Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü c) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu d) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu e) Nükleer Düzenleme Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .11.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum öncelikle. Tabii, ben hayırlı olmasını diliyorum ama fakir fukara için hayırlı olmayacağını siz bütçeyi sunarken açıkladınız çünkü geçtiğimiz yıl, seçimde söylemiş olduğunuz bazı hanelere, fakire fukaraya daha indirimli elektrik vermeyi bu dönem kaldırıyorsunuz. Dolayısıyla bu fakir fukaranın hayrına olacak bir şey değil.
Şimdi, aslında yıllardan beri Türkiye'nin gündemini meşgul eden bir durum var. Kış saati uygulaması başladı, dünyada 71 ülkede 26 Ekim Cumartesi gününü 27 Ekim Pazar gününe bağlayan gecede kış saati uygulamasına geçildi ama maalesef Türkiye, anlaşılmaz bir şekilde bu uygulamaya geçmiyor. Acaba burada kimin ne kârı var, onu merak ediyoruz ama burada bunun zararı var çocuklarımıza. Siz de biraz önce 2 küçük çocuğunuzun olduğunu ifade ettiniz -Allah bağışlasın çocuklarınız- yani bunu en iyi hissedenlerden birisi de sizsiniz. Şu soruyu sormak istiyorum: Acaba çocuklar sizin yakanızı tutmuyor mu okula giderken ve hakikaten "Baba, bu ne iş?" demiyorlar mı? Hadi, biz bir şey diyemiyoruz da, o küçük çocuklar demiyor mu gecenin karanlığında, zifiri karanlıkta okula giderken? Ben sizin çocuklarınızın yerinde olsam yakanızı tutarım. Çok ilginç bir durum; bu işi siz de biliyorsunuz, yani çocuklarınız olduğuna göre biliyorsunuz. Bir de ne kazandık, onu da Sayın Bakan herhâlde biliyor, bilmiyorum devlet ne kazanıyor bu işten ama bunun bir çözüme kavuşması lazım.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Geçen yıl açıkladı.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu hakikaten hem çalışanlar açısından hem öğrenciler açısından çok ciddi bir problem, öncelikle bunu ifade etmek istiyorum.
Şimdi biraz önce konuşmalar oldu, ben önce şunu söylemek istiyorum: Bu madenlerle ilgili çok tartışılacak şey var ama Sayın Bakan, burada, benim de ilim Malatya'da Hekimhan Kuluncak yöresinde çok maden var. Bu madenler çıkarılıyor, maalesef madenden maden çıkarılırken o köy yollarına çok zarar veriliyor, tozdan topraktan geçilmiyor. Örneğin, Hekimhan'da -demir madeninin çıkarıldığı- Güvenç-Basak yolu hâlâ yaptırılamıyor. O Güvenç Köyü'nün hemen yanı başında, böyle yaklaşık 600-700 metre ilerisinde her yıl "Arıtma yapacağız." diyorlar, o "Toz arıtmasını yapacağız." diyorlar ama bir türlü yapılmıyor, köy toz toprak içerisinde, acayip bir koku var. Şunu merak ediyorum: Şimdi, sanırım yanlış bilmiyorsam, oradaki madenleri işletince kârın binde 2'si oradaki yerel yönetime veriliyor ve yerel yönetime verilirken de örneğin -Hekimhan Belediyesiyle şimdi konuştum, biraz önce- o binde 2'nin yüzde 80'i Valiliğe veriliyor, o kalan yüzde 20'si Belediyeye veriliyor ve bu da çok cüzi bir tutar ama hakikaten orada devasa paralar kazanılıyor madenlerden. Bu sadece CHP'li belediyeler için değil, bütün belediyeler için geçerli. Bu oranın artırılmasıyla ilgili bir düşünce var mı, bir çalışma var mı? Yani hiç olmazsa belki para da verilir ama örneğin, o yörelerde okullar yaptırılabilir, kreşler yaptırılabilir, yollar yaptırılabilir; bununla ilgili çok ciddi bir beklenti var, bunu size iletmek istiyorum.
Bizim, tabii, şimdi, Malatya'da çeşitli maden sahaları da ilan ediliyor, özellikle Kuluncak, maden sahası ilan edilmiş; Kuluncak'taki çiftçilerin çok ciddi şikâyetleri var çünkü orada çok ciddi kayısı ve tarım ürünleri yetiştiriliyor ve Malatya Kuluncak ilçesine bağlı Sofular, Bicir, Alvar, Çörmü sakinleri maalesef zor durumdalar, onu söylemek istiyorum.
Biraz önce Sayın Nilgün Ök HES mes dedi ya, tabii, örneğin Kuluncak Sarıca'da yapılan bir HES var, Kuluncak hemen Tohma'nın başladığı yer, hem su kaynakları çok azalıyor hem orada tarım yapılamıyor, eskisi kadar yapılamıyor. Yine, Güdül göletimiz var bizim, Güdül HES'i var Darende'de, aynı problemler orada da devam ediyor, yani tarımı da engelliyor HES; işte "Yüzde 20'sini salacağız." deniliyor ama bu oran daha sonra çalışırken artmaya devam ediyor.
Şimdi, yine birçok ilde olduğu gibi bir problem daha var bu özelleştirmeden kaynaklı, hem çeşitli elektrik kesintileri oluyor ve bir de bu özelleştirmeler yapılırken aslında israf ve pahalılığın önüne geçilecekti ve verimliliğin, kamunun üretiminin daha fazla artacağı, dolayısıyla maliyetlerin düşeceği ifade ediliyordu ancak bunun tam tersi olduğunu görüyoruz. Sadece sokak ve caddelerin aydınlatılması için dağıtım şirketlerine ödenen para da devasa artmış durumda, 2024 Ocak-Haziran arasında 14 milyar 212 milyon TL'nin elektrik şirketlerine ödeneceği söyleniyor. Yani bu elektrik fiyatlarının artmasında tabii ki özelleştirmenin etkisinin olduğunu düşünüyoruz.
21 bölgede faaliyet gösteren 14 şirket arasında pay edilerek elektrik dağıtımı tekelleştirildi; devlete yani hepimize, kamuya ait olan varlıklar özelleştirilerek birtakım şirketlere verildi, bu şirketlerin büyümesi sağlandı, yatırım alanları oluşturuldu, kamunun kaynakları onlara aktarıldı, el değiştirdi. Kalkınma Bankasının raporuna göre EDAŞ özelleştirmesinin toplam tutarı 12,75 milyar dolar. Tabii, kârlara baktığımız zaman dağıtım şirketlerinin 2022'de 27 milyar yatırım yapılıyor, 4 şirketin kârı 16,4 milyar yani ciddi bir kâr var burada.
Şimdi, "Temmuzda maliyetler arttı." bahanesiyle yapılan yüzde 38 zammın içeriğine bakıldığında; enerji bedeline yüzde 2,5 zam yapılırken enerji dağıtım bedeline yüzde 59 zam yapılmış; toplam fatura bedelinin yüzde 63'ünün dağıtım bedeli, yüzde 23'ünün enerji bedeli, kalan kısmının da vergi ve fonlar olduğu ortaya çıktı. Yani vatandaş kullandığı elektrik kilovatına değil, özelleştirdiğiniz bu dağıtım şirketlerine para ödüyor. Aynı şirketler gerekli bakımı, onarımı da yapmıyor ve kimse bunları da denetlemiyor. Hakikaten Sayın Bakan, bu bakım onarımın yapılmamasına ilişkin her gittiğimiz köyde çok ciddi şekilde şikâyet var. Bizim Malatya'nın tabiriyle "Yel esti, elektrik kesildi." diyorlar ve fakir fukaranın buzdolabı, çamaşır makinesi vesaire yanıyor ve özelikle köylerde tarım ve hayvancılık yapıldığı için peyniri, yoğurdu, sütü bozuluyor; bunu çok ciddi bir şikâyet olarak kendi bölgemle ilgili söylemek isterim.
Tabii, son birkaç ayda elektrik nakil hatlarından kaynaklı olarak 17 kişi biliyorsunuz can verdi ve en son Diyarbakır-Mardin arasındaki tarım arazilerinde 20 Haziran günü çıkan yangın da 15 kişinin ölümüne yol açtı. Yok olan orman sahalarında elektrik kaynaklı yangınların oranı özelleştirmenin başladığı 2010'da yüzde 4,9 iken 2021'de yüzde 26,8'e çıktı ve sadece 2021'de 37 bin hektar orman, enerji nakil hatları kaynaklı yangınlarla kül oldu ve kentlerdeki yangınların büyük bir kısmı özelleştirme kaynaklı. İstanbul İtfaiyesinin 2022 raporuna göre, kentteki yangınların yüzde 25'inin elektrik kaynaklı olduğu söyleniyor. Yine, enerji iş kolunda son on yılda çok ciddi bir iş cinayeti var, 400'ün üzerinde işçinin çalışırken öldüğü görülüyor.
Elektrik üretim ve dağıtımı özelleştirildi, geldiğimiz noktada halkın kaldıramayacağı kadar yüksek enerji maliyetleri olduğu için genel seçimden önce bir seçim yatırımı olarak sübvansiyon yapmak zorunda kaldınız; özellikle seçim öncesi oy istemek için buna biraz da mecbur kalındı ama şimdi sübvansiyonlar kaldırılıyor; ilk sanayide kaldırdı, şimdi de konut ve ticarette kaldırılacak.
Şimdi, sizin beyanınıza göre "Maliyete göre fiyatlanacak bir model üstünde çalışıyoruz." dediniz ama inşallah bu model yine fakir fukarayı ezen bir model olmaz. Şimdi, sizin bahsettiğiniz bir model var, elektrik ve doğal gaz kullanımında gelire göre fatura düzenlemesi olduğunu söylüyorsunuz ve "Gelir grubu yüksek, gerçek maliyete katlanabilecek tüketicilere maliyetine göre maliyet esaslı yansıtmak daha doğru diye düşünüyoruz." ifadesi kullanmıştınız. Peki, ben de buradan sorayım size: Ayda 12.500 TL maaş alan emekliler için elektrik ve doğal gaz faturasında ne yapacaksınız ya da ayda 17 bin lira alan asgari ücretliye ne yapacaksınız ya da dul ve yetimler var -belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz- 6 bin lira, 7 bin lira maaş alan dul ve yetimler var, bunlarla ilgili nasıl bir uygulama olacak, bunu da sormak istiyorum.
Şimdi, çok tartışılan bir diğer mesele var, İsrail'le bu ticaret meselesi. Biliyorsunuz, önce, İsrail'le ticaret inkâr edildi Hükûmet tarafından, sonra bir milletvekilimiz Meclis kürsüsünde Allah rahmet eylesin kalp krizi geçirerek vefat etti. Yani önce "Yok." denildi, sonra Ticaret Bakanı "Biz yapmıyoruz, şirketler yapıyor." dedi; sanki ihracat rakamları açıklandığında şirketler dışarıdan yapıyormuş gibi saçma sapan bir cevap verildi ve daha sonra ticaret kabul edildi ve ticaret yasaklandı belli bir tarihten sonra ama ondan sonra da ticaretin devam ettiğini, işte, İsrail'e birçok ürünün gittiğini biliyoruz. Şimdi, Azerbaycan Gümrük Komitesinin bir raporu var, burada yazıyor, bugün aldığımız bir şey, hâlâ İsrail'e petrol gidiyor, biraz önce arkadaşlar da söyledi, Grup Başkan Vekili Özlem Hanımın da ifadesi o; "1,27 sent para alıyoruz, başka bir şey yapmıyoruz, bizim petrol değil." denildi, bunu da milletin vicdanına havale etmek istiyoruz. Hakikaten, hâlâ hepimizin yüreğini yakan çoluk çocuk, kadın, masum siviller öldürülürken bir taraftan da maalesef İsrail'le ticaret hızla devam ediyor.
Ben tekrar bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, teşekkür ederiz.