KOMİSYON KONUŞMASI

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık her vatandaşın en temel hakkıdır ancak iktidarın sağlık politikaları yüzünden bu hakkın nasıl zedelenmekte olduğunu üzülerek görüyoruz. Öncelikle bütçe teklifine baktığımızda, şehir hastaneleri için planlanan devasa harcamalar dikkat çekiyor. 2025 yılı için 104 milyar 602 milyon TL, 2026'da 115 milyar TL ve 2027'de 121 milyar TL olmak üzere toplamda üç yıl için 341 milyar TL'lik bir ödeme planlanmış durumda. Sağlık Bakanlığı harcadığı her 100 liranın neredeyse 12 lirasını şehir hastanelerini aktarıyor. Peki, bu hastaneler vatandaşıma nasıl hizmet sunuyor? Devasa bütçelerle yapılan yatırımlar sağlık hizmetlerine erişimi gerçekten artırıyor mu, yoksa yalnızca yandaş müteahhitlerin cebini mi dolduruyor?

Seçim bölgem Kayseri'de bir vatandaşımız ultrason randevusunu ancak 2025 yılının sonunu alabilmiş. Düşünün ki bir ultrason için tam bir yıl beklemek zorunda bırakılan vatandaşlarımız var. Bu durum sağlık hizmetine erişimin ne kadar zorlaştığını ve sağlık sistemimizin vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaktan ne kadar uzak olduğunu açıkça gösteriyor. İnsanlar basit bir teşhis için aylarca beklemek zorunda kalıyorsa bu sistemin adil ve erişilebilir olduğunu nasıl iddia edebiliriz? Eğer bugün bir randevu almak bu kadar zorsa milyarlarca liralık bütçenin nereye harcandığını sormak her vatandaşın en doğal hakkıdır.

Diğer yandan, ülkemizde hastane sayılarında yıllar içinde ciddi bir değişim yaşandı. Özel hastane sayısı 2002'de 271 iken 2022'de yüzde 111 artarak 572'ye çıkmış durumda. Buna karşılık devlet hastanelerinin sayısı yalnızca yüzde 18 artarak 774'ten 915'e yükselmiş. Bu tablo sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine ve vatandaşlarımızın sağlık haklarının giderek ticari bir metaya dönüşmesine ne yazık ki neden olmaktadır. Sağlık en temel insan hakkıdır ve devlet vatandaşlarına ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmakla yükümlüdür. Yirmi iki yıllık AKP iktidarlarında sağlık sektörünü adım adım özelleştirme yoluna sokarak halkı özel hastanelere ne yazık ki mahkûm ettiniz. Bugün ekonomik krizle boğuşan milyonlarca vatandaşımız temel sağlık hizmetlerinden bile mahrum kalmışken devletin kaynaklarını özel sektörün cebine aktarmak halkın sağlığını hiçe saymak demektir. Sağlık bir ayrıcalık değil, haktır, devlet bu hakkı korumak ve geliştirmek zorundadır.

"Yenidoğan çetesi" diye tabir edilen caniler sağlık sistemimizdeki çürümüşlüğün en acı göstergelerinden biri. Bebeklerin canı üzerinden kazanç elde eden bu çete sağlık sistemimizin çöküşünü ne yazık ki gözler önüne seriyor. Ölüme terk edilen bebeklerin aileleri bugün adalet ararken Sağlık Bakanlığı bu skandalı nasıl açıklayacak? Sayın Bakan "Her türlü cezayı çekecekler." diyerek açıklamalarda bulunuyor ancak bu açıklamalar kamuoyunu yeterince tatmin etmiyor. Sadece ceza değil, böylesine vahim olayların yaşanmaması için kalıcı önlemler de alınması gerekli.

Bir de yurt dışında yapılan harcamalara değinmek istiyorum. 2024'ün ilk dokuz ayında Sudan Türkiye hastanesine 24 milyon, Somali Türkiye hastanesine 81 milyon, Nijer Türkiye hastanesine 46 milyon TL, Kırgız Türk Dostluk Devlet Hastanesine 68 milyon TL harcanmış durumda. Uluslararası sağlık iş birliklerine yapılan toplam harcama ise 334 milyon TL'yi bulmuş. Madem bütçede bu kadar büyük kaynaklar var, neden öncelik vatandaşlarımızın sağlık sorunlarını çözmek değil? Kendi hastanelerimizde bu kadar personel eksikliği, cihaz yetersizliği, altyapı problemleri devam ederken yurt dışındaki hastanelere milyonlar harcamak hangi mantığa sığar? Önceliğimiz kendi vatandaşlarımızın sağlığı ve refahı olmalıdır, yurt dışına kaynak aktarmak değil. Sağlık Bakanlığı 2025 bütçesi, vatandaşın sağlığı için değil, yandaşların ceplerini doldurmak amacıyla hazırlanmış bir bütçedir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkın sağlığını önceliklendiren, şeffaf ve hesap verebilir bir sağlık sisteminin inşa edilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Teşekkür ediyorum.