KOMİSYON KONUŞMASI

ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, sayın bürokratlar, "hoş geldiniz" demek isterdim ama yaşadığımız acı dolu günlerde maalesef bu mümkün değil. Adındaki "kadın"ı silip Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olduktan sonra kadını yok sayan iktidarınızla karşı karşıyayız yani sizinle. Dikkat ettim, deminden beri konuşmanızda yaşanan kadın katliamından hiç bahsetmediniz, "Türkiye Yüzyılı" dediniz ama kadını Bakanlığa üzerinden sildiğiniz gibi Türkiye Yüzyılı'nda da anlaşılan o ki kadın katliamından başka bir şey olmayacak, kadınlar için katliam yüzyılı olacak. Sizin işiniz ise Sayın Bakan, sadece "tweet" atıp video çekmek. Demokratik haklarıyla kadın cinayetlerine "Dur!" diyen, ben az önce 156 dedim ama...

Burada da gülüyorsunuz maalesef, kınıyorum sizi! Bu kadar kadın katliamı yaşanırken siz oradan gülümseyip el kol hareketi yapıyorsunuz.

Ben 156 kadın demiştim ama sayıyı az önce öğrendim ki o gece orada o anı yaşayan kişilerden, vekilimizden öğrendim ki sayıyı 169'muş. Saçından tutup yerde sürükleyenlere karşı... (Gürültüler)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Dinleyelim arkadaşlar...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sükûneti tesis edelim.

Sayın Kaya, kimse gülmüyor, lütfen...

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Gözaltına alınan kadınlardan bahsetmek provokasyon mu?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın milletvekilinin sözünü kesmeyelim.

Sayın Kaya, devam edin.

ASU KAYA (Osmaniye) - 156 kadın demiştim ama 169 kadın gözaltına alınırken, yerlerde saçından tutup sürüklenirken siz onların adını bile anmadınız. Böyle bir iktidarın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanısınız, kadından haberiniz dahi yok, umurunuzda bile değil. Maalesef burada sizinle karşı karşıyayız. Yani "Biz varız." diyorsunuz ya çektiğiniz videoda, yoksunuz; Adana'da ayrılmak istediği eşi tarafından başı parke taşıyla ezilerek öldürülen Ayşe Dürüst'ün yanında yoktunuz; Bandırma'da sadece doğum gününe gitmek istediği için babası tarafından boğulan Eylem'in yanında yoktunuz; Narin'in, Derya Demir öğretmenin ölüsü günlerce bulunamazken siz var mıydınız? Yoktunuz. Evet, Derya öğretmenin tabutunu biz kadınlar omzumuzda taşıdık, defnettik, siz yoktunuz. Doksan sekiz gündür Narin'in kim tarafından, nerede, nasıl katledildiği belli değil, sizin haberiniz bile yok, umurunuzda dahi değil. Bizden sonra sadece mezarının başına gittiniz, tek bir cümle dahi kurmadınız oradan. Milletvekiliniz her olanı biteni biliyor ama siz maalesef kulağınızın üstüne yatıyorsunuz, konuşmuyor, bir tek cümle dahi kurmuyorsunuz.

Bakanlığınızın reklam filminde "Biz varız." demişsiniz ama siz ve Bakanlığınız maalesef o sanal stratejik eylem planlarınızın haricinde hiçbir yerde yoksunuz. Neredesiniz? Siz geçen sene buraya geldiğinizde, az önce söylediğiniz gibi "Güçlü birey, güçlü aile, güçlü kadın, güçlü Türkiye." demiş durmuşsunuz daha yeni Bakan olduğunuzda ama bugün maalesef Türkiye'de aile de güçsüz, çocuk da mutsuz ve sorunlarla dolu bir Türkiye getirdiniz bugün siz bu Komisyona. 4 Haziran 2023'te Bakan olmanızdan bu yana 351'i şüpheli 882 kadın cinayeti gerçekleşti.

Sayın Bakan, en azından burada dinleyin, kadınları dinleyin; bu ülkede artık toplumsal ve sosyal cinnet hâli var ve siz yine yoksunuz, sanal ortamdasınız, video ekranlarındasınız. Kadın örgütleri son on dört yılın en yüksek kadın cinayetlerinin verilerini paylaşıyor. "Şiddete sıfır tolerans" demeye devam eden siz ve iktidarınız ise şiddete en geniş toleransı tanımaya, faillere de en yüksek indirimleri tanımaya devam ediyorsunuz. Yani sizin iktidarınızın yargısı gerçek adalet değil, erkek adalet dağıtmaya devam ediyor.

Sayın Bakan, sizin iktidarınız ataerkil anlayışı güçlendirmeye devam ediyor ama modern dünya ise kadını güçlendirmeye çalışıyor, gayret ediyor. Öyle ki OECD ülkeleri arasında yüzde 38'le kadına karşı şiddette liste birincisiyiz sayenizde. Siz Türkiye'nin verilerini paylaşmıyorsunuz, gizliyorsunuz; iktidarınızın her zamanki tavrı. Nitekim daha önce kadına yönelik aile içi şiddet araştırması için Türkiye'nin saygın üniversitelerinden Hacettepe Üniversitesiyle çalışırken bu kez halkın hiçbir şekilde güvenmediği, enflasyon verilerini bile gizleyen ama sizi asla üzmeyen TÜİK'in bu araştırmayı yapacağını öğrendik. Kim inanır TÜİK'e, size kim inanır?

Her bir kadın ve çocuk onurlu bir şekilde eşit koşullarda yaşamayı hak ederken bizim yaşadığımız, Türkiye'nin yaşadığı gerçeklik çok farklı. Sayın Cumhurbaşkanı sanal dünyadan söz ediyor ya, biz gerçekliği söyleyelim size; kadınlar, kız çocukları, bırakın eşitsizliği bir kenara, katlediliyor sizin iktidarınızda. "Sözleşmeler değil, kanunlar yaşatır." diyor ya Sayın Cumhurbaşkanı, var olan kanunları da maalesef 6284'ü de etkin bir şekilde uygulamıyorsunuz; her şey sanalda, kâğıt üzerinde. Kanunların uygulanmasında bunca problem varken çıkıp "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek ile hükûmetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur." diyor Sayın Cumhurbaşkanı; herhâlde farkında değil, son on dört yılda en düşük kadın cinayetinin yaşandığı yıl 2011, sözleşmenin imzalandığı yıl, İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı yıl. O günden bugüne kadın cinayetleri 4 kat, şüpheli ölümlerle 5 kat artmış. Bu veriler bu bağın, illiyetin ne kadar güçlü olduğunu, sanal değil, gerçek olduğunu ortaya koyuyor. Yani biz Türkiye olarak sanalı değil, gerçekliği yaşıyoruz.

"Kadını koruma ve güçlendirme" deyince bir KADES'i biliyoruz; 2023 yılına KADES'e 1 milyon 383 bin ihbar yapılmış, 193 bin kadın için koruma kararı alınmış, 1.500 adet kelepçe uygulanmış. Kadınlar elektronik kelepçe talep ediyor ama "Yok, boşa çıkmasını bekliyoruz." cevabını alıyorlar.

Bu arada, elektronik kelepçe takan erkeklerin de kelepçelerini kırıp eşlerini katlettikleri bir ülke olduk. Dün Taksim'de kadınların üzerine saldırmasını bilenler, nasıl oluyor da elektronik kelepçesini kırıp gidip kadınları katledenleri durduramıyor? Ayrıca öldürülmemek için sizden medet uman, bekleyen kaç kadın katledildi acaba bugüne kadar, bunu bilmek istiyoruz. Maalesef gerçeklik sizin sanal dünyaya yaydığınız o reklam videosu gibi değil.

Gelelim sığınmaevlerine. Bakanlık verileriniz 2020'den bu yana kadın konukevi sayısının 112'de kaldığını ve dört yıldır da artan şiddete ve hizmet alan kadın ve çocuk sayısındaki artışa rağmen yenilerinin açılmadığını gösteriyor. Aynı şekilde şiddet önleme ve izleme merkezlerinin sayısı son üç yıldır 82 olarak kalmış durumda, 82 veya 84.

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - 84 dedim.

ASU KAYA (Osmaniye) - Evet, 84, az önce söylediniz, 84.

Yeni ŞÖNİM'ler açılmazken Bakanlık verilerinize göre 2024'te ŞÖNİM'lerden...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Geçen hafta yeni açıldı İstanbul Sancaktepe'de.

ASU KAYA (Osmaniye) - 82 veya 84, daha da artsın, emeğinize sağlık, daha çoğunu istiyoruz.

ŞÖNİM'lerden hizmet alan kadınların sayısı 189 bin iken, bu sayı 2023'te 273 bin olmuşken siz ne ŞÖNİM ne de konukevini daha fazla artırmayı düşünüyorsunuz. Onlar da mı tasarruf tedbirlerine takılacak Sayın Bakan?

Kadınlar öldürülüyor, kadınlar korunma ve sığınmaevi talep ediyor. Öldürülen kadınların yüzde 41'i evlerinde öldürüldüğü için kendilerine güvenli sığınaklar arıyor, devletten güven istiyor ama Bakanlığınız bunu görmüyor, duymuyor.

Şimdi diyorsunuz ya "Kadın istihdamını çok önemsiyoruz." diye, bu konukevlerinde kalıp işe yerleştirdiğiniz kadın sayısı bu yıl 550 olmuş, "Seneye 600 olacak." diyorsunuz sizden aldığımız verilerde, daha önceki yazılı kaynaklarda. Yani hayata ekonomik olarak tutunmaya çalışan, zor bir yaşamın kıyısındaki kadın şiddet gördüğü ve belki de katledileceği eve geri dönmek zorunda kalıyor. İşte bu, gerçeklik; bu, sanal değil. Kadınını, çocuğunu koruyamayan, tüm derdi yoksulluğu yönetmek olan sizin iktidarınızın bir bütçesi, bütçe anlayışı bu.

Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma programı çerçevesinde iktidarınızca verilen hane başına sosyal yardım 2024'te 2.280, 2025'te 2.494, bir senelik artış da 214. Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 38, enflasyon yüzde 50 artmışken siz buna artış diyebiliyorsunuz maalesef utanmadan ama bunun adı "sefalet."

Trilyonluk bütçeler yapıyorsunuz ama kadın yok, çocuk yok, halk yok. Aldığınız bütçeleri de harcamıyorsunuz. Mesela geçen yıl ailenin korunması için 12 milyar liraya yakın para almışsınız, üçte 1'ini harcamışsınız. 2025'te, aileyi korumak için harcamadığınız bütçenin 4 katını tekrar istiyorsunuz. Harcamadığınız parayı niye istiyorsunuz? Kadının Güçlenmesi Programı için 2024'te aldığınız bütçenin yarısını harcamışsınız, yine 2,5 katını istiyorsunuz. Görüntüde para istiyorsunuz ama kadına vermiyorsunuz. Nitekim, depremin üzerinden geçen neredeyse iki yıla rağmen bölgede yaşanan yokluk bunun kanıtı. "Bölgede şu projeyi yaptık, şu psikososyal desteği uyguladık." diyorsunuz ama orada insanlar hâlâ konteynerde, çadırda aç, sefalet içinde, iş yok, aş yok. Bunlar temel ihtiyaçlar, temel insanlık ihtiyaçları karşılanmadan psikososyal desteği verseniz ne vermeseniz ne.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kaya, bir dakika ekliyorum.

Buyurun.

ASU KAYA (Osmaniye) - Hatay'da hâlâ 220 bin insan konteyner kentlerde yaşıyor sefalet içinde, siz oranın deprem bütçelerini düşürüyorsunuz. Deprem bölgesinin kadınlarını ve çocuklarını eşitlemek için ne yapacaksınız? Sahi, daha orada kaybolan çocukların ne ölüsünü ne de dirisini teslim edebildiniz; siz neyin psikososyal desteğinden bahsediyorsunuz?

Gelelim geçim derdi altında ezilen, çalışmak zorunda olan, sizin istihdam edemediğiniz ama kendi imkânlarıyla iş bulan kadının çocuğuna bakım sorununa. Kreş konusuna halkın gözünden değil, iktidar hırsınızla bakıyorsunuz. Kadının sırtına yüklediğiniz yoksulluk, sefalet; onun ekmek ve kirası için çalışmak mecburiyetinde olduğu ve çocuğunun bir bakım zorunluluğu olduğu umurunuzda bile değil. Tek derdiniz, CHP'nin halk için çalışmasını engellemek. Mersin'de bir anne "Evime ancak ayda bir defa et götürebiliyorum." diyor, bu sizin umurunuzda değil. Pazar yerindeki 14 yaşındaki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Sayın Yaman...

ASU KAYA (Osmaniye) - Tekrar...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, bitti.

ASU KAYA (Osmaniye) - 14 yaşında bir çocuk "Yazları ben de çalışıyorum, bizim eve ayda bir et giriyor." diyor ama siz duymuyorsunuz. Sizin iktidarınıza göre bunlar sanal ama bunlar halkın yaşadığı gerçeklikler. Bakanlığınız önce halkın yaşadığı, kadının yaşadığı yoksulluğu yok etsin.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kaya, Sayın Yaman bekliyor, süreniz bitti.

ASU KAYA (Osmaniye) - Dert bitmiyor yalnız, bir dakika daha uzatabilirseniz...