| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/597) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 23 .02.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, Değerli Başkanım, değerli Komisyondaki üyeler ve milletvekili arkadaşlarım, değerli misafirler; hepinizi saygıyla selamlarım.
Arkadaşlarım birçok şeyi söyledi, o teknik konulara çok girmeyeceğim ama ben hep gençliğimde merak ederdim, bu acımasız, bu vicdandan yoksun kanunları kim hazırlıyor, nasıl hazırlanıyor bunlar diye. Bu kanun bu kadar acımasızken ve hepimiz de eğitim almış insanlarken ve yaşlarımız da aynı olduğuna göre, çoğumuz orta halli ve yoksul insanların okuttuğu çocuklarız bizler ve neler çektiklerini biliyoruz ailelerimizin ve ülkedeki işsizlik boyutunu, sömürü düzenini ve bu insanların emeklerinin nasıl sömürüldüğünü görüyoruz. Bu varken ve üstelik biraz önce bütün konuşmacılar da bahsetti, taşeron konusunda bütün partiler söz vermişken ve seçim öncesi çok ciddi ve büyük vaatlerde bulunulmuşken şimdi bu yasa nasıl geliyor gerçekten merak ediyorum. Bu yasayı buradaki insanlar hazırlamış olamazlar. Bu yasa başka bir üst akıldan geliyor olmalı. Sizin de içinde olduğunuzu düşünemiyorum, anlayamıyorum çünkü biraz önce dinliyorum hepinizi, sayın milletvekili arkadaşım orada ne dedi: "Üç gün defalarca vurguladık." Bakın, üç gün fazla emek harcamışsınız, defalarca o emeğinize takdir istiyorsunuz değil mi? Çok güzel bir şey bu.
MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Takdir istemedik ama öncesi de var arkadaşların...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Yok, güzel bir şey bu, çok güzel bir şey bu, ben de size saygı duyuyorum ama bakın, o üç gün emeği herkes vurguladı defalarca. Bu insanlar o emeği bile gösteremiyorlar, çalışamıyorlar. İşsizlik kadar insan onurunu ve özgüvenini örseleyen başka bir sorun yok. Siz bunu daha iyi bilirsiniz ailelerinizden, çevrenizden. E şimdi, bizim İŞKUR gibi bir kurumumuz var; birçok yerde örgütlü, binaları var, çalışan insanlar var. Yani niçin İŞKUR'un içerisinde özel, bu konuyla ilgili alanlar oluşturulmazken, mazhar oluşturulmazken veya bu konuda personel yapısı oluşturulmazken veya onlara bu görev verilmeden neden ayrıca İŞKUR'un dışında...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - İŞKUR'da çalışan kaç kişi biliyor musunuz? İŞKUR'da da insanlar çalışıyor.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Tamam, sonuçta iş ve işçi bulma kurumlarında çalışan binlerce insanımız varken niçin ayrıca bir taşeron sistemi oluşturuyorsunuz ya da ayrı bir patronaj oluşturuyorsunuz? Onu anlamak mümkün değil.
Ayrıca, her zamanki gibi yasa karmaşık, muallak ve tartışmaya açık. İşte gene insanlar yüzlerce tartışmaya düşecekler, ihtilafa düşecekler, avukatlara gidecekler. Biz burada anlayamıyoruz, birbirimize anlatmakta zorluk çekiyoruz. Aynı şeyi okuyoruz, bak, biz başka şey anlıyoruz, siz başka şey anlıyorsunuz. Yüzlerce dava konusu olacak. Kaldı ki o insanlar - biraz önce milletvekili arkadaşım Sayın Demirtaş'ın dediği gibi- eğer sözleşmesi de olursa -kaldı ki siz de fark ettiniz, sözleşme de yok bu insanların arasında- yani bunlara nasıl göz göre göre... Hepimiz aynı şeylerden geçtik. Nasıl buna göz yumuyorsunuz onu anlayamıyorum.
Her zamanki gibi teknik olarak da sıkıntılı bir kanun. Bu kanun bir modern kölelik kanunu. Bu kanun maraba yasası. Direkt olarak maraba yasası. Burada arkadaşlar söyledi. O yüzden üstünden çok detaylı geçmeyeceğim. Biraz önce de milletvekili arkadaşımın dediğine katılıyorum. Aynı şeyleri tekrar etmenin faydası yok. Ama insan işte söyleyemezse gönül razı değil, mutlaka dile getirmek istiyor. İş güvencesi yok. Biraz önce siz de söylüyorsunuz. Bir yıldan kısa olacağı için bu insanların ne tatili var, ne izni var, hiçbir şeyi yok. Kıdem tazminatı yok, ihbar tazminatı yok. Siz daha buradaki, Meclisteki çalışan insanların, Meclisteki birçok çalışan personelin bile iş güvencesinin olmadığını, taşeron sistemi içinde sömürüldüğünü bildiğiniz hâlde, ki bizim danışmanlarımızın, danışman kadrosundaki insanlarımızın bile kadroları ve güvenceleri yokken, siz daha bunu sağlayamamışken, siz neden bahsediyorsunuz, bu insanlara nasıl ulaşacaksınız? Bir arkadaşım çok güzel söyledi. Bu tasarı iş bulma tasarısı değil; bu tasarı ucuz ve güvencesiz işçi bulma tasarısı. Bu tasarı aslında bir işçi kiralama. Yani düşünün insan kiralamaktan, insan emeğini sömürmekten bahsediyoruz. Bu yasa, direkt olarak yeni ağaları, yeni Zübükleri, yeni aracı patronları yaratma tasarısı. Düşünün, bu basit. Görmüyor musunuz bu tasarıyla kurulduğunda, oluştuğunda özel istihdam bürosu dediğiniz şeyler nedir sizin Allah aşkına? Dayıbaşlarının, ağabaşlarının ve ustabaşılarının... Ben babamdan biliyorum. Benim babam inşaat ustasıydı. Biz çocukken hatırlıyorum lisede, belli yerlerde inşaat işçileri birikirdi sabahleyin pazara, arabayla biz orada beklerdik hep -hatırlıyorum- tatil günlerinde. Babam ve insanlar beklerlerdi; o gelen ustabaşılarının, ağabaşlarının, dayıbaşlarının arabalarına atlamak için uğraşırlardı. İşte o da bir sözleşme. Bir günlüğüne sizi alıp götürüyor, bir günlüğüne. Arada ne sözleşme var... Akşam emeğinizi, ekmeğinizi verecek mi, yevmiyenizi verecek mi, vermeyecek mi o bile belli değil. Bu yasa tasarısında söyleyin ne fark var?
Yani biz hepimiz vicdanlı insanlar değil miyiz? Yani sizler de hekim olarak, insan olarak bu sıkıntıyı görmüyor musunuz? Bu Komisyonun bu anlamda sorumluluğu var. Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, buna bir tek "Bunu İş ve İşçi Bulma Kurumu organize eder." deyin kaldırın aradan ağaları. Yani bu ağalara, bu dayıbaşlarına ne gerek var? Belli ki bunlar bu işçilerden komisyon alacak, bu işçileri sömürecek. Belli değil mi bu? Yani bu apaçık ortada. Yani, çok teknik tabirlerle konuşarak artık birbirimizi yormanın anlamı yok. O yüzden ben o teknik şeylere girmiyorum. Çünkü biraz önceki milletvekili arkadaşlarım, bu işin uzmanı olan sendikacı eski genel başkan yardımcımız gayet güzel anlattı. Ama şu var: Bu işçilerin mesela emekli olma şansı yok. Sayın Vekil, siz böyle bir şeyi kabul eder misiniz? Yıllık izniniz yok, ihbar tazminatınız, yok, kıdem tazminatınız yok, emekli olma şansınız yok, toplu sözleşme yok, grev yok, sendikal haklar yok. Bu nedir? Yani burada iş gücü piyasasına esneklik yoluyla istihdam oluşturma çabası diyorsunuz. İnsan pazarlama piyasasının bir modeli bu.
Ben bir şey daha söyleyeceğim. Bu "esnek çalışma" kavramını kadınlar için büyük bir müjde, büyük bir nimet gibi sunuyorsunuz. Arkadaşlar, siz de biliyorsunuz, bu, kadınlar için orta ve uzun vadede hazırlanmış en büyük tuzaktır. Esnek çalışma modelinde kendinizi o patronların yerine koyun, iş yerlerinin yerine koyun, hanginiz bu esnek çalışma koşullarındaki kadınların çalışma koşullarını kabul edersiniz? Çoğunuz göreceksiniz, işçiler çıkarılmaya başlanacak. Benim yaşadığım şehirde, milletvekili olduğum şehirde, Bursa'da bu ay 5.200 kişi işsiz kaldı, fazladan. Yılın başından beri 22 bin kişi işten çıkarıldı, şu anda sadece asgari ücretten beri. Bakabilirsiniz, araştırabilirsiniz. Siz de biliyorsunuz, sizde en fazla milletvekili niçin kullanılıyor? İş bulmak için. Siz, kendi üstünüzdeki iş bulma yükümlülüğünü, bunun için kurumlar oluşturma, oluşmuş kurumu kullanma sorumluluğunu ağabaşlarına, insan tüccarlarına ve köle ticareti yapan insanlara devrediyorsunuz. Özü budur bunun.
Ve bu yasa bir gün çıktığında ki bu yasa bir gün Mecliste onaylanırsa, gelecekte çocuklarınızdan, torunlarınızdan utanacaksınız. Çünkü neden? "O yasaya ben imza attım." diyenler bundan utanmalıdır. Ben bir insan olarak, bir vekil olarak, işçi bir ailenin çocuğu olarak asla böyle bir yasanın... Bir insanın, bir babanın, çocuklarına ekmek götürmeye çalışan bir insanın köle tüccarlarına teslim edilmesini veya orada ofis denen şeylerle -adı ofis onların- siz kaç kişiyi... Burada milletvekilim çok güzel söyledi. Kaç tane tarım işçisinin dayıbaşıyla oturup çay içtiniz, kaçınız? Biliyor musunuz nasıl o insanlar sömürülüyor? Öğleyin önlerine bir ekmek bir de helva bir de bir bardak su koyup helvayla, ekmekle akşama kadar o insanlar çalışıyorlar. Yapmayın arkadaşlar! Siz bunları bildiğinizi, siz halkın içinden geldiğinizi, milletin iradesini temsil ettiğinizi söylüyorsunuz, o millet bizim milletimiz mi, sizin milletiniz mi ya da o milleti biz biliyorsak siz niye bilmiyorsunuz, sizin o bildiğiniz milletse bizim gördüğümüz millet kim? Özü bu.
O yüzden ben kesinlikle bu yasaya bir şekilde çekidüzen verilmesini, eğer çıkacaksa hiç olmazsa İŞKUR'un bu sistemin içine dâhil edilmesini... Ne var İŞKUR yapsın bu ofisleri, onlar kursun? Zaten çalışan memurlarımız yok mu? Onlar insanları sömürmez çünkü memur, denetlenebilir bir durumda. Bu ağaları kim denetleyecek? Siz şu andaki patronları denetleyebiliyor musunuz ki bu ağaları insan tüccarlarını, köle tüccarlarını denetleyebileceksiniz? O yüzden bu iş, bu yasa, İş Yasası'nı da -biraz önce sayın milletvekilinin de söylediği gibi- işçi haklarını da sulandırmaktadır ayrıca. Kaldı ki o İş Yasası'ndaki bir tek 11'inci madde de bile bu yasanın bütün geçici çalışma şekillerini karşılayan usuller mevcut. O zaman niye getiriliyor bu yasa? Onu gerçekten merak ediyorum.
Bunun dışında, yine de söylüyorum bir daha, bir daha üstüne vurgu yaparak: Bu yasa, insan pazarı, insan ticareti başlatacaktır. Dayıbaşlarının taşeron yapıldığı bir sistemdir bu. O yüzden ne olur, lütfen, buna, bir insan olarak, hekim olarak, vekil olarak, hepiniz bu işin içinde yaşayan sendikacı olarak itiraz ediniz, bir şekilde bunun düzelmesini sağlayınız.
Ben, tekrar, emek harcayan, burada vicdanını ortaya koyup bu yasanın değişmesi için çaba harcayacak arkadaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum. Bu çaba için gereken hassasiyeti gösteren, daha olgun ve daha insani bir boyuta gelmesi için çaba harcayan ve bu konuda gayretini ortaya koyan Komisyon Başkanımızı -arkadaşlarımızdan dinledim gayretini- kutluyorum. Sayın Bakanın da bu konuda, yeni bir bakan olarak, topluma... Yani ilk çıkardığınız yasa tasalarından biri bu olmasın Sayın Bakan. Bununla gelecekte siz de çocuklarınızdan utanacaksınız. O yüzden bu yasa maraba yasasıdır. Tekrar söylüyorum: Bu yasa kölelik yasasıdır. Bu yasaya asla izin vermeyin.
Teşekkür ederim.