Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .11.2024 |
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Değerli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir yaşanan, kadınlara ve çocuklara uygulanan şiddet olaylarının vicdani sorumluluğunu toplumsal olarak büyük bir üzüntü içinde takip ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde de özellikle özel hastanelerin yoğun bakımlarına alınan bebeklerin yaşamlarının elinden alınması insani değerlerimizin nelere feda edildiğini açıkça ortaya koydu. Özellikle pandemi döneminde ve deprem bölgesinde doktorların ve sağlık çalışanlarının kendi hayatlarını tehlikeye atarak hastalarını sahiplenmesini büyük bir minnetle izlemişken ve bu kutsal görevi büyük bir özveriyle yerine getiren sağlık çalışanlarına tanık olmuşken böyle vicdansızca bir olayın yaşanması tarihin en acımasız insanlık dramlarından biri olarak yerini aldı. Sadece para için yenidoğan bebekleri yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan bu katil çetesi toplumumuza ve sağlık camiasının onuruna büyük zarar vermiştir. Dün başlayan mahkeme sürecinin sonunda en ağır cezaları almalarını diliyor, bu canileri tüm benliğimle lanetliyorum.
Sayın Bakanım, küreselleşen dünyada özellikle zoonotik yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar gittikçe artmakta ve bu hastalıkların kontrol altına alınması günden güne zorlaşmaktadır. Zoonotik hastalıkların toplum sağlığı üzerindeki etkilerini azaltmak ve yayılışını kontrol altına almak için doktor ve veteriner hekim gibi farklı meslek dallarından bilim insanlarının birlikte çalışması gerekmektedir. "Tek sağlık" kavramını tanımlayacak olursak, zoonotik hastalıklar başta olmak üzere bulaşıcı hastalıklarla mücadelede insanların, hayvanların ve çevrenin bir bütün olarak ele alındığı tek bir sağlık yaklaşımını ifade etmektedir. Batı Nil virüsü, Ebola, hemorajik ateş, SARS, maymun çiçeği, deli dana hastalığı ve kuş gribi gibi hayvandan insana geçen hastalıkların salgınları bize insan ve hayvan sağlığının birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu hatırlatıyor. Tür kaybı, habitat bozulması, kirlilik, istilacı yabancı türler ve küresel iklim değişikliği gibi olaylar gezegenimizdeki yaşamı karasal vahşi doğadan ve okyanus derinliklerinden en yoğun nüfuslu şehirlere kadar kökten değiştiriyor.
Bulaşıcı hastalıkların artışı yalnızca insanları değil onların gıda kaynaklarını ve ekonomilerini, aynı zamanda dünyamızın canlı altyapısını destekleyen, kritik derecede ihtiyaç duyulan biyolojik çeşitliliği oluşturan fauna ve florayı da tehdit ediyor. İnsanlığın çevre yönetiminin ciddiyeti ve etkinliği ile gelecekteki sağlığımız hiç bu kadar açık bir şekilde bağlantılı olmamıştı diyebiliriz. 21'inci yüzyılın hastalık savaşlarını kazanmak ve gelecek nesiller için dünyanın biyolojik bütünlüğünü güvence altına almak, hastalıkların önlenmesi, gözetimi, izlenmesi, kontrolü ve azaltılması ile daha genel olarak çevrenin korunmasına yönelik disiplinler arası ve sektörler arası yaklaşımlar gerektirir. Dünyada sağlık için global anlamda verilmesi gereken mücadelenin önemini biliyoruz ancak sağlıkta da millî politikaların izlenmesinin ülkemiz adına da önemli olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Güçlü bir sağlık sisteminin ise sizin de bildiğiniz gibi iyi yetişmiş, konusunda uzman ve etik değerleri özümsemiş sağlık çalışanlarıyla oluşturulacağı unutulmamalıdır.
Sayın Bakanım, ülkemiz ekonomisine büyük katkısı olduğunu düşündüğüm sağlık turizminde tabiri caizse merdiven altı uygulamaların artması ve yaşanan olumsuz durumlar sektörün büyümesine de engel olmaktadır. Yurt dışından gelen hastalar bu olumsuzluklardan büyük oranda etkilenmekte ve yaşadıkları bu olumsuzluklar kendi ülkelerinde sıklıkla dile getirilmekte ve bu durum ülkemizin sağlık turizmine büyük zarar vermektedir. Ülkemiz adına büyük ekonomik katkı sağlayan bu sektörün genişlemesine engel olmamak adına gereken denetimlere ve cezaların artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.
Ayrıca, çağımızın hastalığı olarak bilinen obeziteyle ilgili olarak bilinçlendirme çalışmalarının yapılmasının da önemine değinmek istiyorum. Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 30-35'i, genç nüfusun ise yüzde 30'u bu salgın hastalıktan etkileniyor ve bu oran da gittikçe artıyor. Artan obezite, özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp ve solunum sistemi hastalıkları, eklem hastalıkları riskini artırıyor, tedavileri için sağlık bütçemizden daha fazla pay ayrılmasına neden oluyor. Yurt dışından hasta tercihinde önemli bir kalemi oluşturan obezite cerrahisinin konusunda uzman doktorlar tarafından yapılması sağlanarak hasta memnuniyetinin en üst düzeyde olmasına özen gösterilmelidir.
Sayın Bakanım, Türkiye'de 18 yaş altı 20 bin civarında Tip 1 diyabetli çocuğumuzu ilgilendiren sensörlü şeker ölçüm cihazlarının geri ödeme kapsamına alınması için çalışmaların yapıldığını biliyoruz. Sensörlerin geri ödeme kapsamına alındığı haberini sabırsızlıkla bekliyoruz ve bu konudaki çalışmaların da bir an önce sonuçlanmasını diliyoruz.
Sayın Bakanım, açıklanan son verilere baktığımızda, Türkiye ilaç ihracatı 2024 yılı Ocak ayında 2023 yılı Ocak ayına göre yüzde 40,81 oranında artmış ve 193 milyon dolara ulaşmıştır. Türkiye ilaç ithalatı ise bir önceki yılın ocak ayı rakamıyla karşılaştırıldığında yüzde 12,60 oranında azalmış ve 366 milyon dolar olarak açıklanmıştır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun "İlaçta yerli sanayi" başlığında yer aldığı gibi Türkiye'nin küresel bir ilaç AR-GE ve üretim merkezi olması, ilaç ve tıbbi cihaz alanında rekabetçi bir konuma ulaşması önem arz etmektedir. Savunma sanayisindeki millî ve özgün bakış açısıyla uygulanan yeni teşebbüsleri teşvik etmek, ihtiyaçlara göre yönlendirmek, yabancı sermaye ve teknoloji katkısı imkânlarını araştırmak ve bu konudaki devlet katılımının planlanması ilkesinin sağlık sektörüne de uygulanması ülkemize sağlayacağı katma değer açısından büyük önem arz etmektedir.
Sayın Bakanım, Çukurova Hastanesi A, B Hastane Blokları, poliklinik binası, Doktor Feyyaz Etiz Onkoloji-Hematoloji binası ve Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Polikliniği binasından oluşmaktadır. 23 Şubat 2024'te deprem nedeniyle boşaltılmış olup mevcutta 350'si Balcalı yerleşkesinde, 250'si Yüreğir Devlet Hastanesinde olmak üzere yatak sayısı 1.150'den 600 civarına azalmıştır. Maalesef, üniversite hastanemiz hem elli yılının verdiği yıpranmışlık hem de deprem nedeniyle fiziki açıdan yetersizdir; bu durum, çalışan ve hasta memnuniyetsizliğine yol açmaktadır. Deprem nedeniyle güçlendirme yapılırken her odaya tuvalet, banyo konulması nedeniyle de yatak sayısı azalacak olup bu nedenle ek bir hastaneye de ihtiyaç vardır.
Üniversitede fiyatlar tüm üniversite hastanelerinde olduğu gibi Sağlık Uygulama Tebliği gereğince fiyatlandırılmakta, özellikli hizmet verilen üniversite hastanelerinde bu fiyatlar maliyeti ne yazık ki karşılayamamaktadır. Bu nedenle fiyatları artırılmalı ya da üniversite hastanelerinde fark alınabilmelidir. Gelirin az olması teşvik ve nöbet ödemelerinde gecikmelere neden olmakta, bu durum ise öğretim üyelerinin ayrılmasına veya yeni öğretim üyesi gelmesinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Aynı sebeple, asistanların da Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda üniversitemizi tercih etmelerini zorlaştırmaktadır. Çukurova Üniversite Hastanesinin bir an önce eski etkin hizmetine kavuşması Adana ve çevre iller için büyük önem taşımaktadır. Bu konuya gereken hassasiyeti göstermenizi bekliyor, bu duygu ve düşüncelerle Sağlık Bakanlığı 2025 bütçenizin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.