ERHAN USTA (Samsun) - Çok kısa, Sayın Başkan…

Bu televizyon konusuyla ilgili veya kamera kaydıyla ilgili gerekçelerimi tekrar açıklamayacağım. Yani hakikaten, artık bu demokratik olgunluğu göstermek lazım. Yani gelin, son on yılda olduğu gibi bizim talep edip sizin reddettiğiniz bir şey olmaktan çıkaralım bunu bu yıl ya; burada bir şey yok. Ya, bu bütçe görüşmesi. Ya, bakın, ben şunu söylemiyorum -o da olsa, tabii, aliyyülâlâ olur, ayrı bir şey ama- normal, diğer kanun tekliflerinin görüşülmesi değil. Mesela, Genel Kurulda bütçe sürecinde televizyon nasıl oluyor? Normal zamanda sadece salı, çarşamba, perşembe televizyon olur ve saat dokuza kadar olur, değil mi? Ama bütçe sürecinde, her ne vakit olursa olsun, bütçe görüşüldüğü anda Genel Kurulda televizyon olur yani bir farklılık vardır, onu söylemeye çalışıyorum; görüşme usulü farklıdır, televizyonla ilgili tutum farklıdır. Bu Komisyonda da gelin, bunu yapalım yani bundan bir zarar görmeyiz. Dolayısıyla, hakikaten, bu sefer sizin farklı yaklaşımlarınızı görüyoruz, Komisyon da sizi çok takdir ediyor; bence bunu yapabilirsiniz. Yani bunu, tabii, yetkili karar organları ile Meclis Başkanlığı… Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanından izin almanız gerekiyor mu, onu bilmiyorum ama -yani, tabii, onun izni olmadan kuş uçmuyor, onu biliyoruz da- yasama ayrı bir erk olduğuna göre herhâlde oradan bir izin istenmeyecektir; bunu Meclis içerisinde, Başkanlık Divanıyla, kendi Divanınızla çözebilirsiniz diye düşünüyorum. Gerçekten, bunu bu sefer yine “Biz talep ettik, siz reddettiniz; oldubitti.”ye getirmeyelim. Bakın, bir hafta öncesinden konuşuyoruz; bunun kararı verilirse bir haftada tedbiri alınır, ondan sonra bu yapılabilir. Zaten çok az kaldı, zaten muhalefete düşeceksiniz; bu, size lazım daha fazla; dolayısıyla, bundan siz de faydalanacaksınız birkaç yıl sonra. Parti kalırsa muhalefete düşeceksiniz, belki AK PARTİ hiç kalmayacak, o ayrı bir husus ama muhalefete düşeceksiniz.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Kimin nereye gideceği hiç belli olmaz.

ERHAN USTA (Samsun) - Demokrasilerde olması gereken bir şey bu yani, değil mi? Buna itirazınız yoktur muhtemelen. Dolayısıyla, bu, hepimize lazım.

EJDER AÇIKKAPI (Elazığ) - Hayal dünyanız çok geniş Sayın Vekilim.

ERHAN USTA (Samsun) - O ayrı bir şey, o ayrı bir şey. Ben “Ben iktidar olacağım.” demedim ki ama siz bir gün muhalefet olacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, toparlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunun aksini söylerseniz bütün eleştirilerimizi kabul etmiş olursunuz; bu memlekette demokrasi yok demektir, diktatörlük var demektir, onu herhâlde kabul etmiyorsunuzdur.

Dolayısıyla, işin latifesiydi bu ama gerçekten, Sayın Başkanım, bu sefer “Biz talep ettik, yine siz reddettiniz.” pozisyonundan bu işi çıkaralım ve bunu yapalım. Bunda bir şey yok ya, bu zor bir şey değil. Ya, her gelişimde uzlaşma, el sıkışma, yumuşama denilen bir ortamda bunu yapmayacaksınız da neyi yapacaksınız diye düşünüyorum. Tamam mı? İnşallah, bunu sizden bekliyoruz yani çarşamba günü -30’u mu oluyor- 30 Ekimde kaydın olduğu -televizyon veya kamera, her neyse- bir görüşme talep ediyoruz Başkanlık Divanından.

Teşekkür ederim.