KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, burada da tabii, devletin bir denetim sistemi var değil mi? Yani nedir? Dış denetimi, kamu kurumlarının kullandığı kaynaklara ilişkin dış denetimi kim yapar? Sayıştay yapar. Efendim, kurum içerisinde soruşturma türü işler olduğunda, birtakım meseleler, yolsuzluk filan gibi hikâyeler olduğunda bir idari soruşturma, mali soruşturma falan gerekiyorsa bunu teftiş kurulları yapar. Bir de iç denetim birimleri vardır; onlar da süreçlerin iyileştirilmesi, işte kaynakların etkili, ekonomik, verimli kullanmasını sağlayan denetim sistemidir. Esas olan, bu denetim mekanizmalarını doğru çalıştırmak. Yani şimdi, biz görüyoruz ki son yıllarda buralarda çok büyük bir yıpranma oldu. İç denetim çıktı, teftiş kurullarının morali, motivasyonu bozuldu. Sonra, iç denetim gereği kadar yürüyemedi, yürütülemedi, iç denetimin önünde engeller çıktı, orası öyle bir inkıtaya uğradı. Sayıştay denetimi… Bir Sayıştay Kanunu çıktı, az önce de ifade etmiştim, fakat sonradan Sayıştayın yetkileri birkaç defa budanarak Sayıştay denetimi de bana göre çok etkisiz hâle getirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, Devlet Denetleme Kurulunun denetim yapmasına filan elbette karşı değiliz, bu da lazım. Cumhurbaşkanlığının elinin altında bir denetleme birimi olması lazım ama bu istisnai bir şeydir yani bütün kamuyu Devlet Denetleme Kurulu eliyle denetleme imkânınız yok. Hepsinin kendi içerisindeki o sistem içerisinde denetlenmesi lazım, esas buraya vurgu yapmak istiyorum. Elbette, Devlet Denetleme Kurulunda birkaç kurumu ilgilendiren birtakım meseleler olabilir, oralarda Devlet Denetleme Kurulu gider veya bakanlık zafiyet gösteriyordur kendi o iç denetim mekanizmalarını çalıştırmakta, oralarda DDK denetimleri filan olabilir, bunları ben tabii karşılarım ama esas olan, normal sistemin, denetim sisteminin çalışmasıdır.

Şimdi, diğer husus, başlangıçta da söyledim, bu görevden uzaklaştırma meselesi. Yani ben burada yine ısrarcıyım, arkadaşların bir kısım argümanları oldu ama o argümanlar… Yani idari soruşturma yetkisinin Devlet Denetleme Kuruluna verilmiş olması, bunun sonucunda mutlaka onun tamamlayıcı bir unsuru olarak sanki mütemmim cüzü gibi görevden uzaklaştırmayı da o yetkiyi de vermeyi gerektirmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani soruşturmasından sonra, raporu yazdıktan sonra DDK, o görevden uzaklaştırma yetkisi hangi kurumda, kimin elindeyse onun devreye girmemesi “Ben burada görevden uzaklaştırma yapmayacağım.” demesi mümkün değil. Ha, yanlış bir rapor yazıldıysa, orada direniyorsa diyelim ki bakanı, o zaman da o da doğru bir şeydir belki, belki de direnmesi lazım direnebiliyorsa, gerekiyorsa. Dolayısıyla bence burada… Az önce de söyledim, kendimi tekrar ediyorum, kusura bakmasınlar ama tabii, bazen de sadece bir madde okunuyor, o insanlar oraya bakıyor “Bunu niye söylememiş?” deniliyor. Yani bu, ihtilal döneminde çıkmış, ihtilal sonrası çıkmış bir düzenleme bu DDK meselesi; o zamanın devlet başkanı bile bu yetkileri almamış, görevden uzaklaştırma yetkisini; şimdi bunların verilmesini, her ne kadar Başbakanlık ve tek uhdede Cumhurbaşkanlığında birleşmiş olması argümanını kabul etsem de buna rağmen ben bunu gerektirmediğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, tamamlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Bir de tabii, bu sistemde şimdi Sayın Cumhurbaşkanına -veya Cumhurbaşkanlarına diyelim yani Sayın Erdoğan için değil, herhangi bir Cumhurbaşkanı için- yani yeri geliyor, eski sistemdeki Cumhurbaşkanının her şeyini veriyoruz; yeri geliyor, eski sistemdeki Başbakanın her şeyini veriyoruz, onu veriyoruz, bunu veriyoruz; öyle bir şey yok yani her şeyin verildiği bir şey de olması gerekmiyor bu sistemde. Yani öbür Cumhurbaşkanı için belki de normaldi yani Başbakanlık sisteminin olduğu bir yerde Cumhurbaşkanının Devlet Denetleme Kurulu gibi bir denetim biriminin olması normaldi belki ama bu sistemde o hiç normal değil çünkü zaten o Başbakanın, o Cumhurbaşkanı şu anda eski Başbakanlık görevini de aldığı için... Zaten bakanlıkların da teftiş kurulları var, her türlü imkânı var. Geçmişi düşünün, Başbakan bir siyasi, ayrı bir parti; Cumhurbaşkanı ayrı bir parti. Belki Başbakan bazı konuları yapmaya çalışmıyordu, o zaman bir Cumhurbaşkanının elinde böyle bir kuruma ihtiyaç vardı yani o zaman bile bu kadar güçlü olmayan bir denetim mekanizmasını şimdi sistemin içerisine bu kadar güçlü bir oyunca olarak sokmanın ben doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum.

Teşekkür ederim.