Komisyon Adı | : | (10/1806,1813,1827,1828,1829,1830) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Kasım Karataş ve Profesör Doktor Gülümser Gültekin Akduman tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 18 .12.2024 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum, sağ olun.
Öncelikle, hem Türkiye Büyük Millet Meclisindeki komisyonları hem de son dönemde oluşturulan çocukla, kadınla ilgili araştırma komisyonlarını çok değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Radiye Hanım da Değerli Başkanım da bilir, Komisyon üyesi olmasam da çok gönüllü olarak takip ediyorum.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Hoş geldiniz.
ELİF ESEN (İstanbul) - Her iki konu da üzerinde yıllardır çalıştığım konular. Dün Radiye Hanımla da İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Alt Komisyonu olan Çocuk Hakları Komisyonunda bir aradaydık ve konumuz, alanımız dijitalleşme; çok çok önemli bir risk potansiyeli ama bir yandan da olumlu taraflarından istifade edilmesi gereken bir alan. Bu anlamda, hem Radiye Hanım'a hem de size bu değerli yaklaşımlarınız için teşekkür ediyorum.
Değerli hocalarım, hoş geldiniz. Kasım Hocamızla biz Çocuk Hareketi sivil inisiyatifinde zaten bir aradayız; sağ olsun, kendisi danışma kurulunda çok kıymetli hocamız.
Çok keyifle her iki sunumu da dinledik. Zaten üzerine çok söylenecek bir şey yok, sadece kısa bir tespitte bulunmak istiyorum. Bir kötü olay yaşanmadan koruyucu, önleyici tedbirlerle bu olayın önüne geçebilmek mümkün ancak dijitalleşme -dediğim gibi biz bunu bir süredir çalışıyoruz- bu alanda bizim elimizi zayıflatan bir etki yapıyor çünkü dijitalleşme, bambaşka alanları ve ihmal, istismarın getirebileceği olumsuz sonuçları karşımıza çıkarıyor. Hem de devlet yapısı olarak, hükûmet yapısı olarak da bu dijitalleşmeyle dönüşmek zorunda kalan sistemler yani Bakanlıklar ve ilgili mevzuatlar, uygulamalar kısmı çok çok önemli. Burada sizin bize rehberlik etmeniz, alan açmanız, ilgili mevzuat değişiklikleriyle çalışmalarımızda yol gösterici olmanız da son derece kıymetli.
Şimdi, çocuğun ihmal ve istismardan ve şiddetten korunması, önlenmesi dediğimizde öncelikle aileden başlayan bir süreç var. Çocuğun ardından en yakın çevresi okul, arkadaşları, eğitimcileri ve ondan sonra da toplumsal çevresi. Buna köy ve mahalle bazından baktığımızda aslında köylerden öğretmenlerin, köy öğretmenlerinin çıkarılması bize burada bir dezavantaj oluşturuyor. Elbette imamımız da olsun, öğretmenimiz de olsun, farklı denge ve denetleme mekanizmaları olsun ki çocuk daha güçlü korunabilsin, birinin gözünden kaçanı öbürü yakalayabilsin. Ben bunun için Millî Eğitim Bakanlığının hele ki bu eylülde taşımalı sistemde, 50 kilometreden 30 kilometreye inen taşımalı sistemde tasarruf tedbirlerine giden o kırma uygulamasının son derece olumsuz olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda, bir revizyona, bir iyileştirmeye ihtiyaç var.
Şimdi, çok zaman almak istemiyorum çünkü çok konu var. Arkadaşımız CAPTA Yasası'ndan bahsetti; çok önemli bizim de bu anlamda revizyonlarımızın olması. Şimdi, sabah da saat 11.00'de Sayın Hulki Cevizoğlu'nun Başkanlığını yaptığı kadına şiddetle mücadeleye yönelik Araştırma Komisyonu vardı, ona da katılmıştım. Orada Değerli Aile Bakanımızı misafir ettik, onun sunumunu dinledik. O sunumun içinde şu vardı: İçişleri Bakanlığıyla birlikte çalıştıkları veri analizi yani aslında dijitalleşmenin olumlu tarafı, veri analizlerinin Bakanlıklar arası eş güdümünü ve senkronizasyonunu sağlayan bir sistem. Bu, bizim elimizi çok güçlendirecek bir şey ve çok da önerdiğimiz bir şey. Hani diyoruz ya, çocuk eğer -ne güzel anlattınız- bir sorun yaşıyorsa o çocuk okul öncesi de olsa o çocuğun resimlerinden biz bunu anlayabiliyoruz, ifadelerinden anlayabiliyoruz.
Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve beraberinde Adalet Bakanlığını da katarak söyleyeyim; o, daha sonraki etap ama bu üç Bakanlık aslında bir uyarı ve veri sistemiyle çocuk üzerindeki, aile üzerindeki riski tespit edebilir. Bununla ilgili önerileriniz olur mu? Şu an bir çalışma var ama sizin bakış açınızla "Şu da olsa çok iyi olur." diyeceğiniz bir konu olur mu?
Yine, koruyucu ve önleyici mekanizmaları, aile üzerinde, okul üzerinde sizler doğru ve yeterli buluyor musunuz şu anki uygulamaları? Yapılması gereken neler olabilir, hani kısaca maddelendirirsiniz öncelikleriniz neler olur? Onu sormak istiyorum. Öğretmenlere ve çocuklara sorunlu süreçlerde yol açacak bir mekanizma, öncelikle Millî Eğitim Bakanlığı ve yine Aile Bakanlığı sosyal hizmet birimleriyle ki mahalle bazlı sosyal hizmet birimleri bazı yerlerde şimdi yeni yeni uygulamaya geçiriliyor, bunun bütün ülkeye yaygınlaştırılması çok önemli. Burada nasıl bir mekanizma önerirsiniz yani ne olursa en hızlı koruyucu tedbir o Bakanlıklar aracılığıyla olabilir? İşte dediniz "Öğretmen çaresiz kalıyor." Yani ben bunu, bu uyarıyı görüp nereye söylerim, söylediğimde acaba aileye zarar verir miyim, acaba ben kendim zarar görür müyüm? Ya, bu nasıl bir denge ve denetleme mekanizması olmalı; iyi örnek var mı, iyi uygulama örneği, yurt dışı örnekler de verebilir misiniz?
Ve son olarak bir önerim olacak. 26 Aralık önemli bir tarih, ben de bu tür çocuk mahkemelerini takip eden vekillerden birisiyim; hem Narin davasını hem de yenidoğan çetesi davalarını takip ediyorum. Narin'de de yani o tarihlerden birinde Komisyon üyesi olmasam da ben doğalında onlardan birinde olacağım zaten.
Şimdi, bunların dışında, yetiştirme yurtlarını da çok önemli buluyorum yani Bakanlığın çok inisiyatifinde olmadan da gelişen durumlar olabilir yani uygulayıcılarda sorun oluyor birçok durumda. Bizim Komisyon olarak -Komisyon üyesi olmasam da- yine tekrarlıyorum...
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Fahri Komisyon üyemizsiniz.
ELİF ESEN (İstanbul) - Fahri Komisyon üyesi olarak bu tür yetiştirme yurtlarına da Sayın Başkanım, böyle habersiz ziyaretlerde bulunsak, milletvekilleri olarak gözlemlesek; hani bunu da naçizane öneri olarak iletmiş olayım. Kıymetli bir Komisyon çünkü bu.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.