaki motivasyon, vatandaşlarımıza güvenli, hızlı çözüm bulabilmek adına iyi niyetli kurulan bir sistem. Herkes, işte Bakanlık diyor: "Mükemmel bir sistem kurduk." "Kurduğunuz mükemmel sistem bu mu?" vesaire... Biz yaşayan varlıklarız, insanlarız değil mi? Ben hocalık yapıyorum, öğrenci yetiştiriyorum. Geçen sene anlattığım ders ile beş sene sonra anlattığım ders arasında teknik olarak fark var. Bugün kurduğumuz sistemin... İşte, o yüzden bugün belki buradayız, karşılaştığımız devasa bir problem var ve bunu iyileştirmek için herkesin katkı sağladığı bir platformda buluşmuş bulunuyoruz. Dolayısıyla sistemlerde anlık olarak belki mükemmeli yakaladığımızı düşünebiliriz ancak mutlaka iyileştirilmesi ve zaman içerisinde düzenlenmesi gereken unsurlarıyla karşımızda olurlar. Tabii, burada attığımız her adımın sadece sağlık sistemimizi güçlendirmekle kalmayacağına inanıyorum ve aynı zamanda da milletimizin güvenini de pekiştirecektir dolayısıyla herkesin bu konuya yüksek hassasiyetle yaklaştığını görüyorum.

Şu ana kadar muhalefet milletvekillerimiz konuştu. Ben burada iktidar-muhalefet ayrımı da -açık söylemek gerekirse- yapmak istemiyorum çünkü herkes milletimize faydalı olmanın heyecanını yaşıyor burada. O yüzden, herkesin bu konuyla karşı karşıya kaldığında içinde biriktirdiği öfkeyi yansıtmakta tamamen serbest olması gerekir çünkü hem bakanlık hem biz milletvekillerinin fikirlere kapalı olduğumuz zaman duyduğumuz şey eleştiri ancak eleştirilere açık olduğumuz zaman duyduğumuz şeyler de tavsiyedir dolayısıyla buradan çıkan sonuçların bir tavsiye kararına dönüşmesi gerektiğini düşünen birisiyim.

Komisyonumuzun misyonu, bu tür organize yapıların ve suistimallerin tespiti ile alınması gereken tedbirlerin net bir şekilde belirlenmesi, bunun gerektiğine inanıyorum ancak bu sürecin yalnızca mevcut sistemdeki aksaklıkları tartışmakla kalmaması, aynı zamanda en kritik husus -bütün milletvekillerimizin sorularında da dikkatle dinledim, temel anlamda denetim mekanizmalarına dikkat çektiler- denetim mekanizmalarını güçlendirmek adına kalıcı çözümler üretmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Tabii, şu ana kadar konuşan milletvekili arkadaşlarımdan, muhalefet partilerine üye, mensup, Grup Başkan Vekili olan arkadaşlarımızdan gelen eleştirileri dikkatle takip ettiğimi tekrar ifade etmek isterim. Böylesine hassas bir konuda ortaya koydukları görüşleri, sistemi, vatandaşlarımız için mutlak surette daha iyileştirme hedefimize katkı sağlayacak, yapıcı bir yaklaşım olarak değerlendirmek istiyorum. Ancak bu tür trajik olaylar üzerinde yalnızca eksiklik arayışında olmak yerine, sağlık sistemimizi mutlaka daha dirençli hâle getirecek somut çözüm önerilerine de ihtiyacımız olduğunun da altını çizmek istiyorum. Bu konuda yapıcı davranmamız gerektiğine inanıyorum.

Özel hastanelerle ilgili çeşitli yorumlar geldi. Ben bir vakıf üniversitesi hastanesinde çalıştım. Statü olarak statüsü net, belirli olmayan bir hastane belki diyebilirim vakıf üniversiteleri hastaneleri; işletme olarak özel hastane gibi ancak tüzel kişilik yapıları itibarıyla bir kamu kurumu niteliğinde kurumlar. Fakat özel hastane tecrübesi adına konuşacak olursak bu eleştiriler elbette dikkate alınması gereken bir boyuta sahip ancak unutulmamalıdır ki özel hastanelerimiz kamu sağlık sisteminde önemli bir destek unsuru olarak hizmet veriyorlar. Bugün, özellikle büyük şehirlerimizdeki yatak kapasitesinin artırılmasında ve vatandaşlarımızın daha hızlı sağlık hizmeti alabilmesinde özel sektörün katkısının yadsınamaz bir gerçek olduğunu hatırlatayım. Bu hastanelerin kamu yükünü hafifletirken aynı zamanda sağlık hizmetlerinin çeşitlenmesine ve daha farklı standartların oluşmasına da katkı sağladığını hatırlatalım. Dolayısıyla, özel sağlık sektörüyle ilgili eleştiriler yapılırken onların sağlık ekosistemindeki tamamlayıcı rolünü göz ardı etmemek gerekir. Önemli olan, özel ve kamu sağlık sistemlerinin uyum içerisinde çalışmasını sağlamak, etik ve denetim mekanizmalarını güçlendirerek herkes için adil ve erişilebilir bir hizmet sunmaktır. Bu dengeyi koruyarak hareket etmemiz, sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği açısından da kritik önem taşıyor. Bugün burada siyasi kaygılarımızı bir kenara bırakarak milletimizin sağlığı için ortak akılla çalışıyoruz. Herkeste -dediğim gibi- bu heyecanı, bu motivasyonu görüyorum. Bu mesele siyasetüstü bir sorumluluk gerektiriyor ve hepimizin amacı bu tür olayların bir daha yaşanmaması.

Şimdi, hep ifade ettiğim bir şey var, ekip arkadaşlarıma da söylerim bunu; bana göre güvenin iki boyutu var ve güveni iki boyutlu olarak düşünecek olursak, bir tarafa yetkinliği koyuyorum, diğer tarafa ise dürüstlüğü koyuyorum. Şimdi, bir duvar olarak da metaforik olarak anlatacak olursak; belki yetkinliği tuğlalar olarak ifade edersek, harcını dürüstlük olarak ifade etmek lazım. Biz tuğlalarla veya taşlarla yani yetkinlikle ilgili belki eksikliklerimiz olabilir ama dürüstlük konusundaki eksikliği -kim olursak olalım, hangi milletten olursak olalım, hangi inançtan olursak olalım- dürüstlük konusundaki hataları hayatımız boyunca affetmeyiz, affetmememiz de gerekir. Yetkinlik konusundaki eksikliklerle karşılaştığımız sorunları da iyileştirmek için birlikte mücadele ederiz.

Şimdi, birkaç yorum oldu, hem Murat Hocam -ayrıldı şu anda- hem Turan Bey hem kıymetli Ali Hocam sağlıkta bu finansal motivasyona dikkat çektiler. Bununla ilgili bu olay yaşandığında ilk gün kendimce bir yorum yaptım bu neden yaşanmış olabilir diye. Bir hekim olarak sağlık sisteminde gördüğüm, duyduğum olayları kendimce not aldım. O gün, ta o zaman yazdığım notu sizlere arz etmek isterim. Sağlık sistemi içerisinde finansal motivasyonlarla birçok sorunlu durum yaşandığını duyuyoruz. Bazen de bunu birinci elden belki görmedik ama anlatıldığına şahit oluyoruz. Ancak unutmayalım ki işimizin temelinde zarar vermemek üzerine bir yeminimiz var. Doktor arkadaşlarımız var burada değil mi? Kadın doğumcumuz var, genel cerrahımız var, genel cerrah var, kalp damar cerrahı var, hemşire arkadaşımız var vesaire. Bizim işimizin temelinde zarar vermemek üzerine bir yemin var. Tüm mesai arkadaşlarımın gerçek anlamda buna hassasiyet gösterdiği konusunda ısrarcı olamayabilirim yani yüzde yüz bunda mutabıkız diyemeyebilirim ancak bizim sistemimizdeki sapmanın, toplumsal sapmanın belki üçte 1'i oranında olduğu düşünebilirim, yine de meslektaşlarıma karşı bir iyi niyet burada ifade edebilirim. Çünkü normal bir dolandırıcılık söz konusu olmaz sağlıkta değil mi? İnsan hayatını etkileyen bir dolandırıcılıkla karşı karşıya kaldığımız zaman bunun sonucu cinayete varacak bir duruma gider ve Murat Bey'in de söylediği gibi, kimse böyle bir beklenti içinde de olmaz. Tabii, bu hastaneler tek başına değil ama bu tarz tezgâhlara kim ortak olmuşsa bunu da yargımızın tespit edeceğine ve en ağır şekilde cezalandıracağına inanıyorum.

Şimdi, bu motivasyon nasıl açığa çıkıyor? Gözlemlerimi size aktarmak istiyorum. Yani bir kişi insan hayatına sebebiyet verecek motivasyona acaba nasıl ulaşabilir sağlık düzleminde? Özellikle SGK vesaire gibi böyle geri ödeme sistemlerinin var olduğu veya özel sigortaların var olduğu veya vatandaşın -"out of pocket money" dediğimiz cebinden sağlık harcaması yapmakta- sağlık için herhangi bir imtinada bulunmadığı ve harcama yaptığı durumlarda yüksek ciro yapma arzusu -ki neredeyse bütün özel sağlık kuruluşlarının yöneticilerinin hani böyle bir baskısı da var- bunun için ciro artırma yolları deneniyor ve burada ilk başta pazarlama stratejilerinin devreye girdiğini görüyoruz.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Yerebakan, toparlayalım.

HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Bu yetmiyor, ikinci aşamada neyle karşı karşıya kalıyoruz? "Pazarlama yetmez ama ya, işte, acaba ben bu sevk zincirinden bir ödenek alabilir miyim?" Bu mevzuda karşılaştığımız durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sonra belki abartılı faturalandırma veya yüksek faturalandırma işlemleri, sonra ihtiyaç olmayan işlemlerin veya genişletilmiş endikasyonlu işlemlerinin yapılması, sonra hastanın hayatı kaybedilecek olsa bile parasına göz dikilerek yapılan işlemler ve en sonunda da yetkinlik yoktur ama dürüstlük de yoktur, imkânınız da yoktur ama bu hastayı bir şekilde kabul edersiniz. İşte tam da bu noktada olur ve burada da hastayı kasten kaybetme durumuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bunlar üzücü şeyler.

Turhan Bey bir yorum yaptı. O konuyla ilgili benim bir araştırmam var; bu, ilaç çetesiyle ilgili.

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Sayın Çömez değil mi? Ben de Turan'ım ya, karışmasın.

HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Çok özür dilerim. Sayın Turhan Çömez, Çam Sakura Hastanesindeki...

O konuyla ilgili de bir açıklık getireceğim ama bununla ilgili son sözümü söylemek istiyorum. Sağlık sistemimizin geldiği noktayı tabii ki daha ileriye taşımak, onun üzerinde kara bir leke oluşturabilecek hiçbir boşluğa izin vermemek bizlerin en önemli sorumluluğu. Bu çerçevede, sevk zincirinin etkinliği ve denetim süreçleriyle ilgili belki yeni teknolojik altyapıların, belki şeffaflık mekanizmalarının daha da ciddi bir şekilde hayata geçirilmesi gelecekte benzer krizlerin önüne geçilmesi için çok önemli. Komisyonun bugünkü çalışmaları ışığında önerilerimizi somutlaştırarak bundan sonraki aşamalarda da sağlık sistemimizi daha dirençli bir yapıya getirme inancım tam.

Katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.

Sayın Turhan Çömez'e bir cevap vermek istiyorum burada. Önemli bir konuya değindi. Şimdi, konu basına yansımıştı ve sosyal medya üzerinden aslında bir sendika tarafından basına yansıyan bir durumdu. Çam ve Sakura bünyesinde bulunan hastanelerden bir tanesi nöroloji hastanesi. Burada, tabii, hastane yöneticileri belki hedef alındı ama çalışanların hastalar için kullandıkları radyoopak ilaçları vaktinde sistemden düşmediği; belki hasta yükü, çok hızlı görüntülemelerin yapılması sebebiyle bu ilaçların sonradan toplu olarak sistemden fatura edildiği fakat SGK müfettişlerimizin bu konuda bir inceleme yaptığı... Yani siz de tarafınızca haklısınızdır, konu yargıda olduğu için bence bunu bir tartışma unsuru yapmayalım, konumuzla da alakası yok, sadece hani cevapsız kalmasın. Tutanaklarda "Ya, Turhan Çömez böyle bir ithamda bulundu, ondan sonra bir cevap olmadı." denmesin diye ben bunun kayda geçmesini istiyorum. Bununla ilgili SGK müfettişlerimizin de yaptığı incelemede hasta başına kullanılan ilaç ve depodan toplu olarak düşürülen ilaçlar arasında bir dengesizlik olmadığı, fazladan ilacın buharlaşmadığı, aslında burada giderleştirmeyle ilgili maddi bir hatanın yapıldığı, bununla ilgili de çalışanlarda usul hatası görüldüğü ve bununla ilgili de mali ve idari ceza aldıkları ifade ediliyor. Aynı zamanda bu konuyla ilgili suç duyurusu ve inceleme açılması hakkında da Bakanlığımız ilgili yazıyı da mahkemelerimize göndermiş bulunuyor.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yerebakan.

HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.