Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .10.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ederim.
Öncelikle hem Merkez Bankası Başkanına hem de bürokratlara sunumları için teşekkür ediyoruz. Tabii, öncelikle, Merkez Bankası Başkanı Sayın Karahan’ın görevinin son dönemin başkanları kadar kısa sürmemesini de diliyoruz çünkü son beş yılda Murat Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal, Şahap Kavcıoğlu, Hafize Gaye Erkan ve son olarak siz Sayın Fatih Karahan... Maalesef, Türkiye’de herhâlde son elli yıllık dönemde bu kadar hızlı Merkez Bankası Başkanı değişimi olmamıştı.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Altı yılda 6 Başkan.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet.
Umarım siz biraz daha uzun ömürlü olursunuz Fatih Bey, yaşınız da diğerlerine göre daha genç. Merkez Bankasında size uzun ömürler diliyoruz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Herkese böyle dua etmez.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet.
Şimdi, ben bir soruyla konuşmama başlamak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde, sizden önce Sayın Hafize Gaye Erkan’ın görevden aldığı, sonra sizin atadığınız başkan yardımcıları vardı, sonra siz tekrar Merkez Bankasına çeşitli bürokratlar atadınız; bunların, basına yansıdığı gibi AK PARTİ vekillerinin yakınları olduğu söyleniyor. Acaba burada liyakate mi bakıyorsunuz, AK PARTİ vekili yakını olmasına mı bakıyorsunuz? Kaç AK PARTİ’li vekil yakını var Merkez Bankasında, onu da merak ediyorum. Diğer bir durum Sayın Başkan, 2009’da 200 TL piyasaya çıktığında 130,71 dolar, kısaca 131 dolar yapıyordu; bugün 200 TL’yle 5,8 dolar alınabiliyor, 131 dolar 4.465 TL yapıyor yani 200 TL'nin ne duruma geldiğini göstermesi bakımından çok çarpıcı. Şimdi, düğüne gittinizde, davulcuya 200 TL verdiğinizde adam suratını ekşitiyor, almıyor 200 TL'yi ya da benim kızım var, kızım kafeye gitmek istiyor, kızım sana para vereyim 200 TL diyorum, kızım "Baba, sen hangi günde yaşıyorsun, 200 TL'ye bir kahve içemiyoruz." diyor. 200 TL'nin gelmiş olduğu durum bu. Artık, bankamatikler 200 TL'den düşük paralar yüklememeye çalışıyor. Cebinizde 200 TL dışında para taşımanız mümkün değil.
Ben sormak istiyorum: Sayın Başkan, acaba paradan sıfır atmayı düşünüyor musunuz? Ki vatandaş paradan sıfır atmış durumda. 200 TL'yle pazara gitmek mümkün değil, zaten 100 TL'nin kimse yüzüne bakmıyor, 50 TL unutuldu gitti, 10-20 TL artık komik duruma düştü. Acaba paradan sıfır atmayı düşünüyor musunuz?
Bir de bir soru daha sorayım: Eskiden 500 TL'lik para basılmasıyla ilgili kamuoyunda yaygın bir kanaat vardı. Bu eski rakamlara baktığımız zaman, 200 TL'nin piyasaya çıktığı döneme baktığımız zaman herhâlde şimdi 5 bin TL basmak gibi bir durumla karşı karşıyayız. Yeni para birimi basmayı düşünüyor musunuz, bunu da merak ediyorum.
Şimdi, arkadaşlarımızın hepsi konuştu; tabii, devlette devamlılık esas, bu para politikasını uygulayan da sizin başında bulunduğunuz kurum. 2021 yılında Plan ve Bütçe devam ederken aralık ayının ortasında burada bir karar alındı "kur korumalı mevduat sistemi" denilen bir sisteme geçildi ve bizim karşımızdaki arkadaşlar, şu anda karşı karşıya, yüz yüze baktığımız arkadaşlar elleri patlayıncaya kadar alkışladılar, büyük coşku yaşadılar. Niye? Kur korumalı mevduata geçildi, gece dolar inmeye başladı, 18 liradan 12'ye kadar indi ve hatta bizim Malatya'da sevgili hemşehrilerim "Dolar kuru düşüyor." diye davul zurna çaldılar, halay çektiler. Şimdi, tabii, o dönem tüm ekonomistler yani -sağcı, solcu- ekonomi bilimine inanan insanlar bu politikanın doğru olmayacağını, Türkiye'yi batıracağını ifade ettiler ve bu kur korumalı mevduat sistemi yüzünden maalesef Türkiye çok zor günler yaşıyor.
Ayrıca, bu "faiz sebep, enflasyon netice" politikası da maalesef Türkiye'yi uçuruma götürmüş durumda. Bunun neticesini, bunun sonucunu kimler yaşıyor? Fakir yaşıyor, fukara yaşıyor, esnaf yaşıyor, tüccar yaşıyor, fabrika sahipleri yaşıyor. Ki büyük sanayiciler de artık Türkiye'den umudunu kesmiş, Mısır'a göç etmek durumunda kalıyor ve maalesef, bu nedenle de işsizliğin artacağını görüyoruz.
Tabii, inşallah, iktidar değiştiğinde bu 128 milyar doların nereye harcandığının, nasıl harcandığının, kimler tarafından alındığının da hesabı sorulacak. Bu kur korumalı mevduat sistemi hem siyasetçiler tarafından hem de ekonomiyi bilen insanlar tarafından çokça eleştirildi ve bugün Türkiye ekonomisi üzerinde çok önemli bir yük. 2023 Ağustosta 3 trilyon 407 milyarla rekor düzeye çıkmış kur korumalı mevduat. Kur korumalı mevduat kamuyu son iki yılda 1 trilyon 58 milyar lira zarara uğraltmış. Bunun anlamı şu: Aynı dönemde bütçede yapılan yatırımların toplamı 1,2 trilyon yani Türkiye'nin yatırımlara ayırdığı para kadar neredeyse kur korumalı mevduat sistemi ülkeyi sömürmüş durumda. Uygulanan rasyonel olmayan politikalar sonucunda gelen kur korumalı mevduat yükü yüzünden 2023 yılında 895 milyar lira zarar eden Merkez Bankasının zararı, bu yıl 227 milyar TL artışla 1 trilyon 122 milyar TL'ye çıktı.
Şimdi, tabii, Sayın Bakan Mehmet Şimşek göreve geldiğinde "Türkiye'nin rasyonel politikalara dönmekten başka bir seçeneği yok." dedi; sanki Hükûmeti başka bir siyasi partiden almış gibi, sanki o partinin üyesi değilmiş gibi, sanki geçmiş yıllarda başka parti yönetmiş gibi bir demeç verdi. Demek ki şimdiye kadar uygulanan politikaların rasyonel olmadığını da Sayın Mehmet Şimşek itiraf etmiş oldu.
Eylül 2020'de başlayan faiz indirimleri sonrası neler yaşandı, Türkiye'de neler oldu, bunu da kısaca görmek lazım: Maalesef "faiz artarsa enflasyon artar" teorisine ekonomistler karşı çıktı. Düşük faiz politikası karşısında enflasyon ile kurda tırmanma yaşanırken Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervi arka kapıdan maalesef doları düşürmek için satıldı. Kur korumalı mevduata trilyonlarca lira ödendi, Merkez Bankası milyonlarca liralık dolar rezervi sattı, zarara uğradı. Buna rağmen değerli arkadaşlar, enflasyonda Avrupa lideriyiz şu anda, enflasyonda dünya 6'ncısıyız, faizde dünya 2’ncisiyiz ve dolar şu an 35 TL. Enflasyona baktığımız zaman, bugünkü TÜİK rakamlarına göre açıklanan enflasyona baktığımız zaman bizim aylık enflasyonumuz Avrupa ülkelerinin yıllık enflasyonuna denk geliyor; Romanya’da yüzde 5, Polonya'da yüzde 4,9; Sırbistan’da yüzde 4,3 gibi oranları görüyoruz; Avrupa Birliğinde ortalama yüzde 2,4 enflasyon rakam olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, enflasyonda dünyada 6’ncı sıradayız; Arjantin, Suriye, Sudan, Zimbabve gibi ülkelerin arkasında Türkiye gelmekte. Gıda enflasyonunda 4’üncü sıradayız maalesef; artık Arjantin, Zimbabve, Sudan gibi ülkelerle anılır duruma gelmişiz yani ligimizin de durumu ortada, Türkiye'nin geldiği durum maalesef bu.
Neticede, milyarlarca liralık kamu kaynağı çarçur edildi. Buna rağmen, kurdaki yükseliş devam etti, yüksek faiz-yüksek enflasyon çıkmazına girildi. Enflasyon o kadar yüksek seviyelere çıktı ki artık karşılaştırmayı Suriye, Lübnan, Venezuela, Arjantin gibi ülkelerle yapmaya başlamış olduk. Türkiye'nin maalesef kötü ekonomi politikalarının yönetiminde geldiği nokta da ortada. Adına sizin “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” dediğiniz, bizim “tek adam sistemi” dediğimiz sistemin neticelerini aslında Türkiye yaşıyor.
Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankasına kredi kartı kullanımının artmasını soruyorlar, Merkez Bankası cevabında “Kartla yapılan harcamaların artmasında kartlı ödeme yöntemlerini kullanmanın kolaylık sunması, salgın dönemleriyle birlikte temassız ödeme tercihinin hızlı bir şekilde artması ve nakit taşımanın azalması önemli bir yer tutuyor.” diyor ancak rakamlara bakıldığında bunun doğru olmadığını görüyoruz. BDDK’nin Eylül 2024 verilere göre, Türkiye'de vatandaşların bankalara olan toplam borcu 3 trilyon 390 milyar lira, bireysel kredi kartı borcu toplam 1 trilyon 582 milyar lira, tüketici kredileri ise 1 trilyon 808 milyar lira olarak gözüküyor. 2024'ün ilk yedi ayında bireysel kredi ve kredi kartını ödemeyen kişi sayısı tam 1 milyon 63 bin kişi. İnsanlar kredi kartlarını ödeyemiyor. İlk yedi ayda protesto edilen senet miktarı geçen yıla göre yüzde 175 artarak 22 milyar, ilk sekiz ayda karşılıksız işlem yapılan çek miktarı yüzde 225 artarak 102 milyar liraya ulaşmış; Türkiye Bankalar Birliğinin verisi.
Şimdi, bu rakamlara baktığımız zaman, hem kredi kartı kullananların sayısı artıyor hem de kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı artıyor. Vatandaş geçinemediğinde kredi kartına sığınıyor ama borç batağına daha da batıyor, ağlayanımız yok. Bu veriler, vatandaşın gelir düzeyi ve enflasyon arasındaki dengesizliğin göstergesi durumunda. Ayrıca, çalışan geniş kesim TÜİK’in açıklamış olduğu bu enflasyona karşı büyük isyanda çünkü TÜİK’in bu mucizeler yaratarak düşürmeye çalıştığı enflasyon neticesinde çalışan kesimler de daha az maaş alıyor. Ben deprem bölgesinin Milletvekiliyim, Malatya Milletvekiliyim; maalesef, Türkiye'de kira artışları o kadar büyük boyuta geldi ki özellikle, deprem bölgesinde insanlar asgari ücretle kiralık ev tutamaz durumda. Eski kerpiç evler bile 15 bin TL’nin üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye’de, geniş kesimlerin yoksullaştığı, faize para yatıranların zenginleştiği bir dönemi yaşıyoruz; bunu da kayda geçmesi için söylüyorum.
Ben teşekkür ediyorum, size de sunumunuz için teşekkür ediyorum.