KOMİSYON KONUŞMASI

SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.

Komisyon Başkanımıza ve hocalarımıza ben de çok teşekkür ediyorum yani sosyal yaranın ötesine geçmiş bir meselemizle alakalı duyarlı çalışmaları, bugüne kadarki çalışmaları için de teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii yani mahremiyeti en üst seviyede olan konudan bahsediyoruz yani hem çocuklar hem de özellikle istismar meselesi. Burada, zannediyorum, bakanlık aşamalarına ilerleyen zamanlarda geleceğiz. İlk toplantım olduğu için bir önceki toplantının sadece tutanaklarına bakabilmiştim. Tabii, şimdi, bu önleme meselesi yani her konudaki gibi mutlaka hepimizin üzerine eğilmesi gereken, sonradan telafisinin çok zor olduğu, telafisinin başka yaralar açtığı hatta telafisinin çoğu zaman mümkün olmadığı bir hadiseden bahsettiğimiz için bütün meselemiz aslında önleyici politikalara yönelik bir çalışma yapmak. Şimdi, burada, özellikle tabii, Aile Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının üzerinde özellikle önleyici olma anlamında özel bir sorumluluk var. Ben daha önceki yıllarda... Tabii, bu konular hepimizin çalışma alanları. Millî Eğitim Bakanlığı, konunun ders kitaplarında müfredata konulacağıyla alakalı zannediyorum bundan beş altı yıl önce bir açıklama yapmıştı ve bunun çalışmasının yapıldığı ifade edilmişti yetkililer tarafından ama sizlerin sunumlarından anladığım kadarıyla müfredatta böyle bir çalışma henüz yok değil mi?

PROF. DR. GÜLÜMSER GÜLTEKİN AKDUMAN - Millî Eğitimin müfredatından ziyade ben YÖK programlarında... YÖK programlarında böyle bir dâhil olma durumu söz konusu değil. Üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlarında bununla ilgili herhangi bir...

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Öğretmen yetiştiren okullarda olmadığını söyledi.

SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Tamam ama hani zannediyorum, MEB'in de ders kitapları içeriğine henüz geçmemiş. Millî Eğitim Bakanlığıyla bir toplantımız olacak mı?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Olacak, olacak.

SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Çünkü bunun en önemli ayağı orada diye görüyoruz. Tabii, bu cinsel dokunulmazlığa karşı suçların en aşağı yarıya yakını çocuklar üzerinden gerçekleşiyor. O yüzden okul aşaması burada çok önemli oluyor. Burada sizlerden belki almak istediğim bilgi şu olabilir: Çocukların daha fazla susması mı yoksa yetişkinlerin çocukları dinlememesi mi olayın açığa çıkmamasında daha fazla etkili? Yani verilerde bunun hangisiyle karşılaşıyorsunuz diye sormak istiyorum.

Rehber öğretmenlerin, maalesef... Tabii, her okulda bir pedagog şu an var mı? Varsa da zaten okul nüfusları çok yüksek, belki yetmiyordur ama gördüğümüz kadarıyla da rehber öğretmenlerin kendilerine iletilen bir vakadaki fonksiyonu daha çok onu adli makamlara sevk etmek düzeyinde oluyor. Burada rehber öğretmenler üzerinden aslında bir eğitim çalışması yapılması gerekiyor gibi gözüküyor. Tabii, bu da Millî Eğitim Bakanlığının şeyi ama hani sizin bu konulardaki bilginize başvurmak açısından, o toplantılara da hazırlıklı olmak açısından siz daha fazla vâkıfsınız konuya. Bu sorularımı sormuş olayım.

Bu güven ilişkisini sağlayacak mekanizma... Aslında ben aileden daha önce okulun geldiğini düşünüyorum çünkü kişinin en yakınına bunu anlatmak çok zor bir şey. Bir adım ötedeki yani yabancı gibi durup ama kendisiyle güven ilişkisi oluşan kişiyle paylaşması çocuğun daha hayatın olağan akışında normal bir şeye karşılık geliyor.

Bu sorularıma cevap alabilirsem memnun olurum.

Teşekkür ediyorum.