Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2023 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/948) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .01.2025 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonumuzu ve heyetini saygıyla selamlıyorum.
Varlık Fonu üzerine konuşuyoruz. İlk eleştirilerim -tabii, diğer arkadaşlarım da yaptılar- normalde ekim ayında denetimin yapılması gerekiyordu; geçen yıl da böyle oldu, sürekli iki buçuk aylık ve üç aylık bir ertelemeyle Meclise geliyor ne yazık ki. Geçen yıl 1 Şubatta geldi, bu yıl da 14 Ocakta Meclise ancak gelebiliyor. Tabii, bu Varlık Fonu meselesinin aslında bütçe fazlası olan ülkelerde olduğunu biliyoruz, bizdeki sanki varlıktan değil de darlıktan oluşturulmuş gibi görünüyor. Elbette bu Varlık Fonunun başında Cumhurbaşkanı var, Yönetim Kurulunu o atıyor, denetlemeyle ilgili firmaları o belirliyor. Dolayısıyla her türlü yetki Cumhurbaşkanında ama vekillerimizin de bahsettiği gibi kurumlarda zararlar hâlâ devam ediyor. Geçen yıl yaptığım bir konuşmada ÇAYKUR'un zarar edip etmediğini ve neden herhangi bir teminat altında olup olmadığını yani Varlık Fonunda bir teminatta olup olmadığını sormuştum. Siz de bana "Yok böyle bir şey, bir teminata verilmedi." demiştiniz. Şimdi, merakım şu: ÇAYKUR ve benzeri olan KİT'ler herhangi bir teminat için eğer kullanılmıyorsa niçin Varlık Fonunun içinde durmaya devam ediyor.
Tabii, Fonun denetimiyle ilgili rahatsızlığımız da biraz şurada: Burada birçok konuda olduğu gibi aslında bilgi edinme veya gizlilik nedeniyle BOTAŞ'ta işte, gaz alımıyla ilgili bilgilere erişmek örneğin mümkün değil, bunun yasağı var. Yani bu aslında Türkiye'de sadece bu alanda yaşanmıyor, Türkiye'nin birçok yerinde bu alanda benzer şeyler var. Bakın, özellikle iktidar milletvekilleri dinlesin, geçen yıl itibarıyla nelerle karşılaşmışız kısa başlıklara bir bakalım. Mesela, bir milletvekili olarak bir üniversitenin kampüsüne alınmamak gibi bir karar verilmiş, bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuşuz ama buna dair herhangi bir sonuç çıkmamış. Mesela, kayyumların sürekli olarak atandığını görüyoruz; en son, kayyum olmasa bile Beşiktaş Belediyemizde yaşanan ve onunla ilgili bilgi alma isteğimize karşılık yine gizlilik kararı nedeniyle Emniyette herhangi bir bilgi verilmediği, savcılıkta herhangi bir soruşturmaya ilişkin bilgi verilmemesi gibi sonuçlarla karşılaşıyoruz. Bir Emniyet müdürünün, bir Emniyet müdürlüğünün denetleme yetkisi olan milletvekillerini kendi müdürlüğüne almamak gibi bir cürete nereden kapıldığını işin doğrusu merak ediyorum. Sadece bu değil; örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında yapılan İzleme Değerlendirme Kurulu toplantısına bir milletvekili olarak katılmış olmam ve orada ÇED süreciyle ilgili bilgileri paylaşmak üzere kendi söylediklerimi tıpkı burada yaptığım gibi kayıt altına almam dahi engellendi Komisyon Başkanı tarafından, Genel Müdür tarafından. Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekili olarak bu tür engellemelerle sık sık ne yazık ki karşılaşıyoruz. Varlık Fonu üzerinden de söyleyebileceğim şey yine bununla ilgili bilgilendirme hakkımızın yeterince olmadığıdır. Tabii, bu konuda kararları elbette Cumhurbaşkanının verdiğini de biliyoruz, yetki sizde değil ama belki bu cümleleri duyar diye ifade ediyoruz.
Sunumunuzun içinde en çok dikkat çekici olan şey gerçekten de legal ve devlete ait lisanslandırılmış özellikle bu at yarışlarında sözleşmeye bağlanmış olan işler nedeniyle toplanan vergilerin yaklaşık 2 katına çıktığı şeklinde bir ifade var; bunun doğruluğuna inanıyorum, beyanınıza inanıyorum ama buradan şuraya gelmek istiyorum, benim için önemli olan şudur: Bugün için SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine yüzde 15,5 zam yapılırken çalışan memur ve emeklisine yine yüzde 11,54 zam yapılırken bu at yarışından gelen artışların memura, çalışana, işçiye herhangi bir yansımasının olmaması ve başka yerlerde kullanılmış olmasından dolayı bizim için hiçbir kıymetiharbiyesinin olmadığını da söylemek zorundayız.
Dolayısıyla son olarak sözlerimi şöyle toparlayacağım: Toplamasını biz yapıyoruz, fabrikasının kurulması için vergilerini biz verdik, çayın yüklemesini biz yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı bizi duysun; ÇAYKUR'u, özellikle zarar eden ÇAYKUR'u Varlık Fonunun içinden çıkartılmasını sağlasın.
Teşekkür ediyorum, sözlerimi bitiriyorum.