KOMİSYON KONUŞMASI

PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Evet "Sayın Bakan" diye sözlerime başlayamıyorum çünkü normal bir ülkede yaşıyor olsaydık ya da halka karşı bir gram sorumluluk, bir gram saygı duyuluyor olsaydı çoktan istifa etmiş olması gereken bir Bakan, bugün karşımıza geçmiş uzaktan yakından hakikatlerle ilgisi olmayan bir bütçe sunumu yapmış oldu bize burada. O yüzden başlarken özel olarak ifade etmek ve sormak istiyorum, ben bir yurttaş olarak da çok merak ediyorum: Daha nasıl büyük bir skandal yaşamamız, daha nasıl büyük bir çürümüşlük olması gerekiyor sizin istifa etmeniz için Kemal Bey? Halk bunu merak ediyor, milyonlar bunu merak ediyor, cevabını verirseniz seviniriz.

Evet, değerli hazırun, geldiğimiz aşamada sağlık sistemi iflas etmiş vaziyette. Yenidoğan bebek çetesi cinayetleri, yaşadığımız iflasın, yaşadığımız çöküşün güncel görüntüsü ve resmi mahiyetinde ve sadece sağlık sistemi değil, bu ülkeyi yönetenlerin politikaları memleketi iflas ettirmiş vaziyette. Malumunuz, dün yenidoğan bebek çetesi yargılamalarına başlanmış oldu ve yargılamalara başlanmasıyla birlikte müfettiş raporları basına düşmeye başladı. Bizler de bu sayede herkesin bildiği sırların ortaya dökülmesine şahitlik ettik. Rapora bakacak olursak, oradaki raporda özel hastanelerin 2007'den beri kamudan milyonlarca dolar haksız kazanç elde ettiği ifade ediliyor. Bakın, yalnızca Şafak Hastanesi Grubunun 2007'den bu yana 200 milyon dolar haksız kazanç elde ettiğini tespit ettiklerini aktarıyorlar yine müfettiş raporlarında.

Yine aynı rapora göre, eski Sağlık Bakanı Müezzinoğlu'nun Özel Avcılar Hospital Hastanesinin Temmuz 2023'te yapılan incelemede SGK'yi 3 milyon liradan fazla zarara uğrattığı tespit ediliyor. Durum bu değerli hazırun ve bugün ortada gerçekten büyük bir iflas var. Ortada büyük bir enkaz var. Temel bir insan hakkı olan, kamusal bir hak olan sağlığın, sağlıkta dönüşüm politikasıyla ticarileştirilmesi ve hastanelerin bugün geldiğimiz aşamada ticarethaneye dönüşmesi gerçekliği var. Sağlığın parayla alınıp satılan bir metaya dönüştürülmesi gerçekliği var. Artık "Yurttaşa nasıl iyi hizmet sunarım?" derdi yerine "Nasıl daha fazla kâr yaparım, kamu bütçesini, halkın bütçesini nasıl daha fazla boşaltırım?" derdi var iktidarınız sayesinde. İşte, tam da bu yüzden yenidoğan bebek çetesinde sunumunuzda bizlere anlattığınız çürük elma hikâyesi doğru değil çünkü bu cinayetlerin tek sorumlusu o alçak çete değil. Bu cinayetlerin sorumlusu, bu çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun sorumlusu bizzat yarattığınız sağlık düzeninin ta kendisidir.

Konuşmak istediğim hususlardan bir tanesi, deprem bölgelerindeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği. Siz sunumunuzda "Sağlık sistemimiz pandemide ve depremde tüm dünyaya rol model oldu." gibi lafları uçuşturdunuz ama gerçekler, hakikatler bunun çok çok uzağında. 6 Şubat depremlerinin ardından, aradan geçen altı yüz elli üç günde hâlâ yeterli düzeyde birinci basamak sağlık hizmetleri bile devlet tarafından sağlanamıyor. Deprem bölgesinde birinci basamak sağlık hizmetleri sunan aile sağlığı merkezleri sayısı yine çok çok yetersiz durumda ve var olan merkezlerde de aile hekimlerinin iş yükü son derece ağır. Yeni Aile Sağlığı Merkezleri Yönetmeliği'nin yaratacağı yük de buna eklenince devasa bir nüfusun birinci basamak sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamayacağı ve yararlanacağı koşulların ortadan kalkacağı aşikâr.

Değerli hazırun, yine, elimizde kapsamlı bir rapor var. TTB ve SES'in depremin on sekizinci ayında yayınlamış olduğu Şubat 2023 Depremleri 18'inci Ay Değerlendirme Raporu var. Bu rapora göre toplumsal sağlık göstergesi olan bebek ölüm hızı deprem bölgesinde ülke ortalamasının çok çok üzerinde. Yine, meme kanseri tespitinde aile hekimliklerinden alınan bilgiler doğrultusunda ciddi bir artış olduğu aktarılıyor bu raporda çünkü deprem bölgesindeki kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleri olan KETEM'ler ve aile sağlığı merkezlerinin sayıları çok çok yetersiz vaziyette. Özellikle kadın ve çocuklara, bebek sahibi annelere aşı hizmetleri, test taramaları hizmetleri verilmiyor. Deprem bölgelerinde temel haklara ulaşılamadığı gibi yine temel bir hak olan sağlığa erişim neredeyse imkânsız durumda. En azından deprem bölgeleri için Sağlık Bakanlığının bir bütçe ayırmasını, ücretsiz sağlık hizmetleri uygulanmasını buradan bir kez daha ifade ediyorum.