Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
Konu | : | Amasya Milletvekili Hasan Çilez, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 88 Milletvekilinin Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2691) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada tartışmakta olduğumuz kanun teklifi, bazı yönleriyle uygulamadaki sorunları çözme niyeti taşıyor gibi görünse de detaylı incelediğimizde ciddi eksiklikler ve kamu yararını gözetmeyen yönler barındırmaktadır. Bizler milletin temsilcileri olarak hem eksikleri dile getirmek hem de doğru yapılanları takdir ederek daha iyi bir sonuca ulaşmayı hedefliyoruz.
Öncelikle teklifin Köy Kanunu'na getirdiği değişikliklere değinmek istiyorum: Köylerde yaşayan hak sahiplerine tanınan süre uzatımı pratik bir çözüm olarak düşünülebilir. Ancak bu düzenleme köylerin tarihsel ve toplumsal yapısını korumaya yönelik daha kapsamlı politikaların yerini tutamaz. Biz köylerin kimliğini ve kültürel dokusunu koruyacak, onların kalkınma potansiyelini artıracak bir yaklaşımı savunuyoruz. Bu teklif köyleri yalnızca birer arazi kaynağı ya da mülkiyet konusu olarak ele alıyor ki bu bakış açısını kabul edemeyiz.
Gecekondu Kanunu'nda önerilen düzenlemelere baktığımızda ise izinsiz yapıların yıkımı sürecinde yargı yolunun kısıtlanması gibi hukuk devleti ilkesiyle çelişen maddeler görüyoruz. Elbette, izinsiz yapılaşmanın önüne geçilmesi gerekir ancak bu süreçte vatandaşların hak arama özgürlüğü zedelenmemelidir; idarenin keyfî kararlarına karşı bir denetim mekanizması oluşturmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Katma değer vergisi muafiyetine gelirsek, Kentsel Dönüşüm Başkanlığının kapsamının genişletilmesi yerinde bir adım gibi görünse de bu düzenlemenin yeterince şeffaf bir denetim mekanizmasıyla desteklenmemesi risk oluşturmakta. Kamunun kaynakları etkin ve adil şekilde kullanılmalıdır. Aksi hâlde, bu adım kentsel dönüşüm projelerinde eşitsizliği artırabilir. Bu alanda şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanmadan böyle bir genişleme yapılmamalıdır.
Yine, maddelerde gördüğüm bazı şeyleri de genel anlamda ifade etmek istiyorum. Şimdi, madde 7'de parsel bazında kamu alanlarının konut alanları dışında fonksiyon değişikliğine izin veren bir düzenleme görülüyor. Her ne kadar mülkiyet problemleri olan alanlarda kamulaştırma yükünü ve benzeri sorunları bertaraf edecek bir düzenleme gibi gözükse de uygulama aslında kamuya ayrılan alanların özel mülkiyete konu olacak şekilde ticaret alanına dönüşmesinin önünü açmaktadır. Bu düzenlemenin muhakkak suretle yargıdan döneceğine inanıyoruz.
Yine, madde 13'te bu teklif metninde "onarılamaz hasar" tanımının soyut bir şekilde kalmaması, netleştirilmesi önem arz etmekte. Şimdi "onarılamaz düzeyde hasar" ifadesi muğlak bir ifade. Mevcut standartlar referans alınabilir. Mesela, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, malzeme ve sistem testleri için yapının durumuyla alakalı Türk Standardları Enstitüsü kriterleri uygulanabilir ve ilgili meri mevzuat hükümleri uygulanabilir. Mesela, onarılamaz düzeyde hasar tespitinde tamamen değerlendirmeyi bir standart belirlemeden bırakırsak bir teknik personel, taşıyıcı sistem üzerindeki dayanım kayıpları üzerindeki oranı kendi belirleyebilir veya çevredeki yapılarla ilişki kurarak yapıların taşıyıcı sistemlerinde bir işlev kaybı olup olmadığını analiz edebilir. Aslında bütün bu işlemleri yaparken mevcut kanunlarımız ve standartlarımızı dikkate alarak değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulamalıyız ama uygulamada ne yazık ki böyle olmuyor.
Diğer bir maddeyle, madde 14'le ilgili bir önerim var: Taslak metindeki düzenleme yapı denetim ve laboratuvar süreçlerindeki ciddi ihlallere caydırıcı bir yaptırım olarak hapis cezasını gündeme getiriyor. Bu çok doğru bir uygulama olarak karşımıza çıkmakta ancak bu düzenlemenin etkili ve en önemlisi adil bir şekilde uygulanabilmesi için bazı hususların netleştirilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Örnek olarak, cezaların kişilerin sorumluluk düzeyine göre ayrıştırılması, düzenlemenin daha adil ve etkili olmasını sağlayabilir. Şantiye şefine de yapı denetim denetçilerine de laboratuvar görevlilerine de aynı ceza uygulanacak algısı çıkıyor burada yani teknik personel ve yöneticiler arasında sorumluluk ayrımı yapılmalı. Tüm personel gruplarına aynı cezai yaptırım uygulanması, sorumluluk düzeyine göre herkese eşit ceza vermek adil olmayabilir. Yapının ihlallerinde en asli kusuru bulunan görevliler ile daha az kusurlu görevlinin aynı cezai müeyyideyle karşılaşması adaletli bir uygulama olarak karşımıza çıkmıyor. Önerimiz: Teknik personel, şantiye şefi, yönetici ve proje müelliflerinin sorumluluk düzeyine göre farklı cezai yaptırımlar belirlenmelidir.
Yine, bu madde 15'teki gayet yerinde bir uygulama. Yalnız burada bölgeler belirlenirken hangi kriterlere göre büyükşehirlerin bölgelere ayrılması belirlenecek? Bölgeler belirlenirken tüm süreci olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek kriterler, ulaşım altyapısı ve mesafeler dikkate alınmalı, bölgesel yapılaşma yoğunluğu ve yapı türleri yani yüksek katlı, yapı, ticaret, konut ve benzeri analizler yapılarak bölgeler belirlenmelidir. Bakanlık burada iyi bir analiz yapmalı.
Madde 16'yla ilgili bir önerim olacak: Kentsel Dönüşüm Başkanlığının mahallî idarelerin yetki alanında olan kentsel dönüşüm ve yenileme alanları ilanıyla ilgili görev ve yetkiler üstlenmesi öngörülmektedir. Ancak, bu durum, Anayasa’nın 127'nci maddesinde düzenlenen mahallî idarelerin özerklik ilkesiyle çeliştiği için daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Şimdi, aynı düzenleme kanun formunda yeniden getirilmeye çalışılmaktadır. Bu teklif kentsel dönüşüm süreçlerinin daha etkin ve hızlı yönetilmesini hedeflese de mahallî idarelerin özerkliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği için Anayasaya uygun hâle getirilmesi gereklidir. Anayasa Mahkemesinin daha önceki iptal gerekçeleri dikkate alınarak düzenleme şu şekilde geliştirilebilir: Yerel yönetimlerin sürece aktif katılımı garanti altına alınmalı, gerekirse beraber çalışmalı, yerel yönetimlerin ve Kentsel Dönüşüm Başkanlığının beraber çalışması gerekmektedir. Yetkiler yerel yönetimlerin talepleri ve onayları doğrultusunda sınırlandırılmalı yani birlikte çalışmayı bir kıstasa bağlamak önemli. Kentsel Dönüşüm Başkanlığının görev kapsamı daraltılmalı ve netleştirilmelidir -her yetkiyi almış- yetki paylaşımı yerelle olmalı, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yerelin dinamiklerini yerel kadar bilemez dolayısıyla yerelin dinamiklerini bilen belediyeyle birlikte hareket etmesini beklemekteyiz.
Çevre Ajansına da değinmek istiyorum. Yani Çevre Ajansı mali yapısı itibarıyla kendi iştiraklerini kurabilir. Burada neden bir ortaklığa ihtiyaç duyuyor, biz bunu anlayamıyoruz. Vatandaşın gözünde de bazı şüpheler oluşmakta. Bakın, burada "Kamu kaynakları özel şirketlere mi aktarılacak?" gibi birçok soru işareti doğmakta. Yine, bu düzenlemelerin içerisinde yer almayan ama yapının güvenliğini ilgilendiren önemli bir konu var: Yapı Denetim Kanunu'na göre denetçi sayılan dört meslek dışında yani mimar, inşaat mühendisi, makina mühendisi, elektrik mühendisi gibi bunların dışında yapının ve zeminin durumunu değerlendirmekte sorumlu diğer disiplinlerin de Yapı Denetim Kanunu'nda sorumluluklarının ve cezai müeyyidelerinin açıklanması gerekmektedir. Bu kanunda ne jeoloji mühendisleri tanımı ne harita mühendisleri tanımı ne jeofizik mühendislerinin tanımı var. Yapı denetimlerinin yapıdaki ihlallerle alakalı almış oldukları birçok cezada, birçok yapı denetim hatasında harita, mühendislik hizmetini eksik almaları ve yapılarda oluşabilecek ciddi hasarlarda yine jeoloji ve jeofizik mühendislerince zemin durumuna ilişkin gerekli sorumluluğun tanımlanmaması durumu bulunmaktadır. Bir kişiye sorumluluk vermezseniz ve ilgili kişinin kriterlerini tanımlamazsanız hem hizmeti kötüleştirirsiniz hem de yapılardaki güvenliği yeterince sağlayamazsınız.
BAŞKAN ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Teşekkür ederiz.
AYKUT KAYA (Antalya) - Son olarak şunu söylemek istiyorum: Biz görüşlerimizle toplum ve kamu yararını önceleyerek gelecekte oluşabilecek sorunların önüne geçecek uygulamaları destekliyoruz ama ileride topluma ve devletimize zarar verebilecek uygulamaların da karşısında olduğumuzun her zaman bilinmesini istiyoruz.
Saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Teşekkür ederiz.