KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, çok geniş bir bakanlık; işte, aile konusu, kadın, çocuk, sonra, sosyal yardımlar, gaziler, şehitler, onların aileleri, engelliler derken aslında çok ciddi bir bütçeye ihtiyacı olan... Bu grupları aslında "dezavantajlı gruplar" diye de adlandırabiliriz yani sorunlarının çok yükseldiği bir dönemde sizin maalesef bütçeniz düşüyor Sayın Bakan, bundan mutlaka haberiniz vardır. Mesela, 2022 yılında merkezî yönetim bütçesi içerisinde yapılan değişiklikten sonraki -yani şu hâliyle mukayese edilebilir olması açısından- şu hâliyle olan yapı, işte, 2022'de dersek 3,77'ymiş bütçe içerisindeki payı, önce 2023'te 3,35'e düşmüş, şimdi 2,76'ya düşüyor yani merkezî yönetim bütçesi içerisindeki payı 1 puan düşüyor. Bu çok ciddi bir kayıptır, yaklaşık 150 milyar liraya falan gelir. Aynı payı, iki yıl önceki payı korumuş olsaydanız bugünkünden 150 milyar lira daha fazla bütçeniz olacaktı. Bunun nedeni Hükûmetin tercihi tabii yani Hükûmet demek ki zaten kötü olan bu alanlarda işi biraz daha bırakmış, öyle anlaşılıyor.

Bütçeye geçmeden, detaylara geçmeden, bu Tasarruf Genelgesi sizin Bakanlığa pek uğramadı herhâlde, basılan bu kitapların vaziyetine bakarsak bunların normal şartlarda Tasarruf Genelgesi'ne takılıyor olması lazım.

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Sadece Bütçe Komisyonu üyelerimize verdik.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, neyse. Yani bunlar QR koduyla falan da hallolabilirdi. Şunların basılı olması isteniyor ama bu kadar kaliteli baskı istenmiyor, normal baskı olabilirdi.

Şimdi, bu bütçe içerisinde de birazdan yoksulluğu daha detaylı -vaktim kaldığı müddetçe- anlatacağım da yoksullukla mücadele için enteresan... Ben onu anlayamadım, şimdi Strateji Başkanı burada, o mutlaka buna bir açıklama getirecektir; programlara dağıtılmış, orada en düşük artış yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşmada; yüzde 6,7 oranında bir artış var geçen yılın bütçe ödeneğine göre. Yani, işte, yüzde 45 enflasyon yaşadık, gelecek yıl yüzde 21-30 enflasyon olacak, bu yüzde 6,7'yle nasıl bu iş olacak? Yani, zaten yoksul sayısında normal nüfustan kaynaklanan bu kadar bir artış, ilave bir kesimi kapsamasanız bile nüfustan kaynaklanan bu kadar bir artış olur. Demek ki "Verdiğiniz paraları aynı seviyede tutacaksınız." gibi bir anlamı var bunun. Bunun açıklamasını bize yaparsanız sevinirim.

Tabii, şimdi, yoksulluk bu kadar fazla olunca, bütçe de böyle daralınca toplumda bunun birtakım yansımaları oluyor. İşte, arkadaşlardan bahsedenler de oldu. Hakikaten, şimdi "aile" diyorsunuz, tabii aile olabilmesi için önce bir evlenmesi gerekiyor gençlerin. Şimdi, kaba evlenme hızına bakıyorsunuz, çok çok keskin düşüşler var. Yani bunun için çok sistemli bir politika uygulasa bir ülke... Örnek olsun diye söylüyorum, mesela 2005 yılında yüzde 9,37 olan kaba evlenme hızını 2023'te yüzde 6,63'e düşürmek için böyle çok ciddi bir politika uygulamanız lazım. Yani, bizim bilmediğimiz bir şey mi uyguluyorsunuz yoksa hani, kendiliğinden, ekonomiyi kötü yönetmenizden kaynaklanan bir şey midir bu, buna ilişkin de bize bir şey söylerseniz sevinirim.

Şimdi, tabii, evlenmenin maliyetine ilişkin İstanbul Planlama Ajansının rakamları var, oraya baktık. Mesela İstanbul için söylüyor -rakam, küçük şehir-büyük şehir, değişir elbette- oranları söyleyeyim, son bir yılda evlenme maliyeti salon düğünlerinde yüzde 69,4, kır düğünlerde yüzde 62,6 artmış. Yani insanların geliri bu kadar arttı mı? Artmadı, hiç kimsenin geliri artmadı, bir kesim insanın dışında insanların geliri artmadı. Bu, İstanbul Planlama Ajansının çalışması.

Şimdi, tabii, Türkiye olarak nüfusumuz genç, Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip ülkeyiz. Mesela, işte, çocuk nüfus oranına baktığınızda AB ortalaması yüzde 18 -normal bu, orası daha yaşlı bir ülke elbette- bizde yüzde 26. Fakat, şimdi, hani çocukların durumu nedir diye bakıyorsunuz, mesela çocuk yoksulluğu oranı Sayın Bakan, OECD'de 0-17 yaş için yüzde 12,4, bizde yüzde 22,6 yani OECD'nin 10 puan üzerinde bir çocuk yoksulluk oranımız var bizim, bu çok çok ciddi bir oran.

"Yoksulluk artı sosyal dışlanma riski" diye baktığımızda, EUROSTAT 2023 verilerine göre hem yoksul hem de kendisini sosyal olarak dışlanmış hisseden çocukların oranı, mesela Avrupa Birliği ortalaması yüzde 24,8'ken, bizde yüzde 40,3. Ya, bunlar üzerinde hakikaten ciddiyetle durmamız, düşünmemiz gereken şeyler yani geleceğimiz ama bakıyoruz, hani her şey parayla filan değil ama parasını da artırmamışsınız. Yani bir yandan da gidiyorsunuz, bütçeyi düşürüyorsunuz, bu nasıl oluyor, ben bunu anlamıyorum. TÜİK'in araştırması var, Türkiye Çocuk Araştırması 2022 verilerine göre -annelere soruluyor- ekmek ve makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranı yüzde 62,4, ekmek ve makarna; et, balık, tavuk yüzde 12,7. yani bu çocuklarımız protein alamıyor, bu çocuklar hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak gelişmiyor. Tabii, biz bunların sebeplerini sizin Bakanlığınızın konusu olmadığı için burada konuşmuyoruz. Bunun temel sebebi, bu ülkede sizin iktidarınızın getirdiği yolsuzluklardır; bunları net, çok net konuştuk burada. Daha yeni, Osmangazi projesinde 10 milyar dolar soygun yapılmış. Bir projede 10 milyar dolar çalınırsa bir ülkede elbette çocuk yoksulluk oranı bu kadar fazla olur ama Bakan olarak -ben yıllarca devletin bütçesini yapan bir bürokrat olarak söylüyorum- bu verileri sizin kullanmanız lazım. Bakın, biz burada sizin lehinize konuşuyoruz. Bu kadar sıkıntı varsa "Bana bütçe verin kardeşim, kesin başka yerden, bana verin. Kamu-özel iş birliği projelerine vermeyin, bana verin, cari harcamaya vermeyin, bana verin." demeniz lazım. Sizin bütçedeki payınız iki yılda 1 puan düşüyor ya, üçte 2'sine düşmüş, üçte 1'ini kaybetmişsiniz bütçenizin iki yıl içerisinde; on yıllık, yirmi yıllık bir perspektif olsa neyse.

Şimdi, çocuk yaşta evlilik oranlarına bakıyorsunuz, OECD'de ilk 5'teyiz yani olacak iş değil çocuk yaşta evlilik. Çocuk işçiliği aynı şekilde. Şimdi, kadın-erkek meselesine geliyorsunuz; küresel cinsiyet eşitsizliğinde Türkiye 146 ülke içerisinde 127'nci sırada, Dünya Ekonomik Forumu'nun rakamları, bunları siz de biliyorsunuz zaten. Yani en kötü şeyin, küresel cinsiyet eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkelerden bir tanesiyiz; 145'inci değiliz Allah'tan, 127'nciyiz. Burada ne yapıyorsunuz? Bunun için bir şey yapılması lazım, değil mi?

Kadınların istihdama, iş gücüne katılım oranları düşük. Bakın, bir sürü ampirik çalışma var, akademik çalışma var, her biri diyor ki: "Kadınların iş gücüne katılım oranını artırmayan, belli seviyenin üzerine getirmeyen ülkelerin hiçbir defa gelişmesi, kalkınması ve yüksek gelir grubuna yükselmesi mümkün değil." Şimdi, biz yani bu yüzde 30'larla nereye kadar gidebiliriz? Dolayısıyla, buralar ancak doğru projelerle ve paranın doğru harcanmasıyla yapılabilecek meseleler. Şimdi, burada bu kadar çok mesele var iken sizin bütçeniz düşüyor yani doğrusu bunu anlamak mümkün değil. Burada yeteri kadar bu işi yaparken ya durumunuzu anlatamıyorsunuz ya da işte, Hükûmetin öncelikleri hep başka tarafa doğru gidiyor.

Şimdi, bu yoksulluk meselesi. Bakın, yoksulluk hakikaten çok fazla arttı bu ülkede. "Aile" diyoruz. Ya, Türkiye bu kadar ciddi bir barınma krizi yaşamadı, gıda krizi yaşamadı, çok ciddi. Yani bunu sadece pandemiye mandemiye filan bağlamak mümkün değil; yanlış ekonomik politikaların getirdiği yükler... Biz bunları Maliye Bakanlığı bütçesinde anlattık, başka yerlerde anlattık. Yani üç beş kalemde bir bütçe kadar bütçe yanlış yerlere harcandı. Onların getirdiği aslında bir sonuç sizinki ama ne olursa olsun tabii, sizin burada ısrar ederek daha fazla bütçe almayı sağlamanız lazım.

Şimdi, "barınma krizi" diyorsunuz "aile" diyoruz bir yandan da. Birbirini tanımayan aileler aynı evi paylaşıyor Sayın Bakan, yani bunu nasıl çözeceğiz, bu nasıl olacak, böyle bir şey olabilir mi? Bu toplumda hele, Türk toplumu Müslüman toplum; böyle bir şey olmaz.

Şimdi, sosyal yardım harcamalarına bakıyorsunuz -ben programdaki rakamları kullandım, burası daha sistematik gittiği için- burada da mesela 2018'de millî gelire oranı yüzde 1,2 sosyal yardım... Burada sadece sizin Bakanlık değil -Aile Bakanlığı büyük Bakanlık- Millî Eğitim, YURTKUR, TKİ, belediyeler falan var. 2018'de millî gelirin 1,02'si, 2019'da 1,17'si... Tamam, yükseliyor. 2020-2021'de yükseliyor, pandemi nedeniyle ilave harcamalar oldu, sonra onları kısıyorsunuz, bir miktar düşmesi normal ama 2022'de 0,95; bakın, 2018-2019 seviyesinin altına düşmüş. 2023'te 1,08. Yani bu sosyal yardımı fazla kişilere vermekle övünüyorsunuz veya rakamın büyüklüğüyle de övünüyoruz, bu övünülecek bir şey değil normal şartlarda ama bu kadar yardıma muhtaç insan varken ve bu muhtaçlık durumu artarken... Şimdi, çünkü göreli yoksulluk oranı... Az önce bir arkadaşımız da ifade etti "Ben medyan gelirin yüzde 60'ını alarak bakmışım." dedi; yüzde 70 kullanılıyor ama program yüzde 60 kullandığı için yüzde 21,3 2022'de yoksulluk oranı.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Rakamlar da yüksek Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok yüksek. Öbürü yüzde 29. Bunlar aslında baktığınız zaman... Mesela şöyle bakarsak bunun 2017'sini söyleyeyim... Bakın, son beş yıl yüzde 20,1'den yüzde 21,3'e çıkmış medyan gelirin yüzde 60'ında, işte yüzde 70'inde çok daha yüksek. Ama bir de şöyle bakın: Çalışanların yüzde 40- 45'i asgari ücret alıyor bu ülkede, 17 bin lira. Bu yıl sonunda, aralık ayında, tahminlerimize göre, enflasyon tahminlerini dikkate alırsak açlık sınırı -bakın, yoksulluk sınırı demiyorum- 21.500 lira olacak.

Şimdi, asgari ücret 17 bin lira, çalışanların yüzde 40-45'i alıyor. En düşük emekli maaşı 12.500 lira, 8 milyon emekli en düşük emekli maaşı alıyor. Ortalama emekli maaşı 15 bin lira, açlık sınırının kaç lira altında oluyor? 21.500 olursa 6.500 lira altında. Aslında TÜİK'in açıkladığı bu yoksulluk oranlarının falan bence çok daha üzerinde bir yoksulluk var. Şimdi, dolayısıyla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, bir dakika veriyorum, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani bununla gerçekten... Siz, nihayetinde sonuçta bir kısım konular açısından, yoksulluk açısından... Yoksuluğu siz kaldıracak değilsiniz, onu elbette biliyoruz, o diğer makro politikalarla yapılacak bir şey; işte, teknolojiye yatırım yapacaksın, parayı düzgün harcayacaksın, geliştireceksin, yoksulluk azalacak. Bir kısım sizin kaldıracağınız konular var ama yoksulluk sizin açınızdan bir sonuç. Ee, sonuçsa o zaman bu sonuçla hiç olmazsa etkin mücadele edilmesi lazım, burada kaynakların çok daha etkin kullanılması lazım. Az önce Aşkın Bey de söyledi, bizim, planlamacıların çok kullandığı bir laftır yani yoksulluk kültürü artık nesilden nesile aktarılıyor. Şimdi, Türkiye böyle bir şeyle karşı karşıya. Yoksulluk kültürü, o sosyal yardımlara bağımlılık nesilden nesile annesi, babası... Araştırmalarınız var, değil mi? Yardım alanların çocukları da yardım alıyor bu ülkede. Fırsat eşitliği de zaten çok ciddi bir şekilde azalmış. Dolayısıyla bunları çözmek gerekiyor. Bunlar ancak... Hakikaten bu artık siyasetüstü bir mesele hâline geldi, sadece... Elbette Hükûmet yapacak çünkü millet size bu oyu bunları çözün diye verdi ama bu meselelere hakikaten ciddiyetle eğilmek gerekiyor, bunları çözmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Nihayetinde, bu memlekette, bu topraklarda barış ve huzur içerisinde yaşamak istiyorsak ve iyi bir gelecek inşa etmek istiyorsak, çocuklarımız, gençlerimiz açısından iyi bir gelecek inşa etmek istiyorsak bunlarla daha etkili mücadele etmeniz gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.

Bütçenizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.