KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Çok teşekkür ederim.

Öncelikle, bütçenin hayırlı olmasını dilerim. Sayın Bakan, inşallah, Türkiye'de yoksulluğu yönetmeye değil, yoksulluğu bitirmeye yönelik bir bütçe olur, olmayacağı belli ama söyleyelim, böyle bir dilekte de bulunalım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, sosyal yardımlar övünülecek bir konu değildir, sosyal yardımın sayısının artması aslında utanılacak bir konudur. Birazdan rakamlara değineceğim, Türkiye'nin nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si maalesef sosyal yardımlarla yaşamını sürdürüyor, devlet yardım etmezse insanlar acından ölecek.

Şimdi, Sayın Yegin bir şey söyledi, buraya bakarak, muhalefet sıralarına, "9 yaşına, 10 yaşına kadar uyuşturucu kullanımı düşmüş, utanın." dedi, utanacak biri varsa sizsiniz, ülkeyi yöneten sizsiniz yirmi iki yıldan beri, utanacak biri varsa sizsiniz. Bu uyuşturucu maalesef, Türkiye'de herkesin rahatsız olduğu, sizin de rahatsız olmanız gereken bir konu. Maalesef, gençlerimizi pençesine almış durumda, sokağa çıktığınız zaman bunu net olarak görebiliyorsunuz; utanması gereken biri varsa sizsiniz, bunun sorumlusu da sizsiniz.

"Şehir hastanelerini biz yapıyoruz." diyorsunuz, "Duble yolları biz yapıyoruz." diyorsunuz, bu ülkeyi yöneten de sizsiniz, bu uyuşturucunun da sorumlusu sizsiniz.

Başka bir mesele değerli arkadaşlar, bakın, başka bir mesele: Türkiye'de yıllık ortalama -tahminen- 500 civarında insan neden ölüyor biliyor musunuz? Sahte alkolden, sahte alkolden ölüyor. Sanmayın ki sadece bir siyasi görüşe mensuplar içiyor, bu oransal olarak kimin oyu ne kadarsa sahte alkolden ölenlerin oranı da o oran, onu bilin yani. Bu sahte alkolün sebebi ne değerli arkadaşlar? Sahte alkolün sebebi ne?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Çok kazanma hırsı.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunun da sebebi sizsiniz, siz, insanlar. Bakın, devleti alkolik yaptınız devleti, devleti alkolik yaptınız. 4 duble rakı içiliyor, 3'ünü devlet içiyor, 1'ini vatandaş içiyor.

Bakın, geçen bütçede söyledim, siz alkolik yaptınız, alkolik, bakın, bağımlı yaptınız. 20 dal sigaranın 4 dalını tiryaki içiyor, 16 dalını siz içiyorsunuz, devlet içiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, dolayısıyla değerli arkadaşlar, bunlar övünülecek şeyler değil.

Bakın, şimdi, bu 3 çocuk meselesi. Vallahi, Türkiye'nin, biraz önce Sayın Bakanın açıkladığı rakama göre sanırım yanlış hatırlamıyorsam 1,56'ya...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - 1.51...

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Araştırıp bilmeniz lazım rakamı.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 1.51'e düşmüş ya, hakikaten bu tehlikeli bir durum, buna katılıyoruz ama arkadaşlar, bakın, bir kısım da, millet inat ediyor doğum yapmıyor. Niye? Tayyip Bey diyor ya "3 çocuk yapın."

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ondan dolayı mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Vallahi, yüzde 60'ı. Kamplaştırmışsınız Türkiye'yi, kamplaştırmışsınız, bir kısım da yani... Ya, her şeye de karışmayın. Bakın, haksız mıyım arkadaşlar? Kimin kaç çocuk yapacağına, o çocuğu nasıl doğuracağına... Diyor ki: "Sezaryenle yapmayın, normal doğum..." Nasıl doğuracağına, doğurduğu çocuğu nasıl besleyeceğine karışmayın, ka-rış-ma-yın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kardeşim, onun bilimsel açıklaması var, haberin yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, nüfus artsın, hakikaten doğum oranları çok düşük, çok büyük tehlike.

ÇİĞDEM ERDOĞAN (Sakarya) - Sizin öneriniz nedir?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye'nin en büyük avantajı genç nüfusunun yoğun olması -Sayın Bakan da söyledi- bütün projeksiyonlarda 2050 yılında maalesef yaşlı bir nüfusa sahip olacağız ama buna da karışmayın, kurban olayım buna da karışmayın. Her şeye karışıyorlar, her şeye, karışmadıkları bir şey yok ki.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en temel meselesi yoksulluk. Bakın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayımladığı sosyal yardım verilene göre milyonlarca insan sosyal yardım almadan geçinemediğini ortaya koydu. 14,8 milyon kişi barınma, ısınma, sağlık ihtiyaçlarını yardımlarla sağlıyor. Bakın, Eylül 2024 itibarıyla 3 milyon 688 bin hane düzenli sosyal yardımlardan faydalanıyor. Yaklaşık 14,8 milyon kişiyle ifade edilen bu rakam tek seferlik yardımlar, doğum yardımı, proje destekleri, kamu kurumlarından transferler ve genel sağlık sigortası primi devlet tarafından ödenenler dâhil değil, bununla beraber rakam 17 milyonu geçiyor. Türkiye'de düzenli sosyal yardıma muhtaç olan hane sayısı 2013-2018 arasında 330 bin, 2018'den bu yana da 1 milyon 100 bin artmış durumda. Düzenli yardım alan hane sayısı 2013'te 2,3 milyon, 2018'de yaklaşık 2,6 milyonmuş. Sosyal yardıma muhtaç olan haneler 2013'te yüzde 63, 2018'de yüzde 43 artmış durumda, bunun da sebebi, maalesef "tek kişilik hükûmet sistemi" dediğiniz "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz tek adamlık sistemi olduğunu düşünüyoruz.

Bakın, 2013 yılından bu yana yaklaşık yüzde 60 artmış sosyal yardım alan hane sayısı. Sayın Cumhurbaşkanı dün açıklıyor işte elektrik, doğal gaz faturalarına ne kadar destek verildiğini söylüyor. Maalesef 4,1 milyon hane elektrik desteğine muhtaç hâle gelmiş durumda, 4,1 milyon. Biraz önce Genel Kurulda söyledim, diyor ki Bilge Kağan "Türk illerinde yoksulluk o kadar azalsın ki fakirlik suç sayılsın." Bin üç yüz yıl önce "Türklere yoksulluk yakışmaz." demiş. Şimdi, bin üç yüz yıl sonra "Fakirlik Allah'a yakın olmaktır." diye halkı yoksulluğa mahkûm ediyorsunuz. Fakirlik Allah'a yakın olmaksa biraz da siz yakın olsanıza Allah'a, biraz da siz yakın olun. Vallahi diyorum, biraz da Allah'a siz yakın olun, madem fakirlik Allah'a yakın olmaksa Orhan Yegin biraz da siz yakın olun, hep fakirler yakın olacak değil ya!

Bakın, ayda 6.666 liradan düşük geliri olanlar Aile Destek Programına yönelik verilerde gizlense bile değerli arkadaşlar, 2022 yılında 3 milyon 99 binle başlayan program kapsamındaki hane sayısı aylar içinde artarak Mayıs 2024'te 3 milyon 479 bine çıkmış durumda. Dolayısıyla bunlar ciddi rakamlar. Ayrıca, bakın, yine, sosyal ve ekonomik destek hizmetinden yararlanan çocuk sayısının ulaştığı boyuta bir bakın arkadaşlar. 2020 yılında, 129 bin, 2022'de 157 bin, 2023'te 264 bin, 2024'ün Mayıs ayına kadar 170 bin, muhtemelen 350 bini bulur, bu da Türkiye'nin rakamı değerli arkadaşlar; bu, bizim açıklamış olduğumuz rakam değil.

Çocuk işçiliği meselesi... Değerli arkadaşlar, bakın, çocuk işçiliği meselesi de çok ciddi bir mesele. 2017 yılında yüzde 36,8 olan yoksul bebek oranı 2022'de yüzde 41,4'e, yoksul çocuk oranı ise aynı dönemde yüzde 40,8'den yüzde 43,8'e yükselmiş durumda. Türkiye'de 0-17 yaş grubundaki 7 milyon çocuğun yoksulluk içinde yaşadığını, bunların 2 milyonunun ise derin yoksulluk içinde olduğunu ortaya koyuyor.

Bakın, dillere destan bir çocuk yardımınız var, övünüyorsunuz: Birinci çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve sonraki çocuklar için 600 TL tutarında doğum yardımı ödemesi yapılıyor. Bebek bezi 500 TL, bebek maması 400 TL, bir öğün yemek bile 300 TL tutarken maalesef, siz bununla övünmeye devam ediyorsunuz. Bakın, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin sosyal yardımları tam 4,7 kat artmış, maalesef halkın yoksulluğundan dolayı Türkiye'nin her yanında kent lokantaları açarak bu yoksulluğun yenilmesine yardımcı olmaya çalışıyor Cumhuriyet Halk Partililer.

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Kent lokantalarıyla mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, sosyal yardımlara gelelim değerli arkadaşlar. Bakın, bu sosyal yardımlarda, maalesef, çok şikâyet var. Kaymakamlıklar veya çoğu yardımlar... Maalesef, AK PARTİ'liler bunu sanki babalarının cebinden dağıtıyormuş gibi yapıyorlar Sayın Nilgün Ök. Babanızın cebinden değil, hepimizin ödediği vergilerden dağıtılıyor bunlar.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Başkanım, beni dâhil etmeye çalışıyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, isim vererek sataşma yapmayın.

Tamam, uyardım ben.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi size bir şey söyleyeceğim değerli arkadaşlar...

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Ders çalışmadan bir konuşma yapıyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ne yapıyorum?

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Yani size uymadı bu konuşma.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bu konuda çok ciddi şikâyetler var, sosyal yardımlar... Hadi belediyeyi anladık, belediyelerinizinkiler AK PARTİ'nin mahalle temsilcileri tarafından dağıtılıyor ama bakın, değerli arkadaşlar, bu, doğru bir iş değil, yoksul, fakir arasında ayrım yapılmaz.

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Belediyeleriniz, kadın konukevlerini kapatıyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yoksulun CHP'lisi, AK PARTİ'lisi, MHP'lisi, DEM'lisi olmaz; maalesef, bu konuda ayrım yapıyorsunuz, ayrım, ayrım. Ay-rım-cı-sı-nız! Ayrımcısınız değerli arkadaşlar.

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Konserlere verdiğiniz milyonları konuşalım.

CAVİT ARI (Antalya) - Konuşalım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sükûneti tesis edelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, ben laftan yılmam, hiç yılmam; hatta bana biraz daha atın, motive oluyorum.

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Ders çalışmamışsınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben laftan yılmam, ben laftan yılmam, onu söyleyelim.

ASU KAYA (Osmaniye) - Deprem bölgesinde... Neyse, sonra cevap veririm size.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Malatya'da örneğin -Sayın Bakan da duysun- AFAD ve Kızılay iş birliğiyle ihtiyaç sahibi depremzedelere Esen kart dağıtılıyor, iyi yapıyorlar. Peki, bu Esen kartın dağıtım kriterini alan da bilmiyor, almayan da bilmiyor; ciddi kuşkular oluşuyor değerli arkadaşlar. "Esen kart" dediğimiz, Malatya'da bir Esenlik Market var, herhâlde o ismi de oradan alıyor, onu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bir de bakın, değerli arkadaşlar, Bakanlık bünyesinde çeşitli kurumlara para aktarılıyor. Sayın Bakan, 2023 yılında 83.048 çocuk için 50 milyon 781 lira aktarılmış Diyanet İşlerine, 2024 yılının ilk dokuz ayında 52.348 çocuk için 41 milyon lira Diyanete para aktarılıyor. Bu parayı niye aktarıyorsunuz, siz niye kullanmıyorsunuz, onu merak ediyorum.

Bir de değerli arkadaşlar, yine, Sayın Bakanım, her bütçede söylüyorum, bakın, depremzedelerde bir büyük problem var çocuklar için, kadınlar için. Bu problem ne? Hem Malatya için hem Adıyaman için hem Hatay için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika veriyorum.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah kimseyi 7x3=21 metrelik konteynerlerde yıllarca yaşamaya mahkûm etmesin. Bir büyük problem var. Bakın, maalesef, toplum yapısından dolayı erkekler sabah kalkıyorlar, otobüse biniyorlar, çarşıya gidiyorlar, çay ocağında, paraları yoksa parklarda oturuyorlar. Kadınların hiçbir sosyalleşme imkânı yok Sayın Bakan. Bakın, yaşadığım için söylüyorum, gözlerimle gördüğüm için söylüyorum. Çocuklar büyüdüklerinde yeni bir nesille ve maalesef, olumsuz bir nesille karşılaşacak Türkiye çünkü çocuklarımız -top sahası yok, internet kısıtlı- oyun oynayamıyorlar, hiçbir sosyal etkinlikleri yok, o konteyner kentlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Lütfen bu konuya... Söylemediğim Bakanlık kalmadı; Murat Kurum'a söyledim, İçişleri Bakanına söyledim, en sonunda size söylüyorum: Lütfen bu konteyner kentlerdeki çocukların ve kadınların sorunlarına, yaşamlarına bir el atın.

Bütçenizin tekrar hayırlı olmasını diliyorum.