ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - TSK'ye karşı konuşmayı biz mi yaptık?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Üniversite hocası, alsın Bakan görevden. Türk Tabipleri Birliği Başkanı üniversite hocası şu anda. Öğretim üyelerini terörizmle suçluyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, lütfen...

ALİ KARAOBA (Uşak) - Başkanım, yeniden başlatın.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Yeniden başlatacağım.

Buyurun.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Tamam, teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan ve değerli bürokratlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, kurucu önderimiz ve liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Beni Türk hekimlerine emanet edin." dediği bir anlayışı bırakıp "Giderlerse gitsinler." anlayışını benimseyen bir Bakanlığın başındasınız. Ne yazık ki bu anlayışın Türk sağlık sistemini getirdiği nokta da hepimizin malumu. Yurttaş endişeli, toplum gergin ve mutsuz, insanlar akıl sağlığını yitirmek üzere. Ne acı bir manzara. Bakın, bir Sağlık Bakanlığı düşünün; özel hastane sahipleri ve inşaat şirketlerinin cirit attığı, bir tarikatın ele geçirdiği, beş dakikanın altında muayenelerle övünülen, sekiz ay sonrasına randevu ve ultrason randevusu verilen, yenidoğan bebeklerin bile can güvenliğinin sağlanamadığı, hekimlerin göç ettiği, göç ettirilmek zorunda bırakıldığı, şiddetin kol gezdiği ve önlemek için adım bile atılmayan, merkezî idare bütçesinde her zaman yüzde 6'da çakılı kalan bir Sağlık Bakanlığı. Sizden önce Sayın Fahrettin Koca'nın bin iki yüz seksen üç gününün sonucu 320 milyar euro harcanan "Hiç masraf yapmayacağız." denilen şehir hastaneleri kucağımızda kaldı. Günlük maliyeti 286 milyon. Bakın, bunu harcamasaydınız yirmi beş yılda 875 devlet hastanesi yapabilirdik. Yurt dışına giden hekimlerin sorununa kulak verin diye söylediğimizde para işareti yapan bir şekilde anılan bir Bakan vardı. Siz de yenidoğan çeteleriyle anılacaksınız.

Sağlıkta şiddet tavan yaptı. 2023'ün resmî rakamları 457 ama bildirmediğiniz beyaz kodları sorsak eminim bu sayı bunların 10-20 katıdır belki. O açıdan bir an önce beyaz kodlara cevap verin. Herkes soruyor.

Ultrason için sekiz aya randevu veriliyor. Sayın Bakan. Bakın, tiroit kanseri bir hastaya sekiz aya verilen bir randevu. Şehrim Uşak'tan bildiriyorum bunu. Yurt dışına giden hekimlere kulak vermeyen, randevuyu sekiz aya veren bir sisteme ulaştık.

TUS sorunlarına gelince; sağlık hastalıklarında... Bakın, TUS'a giren 81 kadro açılıyor çocuk sağlığında, açılan kadronun 63 tanesi yabancı, diğerlerinin kalanı yerli. Eskişehir Osmangazi Radyasyon Onkolojisine TUS 1'incisi olsanız bile giremezsiniz. Yani Türkiye Futbol Federasyonu bile genç Türk oyuncuları için bu kadar acımasız davranmıyor.

Durum böyle içler acısıyken, Etlik Zübeyde Hanım ve Sami Ulus Çocuk Hastalıkları Hastanesi gibi çok köklü hastaneleri de kapatmaktan utanmıyorsunuz.

Sağlıklı bebekleri hastanede yatırıp kuvöze koyabilmek için zehirlediler, değerlerini bozarak ilaçlar verdiler, yenidoğan bebeklerimizi eziyet ede ede öldürdüler. "Ölsün de olabildiğince geç ölsün ve biz fazla para alalım." diyen bir çetenin döneminde il sağlık müdürüydünüz. Buyurun gelin, özel hastanelerin geldiği nokta. Bunu herkes görsün. Bakın, arkadaşlar, 88 yatak, 31 uzman kadrolu bir hastane ruhsatı 6 milyon dolar. 6 milyon dolara hastane emlakçılığı olan bir ortamda özel hastanelere peşkeş çekiyorsunuz ve zenginleri daha da zengin ediyorsunuz.

Bakın Sayın Bakan, bu işin siyaseti olmaz. Biz bu çeteye bulaşmış kim varsa peşini bırakmayacağız ve sonuna kadar bunun takipçisi olacağız.

Bir diğer çete konusu da uyuşturucu ve bağımlılık konusudur. Uyuşturucu kullanma yaşı 13'lere kadar düşmüşken, Sağlık Bakanlığının 2025 bütçesinde ayırdığı bütçe binde 4. Utanmanız gerekir. Bu da yetmezmiş gibi bu bütçenin önemli kısmını sivil toplum kuruluşlarına veriyorsunuz ve gayrimenkul yatırımlarına ayırıyorsunuz. Bakın, uyuşturucu işi ciddi bir sorundur, tüm çocuklarımızın sorunudur.

Sayın Bakan ve bürokratlar; diğer bir konu, sağlık emekçileri; hem özlük hakları hem de çalışma şartları ve kadrolarından dolayı büyük bir sıkıntı içindeler. Psikologlar, diyetisyenler, aile sağlığı merkezi emekçileri, diyaliz teknikerleri, sağlık yönetimi mezunları, diş hekimleri ve TUS öğrencileri... Verdiğiniz sözleri tutun ve bunların hepsini atayın.

Aile hekimlerinin kafası karışmış durumda; az mı hasta baksın, çok mu; ilaç yazsın mı, yazmasın mı; tedavi etsin mi, sevk mi etsin. Bu ceza kanununu bir an önce geri çekin.

Vaktim çok azaldı. Sayın Bakanım, şunu söylüyorum, Komisyonda da söyledim: hep "Sağduyu, sağduyu." diyorsunuz ama hiçbir sorunu çözemiyorsunuz. Buradan sesleniyorum: Bırakın şu sağduyuyu da biraz da sol duyuyla bakın. Belki bu sorunları çözer.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.