KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Komisyonumuzun üyelerini, Sayın Bakanı ve heyetini saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, tabii, bütçe görüşmelerinde, şöyle bir baktığımız zaman 2025 yılı içinde iç güvenlik savunma harcamaları için 913 milyar lira, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için de 252 milyar lira yani toplamda 1 trilyon 166 milyar liralık bir bütçe planlaması yapıldığını görüyoruz. Şimdi, buradan 694,5 milyar liralık kısmının iç güvenlik maksatlarıyla kullanılacağı da anlaşılıyor. Tabii, 2025 yılı için bütçe artışının, yüzde 42 enflasyon oranına baktığımızdaki karşılığı bu bütçenin, sizin artışınızda yok demek yani yüzde 42 enflasyon oranına uygun bir bütçe artışınız olmamış. Hatta orta vadeli plana göre 2025 gayrisafi yurt içi hasıla hedefinin 1.465 milyar dolar olacağı öngörüsüyle savunma ve güvenlik ödeneğinin gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,8'ine denk gelmesi beklenmekteydi ama geçen yıl NATO tarafından da tavsiye edilen bu yüzde 2'lik NATO kriterlerine de Türk Silahlı Kuvvetleri veya Bakanlığınız olarak ödeneklerine uyamadığınız anlaşılıyor.

Sayın Bakan, bir de tabii, bizim, 15 Temmuzdan sonra ihtiyaç hâlidir diye ortaya konulan ve Yüksek Askeri Şûra Kanunu'nda yapılan değişiklikle Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bazı kararların alınmasında vatandaşlarımızın ciddi rahatsızlığı var. Ne oluyordu? Öncesinde 2 sivil ve 15 askerle Yüksek Askerî Şûra kararları gerçekleşiyordu, bu FETÖ darbesinden sonra, FETÖ girişimi darbesinden sonra 8 sivil ve 4 askerle YAŞ kararları alınmaya başlandı yani askerlerin aslında, işin doğrusu, erişkin ve yetişkin subaylarımızın yeterince söz söyleme olanağı kalmadı. Özellikle YAŞ'ın yapısının değiştirilmesi TSK'yle ilgili konularda bilgi ve sorumluluk sahibi olmayan bazı bakanların YAŞ üyeliğinden çıkarılması hakkındaki sizin görüşünüzü çok merak ediyorum, bunu tavsiye eder misiniz iktidara mesela?

Sayın Bakan, askerî sağlık sisteminin kaldırılması bir sorundur. GATA ve askerî hastanelerin Sağlık Bakanlığına devri nedeniyle, özellikle emir komuta ve teşkilat yapısında ciddi bir bozulma olmuştur. Sağlık personeli, özellikle işte, doktor, askerî hemşire ve diğer personel Sağlık Bakanlığına dâhil edilmiş ve askerî hastanelerin çalışması ortadan kalktıktan sonra silahlı personelin kendi gücünde, öz gücünde bir eksilme olduğu da ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu anlamda, askerî hastanelerin yeniden açılmasıyla ilgili herhangi bir şeyiniz var mı? Ve operasyonel görevler icra eden birliklerin kış tertiplenmesine ilişkin özellikle tüm malzeme, barınma, teçhizat ve iaşe gibi ihtiyaçları eksiksiz karşılanabiliyor mu sizce? Yani bununla ilgili yeterince bütçeden pay alabiliyor musunuz?

Bir rahatsızlığımız da Anıtkabir'de düzenlenen, özellikle resmî törenlere katılımcı olarak gelenlerin slogan atarak, taşkınlık yaparak veya bir siyasi fayda sağlayarak belli kişilerce kontrol edilmiş insanlar tarafından orada bir siyasi malzeme hâline getirilen bir hâli var. Buna niye, niçin müsaade ediyorsunuz? Sanıyorum, bu, oradaki komutanlık da size bağlı, bununla ilgili herhangi bir eylem yapacak mısınız?

Tuzla Piyade Okul Komutanlığındaki kursiyer teğmenler arasında yaşanan tartışma sonrasında Atatürk resmini takmayan ve üniforma giymesine rağmen tarikat mensubu gibi hareket edenlerle bizim şimdiki teğmenlerin aynı kategoriye konularak meslekten ilişiğinin kesilmesi bizim canımızı yakıyor. Siz bunu nasıl doğru buluyorsunuz? Doğru buluyor musunuz? Bu olaylar sebebiyle ilişiği kesilen teğmenlerimizin mevcutları nedir? Harp Okulu ve astsubay meslek yüksekokullarında öğrenciler arasında tarikat bağlılığı sebebiyle bir tartışma ve gerilim olduğu haberleri var, bunlar doğru mudur? Ordunun siyasete karışmaması, kışlada ve camide siyaset olmaması ilkelerine aykırı bu hareketlerde bulunanlara neden müsaade edilmektedir? TSK içerisinde başka isimler altında ancak 15 Temmuz darbe girişimine sebep olan FETÖ benzeri tarikat yapılarının güçlenmesine göz yumuluyor mu? Özellikle bununla ilgili yeni bir yapılanmanın olduğu konusunda vatandaşların ciddi bir iddiası var. Bu sorulara bir cevap vermenizi isterim.

Sonra, devam edeyim şimdi: Tabii, teğmenlerin ihracı konusu bugünün en çok gündemi. Bu, bir grup teğmenimizin yemin etmesi ve "Atatürk'ün askerleriyiz!" şeklindeki sloganları hakkında soruşturma açılması üzerine Ömer Çelik'in bir açıklaması oldu, "Onlar bu milletin evlatlarıdır." demişti. Şimdi, Ömer Çelik mi hatalı? Onlar bu milletin evlatları da bugün ne oldu da şimdi TSK'den ihraç edilme durumuna geldiler? Elbette resmî bir açıklama gelmemesine rağmen askerlerimiz adına, teğmenlerimiz adına büyük endişelerimiz var. Daha sonra da yandaş medyanın oradan kutuplaşmaya dönük malzeme çıkarma çabalarıyla Cumhurbaşkanı da aksi yönde açıklamalar yaptı Ömer Çelik'ten sonra. Sanki ordunun içerisinde darbe planlayanlar varmış gibi bir havaya sokuldu bu ve şimdi sizden evlatlarımıza, bu genç teğmenlerimize kıymanız bekleniyor, şanlı ordumuzun siyasete alet edilmesine izin vermeniz isteniyor. İktidarın beslemesi, bir kısmı bölücülükten hapis yatmış, kimisi tescilli FETÖ'nün tedrisatından geçmiş şimdilerde iktidar kuyruğuna yapışmış gazetecilerin hedef göstermesiyle hepimizin gururu Silahlı Kuvvetlerimizdeki bu gencecik vatan evlatlarına kıymamalısınız, umarım böyle sonuçlanmaz.

Sınır güvenliği meselesinde özellikle kitabınızın 3'üncü sayfasında yer alan "hudut güvenliği" şeklindeki hudut güvenliğine ilişkin açıklamalarınızda "Yasa dışı girişleri engellemek, terörist faaliyetleri önlemek amacıyla hudutlarımızda en etkili ve kademeli tedbirler uygulanmaktadır. Kaçak geçişlere de asla imkân verilmemektedir." denmekte, bu ifadeler size ait. İçişleri Bakanının bize söylediği 3 milyondan fazla mülteci buraya nasıl girdi? Madem sınırlarımız bu kadar güvenli idi -bütün medya organlarında- bizim, hepimizin de tanık olduğu Afganlıların, Suriyelilerin ülkemize girişi nasıl gerçekleşti? Bunda Silahlı Kuvvetlerin değil de başka birilerinin mi sorumluluğu var?

CAVİT ARI (Antalya) - Sınır kapılarından sokuyorlar.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Evet.

Sayın Bakan, bununla ilgili ne olduğu, onu da açıklamanız gerekiyor. Yani kuş uçmasına izin verilmemesi gereken sınırlar nasıl oldu da herkesin elini kolunu sallayarak girebildiği bir duruma hâline geldi?

Yani muhtemelen sizin de canınızı yakmıştır, Suriye'deki görevi sırasında makam aracıyla insan kaçakçılığı yapan Tuğgeneral Bilal Çokay emekli edildi, daha sonra da Bakanlığınızca Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edildi. Bu olay bir disiplin suçu mudur? Adli tatbikat yapılması gerekmiyor mu? Yani disiplin suçunun dışında bunun bir adli hâl olması gerekmiyor mu? İnsan kaçakçılığının TCK'ye göre cezalandırılması gereken bir suç olduğu gerçeği yok mu? Bir de bu olay sizin Genelkurmay Başkanlığınızda oluyor, insanın aklına gelmeyecek türden bir çürüme olmuş orada ve bu sistem çürümüş, ülke de âdeta yönetimsiz duruma düşmüştür. Bunun siyasi sorumluluğunu üstlenip bana sorarsanız siz de istifa etmeyi düşünmelisiniz ya da af talebinde bulunmayı teklif etmelisiniz.

S-400, NATO ve F-35 konuları da canımızı yakan başka bir şey tabii. "Rus uçağını düşürme emrini ben verdim." diyen Sayın Cumhurbaşkanı "Hava sahamız yine ihlal edilirse vururuz." diye sürtüşmeye bile girmişti. Ondan sonra Putin'in öfkesini dindirmek için, arayı düzeltmek için gittiniz 2,5 milyar dolar ödeyip kullanamayacağınız, çürümeye bırakılan S-400'ler satın alındı ve sonra ortak olduğumuz hâlde, parasını ödediğimiz F-35 projesinden de çıkarıldık, şimdi eski teknolojili "F-16'yı Amerika bize satsın." diye onunla övünmeye çalışıyoruz; bunun izahatı yok. F-16 savunma sistemiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeterince güvende olacağını da düşünmüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Atatürk'ün çizdiği "Yurtta barış, dünyada barış." şiarından ayrılmamak gerekiyor dış politikada savrulma yaşamamak için ve sağlıklı bir Silahlı Kuvvetlerimiz olabilmesi için. Mustafa Kemal'i rehber almamız gerekiyor, Mustafa Kemal'in rehberliğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin geçmişte olduğu gibi gelecekte de planlamasının yapılması gerekiyor.

Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, saygılarımı sunuyorum.