KOMİSYON KONUŞMASI

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri...

Sayın Bakan, kimse sabahın kör karanlığında uyanmak istemiyor, kimse sabah hazırlanmak istemiyor, gün doğmadan kahvaltı yapmak istemiyor, gün doğmadan çocuk hazırlamak istemiyor, yola çıkmak istemiyor. Ben bugün sabah saat 6.30'da sokağa çıktım, saat yedi sularında Samsun yolu civarındaydım çünkü orası Ankara'nın önemli bir aksı. Yarım saatlik yolculuğum boyunca binaların ışıklarının yandığını gördüm. Saat 7.10'da size telefon açtım Sayın Bakan, görüntülü olarak sizi aradım. Aslında Samsun yolundan akan arabaları size göstermek istedim ancak size ulaşamayınca basına da bir açıklama yaptık, bugün için de çok önemli reaksiyonlar aldık. Şimdi, doğru, haklısınız, sabah yediyi on geçe telefon açılır mı? Belki bir nezaketsizlik olabilir ama herkes sokakta o saatlerde. Sekiz yıldır -siz daha önce bu Bakanlıkta farklı görevler de yaptınız- bu uygulamaya geçtiğimiz süre boyunca "Biz memnunuz, iyi ki kalıcı yaz saati uygulaması yapılıyor." diyen bir kişiyi duyduysanız biz bu değiştirilmesi yönündeki iddiamızdan vazgeçiyoruz. 1973 ile 2016 arasında kırk üç sene boyunca bilimsel veriler, raporlar bu devletin eline gelmiş. Daha sonra 2016'da o dönemin Bakanı Berat Albayrak'a İTÜ bir rapor veriyor. İTÜ'nün verdiği raporda da tasarruf yüzde 1,95 olarak gösteriliyor yani kırk üç senelik bilimsel raporların tam zıttı bir İTÜ raporu var. O, İTÜ raporunun zıttında da çok raporlar var. Örneğin, Cambridge Üniversitesinde ciddi araştırmalar var. Tüketime ve tasarrufa bir etkisi olmadığı, gün ışığının sayılamayacak kadar çok faydası olduğu yine aynı raporda geçiyor. Sayın Bakan, Türkiye nüfusunun bu sistemde karanlıkta mesai yapma saati 12.352 saat. Bunun için çok özel bir araştırmaya gerek yok, hangimiz kafa yorsak buluruz. Bu sistemde 12.352 saat karanlıkta çalışılıyor. Kış saati uygulamasına dönersek bu 3.136 saat yapıyor ve bu bize aslında ne yapmamız gerektiğini gösteriyor. Sizin de çocuklarınız var, Allah bağışlasın, herkesin Allah çoluğuna çocuğuna sağlık versin. Bu durumun çocukların hormon salgılarına etki ettiği, biyolojik saatte uyanmanın önemine ne derece etki ettiği, okulda verimlilik, odaklanma problemi, adaptasyon, ulaşım, aile içi gerginlikler dâhil olmak üzere her şeyde etkin olduğu biliniyor. Ayrıca, emek erken uyanır; mavi, beyaz ve gri yakalı herkes bu işten etkileniyor. Çocuklarla ilgili diğer bir durum şu: Çocuklar gün ışığında derse başlasın diye ikili öğretim yapan okullarda sabah sekiz ile on iki arasında, öğleden sonra on iki ile dört arasında ders yapılıyor. Bu ne demek değerli milletvekilleri? Ders saatini otuz dakikaya düşürmüşler. İkili öğretimde ders saati otuz dakika, tek öğretimse kırk dakika. Ya, bu olacak iş mi? Çocuklarımızın bir bölümü bir dersi otuz dakika alıyor, bir bölümü kırk dakika alıyor ve bu çocukları biz aynı sınava tabi tutuyoruz. Ayrıca, çocuk sekizde derse başlasa bile uyanması, hazırlanması, kahvaltı yapması, yola çıkması, servise binmesi veya yürümesi yine karanlığa denk geliyor. Kaldı ki "Elektrik tüketiminde artış var." meselesini sanayideki büyümeye bağlıyorsunuz; bu da doğru değil. Elektrik tüketimindeki artış sanayideki büyümeye bağlı olamaz. İlk beş ayda yani bu kuralı getirdiğimiz ilk beş ayda yüzde 12,6, ilk bir yılda 7,1 milyar kilovatsaatlik artış olmuş. Bu sanayi nasıl büyüyor? Bir dakikada büyüdü mü hemen, aynı ay büyüdü mü yani? Sanayideki büyümeye bu elektrik tüketimini bağlayamazsınız.

Sayın Bakan, gün ışığından daha optimum nasıl yararlanırız? Bu konuda hep birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu kuralı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akdoğan, teşekkür ediyorum.