KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, Değerli Bakan Yardımcıları, bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Enerji, ülkemizin ekonomik büyümesinde ve kalkınmasında kritik rol oynayan stratejik bir alandır. Bu alandaki yatırımlar sadece enerji arz güvenliğimizi sağlamakla kalmamakta, aynı zamanda ülkemizi enerjide bağımsız bir konuma taşıma hedefine hizmet etmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın bütçesi, Türkiye'nin enerji alanında kaydettiği mesafeyi, dünyadaki rolünü ve yenilenebilir enerjiyle madencilikteki başarılarını daha da ileriye taşıyacak bir vizyonu desteklemektedir. Enerji, ekonomik büyüme ve nüfus artışının beraberinde getirdiği enerji talep artışıyla, iklim değişikliği, küresel riskler ve diğer konjonktürel gelişmelerle birlikte dünyanın en popüler gündemi, toplumsal farkındalığın en yüksek olduğu bir konudur. Sürdürülebilir büyümeyi ve iklim değişikliği hedeflerine ulaşılmasını amaçlayan yeşil ve döngüsel ekonomi yaklaşımının ancak enerji verimliliğinin sağlanarak temiz üretim uygulamalarıyla mümkün olacağını değerlendiriyoruz.

Enerji, kalkınmanın itici gücüdür; ülkemizin yükselişinin dinamosudur; ısınma ve aydınlatma gibi gündelik yaşamın vazgeçilmez unsurudur. Birçok sektörde ana girdilerden olması yanında, diğer sektörlerin dönüşümünde de oyun değiştirici bir role sahiptir. Bu çerçevede, ülkeler açısından enerji arz güvenliğinin sağlanması başta olmak üzere yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin ve enerji verimliliğinin artırılması gerek ekonomik gerekse stratejik açıdan daha da önem kazanmıştır.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, Türkiye'nin, enerji güvenliğini sağlamlaştırma ve ekonomimizi dış şoklara karşı daha dayanıklı hâle getirme yönünde attığı kritik adımların altını çizmek yerinde olacaktır. Gıpta edici bu kapasitenin oluşturulmasında Bakanlık ve ilgili kuruluş çalışanları ile emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Son yıllarda ülkemizde yerli kaynaklara dayalı enerji üretimimizi artırmaya yönelik önemli projeler hayata geçirilmiştir. Karadeniz'de keşfedilen 710 milyar metreküp doğal gaz rezervi, ülkemizin enerji bağımsızlığı hedefi doğrultusunda attığı dev bir adım olmuştur. Bu keşif, Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacının önemli bir kısmını yerli kaynaklarla karşılamasına ve dışa bağımlılığı azaltmasına katkı sağlayacak, aynı zamanda ülkemizin bölgesel enerji denklemini değiştirebilecek bir güç hâline gelmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Diğer taraftan, Şırnak Gabar Dağı'nda keşfedilen kaliteli petrol rezervi, Türkiye'nin yüzde 90'ın üzerinde ithalata bağımlı olduğu petrol ihtiyacının karşılanmasına önemli destek olacaktır. Ekim ayı itibarıyla Gabar bölgesindeki sahalarda toplam 50 üretim kuyusundan çıkarılan günlük petrolün yaklaşık 52 bin varile ulaşmasından mutluluk duyuyoruz.

Enerjide önemli bir dönüşüm unsuru olan ülkemizin ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin tamamlanması için gün sayılıyor olmasından da memnuniyet duyuyoruz. Nükleer yakıtın sahaya inmesiyle tesisin nükleer tesis özelliği kazanmış olması ülkemiz için tarihî nitelikte bir adım olmuştur. Tamamlandığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacak olan santralin ilk ünitesinin 2025 yılında devreye alınacak olması milletimiz adına şüphesiz ki gurur verici bir gelişmedir. Santralin tüm ünitelerinin 2028 yılı sonuna kadar elektrik üretimine başlaması ise elektrik sektöründe arz güvenliğimize yönelik önemli bir katkı olacak, aynı zamanda da nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olma hedefimiz gerçekleşmiş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, enerjinin ekonomik boyutunun yanı sıra, siyasi, diplomatik, çevresel ve insani boyutlarının olması uzun vadeli bir enerji stratejisinin önemini ortaya koymaktadır. Partimizin enerji politikası dışa bağımlılığı en aza indirirken enerji tedariki ve güvenliğinin sağlanmasını, yerli kaynaklara yönelik arama faaliyetlerinin etkinleştirilmesini, enerjide verimliliğin ve millî kaynakların payının artırılmasını hem üretim hem de tüketim aşamasında enerjinin çevre ve insan dostu olmasını öngörmektedir. Kamu enerji yatırımlarının Türkiye'nin kalkınma hedefleriyle uyumlu, planlı ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilerek yerli ve yabancı sermayenin bu alandaki yatırımlarının teşvik edilmesi, enerji ihtiyacının kaynak çeşitliliği sağlanarak kesintisiz ve yeterli bir şekilde düşük maliyetle bir arz sistemi içinde karşılanmasını hedeflemektedir.

Enerjinin dinamik ve karmaşık yapısı enerjiyle ilgili değerlendirmelerin çok boyutlu ve çok eksenli bir yaklaşımla gerçekleştirilmesini zorunlu kılmakta, bunları dikkate alan millî bir enerji politikası ortaya koymamızı gerektirmektedir. Diğer yandan, enerji kaynaklarının üretiminden tüketimine kadar geçen her aşamada özel kesimin imkânlarından yararlanıldığı, faaliyetlerinin desteklendiği, aynı zamanda tüketici haklarının korunduğu, rekabetin tesis edildiği sağlıklı ve etkin işleyen bir enerji piyasasının devamlılığının sağlanması önem arz etmektedir.

Türkiye, enerji talebinin dörtte 3'ünü enerji ithalatı yoluyla karşılamaktadır. Enerjinin toplam ithalat içerisindeki payının ortalama yüzde 20'lere çıkması ülkemizin dış ticaret açığında ve cari işlemler dengesinde önemli belirleyicilerinden birinin enerji ithalatı olmaya devam ettiğini göstermektedir. Nitekim 2023 yılında yıllıklandırılmış cari işlemler hesabı 40,5 milyar dolar açık verirken enerji hariç cari işlemler hesabı 12,2 milyar dolar fazla vermiştir. Bu durum yerli enerji kaynaklarının artırılmasının ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji üretim kapasitesini ve enerji verimliliğini artırması ekonomik ve stratejik öneme sahip bir başka konudur. Enerji kaynaklarının üretimden tüketime kadar en yüksek etkinlikle değerlendirilmesi için enerji verimliliğine yönelik faaliyetlerin enerji politikalarının öncelikli konusu olmaya devam etmesi şarttır. Yenilenebilir enerji alanında dünya çapında önemli bir aktör hâline gelen ülkemiz, bu alanda dev yatırımlar yapmaktadır. 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine ulaşmada en büyük katkı yenilenebilir enerji dönüşümüyle elde edilebilecektir. Bu dönüşüme ise sektör uzmanlarına göre özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi öncülük edecektir. Güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve jeotermal enerji kaynaklarına yönelik projelerle yenilenebilir enerji kurulu gücümüz hızla artmaktadır. Atılan öngörülü adımlar ve nitelikli yatırımlar sonucu yenilenebilir ve temiz enerjide Türkiye, Avrupa'da ve dünyada ön sıralarda yer almakta ve küresel ölçekte pozitif bir örnek olarak gösterilmektedir. Eylül ayı itibarıyla elektrik enerjisi kurulu gücümüz 114.215 megavat seviyesine ulaşmıştır. 2023 yılında yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim tesislerinin kurulu gücünün toplam kurulu güce oranı yüzde 57'yi, 2024 yıl sonu itibarıyla ise yüzde 60'ı geçmesi beklenmektedir. Ülkemizi Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sıraya çıkaran bu yatırımlar gücümüze güç katmıştır.

Enerji verimliliğini artırmaya yönelik önlemler enerji kaynaklarımızın daha etkin kullanılmasına; sanayiden ulaştırmaya, konuttan kamu binalarına kadar geniş bir alanda enerji tasarrufu sağlanması enerji talebini azaltırken sürdürülebilir bir enerji yapısının oluşturulmasına destek verecektir. Kaçak kullanımın önlenmesi, iletim ve dağıtımın güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için kamu eliyle etkin mekanizmaların geliştirilmesi şarttır. Ayrıca, kullanım bilincinin artırılmasıyla ailelerin harcamalarında önemli bir yer tutan enerji maliyetinin azaltılması da mümkün olacaktır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye hem ithalat kaynaklarını çeşitlendirerek hem de keşiflerle yerli kaynak karşılama oranını artırarak doğal gazla önemli bir arz güvenliği sağlama yolunda önemli adımlar atmıştır. Ülkemizde büyük ölçüde hidrolik kaynaklı elektrik üretimindeki dalgalanmalara bağlı olarak değişen doğal gazın elektrik üretimindeki payı 2000'li yıllarda ortalama yüzde 45 düzeyinde seyrederken bu oran 2022 yılında yüzde 22,9; 2023 yılında ise yüzde 21 olarak gerçekleşmiştir. 2023 yılında tüketilen doğal gazın yüzde 27,7'si elektrik üretiminde, yüzde 24,5'i, sanayide ve yüzde 47,8'i bina ve diğer alanlarda ağırlıklı olarak ısınma amaçlı kullanılmıştır. Önümüzdeki yıllarda Sakarya Gaz Sahası ile Gabar Petrol Sahası'ndaki üretim artışları yerli doğal gaz ve petrol üretim oranlarını önemli ölçüde yükseltecek, millî ekonominin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Arz güvenliği kaygısı ve mevsimsel talep dalgalanmaları doğal gaz depolama kapasitesinin artırılmasını da zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda önemli çalışmalar yapılarak Kuzey Marmara ve Tuz Gölü doğal gaz yer altı depolama tesislerinin kapasiteleri güçlendirilmiştir. 2028 yılında kullanılan doğal gazın yüzde 20'sini depolayabilecek bir kapasitenin oluşabilecek olması memnuniyet vericidir. Üretim, ulaştırma ve evsel kullanımda önemli bir bağımlılık oluşan doğal gazda güçlü bir depolama kapasitesi kuşkusuz ülkemiz adına güven verici bir yatırım olmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; enerji diplomasisi enerjinin önemli bir unsurudur. Türkiye, doğu ile batıyı birbirine bağlayan doğal bir köprü konumundadır ve bulunduğu jeopolitik konum ve yürüttüğü başarılı enerji politikaları sayesinde hem enerji güvenliğini sağlama hem de enerji ticaretinde kilit bir aktör olma yönünde önemli adımlar altmıştır. Bu çerçevede, ülkemiz Asya ve Orta Doğu’nun enerji zenginliklerini Avrupa'ya taşımak için tercih edilen güvenli bir geçiş noktası hâline gelmiştir. Bölgedeki enerji zenginliklerinin güvenli ve istikrarlı bir şekilde dünyaya ulaştırılması için komşu ülkelerle iş birliğimiz geliştirilmektedir. Bu iş birlikleri sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin enerji arz güvenliğine ve bölgesel barışa da katkıda bulunmaktadır. Zengin enerji kaynaklarına sahip Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerle üretim, nakil ve diğer alanlarda yapılacak ikili ve çok taraflı anlaşmalar ülkemizin bu gücünü daha da artıracaktır. Türk Devletleri Teşkilatı 2040 vizyonu bu kapsamda ülkemize ve üye devletlere önemli fırsatlar da sunmaktadır. Kırgızistan'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı 11'inci Zirvesi'nde enerji, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu alanlarında imzalanan iş birliği mutabakatı bu yöndeki önemli bir adım olmuştur.

Ayrıca, Türkiye için muhtemel fırsatlardan biri de enerji kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen Avrupa ülkeleri için alternatif sunacak olan Kalkınma Yolu Projesi'dir. Bu projeyle ulaştırma ve enerji başta olmak üzere birçok alanda ekonomik ve sosyal katma değer oluşacak, Basra Körfezi'nden Avrupa'ya Türkiye üzerinden enerji naklinde ülkemiz yeni bir kilit role sahip olacaktır. İnanıyoruz ki bu projeler Türkiye'nin sadece enerji üreten ve tüketen ülkeler arasında enerjinin transit geçişine imkân sağlayan bir ülke olmasının ötesinde, katma değerli enerji ürünleri üretim altyapısına sahip piyasanın önemli aktörlerinden biri olmasını da sağlayacaktır.

Bilindiği gibi, pandemi sonrası artan enerji talebine karşın enerji üretim artışının sınırlı düzeyde olması sebebiyle enerji fiyatları dünya genelinde aşırı bir yükseliş kaydetmiştir. Enerji arzında yaşanan küresel daralma sadece sanayinin üretim girdisi olarak kullandığı enerji kaynaklarıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda, ısınma ve aydınlatma için gerekli olan kaynakların teminini de zorlaştırmıştır. Avrupa İstatistik Ofisi tarafından yayımlanan verilere göre, 2024 yılının ilk altı aylık döneminde Avrupa ülkeleri arasında hane halkına en ucuz elektrik ve doğal gaz sağlayan ülke Türkiye olmuştur, bu yılın ilk yarısında konutlarda kullanılan her 100 kilovatsaat doğal gaz fiyatı vergiler dâhil, AB ülkeleri ortalaması 9,49 euro iken Türkiye'de 1,63 euro seviyesiyle AB ülkelerinin tamamının altında gerçekleşmiştir. Ülkemizde küresel enerji piyasalarındaki yükselişlerin vatandaşlara tam olarak yansıtılmaması için çaba gösterilmekte, yapılan düzenlemelerin yanı sıra, vatandaşlarımıza doğal gaz ve elektrik için sübvansiyon sağlanmaktadır. Türkiye, elektrik ve doğal gaz fiyatlarında vatandaşlarına en çok destek olan ülkelerdendir. 2024 yılında elektrik ve doğal gazda mesken aboneleri için yaklaşık yüzde 60 oranında sübvansiyon uygulanırken mesken ve tarımsal sulamada KDV yüzde 18'den yüzde 10'a düşürülmüştür. Düzenli sosyal yardım programlarından faydalanan ihtiyaç sahibi hanelere 150 kilovatsaate kadar elektrik tüketim desteği yapılmaktadır. Bu kapsamda, 2023 yılında yaklaşık 4,4 milyon haneye 8,7 milyar lira, 2024 Ocak-Ağustos döneminde yaklaşık 4 milyon haneye 6 milyar lira tutarında elektrik tüketim desteği verilmiştir. Ayrıca, ısınma yardımı alan hanelere destekler genişletilerek doğal gaz da dâhil edilmiş, bu kapsamda 2024 Ocak-Ağustos döneminde yaklaşık 600 bini aşkın haneye 1,4 milyar lira tutarında destek sağlanmıştır.

Bu destekleri, Sayın Bakanım, olumlu buluyoruz. Bununla birlikte, destek sisteminin, zaman zaman sizin de çeşitli konuşmalarınızla ifade ettiğiniz gibi daha hakkaniyetli hâle getirilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda, EPDK'nin, geçtiğimiz günlerde, yıllık tüketimi 5 bin kilovatı aşanların destek dışında bırakılması kararı olumlu olmuştur. Ancak esasen düşük gelire sahip dar gelirli vatandaşlarımızı daha çok destekleyecek şekilde konunun gelirle ilişkilendirilmesinin de hakkaniyete daha uygun olacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde inşallah bunun da gerçekleşmesini umut ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde madencilik sektörüne de değinmek istiyorum. Türkiye, madencilik sektörü için zengin bir kaynak çeşitliliği ve potansiyeline sahiptir. Bakanlığınızın bu alandaki çalışmaları da büyük bir ivme kazanmıştır. Maden potansiyelinin ekonomiye kazandırılması amacıyla yapılan yatırımlar ülkemizi küresel boyutta sektörde öne çıkarmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak madencilik sektörüne ilişkin temel stratejimiz, yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın ülke ekonomisinde azami katma değer oluşturacak şekilde değerlendirilmesi, madencilik sektörünün millî gelir içindeki payının arttırılması, yerli kaynakların keşfedilerek dış bağımlılığın azaltılması ve madencilik faaliyetlerinin güvenli ve çevreyle uyumlu olarak yürütülmesidir.

Özellikle bor, altın, gümüş, nikel ve nadir toprak elementleri gibi stratejik madenlerde yapılan arama ve üretim çalışmaları yerli sanayimize ve ihracatımıza önemli katkılar sağlamaktadır. Maden ihracatımız, sizin de konuşmanızda vurguladığınız gibi 2023 yılında 6 milyar dolara yaklaşmıştır. Türkiye'nin doğal kaynaklarını işleyerek yüksek katma değerli ürünler hâline getirme çalışmaları madencilik alanında sağlanan en önemli başarılar arasında yer almaktadır. Küresel ve bölgesel ticaret savaşları, korumacılık tedbirleri, siyasi istikrarsızlıklar ve jeopolitik riskler Türk madencilik sektörünün gelişmesini sınırlayan unsurlar olup yatırım ortamının iyileştirilmesi sektöre daha çok dinamizm kazandırabilecektir diye düşünüyoruz.

Bununla birlikte, yatırımların çevresel etkisi boyutu kamuoyunu meşgul eden tartışmalara da neden olmaktadır. Kuralların uygulanmaması, denetim eksikliği yahut yanlış planlamaya dayalı meydana gelen kazalar, iş sağlığı ve güvenliğini, insan hayatını tehdit eden gelişmelere yol açabilmektedir. Geldiğimiz teknoloji seviyesinde, kalkınma-çevre ikilemi yerine etkin bir koruma kullanma modeliyle çevreye duyarlı, insan sağlığını korumayı esas alan yatırımlar aynı zamanda zenginliklerimizi ekonomiye kazandırmak da mümkün olacaktır. Bu çerçevede, varsa mevzuat eksikliğinin giderilmesi, teknoloji desteğinin sağlanması, etkin bir planlama, yönlendirme, denetim ve eş güdüm sağlanması amaca hizmet edecektir diye değerlendiriyoruz.

Sayın milletvekilleri, son yıllarda Türkiye, enerjide ortaya koyduğu vizyonla, yaptığı yatırımlarla ön almış, rekabet üstünlüğü elde etmiştir. Bu çerçevede, enerji Türkiye'nin sıçrama yaptığı alanlardan da biri olmuştur. Ülkemiz, uluslararası enerji piyasasının etkin bir aktörü, önemli bir dağıtım merkezi olma yolundadır. Özellikle yerli kaynak potansiyelini arama, bulma ve kullanıma alma doğrultusunda atılan adımlar başarılı bir şekilde devam etmektedir. Bu keşiflerin millî bir politika kavrayışı ve anlayışıyla, özveriyle gerçekleştirildiğini biliyor, katkı verenlere tekrar teşekkür ediyoruz.

Enerji bağımlılığı, ekonomik bağımsızlığın önündeki temel engellerden biridir. Ekonomik bağımsızlık ise millî güvenliğimizin ana unsurlarındandır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Türkiye'nin enerjideki stratejik adımları, bölgemizde enerji alanında barışçıl bir iş birliği ortamının oluşmasına da zemin hazırlayacaktır. Enerji geçiş yollarındaki konumumuzun, keşfettiğimiz yerli enerji kaynaklarımızın, yenilenebilir enerji kapasitemizin ve güçlü enerji diplomasimizin ülkemizi enerji alanında güvenilir ve kilit bir aktör yapacağını değerlendiriyoruz. Aynı zamanda, Kalkınma Yolu ve Kuşak Yol gibi projelerin sadece enerji ve ulaştırma boyutuyla sınırlı kalmayıp etkin bir yönlendirmeyle Türk kültürünün gelişmesine, yayılmasına ve sosyal hayatın canlanmasına da katkı sunacağını düşünüyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın başarılı çalışmalarının ve yürüttüğü projelerin Türkiye'yi küresel enerji denkleminde stratejik bir noktaya taşıyacağına inanıyoruz.

Bu düşüncelerle, Bakanlık ve diğer kuruluş bütçelerinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Aksu, teşekkür ederim.