VELİ AĞBABA (Malatya) - Öncelikle çok teşekkür ederim.

Sunum için de teşekkür ederim.

Tabii, aslında birkaç soruyla başlamak istiyorum ben burada. Geçtiğimiz yıl da eleştiriler olmuştu, maalesef denetim yok, denetim vekillere kapalı, resmen içi boş bir rapor gibi gözüküyor. İzlerken de biraz gülümsedim, özellikle at yarışı ve şans oyunlarıyla ilgili 931 milyon dolar gelir elde edildiği, 270 milyon dolar -sanırım- vergi elde edildiği söyleniyor. Demek ki umudumuz at yarışlarına ve şans oyunlarına kalmış durumda. Teşvik de ediyorsunuz herhâlde; bu at yarışlarını, şans oyunlarını teşvik ediyorsunuzdur mutlaka gelir artsın diye. Bir de siyaset açısından -bunu size söylemiyorum, bunu buraya söylüyorum, AK PARTİ'ye söylüyorum- bu bir ikilem, bir çelişki; bir taraftan yarışları, at yarışlarını, kumarı çok doğru bulmuyorsunuz ama parayı da oradan kazanıyorsunuz. Bu nasıl bir ikilem, onu da merak ediyorum. Tabii, diğer zararlı alışkanlıklarla ilgili de aynı şey var. Hem alkolle ilgili hem sigarayla ilgili de maalesef vatandaşı bağımlı yapmış durumdasınız. Bu bir siyasi ikilem, onu söylemek istiyorum.

Şimdi, hep gündeme geliyor; burada, tabii, Türkiye'nin en kıymetli kuruluşları Varlık Fonunda. Örneğin, bu Varlık Fonundaki yönetim kurulu üyeleri neye göre belirleniyor, ne kadar maaş alıyor? Bunu merak ediyoruz. Birçok değerli şirket var, Türkiye'nin göz bebeği şirketler Varlık Fonunda. Burada, örneğin, eski milletvekilleri Turkcell'de ne görev yapıyor, acaba ne işlevleri var -onu merak ediyoruz- ya da TELEKOM'da ne yapıyor? Onu da merak ediyoruz. Turkcell, TÜRK TELEKOM daha teknik olan meseleler, daha teknik bilginin olması gereken yönetim kurulu üyelikleri ama burada ömürlerinde cep telefonu açıp kapamak dışında hiçbir deneyimi olmayan insanlar hem TELEKOM'un hem Turkcell'in yönetim kurulu üyeleri ki siz de Turkcell'in yönetim kurulu üyesisiniz. Gerçi sizin mesleğiniz uyum sağlıyor. Örneğin, Boğaziçi Üniversitesinin Rektörü Turkcell'in yönetim kurulu üyesi. Burada hem kimler yönetim kurulu üyesi hem ne kadar maaş alıyorlar, makam araçları var mı? Bunları merak ediyoruz. Konutları var mı, lojmanları var mı? Bunları merak ediyoruz. Ayrı harcama limitleri var mı? Çünkü bankalarda, biliyorsunuz, yönetim kurulu üyelerine -zaman zaman kamuoyuna yansıyor- açık kredi kartı verildiği falan söyleniyor; bunu da merak ediyoruz. Yine, Türkiye'nin çok değerli bankaları, Halk Bankası, Ziraat Bankası, Vakıfbank sizin kapsamınızda. Burada da yönetim kurulu üyeliklerine baktığımız zaman, örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıp daha sonra kendi ilçesinde seçim kazanamayan bir eski siyasetçinin uzunca yıllardan beri yönetim kurulu üyesi olduğunu görüyoruz. Yine, burada Grup Başkan Vekilliği yapıp, AK PARTİ Grup Başkan Vekilliği yapıp, daha sonra siyaseti bırakıp emekliliğini Halk Bankasında geçiren milletvekilleri var. Bu Halk Bankası, Ziraat Bankası, TÜRK TELEKOM, Turkcell acaba emekli yeri mi? Onu da merak ediyoruz. Yani milletvekilliğinden emekli oluyorlar, milletvekilleri siyasette görevi bırakınca direkt buralara kapak atıyorlar.

Sayın Yegin, inşallah sizin de öyle bir hedefiniz yoktur. Gerçi siz daha gençsiniz. Onu da söylemiş olayım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Öyle bir niyetim yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, bakın, arkadaşlar, yaşı 80'i geçmiş -yani emeklilik yaşı biliyorsunuz 65- arkadaşlarımız bankaların yönetim kurulu üyesi. Neden? Yani herhâlde kimseyi bulamadığınızdan. Örneğin, siz iyi bir eğitim almışsınız -gerçi size çok laf söylemiyoruz çünkü bizim muhatabımız siyasetçiler- sizin eğitiminize bakıyoruz, bir anlamı var yani ama 80 yaşındaki bir eski siyasetçi ağabeyimizin neyinden faydalanıyorsunuz Allah aşkına yani ne yapıyor, hangi bankacılık deneyimi var? Adam bakanlık yapmış yıllarca, ömründe bankamatikten para çekmemiş, danışmanlar çekiyor; ömründe bankadan -belki gençken- para yatırma çekme dışında hiçbir deneyimi olmayan arkadaşlar yönetim kurulu üyesi. Şimdi buradan soruyorum: Allah aşkına bu sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu, bu etik mi?

Örneğin, Orhan Yegin, sen bildiğim kadarıyla, eskiden AK PARTİ geleneğinde siyaset yapmış bir arkadaşımızsın. Yanlış bilmiyorum, değil mi? Ama bakın, örneğin, jöleli var, neydi onun ismi?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bilmiyorum, takip etmiyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen biliyorsun, Yiğit Bulut; takip ediyorsun. Bütün siyasetinize o karar veriyor şimdi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne münasebet! Sizi ilgilendirmez.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı polemiğe girmeyelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Örneğin, Sayın Mehmet Muş gitmiş, bileğinin hakkıyla çalışmış, özel sektörde çalışmış, siyasete atılmış, Bakanlık yapmış, şimdi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı. Yiğit Bulut sizin siyasetinizi de belirliyor, yönetiyor. Yiğit Bulut, biliyorsunuz, malt viski içiyor, sayenizde içiyor. Şimdi, bu Yiğit Bulut Allah aşkına ne yapıyor orada, kaç maaş alıyor? Bunu hakikaten ciddi olarak soruyorum. Bu yönetim kurulu üyeleri ne kadar maaş alıyorlar, ne iş yapıyorlar? Bunu merak ediyoruz.

Şimdi, bir başka mesele daha var Sayın Genel Müdürümüz. Şimdi, biliyorsunuz, Halk Bankası da -ne kadar siyasi yönetilse de- Ziraat Bankası da BOTAŞ da Türk Hava Yolları da aslında burada bulunan herkesin göz bebeği kuruluşlar yani hepimizin ortak değeri, işte, Vakıfbank da Türk Hava Yolları da. Şimdi, bunların sponsorlukları kimlere veriliyor? Biz biraz biliyoruz ama bunu da insan sormak istiyor. Bir de bakın, dedim ya, TÜRK TELEKOM'u herkes kullanıyor, Türk Hava Yolları bizim her tarafta göz bebeğimiz bir kuruluşumuz; hepimiz biniyoruz, işte, CHP'li de biniyor, DEM'li de biniyor, herkes biniyor. Peki, bu kuruluşlar kime reklam veriyor? Örneğin, Ziraat Bankası kime reklam veriyor? Halk Bankası kime reklam veriyor? Vakıfbank kime reklam veriyor? Türk Hava Yolları kime reklam veriyor? Ben şimdi baktım, örneğin, Türkiye'nin en çok izlenen kanallarından biri olan Halk TV'ye 1 TL'lik Ziraat Bankasının, Halk Bankasının, bankaların reklamı yok. Niye acaba? Yani örneğin, sadece A Haber'i izleyenler mi, sadece Sabah gazetesini okuyan insanlar mı bu hizmetten faydalanıyor? Sonuçta siz profesyonel birisiniz yani bu şirketlere bütün kesimleri görecek şekilde reklam vermek gerekmez mi, sponsor olmak gerekmez mi? Bu, etik olmayan bir durum. Şimdi, Türkiye'de herkes farklı kanallar izliyor, farklı mecralardan besleniyor, internet siteleri okunuyor ama internet sitelerine bir girin, gazetelere bir girin, her gün bizimle ilgili olağanüstü belgeseller yapıp her gün bize küfreden haber kanallarını izleyin, bütün bu Varlık Fonu şirketlerinin tamamı bunlara reklam veriyor ama farklı mecraların izlediği, bizim gibi insanların izlediği ya da farklı muhalif insanların, Hükûmete muhalif insanların izlediği ama hizmetinden faydalandığımız kuruluşlar maalesef bu kanallara reklam vermiyor, bu kanallara sponsor olmuyor, bu programlarla geçiştirmeye çalışıyor. Bu, ciddi etik bir konu değerli arkadaşlar. Bakın, sonuçta hepimiz vergi veriyoruz, hepimiz bu hizmetlerden faydalanıyoruz; uçağına da biniyoruz, bankasına da gidiyoruz ama reklam verirken etik olmayan, ahlaki olmayan bir şekilde, kul hakkı yenecek bir şekilde maalesef, bu kuruluşlar reklam alamıyor.

Bir başka konu da -zamanım az, inşallah, Sayın Başkan, kimse konuşamadığı için artırırız- şu: Bakın, bir TÜRK TELEKOM meselesi var değerli arkadaşlar; herhâlde bizim tarihimizin yaşamış olduğu en büyük yolsuzluk -sözle ifade edemiyorum- en büyük kepazeliklerden biri. Biliyorsunuz 6,5 milyar dolar civarında özelleştirildi TELEKOM, tarihimizin en büyük yolsuzluğu. 2005 yılında TÜRK TELEKOM Lübnanlı Hariri ailesi ile Suudilerin ortak olduğu Oger'e 6,5 milyar dolara satıldı. Peki, sonra Hariri borcunu ödemeyince yüzde 55 hisseyi tekrar Varlık Fonu olarak satın aldınız. Burada da ifade etmişsiniz, Oger Telekom -kasasında 2 milyar dolar nakit var- 2005-2015 yılları arasında 14 milyar dolar kâr ediyor, 2016'ya kadar kârın 12,6 milyarını temettü olarak Oger ailesi alıyor, sonra Hariri, Oger ailesi 2016 yılında TELEKOM'u 3,5 milyar borçlandırıyor ve 4,5 milyar dolara Türk bankalarının üzerinde kalıyor. Varlık Fonu 2022'de TÜRK TELEKOM hisselerinin alınabilmesi için toplam 11 bankadan 1 milyar 581 milyon 790 bin lira kredi çekiyor, TÜRK TELEKOM'un, uğratılan milyarlarca zarardan sonra geri alınmasını için çekilen kredinin lira cinsinden karşılığı bugünkü kurla birlikte faizler hariç 56 milyar. Bu şekilde baktığımız zaman hakikaten, bakın, burada herkese söylüyorum: "Yerliyiz, millîyiz." diyorsunuz; ya, Türkiye'nin göz bebeği, yıllar önce kurulan bir TÜRK TELEKOM şirketi Hariri ailesine resmen önce içi dolu teslim ediliyor, sonra boş olarak büyük bir yolsuzlukla teslim alınıyor. Maalesef -biraz önce söyledim- bunu bir başka ülkede yapsanız Hükûmet düşmesini bırakın, hakikaten bu büyük bir suç yani kamuyu zarara uğratmaktan insanlar yargılanır ama maalesef, bizde bir cezasızlık kültürü egemen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, yine çeşitli iddialar var. Örneğin, Türkiye Varlık Fonunun örtülü ödeneğinden 25 milyon doların filmlerdeki gibi kaptıkaçtı yapıldığı iddia ediliyor, "75 milyar dolar yabancı yatırım getireceğim." diyerek 25 milyonun tokatlandığı iddiası var. Eski CEO'nun ifadesine göre hukuk bürosuna 4 milyon dolar, MacKenzie firmasına 6 milyon dolar ve diğer firmalara çeşitli paraların ödendiği ifade ediliyor ama bu konuda da bir kişi tutuklandı, tahliye edildi, şu anda tutuklu kimse yok, 25 milyon dolar da çöpe gitmiş durumda.

Şimdi, bu kâr eden şirketlerin zarara sürüklendiği gözüküyor; Halk Bankası, BOTAŞ, PTT, Ziraat Bankası, ÇAYKUR, TÜRKŞEKER gibi kamunun gelir getirici çok sayıda kurumunun da maalesef, zarar ettiği görülüyor. Acaba bu "görev zararı" diye biraz önce... Örneğin, bankaların görev zararı, Ziraat Bankasının görev zararı ne?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bir dakika verdim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum.

Acaba çiftçiye verdiğiniz krediden, paradan mı ya da Halk Bankasının esnafa verdiği kaynaktan mı destekliyorsunuz, yoksa basına çok sık yansıyan, çok ciddi kredilerle gazete alımlarına, televizyon alımlarına, çeşitli yatırımlara mı para aktarılarak görev zararı yaşanıyor; bunun açıklanmasını bekliyoruz. Bu hem Yönetim Kurulu... Devletin kuruluşları, özel şirket... Örneğin, siz bir özel şirket sahibi olsanız vallahi bu Yönetim Kurulu üyelerini kendi şirketinizde çalıştırmazsınız çünkü bir liyakat lazım, bir meslek bilmesi lazım. Maalesef, devletin kurumları, özellikle bu Varlık Fonundaki kurumlar çiftlik gibi kullanılıyor. Kimin çiftliği diyecek olursanız, tabii ki iktidarda olanların çiftliği; onların çiftliği gibi kullanılıyor yani fakir fukaranın iş bulamadığı bir dönemde, insanların intihar ettiği bir dönemde maalesef, hiç ihtiyacı olmayan insanlara birer siyasi rüşvet dağıtılarak memleket idare edilmeye çalışılıyor.

Ben sunumunuz için tekrar teşekkür ediyorum.