KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın ve diğer kamu kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, sivil toplum örgütlerimizin, meslek örgütlerimizin, basın mensuplarımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, savunma sanayisi tabii desteklenmeli, bizim açımızdan son derece önemli bir konu. Biz İYİ Parti olarak, İYİ Parti Meclise girdiğinden beri savunma ve güvenlikle ilgili kurumların bütçelerine olumlu oy kullanan bir siyasi parti muhalefette olmasına rağmen. Ha, orada harcanan her para doğru mu harcanıyor? O ayrı bir şey. Ona ilişkin eleştirimizi yapıyoruz ama savunma ve güvenlik anlamında askerimizin, polisimizin yanında olduğumuzu göstermek için de bu bütçelerde olumlu oy kullanıyoruz. Bir defa bunu başta söylememiz lazım. Tabii, bu şu demek değil: Bunun anlamı "Savunma adı altında gelen her şeyi kutsaldır, dokunulamaz, ona hiçbir şey söylenemez." değil. Usulde söz aldığımda söylediğim gibi, şimdi, burada zarf ne? Zarf savunma, savunmanın desteklenmesi. Mazruf ne? İçine bakıyorsunuz, içinden vergi çıkıyor. Yani dolayısıyla burada aslında baktığınızda bir anlamda bir hile yapılıyor. Bunun bir defa çok yanlış olduğunu söyleyeyim. Savunma sanayisiyle ilgili bu dönemde elbette iyi şeyler yapıldı, bunlar söyleniyor, tabii, bunlara bakmak lazım. Harcanan para ile yapılan işin ne kadar mukayese edildiğini, ne kadar "feasibility" edildiğini, onların hiçbirine bir şey demiyoruz. İyi işler yapılıyor, irili ufaklı yüzlerce firmamız var, belki binlerce firmamız var, onlar da istekli bir şekilde çalışıyor ve savunma sanayisi destekleniyor ama bu konu sadece AK PARTİ hükûmetlerinin önem verdiği bir konu değil. Bakın, 2000 yılında, biliyorsunuz 1999'un sonunda bir IMF programı başlatılmıştı o zaman 57'nci Hükûmet döneminde, Ecevit Hükûmeti döneminde. Tabii, mali disiplin açısından fonlar bir gedik, kara delikti. Onlar tasfiye edildi, 59 veya 60 tane fon tasfiye ettik biz o zaman; o çalışmalarda aktif bulunmuş bir kişiyim. 4 tane fonu dışarıda tuttuk, bunlardan bir tanesi Savunma Sanayii Destekleme Fonu. Yani verilen önemden dolayı o dönemde dahi tasfiye edilmemiş, gelirleri artırılmış bir fondur. Dolayısıyla, bundan önceki hükûmetlerin de bu konuda zaten hassasiyetleri vardı.

Şimdi, bakıyorsunuz, tabii, bir de Savunma Sanayii Başkanlığı var. Burası esas para harcayıcı kurum değil ama bütçesi nedir diye baktım ben değerli arkadaşlar, şu gerekçe kitabına bakarsanız, 2024 yılında verdiğimiz toplam ödenek 837 milyon lira Savunma Sanayii Başkanlığına; 837 milyon, 1 milyar değil. İletişim Başkanlığına, Sayın Cumhurbaşkanının laflarını tekrarlayan o kuruma verilen para 4,1 milyar lira. Yani Savunma Sanayii Başkanlığına verdiğimiz paranın 5 katı İletişim Başkanlığına o propagandanın sadece bir alanını yapması için verdiğimiz para; onun 5-6 katı, düşünebiliyor musunuz? Yani biraz da meseleye böyle bakmak lazım yani arkadaşlar onu söylememiz lazım.

Şimdi, savunma sanayisi desteklenmeli mi? Elbette desteklenmeli. Şimdi, ben merak ediyorum, kanun teklifi veren arkadaşlarımız söylesin veya bize Kurumdan gelen arkadaşlar söylesin. Yani Savunma Sanayii Destekleme Fonu bir projeyi hayata geçirmek istiyor da para mı bulamadı? Yani siz söylüyorsunuz zaten, diyorsunuz ki: "Gelirinin yüzde 80'i bütçeden transfer edilen paralar." Eğer bir paraya ihtiyacı varsa biraz daha fazla transfer edelim. Şimdi, birazdan onun rakamlarını vereceğim. Yani eğer hakikaten Türkiye'nin bekası açısından, bulunduğumuz coğrafya açısından bizim için savunma sanayisi kadar önemli birşey var mı bir anlamda baktığımızda? Hani Orhan Bey "bütçeye yük olmadan" diyor, niye bütçeye yük olmadan, bütçe ne için var arkadaşlar? Bütçe bunun için var. Yahu savunma sanayisine... Her işe, KÖİ'lere bütçeden para ayıracağız, KKM'ye bütçeden para ayıracağız, yandaşa bütçeden para ayıracağız ama savunma sanayisine gelince bütçeye yük olmadan bunu bir şekilde çözelim mi diyeceğiz? Böyle bir anlayış olabilir mi? Marjinal bir şey mi savunma sanayisi? Hayır. Yenisi merisi yok kardeşim, verin bütçeden ya, trilyon liralık bütçemiz var. Niye bunu vermiyoruz da gidiyoruz, efendim... Şu ana kadar, dokuz aylık verilere baktığımızda faiz giderlerine ödediğimiz paranın onda 1'i, tam onda 1'i Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na aktardığımız para bütçenin toplamının yüzde 2'si değil belki yani biraz daha artıralım. Şimdi, dolayısıyla burada yapılmak istenen şey, savunma sanayisinin desteklenmesi falan değil, elbette “Onu önemsemiyorsunuz.” demiyorum ama burada yapılan şey, Mehmet Şimşek bir taahhütte bulundu topluma, dedi ki: “İlave vergi koymayacağız.” Ama şimdi vergi koymak gerekiyor, bunun “savunma sanayisi” kılıfı adı altında, millete adil olmayan -birazdan, vaktim oldukça detayına açıklayacağım- bir şekilde bütçesi alınıyor. Bunu bir defa net olarak görmemiz lazım.

Şimdi, “Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun paraya ihtiyacı mı var?” diyoruz. Şimdi, mesela arkadaşların bize söylemesi lazım, bu teklifi getirenlerin: “Şu kadar geliri var, bu kadar gideri var, bu kadar açığı var, bu kadar projesi var, bunlar hayata geçiriliyor, geçirilemiyor.” diye. Niye böyle bilgi verilmedi bize?

2023'ün Sayıştay raporu, arkadaşlar, onun bir sayfası, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun 2023 yılı için geliri 135 milyar lira -küsuratını söylemiyorum- gideri 114 milyar lira; ya, 20 milyar lira sadece bir yılda kasasında para kalmış zaten Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun. Hani,  “Parası yetmiyor da ilave vergi koyuyoruz.” diyorsunuz ya, Allah'tan korkun ya, böyle bir şey olabilir mi? Niye harcamıyorsunuz bu parayı o zaman? Bu kadar ihtiyacımız var, bu kadar risk ve tehditlerle karşı karşıyaysak niye harcamıyorsunuz bu parayı? Niye bütçeden daha fazla para transfer etmiyoruz? Mesela biz önerge vereceğiz, “Bütçeden ilave ödenek verilsin.” diye, önergemize "kabul" oyu verin o zaman; bundan daha önemli bir şey var mı? Keselim müteahhitlerin, yandaşların, 5'li çetenin parasından bir miktarını buraya ödeyelim. Faizi indirin, faize 910 milyar lira civarında para ödenmiş dokuz ayda, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na aktarılan para 91 milyar lira, tam onda 1’i kadar, tam yüzde 10'u kadar; artıralım bunu. Dolayısıyla yani kimse kimseyi kandırmasın; vergi koyacaksınız, adına “savunma sanayisi” diyeceksiniz. Buraya hiç kimse dokunamaz, kusura bakmayın, bu konuşulur, bunun konuşulması lazım. Bizden de hain çıkmaz, öyle başkalarına filan da benzetmeyin. Yani o yüzden, yapılan yanlıştır. Bal gibi bir vergi paketiyle karşı karşıyayız. Zaten kanunlar belli ya, Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik var,  Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nda değişiklik var, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişiklik var, Damga Vergisi Kanunu’nda değişiklik var. Savunacak arkadaşlarımız da Gelir İdaresi Başkanlığından gelen arkadaşlar. Savunma sektörüyle ilgili niye burada başkaları yok o zaman, onlar gelsin savunsun, “Böyle ihtiyacımız var, para yetersizliğimiz var, şöyle sıkıntılarımız var, bunun şeyinin artırılması lazım.” filan diye, öyle bir şey yok arkadaşlar. Buraya getiriliyor, vergi konuluyor; bunu net bir şekilde görmemiz gerekiyor.

Şimdi, bütçenin... Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na her zaman için istendiği kadar parayı aktarma imkânı vardır, bunun önünde hiçbir engel yoktur  fakat niyet başka. Niyet ne? Bütçe Kanununda bir hüküm var. Bakın maddeye yani olacak iş değil bunlar ya. Bütçe Kanunu, madde 11: "Savunma Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye yatırılacak tutarları bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." Savunma Sanayisinin fazla parasını bütçeye gelir kaydetmeye yetki alıyorlar. Kullanıldı mı? Bugüne kadar kullanılmamış olabilir ama bu konuluyor, bu kullanılacak, bugün kullanılmazsa yarın kullanılacak. Kullanılıp kullanılmadığı konusunda bize arkadaşlar bilgi versinler. Bu yetkiyi niye alıyorsunuz? Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nun gelir fazlasının hazineye aktarılmasına ilişkin yetkiyi niye alıyorsunuz? Madem savunma sanayisi için bu vergileri koyuyoruz; bunu bize birisi bir açıklasın. Böyle bir şey olabilir mi? Kimse kimseyi kandırmasın, değerli arkadaşlar,  yapmayın, hakikaten yazıktır ya. “Vergi alacağız.” deyin, aldınız zaten, ilk geldiğinde hemen 1 trilyonun üzerinde vergi koydu. En son, Orhan Bey, vergiyi konuştuk burada değil mi tatile gitmeden önce? “Ya, şu zenginlere, ucuz kredi kullananlara, aşırı kâr edenlere vergiyi ne zaman getireceksiniz? Gelir İdaresi Başkanlığının güzel çalışması var, orada bir kısım vergiler var, onları niye gündeme getirmiyorsunuz?” dedik. Dediniz ki: “Ya, bundan sonra gelmeyeceğini nereden biliyorsunuz, ekimde gelecek.” Ekimde getire getire yine garibanın üzerine vergi getirdiniz ya. Kredi kartı limitinden vergi almak dünyanın en komik vergisi ya, Zaytung bile böyle espriler yapmıyor.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir şey olabilir mi ya? Limitten vergi alıyorsun. Hani harcadığından alırsın, gelirinden alırsın, kazancından, bilmem neyinden alırsınız; limitten vergi alıyorsunuz ya. Limiti kim veriyor? Banka veriyor. Gerçi iki taraflı oluyor, bazen siz talep ediyorsunuz ama bankanın keyfine gelmezse vermiyor. Banka benim limitimi artıracak, ben vergi vereceğim; o zaman bankadan alın bu vergiyi, niye benden alıyorsunuz, niye vatandaştan alıyorsunuz? Mesela, bizim önergemiz var, samimiyseniz gelin destek verin. Paraya mı ihtiyaç var, alalım parayı, aynı parayı alalım ama banka versin vergiyi, 750 lirayı banka versin. Yani benim limitimi benden habersiz artırıyor, “Senin gelirin arttı.” diyor, bilmem ne diyor, ondan sonra gidiyor, siz benden vergi alıyorsunuz. Böyle bir komiklik olabilir mi ya?

Motosiklet, ya, motosikletten vergi alıyorsunuz ya, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok ya ve adil değil yani hiçbir mantığı yok arkadaşlar. Yani, dün aldıysanız motosikletinizi motorlu taşıtlar vergisi ödemeyeceksiniz  önümüzdeki, diyelim ki o aracı kullandığınız on, yirmi yıl boyunca ama bu kanun çıktıktan sonra aldıysanız motorlu taşıtlar vergisi ödeyeceksiniz. Bunlar küçük şeyler ya. İşte, yazlık yerlerde, kadınların, ne bileyim ben,  pazara gitmek için kullandığı veya çırakların kullandığı, bilmem ne yaptığı şeyden vergi alıyorsunuz. Hazineyi ne hâle getirdiniz siz ya? Yirmi iki yıl sonunda Türkiye'nin geldiği durum bu işte, acınacak bir durum bu, hakikaten acınacak bir durum bu.

Kol saatinden vergi… Usulde söyledim, arkadaşlar, ben bu çalışmaların hepsinde bulunmuş eski bürokrat olarak söylüyorum, bu çalışmalarda bulunduk- o zaman denildi ki: “Yani KDV’yi  zaten alıyoruz ama daha özel nitelikli, daha zenginlerin kullandığı bazı şeylerden ilave vergi alınsın hazinenin ihtiyaçları için falan.” Yani hiç kimsenin aklına kol saati gelmedi, 5 bin liralık kol saati gelmedi. Rolex’ten alacak mısınız, daha pahalıların ben şeyini bilmiyorum. Ya, 30 bin, 40 bin dolarlık saatleri adam zaten koluna takıp getirecek. Onların hiçbirisinden vergi alamayacaksınız ama normal bir vatandaş “Gidip şuradan bir saat alayım.” dediği zaman onun üzerinden vergi alacaksınız değerli arkadaşlar. Yani yine zengini filan yakalıyor değilsiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla kayıt dışılığı falan da artıracak bir şeydir; adaletsiz getiriyorsunuz, getirdikleriniz de adaletsiz.

Beyannameler ya… Beyanname, şimdi ben 1 işçi çalıştırıyorum, 400 lira civarında mı, 308 lira mı ne, muhtasar beyanname verdiğimde zaten bizden bir vergi alınıyor. Şimdi, ona bir daha getiriyoruz. Yani maktu… O zaten başlangıçta da adaletsizdi ama adaletsizliği biraz daha perçinleşiyorsunuz yani 10 bin adam çalıştıran da ilave, buradan dolayı, bu paketten sonra bir 308 lira verecek ama 1 adam çalıştıran da 308 lira verecek. Hiç olmazsa bir kademelendirme yapın.

Bakın arkadaşlar, dünyada bazı meseleleri yeniden tartışmaya gerek yok, biraz bilime kulak verin, Daron Acemoğlu’na kulak verin. Dün paylaştım, şimdi Aşkın Bey’den kopya çekiyor gibi olacağız. RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Estağfurullah.

ERHAN USTA (Samsun) – Yani hakikaten tebrik ediyorum ama "kurumlar" ne kadar manidar değil mi? Türkiye'de kurumların bu kadar yıpratıldığı, kaldırıldığı, çökertildiği bir dönemde bir Türk Nobel alıyor. Neyle alıyor? Kurumların ülkelerin refahına katkısından dolayı Nobel alıyor, birazcık buna bakın.

Şimdi, ampirik çalışmalar var ya. Hiçbir çalışma… Bana Maliye Bakanlığı temsilcileri bir tane çalışma göstersinler ya. Vergi mi, harcama mı diye baktığımızda vergi artırmak mı, bu bir kısım devlet harcamalarını kısmak mı ekonomik büyüme üzerinde daha etkili oluyor diye bir çalışma yapsınlar. Ya, söylüyoruz, söylüyoruz, hiçbir şey çıkmıyor ya. Ya, kısın şu harcamaları arkadaşlar.

Tarım Bakanları kavga ediyor şimdi, Audi A8 Long kavgası; o alıyor, o vermiyor, bilmem ne falan. Eski görevinde olan herkes eski aracına binseydi, benim Audi A6’mı niye aldınız altımdan o zaman? Böyle bir şey var mı? Ama biz görevi kendimiz bıraktık. Yani şimdi Bakanlığı bırakıyor, ondan sonra Audi A8L’yi bırakmıyor. Yani böyle bir israf bir yandan devam edecek; bu, bir tanesi. İşte, 5 tane uçakla bilmem nerelere gitmek, şunları yapmak, bunları yapmak, ondan sonra getirip getirip vergi bindireceksiniz. Yarın bir gün ne savunma sanayisine ne personele ödeyecek para bulamayacağız bu ekonomide, ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, sürdürebilir büyümeyi sağlamadığımız sürece.

Yani o yüzden bilime kulak verin. Bilimsel çalışmalar diyor ki: Vergi artırmak yerine harcama kısın. Gidiyoruz, gidiyoruz, vergi artırıyoruz, hem de işlem vergilerini artırıyoruz; ticaretin, sanayinin, işte üretimin önünde engel olacak. “İşçi çalıştırıyorsun para ver, bir daha ver.” Böyle bir şey olabilir mi? Veya işte kredi kartı limiti yani yaygın halk kitlelerini, küçük esnafı ezecek vergilerle geliyorsunuz. Zenginlere, zengin ettiğiniz insanlara bir tane vergi yok burada, daha da gelmedi. Ne zaman gelecek bilmiyorum. Vicdanınıza havale ediyoruz ya, böyle bir şey olamaz.

Dolayısıyla, bütçede imkânlar var, bunlara bakmak lazım. Şimdi, enflasyon düzeltmesiyle ilgili bir madde geliyor. Maddelerde bunları konuşacağız ama bir genelinde şeyi görmek için. Yani ilk bakışta fena bir şey değil ama bunu ben merak ediyorum ya; şimdi, Maliye bürokrasisi yani yatırımları… Neydi o enflasyon düzeltmesiyle ilgili gelen şey: “Yani yatırım süreci devam ederken oradan kaynaklanan, enflasyon düzeltmesi nedeniyle kaynaklanan kârı şimdi almayalım, erteleyelim, daha sonra alalım.” Bu aklınıza gelmedi mi sizin? Bu düzenlemeyle, enflasyon düzeltmesiyle ilgili kanun çıkardık burada. Aklınıza gelmediyse çok yazık, çok üzülürüm. Aklınıza geldi ama ne oldu? Şimdi, onun ismi bize verilsin. Hangi firmalar bunu istedi de sizden bu vergiyi erteliyorsunuz şimdi arkadaşlar? Bu, bize söylensin. Buradaki bürokratları itham etmek için söylemiyorum, zaten onlarla ilgili benim düşüncelerimi herkes biliyor, onların yaptığı çalışmaların ne kadar güzel olduğunu, ne kadar adil olduğunu, objektif olduğunu, memleketin hayrına olduğunu ama onları bloke eden, onları bir kenara bırakıp başka şeyleri getiren bir siyasi irade var, üst tarafta bir akıl var burada, onlar yönlendiriyor zaten. O yüzden, mesela, bunu bize açıklasınlar. Bu enflasyon düzeltmesi, bunu düşünemediyseniz çok ayıp ama düşünüp başka bir şey devreye girdi, birilerine buradan dolayı vergi çıktı da “Şimdi gelin, bunu düzeltin.” diyorsanız böyle “Adrese teslim iş mi yapıyorsunuz?” diye size sorarlar değerli arkadaşlar.

Şimdi, şans oyunları vergisi… Ben Sözcünün manşetini gördüm, bugünkü manşetini; diyor ki: “Demirörene kıyak.” İşte, Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan para artırıyorsun ama bir yandan da Demirörene kıyak yapıyoruz. Hakikaten öyle mi dedim. Öyle ya. Bu yılın başında bir düzenleme çıkartmışız, çıkartmışsınız daha doğrusu şimdi, bakın, yılbaşında şans oyunları vergisinden 55 milyar lira tahsilat öngörülmüş. Maliye Bakanlığı bu kadar hata yapamaz arkadaşlar ama dokuz ayda gelen tahsilat 26 milyar lira. Niye? Yılın başında şans oyunları vergisi... Demirören grubu biliyorsunuz bunla ilgili Millî Piyango İdaresini veya hangi dairelerse onları alan, özelleştirilen yer. Ondan sonra öngörülen 55 milyar lira karşısında dokuz ayın sonunda tahsilat 26 milyar lira değerli arkadaşlar. Kimin cebine para bırakmışız? Bu para nereye gitti? Bize birisi söylesin. Yani buralara kıyak yapıyoruz. Ondan sonra kredi kartı limitine, motosiklet üzerine, ne bileyim ben kol saati üzerine, beyanname üzerine vergi getiriyoruz. Ya, bunların bir izahı falan yok. Yani hakikaten çok yazık oluyor, doğru işler değil değerli arkadaşlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, mikrofon kapandı. Toparlama için bir daha açıyorum sürenizi.

Buyurun lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Hemen bitiyorum. Teşekkür ediyorum. Bitiriyorum Sayın Başkanım, maddelerde zaten biraz daha detaylı gideceğiz.

Dolayısıyla biraz da bilime önem vermek lazım, kulak vermek lazım. Yani çalışmaları o tür şeyler üzerinden yürütürsek son derece iyi olur.

Bir tane de benim bölgemi ilgilendiren bir husus var, ona da değinmeden geçemeyeceğim. Öncelikle teşekkür ediyoruz. Burada kıyı şeridinde Samsun’da bir OSB kurulmasına ilişkin teklifte bir madde var. Ben bunun daha iyisini ilk milletvekilliği dönemimde değerli arkadaşlar, önermiştim o zaman Samsun’un AK PARTİ milletvekilleri dahi karşı çıktı, Genel Kurulda bir kanun görüşülürken Trabzon’a ilişkin bir kıyı şeridinde OSB kurulmasına ilişkin bir kanun vardı. Zonguldak milletvekilleri çalıştı Zonguldak’ı eklettiler. Ben de Samsun için çalıştım, mücadele ettim, onunla görüştük, bununla görüştük, Samsun’u ekletemedik hem de eklettiğimiz OSB gibi falan değil, OSB falan çok ilkel kalıyor bizimkinin yanında. Tematik ileri teknoloji endüstri bölgesi kurulmasına ilişkin kanun… Maddede de görüşüldü o kanun esnasında, o zaman MHP Grup Başkan Vekiliydim, sonradan bizim şeyimiz… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, Sayın Usta, mesele bu olduğu için bir dakika daha vermem lazım. Arkadaşlar, şimdi Samsun dolayısıyla yani iş bizim oraya geldi.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) -  Sayın Usta karşı çıkıyor galiba.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yo, yo, destekliyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Yo, hayır, karşı çıkmıyorum, destekliyorum da çok ilkel kaldı diyorum, keşke 2017'de bizim o önergeye destek verilmiş olsaydı şu anda Samsun’da ileri teknoloji, temiz, kıyı şeridine yakışır, medikal sektörle ilgili çok ciddi bir yatırımımız olacaktı, çok ciddi bir kapasite olacaktı yani milyarlarca dolarlık ithalatımızı içeride üretecektik ve hem cari açığa, sadece Samsun ekonomisine değil, Türkiye ekonomisine katkı olacaktı. Daha sonra ben bunu kanun teklifi olarak da verdim, kanun teklifi de gündeme alınmadı ama yapılan bu şeyi tabii, çevreyi kirletmemek, kıyıları kirletmemek kaydıyla orada ne tür yatırım yapılacağını bilmiyoruz ama Samsun için önemlidir. Dolayısıyla, bu maddeyi de bu anlamda desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Komisyonumuzu ve değerli arkadaşları saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Usta.