Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .11.2024 |
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Saygıdeğer Bakanım, Bakan Yardımcılarım, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar ve değerli basın mensupları; hepinize saygılarımı sunuyorum.
İlk on yıl sağlıkta çok güzel şeyler gördüm bir hekim olarak yani yıllarca bu kardeşiniz hekimlik yaptı ve hakikaten ilk on yılımız gerçekten çok güzeldi ve güzel şeylere imza atıldığına şahit olduk ama özellikle AK PARTİ döneminde 2018'den sonra bozulmalar başladı. Sayın Bakanım, samimiyetinize inanıyorum, güzel bir şeyler yapmak için çaba sarf ettiğinizi de görüyorum ancak önceki Sağlık Bakanımızdan sonra öyle bir sağlık sistemi devraldınız ki gerçekten zor bir durumdasınız, Allah yardımcınız olsun. Yani Sayın Fahrettin Koca'yla AK PARTİ döneminde böyle yüz yüze çok tartıştığımız için arkasından konuşmuş değilim, o zaman yüzüne de söyledim, özellikle Urfa'yla ilgili çok büyük eleştirilerim olmuştu. Bu bağlamda da insanların arkasından konuşmadığımı özellikle bilmenizi rica ederim ancak size de konuşmamın sonunda iki önemli eleştirim olacak.
Bir defa hastalıklardan korunma, yaşam süresinin uzatılması, beden ve ruh sağlığının sürdürülmesi ve çalışma gücünün artırılması halk sağlığının en önemli amacıdır. Sıradan bir vatandaş olarak benim devletimden üç önemli isteğim olur; bir, Başımı koyabileceğim, altyapısı, temiz suyu olan, her gün duş alabileceğim, ısınma probleminin olmadığı, hijyenik bir çevrede küçük de olsa bir evimin olmasını isterim; iki, aç kalmayacak kadar, açlık sınırının üstünde, sağlıklı gıdayla beslenmek isterim; üç, bunları sağlayacak yani ev kiramı, su, elektrik, doğal gaz faturalarımı, çocuklarımın harçlığını ve ulaşım masraflarını karşılayacak devamlı bir işimin olmasını isterim. Yani bir evim, hijyenik bir evim, bu işleri sağlayacak bir işim olursa ve bir de beslenmem iyi olursa sıradan bir vatandaş olarak Allah'a binlerce şükredeceğim fakat asgari ücretin 17 bin lira olduğu, en düşük emekli maaşının 12.500 lira olduğu, resmî rakamların çok üstünde bir enflasyon ve yüksek işsizliğin bulunduğu ülkemizde milyonlarca insanımızın bu standartları yakalaması çok zor diye düşünüyorum Sayın Bakanım. Bu şartlar altında her geçen gün Bakanlığınızın üzerindeki yükün daha da artacağı bir gerçektir. Şu tarım işçilerinin yaşadığı çadırlara bakalım Sayın Bakanım; temiz su yok, kanalizasyon yok, hijyenik bir ortam yok. Ya tabii ki burada insanlar hastalanacak, özellikle çocuklar hastalanacak ve size gelecekler ve siz de -haklı olarak- ne yapacaksınız? Mecburen hasta sayılarınız mutlaka ve mutlaka artacak. Yani böyle bir ortamda Sayın Bakanım, takdir edersiniz ki burada yaşayan insanların hasta olmaması mümkün değil. Temiz suyu olmayan, kanalizasyonu olmayan, tuvaleti olmayan, duş alma ihtiyacını gideremeyen bir topluluk nasıl hastalanmayacak? Hastalanmaması gerçekten bir mucize. Özellikle çocuklarımız enfeksiyon hastalıkları, malnütrisyon, bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle çeşitli hastalıklarla mücadele edeceklerdir ve neticede bebek ölüm hızları bu sebepten dolayı artacaktır. Her konuşmamda tarım işçilerinin yaşam şekillerine özellikle dikkat çekmek istiyorum, sadece size değil, buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımın.
Biliyorum ki Sayın Bakanım, barınma, beslenme, iş imkânı direkt olarak sizinle ilgili olmasa bile endirekt olarak en fazla sizin Bakanlığınızı ilgilendirmektedir çünkü hasta sayınızı her geçen gün artırmaktadır. Bu yaşam tarzında insanlarımızı ve çocuklarımızı hastalıklardan nasıl koruyacağız, insanların yaşam sürelerini nasıl uzatacağız, beden ve ruh sağlıklarını sürdürmelerini nasıl sağlayacağız ve bu insanların çalışma güçlerini nasıl artıracağız?
Bir; biz İYİ Parti olarak dar gelirli insanlara sosyal konut yapacağız, TOKİ gibi lüks konut yapmaktan vazgeçeceğiz. Emin olun, dikkat edin, TOKİ her ay, on beş günde bir veya ayda bir çeşitli illerde konut arsaları satıyor ve bu ay da bu ayın sonunda da en az 44 ilde 900'ün üzerinde arsa satıyor. Bir örnek vereceğim: 5 Mayısta, Mayıs ayında Urfa'da satılan bir arsa, o da mera, 320 dönüm ve bu mera tam 1 milyara satıldı yani 1 katrilyona Sayın Başkanım. O 1 katrilyonla ben Urfa'da gerçekten dar gelirli, evi olmayan insanlara 500 tane ev yapabilirim. Bunları sormak tabii ki bizim hakkımız. İki; biz İYİ Parti olarak güven sağlayıp, yatırımları artırıp işsizliği azaltacağız; üç, en azından çocuklarımıza okullarda bir öğün yemek vereceğiz.
Gelin, halk sağlığının en iyi şekilde icra edilmesi gereken mevcut ASM'lere bir bakalım Sayın Bakanım. Bakın, bu bir ASM, özellikle tavanından, elektrik tesisatının olduğu yerden sular damlıyor ve bu da bir ASM'deki muayene odası -gerçek- ve yine şu da bir ASM. Aslında ASM projelerinin Türkiye için uygun olduğuna inanan birisiyim ancak şu andaki ASM'lerin birinci basamak için hiç de uygun olmadığını düşünüyorum iki şeyden dolayı; bir, fiziki şartlar, biraz önce gösterdim gerçekten... Yani, bakın, bir arkadaşımızın şu sözü çok önemli yani Sağlık Bakanlığının doktorlardan Avrupa standartlarında hizmet beklerken bizim doktorlara ve vatandaşlarımıza ise gecekondu tipi bina altı veya bir marketten dönüştürülmüş dükkânlar gibi yerlerde, Afrika ülkelerini aratmayan fiziki koşullarda hizmet sunulduğunu belirtiyor. Arkadaş, bu doğru; inanın, gidin, bakın, dükkân altında, merdiven altında ASM'ler var.
İkinci olarak doktorlarımız ve hastalarımız mutlu değil Sayın Hocam, Bakanım. Niye mutlu değil? 4 binden 3,500'e düşürdünüz hasta sayısını; doğru, Avrupa'da bu 1.500 ile 2 bin arasında ama 4 binden 3500'e düşürürken yani doktor arkadaşlarımızın hemen bir gecede, en azından 10-15 bin lira vallahi maaşlarından kesildi ama... Yani onların bir planlamaları var, bir bütçeleri var yani bunları bence dikkate almamız lazım ve diyorsunuz ki "Günlük 75'in üzerinde hasta baktığınız takdirde kardeşim, sizin teşvikinizden keseceğiz." ve "Aile hekimi her ilacı yazamayacak." diyorsunuz ve "Eğer ilin ortalamasını geçtiğiniz takdirde sizin yine teşviğinizden keseceğiz." diyorsunuz ve ilin ortalamasını geçmemek adına bu sefer doktor arkadaşımız hastaya gerekli olan antibiyotiği bile yazmamak istiyor ve bu ne yapıyor; hasta tekrar tekrar başka sağlık kuruluşlarına gitmek zorunda kalıyor.
Ne diyorsunuz? "Hekime hasta not verecek." diyorsunuz. Sayın Hocam, sizi bilen, sizi öven hastalarınızdan dolayı sizin hasta sayınız artır, hekime hasta böyle not verir ama eğer bir hasta olarak ben hekime "Şu ilacımı yaz." dedim, eğer hekim yazmadıysa ben o hekime iyi not verebilir miyim veya "Bana şu kadar rapor ver." dediğinde, ben vermediğim zaman, o hekime iyi not verebilir miyim? Bu nasıl bir uygulamadır?
Mesela diyorsunuz ki doktorlara: "Eğer bağlı olduğunuz hasta 7'den fazla bir sağlık kuruluşuna giderse o zaman yine teşvikinizden düşüreceğim." Yani Sayın Hocam, şu anda bile 11 bu ortalama. Yani bu adamlar ne yapsınlar ya, hastayı okuyup üflesinler mi! Nasıl düşürecekler bunu?
Yine ne diyorsunuz? "Altı ay içerisinde hasta mutlaka bağlı olduğu birime bir daha gelecek." Yani hasta iyiyse bu hasta niye gelsin; değil mi? Bu hasta iyiyse bu hasta niye gelsin? Arkadaşım ne diyor, biliyor musunuz? "Hasta sağlıklı olduğu için, hekime gelmediğinden dolayı hekimini cezalandıran dünyada ilk ülke Türkiye olacak." Hasta iyi ve doktoruna gelmiyor, altı ay içerisinde gelmediği için efendim, biz hekimi cezalandırıyoruz ve bu Avrupa'da ortalama bir yıl Sayın Bakanım. Bu saydığım maddelerden dolayı hekim arkadaşlarımız ortalama 100 bin lira maaş alırken maaşlarının en azından 25-30 bin lirası kesiliyor.
İYİ Parti olarak biz ne yapacağız? Bir; birinci basamak ASM hizmetlerini derhâl kamulaştıracağız; iki, nüfus sayımına göre standart projeler geliştireceğiz ve bunları belediyeler, devlet, iş insanları, sivil toplum örgütleri, hayırsever insanlarımızın desteğiyle modern bir hâle getireceğiz. Sayın Bakanım, ben eski bir belediye başkanıyım ve özellikle belediye başkanlarıyla ayrım yapmadan "Sayın belediye başkanım, yeşil alanınızdan bir köşe verin, sizin şehrinize ben çok güzel bir ASM yapacağım 2 katlı ve bunun birkaçını siz yapıp birkaçını iş insanlarına yaptırsanız..." deseniz, birkaçını bütçe olarak siz yapmış olsanız emin olun, bunu çok pratik bir şekilde çözeceğinize inanıyorum ve inşallah, biz olduğumuzda böyle yapacağız ve bu proje kapsamında ASM'lerde müşahede için 10 hasta yatağı, küçük bir laboratuvarla beraber ultrason, röntgen cihazı gibi cihazlarımız olacak ve hasta transportu için her ASM'nin önünde bir ambulans bekleyecek; diş hekimi, diyetisyen, psikolog ve güvenlik personeli gibi ilave kadrolarımız olacak ve ASM'ler yirmi dört saat açık kalacak ve hastanelerdeki yeşil alan hastaları burada kabul edilecek Hocam. Yani yoğunluğu ikinci ve üçüncü basamakta mutlaka ve mutlaka önlemek zorundayız ve altı, sevk zinciri olmadan, hasta ASM'ye gelmeden ikinci ve üçüncü basamağa geçemeyecek.
Şimdi, hastalarla konuşuyoruz, hastaya sorduğumuzda diyoruz ki: "Nedir sizin zorluklarınız?" Arkadaşlar bahsetti, tekrar tekrar bahsetmeme gerek yok. Uzun randevu süreleri ve randevu almaktaki zorluklar, özellikle muayene, muayenede endokrin, gastronoloji, metabolizma, nefroloji ve perinatoloji gibi belirli branşlarda Hocam, isterseniz bir deneyin, gerçekten randevu almak çok zor, buna bir de görüntülemeyi ilave edelim ve biraz önce hocamız zaten bununla ilgili gerekli bilgiyi vermişti.
Hocam, bakın, hastanede uzun kuyruklar; bu, üç dört gün önce bir hastaneden aldığım bir fotoğraf. Hocam, ya, Allah aşkına... Sayın Başkanım, yani hakikaten uygun değil, billahi uygun değil.
Üçüncüsü; beş dakikada bir muayene... Yahu, Sayın Hocam, Sayın Bakanım, beş dakikada bir muayeneye doktorlarımız ne diyor, biliyor musunuz? "Hastaya ne kadar zaman ayıracağımıza müsaade edin de biz karar verelim." diyor hekim arkadaşlarımız; "Bazı hastalara iki üç dakika, bazı hastalara ise on beş yirmi dakika zaman ayıralım ve doğru teşhis koyalım." diyorlar. Bu durum hekim ile hasta arasında güven kaybı ve sağlıktaki şiddetin önemli nedenlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır ve zaman darlığı nedeniyle doğru tanı konulmadığı için farklı hastanelere başvuru sayısı artmakta, bu durum hem hasta hem devlet hem de hekim için büyük yük oluşturmaktadır.
Bakın, ameliyatlara uzun süre veriliyor. Hocam, şu eli size göstermek istiyorum. Kanser teşhisi konulmuş, demişler ki: "Bize müsaade verin, biz size haber vereceğiz." İki ay geçmiş... Kanser ya!.. Yani iki ay geçmiş. Yani şimdi, bu hasta zengin bir hasta olmuş olsa vallahi özel hastaneye gidecek. Sonradan torpille falan -Allah razı olsun- yine ameliyat edildi. Bakın, bu tip şeyleri biz önlemek zorundayız.
Dört; ameliyatlar için uzun süreler veriliyor ve servis ve yoğun bakım yatak sayısı eksik. Özel hastaneler şu anda bizden daha fazla yatak üretiyor, yoğun bakım üretiyor.
İlaca erişimde zorluk... Sayın Hocam, Sayın Bakanım; hasta gidiyor, reçeteyi veriyor, soğuk algınlığı reçetesi, ekstra ödeyeceği para 300 lira. "Vazgeçtim, bana bir ağrı kesici ver." diyor ve o ağrı kesicisini alıp ayrılıyor. Para veremiyor çünkü 300 lira ekstra şeyler olduğu için... Aynı şekilde, diyabet hastaları için, bakın, diyabetli bir emekli hasta iğnesi ve sensörü için ayda 400 ila 500 lira ekstra fiyat farkı vermek zorunda.
Üçüncü olarak da ilaca erişim gerçekten çok zor. Siz dengeyi euroyla planladığınız için ithal ham maddesi Türkiye'ye gelmiyor, Türkiye'ye gelmediği için de insanlar özellikle ilaç bulmakta çok zorlanıyorlar.
"Aşı" dediniz, inanın hepatit aşısı çok az. ASM'ye 100 kişi geliyor, 2 tane aşı, 3 tane aşı gönderiyorsunuz; tetanos aşısında bunları yaşıyoruz. Bakın, rota ve meningokok, 4 aşı yapıldığında bu hastaya ortalama en azından 9 bin liraya mal oluyor. HIV aşısı yok, siz ödemiyorsunuz, bu da 4 bin lira. Yani dar gelirli bir insan çocuğuna rota ve meningokok aşısı...
Kaç dakikamız var Hocam?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - İki buçuk dakikanız var.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Hocam, ben o zaman şeyleri geçeyim, size eleştiriler de benim için çok önemli.
Sayın Bakan, size iki eleştirim var dedim. Doktor arkadaşlarımıza önem vermiyorsunuz, onları dinlemiyorsunuz. Bu arkadaşlar 2-6 Aralıkta iş bırakma eylemi yapacaklar. Oysa siz onların Bakanı, hocası, ağabeyisiniz; lütfen, çağırın, bir konuşun. "Arkadaşlar, nedir derdiniz? Niye iş bırakıyorsunuz?" Yani anlatın. Eğer gerçekten bir doktorun maaşında 100 bin liradan 70 bin liraya, 75 bin liraya düşecek bir durum varsa... Sizin maaşınızı yüzde 25 kesen bir yönetici olmuş olsa, siz o yöneticiye nasıl bakarsınız? Hocam, onun için, lütfen, mutlaka ve mutlaka bu konuda arkadaşlara sahip çıkın, doktor arkadaşlar sizin sahip çıkmadığınıza inanıyor.
İki, yenidoğan çetesi. Sayın Hocam, bu ilk şikâyet 2015 yılında yapılıyor; bakın, bu çok önemli. 2016 Ocağında Sağlık Bakanlığı denetçisi göreve başlamış, 2016 Ocakta; siz o tarihte Sağlık İl Müdürü değilsiniz. 15 Şubat 2016'da incelemeyi tamamlamış, aynı tarihte ilgililer hakkında soruşturma istemiş Hocam; bakın, 15 Şubat 2016'da, yine siz Müdür değilsiniz. Mayıs 2016 tarihinde Bakanlıkça denetçiye soruşturma yetki ve görevi verilmiş; yine siz Müdür değilsiniz. Şimdi geldik 4'e; Kasım 2016'da soruşturma tamamlanmış ve Sağlık Bakanlığına sunulmuş ki siz o tarihte Sağlık Müdürüsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ek süre veriyorum, lütfen tamamlayalım.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Bakanlıkça oluşturulan Yenidoğan Komisyonu tarafından yapılan değerlendirmede -çok önemli Hocam burası- adı geçen özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine sevk edilen veya kendi bünyelerinde doğan bebeklerin tedavi süreçlerinin güncel tıp bilgilerine uygun olmadığı, bu durumun bebeklerin hastanede yatış süresini uzattığı ve dolayısıyla bebeklere zarar verebileceği belirtilmiştir. Ayrıca, bu nedenlerden dolayı SGK'ye yüksek fatura çıkarılabileceği kanaatine varılmıştır. Bu raporda sevkin en fazla yapıldığı 4 hastane incelenmiş, 100'ün üzerinde uzman hekim ve asistan ve 100'ün üzerinde acil tıp teknisyeni soruşturulmuş. Bu rapora ve bu kadar soruşturulan görevlilere rağmen bu hastaneleri mercek altına almayışınız, yeterli denetim yapmayışınız, görevi ihmal edişiniz bugünkü sonuçları doğurmuştur diye düşünüyorum.
İki dakikamı kullanmak istiyorum Sayın Başkan.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Fakıbaba, onu verdim, bir dakikasını kullandınız, lütfen selamlayalım.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Peki Başkan, çok teşekkür ederim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.