Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | SGK temsilcileri tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .01.2025 |
KAYIHAN PALA (Bursa) - Teşekkürler.
Öncelikle, sunumlar için teşekkür ediyorum. Gerçekten bazı sorularımızı yanıtlama olanağı sağladı. Ben şöyle bir duyguya kapıldım: Bir kere, kurum çalışanları ve yöneticileri büyük bir özveriyle sorunları saptamaya ve çözmeye çalışıyorlar, bundan memnuniyet duyduğumuzu söylemek isterim ancak iki tane makro sorun olduğunu görüyorum. Birincisi, bir kere kurumda, İstanbul başta olmak üzere, ciddi bir personel eksikliği var. Yani az önce Sayın İl Müdürü bazı açıklamalar yaptı, "Türkiye'deki bütün özel hastane yükü" diyebileceğimiz yükün üçte 1'ini kaldıran İstanbul'da yaklaşık 50 hekimle denetleme işini -o da, bilgisayar başında- çözmeye çalışıyorlar, bunlar kabul edilebilecek durumlar değil. Eğer gerçek bir denetim yapılmasın diye kasıtlı olarak bir görevlendirme yapılmıyorsa o zaman büyük bir yönetsel zaaf var demektir, bunun altını çizelim.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - "Kadrolar boş kaldı." diye açıklama yaptılar ya, ilan edilmiş, tercih edilmemiş.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Şöyle: Kadrolar niye boş kaldı? Çünkü kadroların doldurulması için siz yeterli özlük hakkı tanımazsanız elbette kadrolar boş kalır ama az önce memnuniyet duyarak bir öğrencimle karşılaştım, kendisi uzman olmasına rağmen büyük bir şevkle orada çalışmayı tercih etmiş, bundan büyük memnuniyet duyuyoruz ama herkesten böyle bir özveriyle çalışmasını beklemek doğru değil. Biz, burada, denetim ekibi oluşturabilmek için bir kere gerekli düzenlemeleri başta Sağlık Bakanlığıyla eşgüdüm içinde çalışabilecek bir program oluşturma koşuluyla mutlaka sağlamalıyız, yasal düzenleme yapma ihtiyacı varsa -ki gördüğüm kadarıyla var- orada da biz Komisyon üyeleri olarak gerekli düzenlemeler için önerilerimizi sıralayalım. Bu arada, az önce doktor hanıma bir borcumuz vardı, bizim söyleyeceklerimizi kendisi söylemiş oldu. Ben, Uşak Milletvekilimizle birlikte size ve Erol Bey de içinde olmak üzere arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Çünkü burada biz -sakın yanlış anlamayın, gelen herkese söylüyoruz- kimseyi yargılama durumunda değiliz ama çok büyük bir sorun olduğunun hepimiz farkındayız, bu sorunu yalnızca pansuman önlemlerle değil, kök nedenlerine inerek nasıl çözebileceğimiz konusunda fikir üretmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla ciddi bir personel eksikliği olduğu anlaşılıyor, ayrıca da kurumun olayları öngörme açısından potansiyelinde bir zayıflık var. Az önce, Sayın Bakan Yardımcımızın bu konudaki konuşmasında da söylemiştim. Yani bir Şafak Hastaneler Grubuyla ilgili 32'den fazla anlaşılan soruşturma açılmış ve Bakan Yardımcımızın söylediğine göre 100'ün üzerinde davalaşma olmuş, burada demek ki biz bu süreci yönetmekle gibi problem yaşıyoruz. Bunlar çok daha önceden öngörülüp buna ilişkin gerekirse -yalnızca o hastaneler grubuyla ilgili söylemek istemiyorum- bir yasal düzenlemeler zinciriyle SGK'nin soyulmasının önüne geçecek tedbirler alınması gerekirdi, şu ana kadar bunun yeterince alınamadığını görmüş oluyoruz.
Şimdi, ben sorularımı sıralamak isterim. Birincisi -Sayın Bakan Yardımcımız siz yanıtlarsanız memnuniyet duyarım- bugüne kadar sizin kurumunuz tarafından açılan soruşturmalar sonucunda kaç çete saptanmıştır? Çete, bizim avukat arkadaşlarımızın bize verdiği bilgiye göre 3 ya da daha fazla kişinin örgütlü olarak, kurumu soymak için, ondan yarar elde etmek için yaptığı işlemler. Şimdi, benim elimde bana iletilen bazı dosyalara göre 6 tane çete ben zaten saptamış durumdayım, isterseniz bunların ayrıntılarını size de verebilirim ama zaten sizin kurumunuzda açılan soruşturmalar sonucundan söylüyorum. Bir tanesinin örneğini vereyim. "Bir ilaç endikasyonu dışında kullanılarak kurum 819 milyon TL zarara uğratıldı." diye bir müfettişler raporu var ve o raporda bu 819 milyon TL zarara uğratılmasının arkasında ilaç şirketi temsilcilerinden kurum temsilcilerine kadar giden silsilede bazı kişilerin sorumlu olduğuna ilişkin iddialar var yani 3'ten fazla kişi. İşte, bir başka soruşturma dosyasında on yıl içerisinde kurumun güncel rakamla 15 milyar lira zarara uğratıldığı hesaplandığının iddiası olduğu, 3 şirket tarafından endikasyonu dışında gereksiz olarak SUT'a işlenmiş ve bu nedenle uzun yıllar boyunca kullanılmış bir maddeyle ilgili ya da bir hastaneler grubunda gereksiz olduğu bilim insanları tarafından da kanıtlanmış göz operasyonları -ki bir milletvekilimiz benden önce söylemişti- gibi. Dolayısıyla kaç çete saptadığınızı bize bildirebilirseniz bu çetelerdeki ortak noktalar üzerinden yola çıkarak bundan sonra çeteleşmenin önlenmesine ilişkin neler yapmamız gerektiğini daha fazla gündeme getirebiliriz.
Bir başka önemli sorun, 63'üncü slaytta gündeme getirilen bu sağlık hizmeti sunucularının denetim istatistiklerine ilişkin. Şimdi, burada, 2021 yılı baz alınarak 2024 Kasımına kadar bazı sayılar verilmiş. 2021'de 672 toplam denetim sayısı, hastane, eczane, tıp merkezi, diğerleri, sonra 1976'ya çıkmış, pandemi etkisi ise bu eğer anlaşılabilir bir şey ancak geçmiş ile şimdiyi kıyaslayabilmek için -daha önce söylemiştim- bunu böyle birkaç yılla sınırlamak yerine en az on yıllık bir zaman, trend analizine ihtiyaç var. Yani on yıl içerisinde kaç tane özel sağlık kuruluşuyla anlaşma yapılmış, bunların kaçı denetlenmiş? Örneğin, bunlar içerisinden kaçı hastane, kaçı eczane, kaçı tıp merkezi? Burada bir farklılık var mı? Çünkü bu yenidoğan çetesi iddianamesindeki bulgular, bunları bizim derinlikli incelememizi zorunlu hâle getiriyor.
Bir ikinci konu şu: 2021'i dışarıda tutalım, 2022, 2023 ve 2024'e baktığımızda özellikle yersiz ödeme tutarında 2023'te 2022'ye göre bir azalma, 2024 Kasım itibarıyla da bakıldığında 2022 ve 2023'e göre bir azalma var. Gerçekten, bu yersiz ödeme tutarındaki azalmayı nasıl yorumluyoruz? Bir yandan bu çeteleşme faaliyetleri daha fazla gün yüzüne çıkmışken bunların açıklanması, daha doğrusu bu istatistiklerin biraz daha konuyu net analiz edebilecek düzeyde sunulması gerekir, bunu söylemiş olayım.
Şimdi, bir başka önemli soru, birkaç defa söylendi ama tutanaklara da girmesinde yarar olduğu için özellikle dile getirmek istiyorum. Bakın, siz de biliyorsunuz, 19 tane hastane söz konusu ama 15'i sizin tarafınızdan gündeme alınmış, ben iddianameyle karşılaştırdım. Şimdi, size adlarını okuyacağım dört tane hastane... Bilmiyorum kurumla anlaşması olup olmadığı ama sizler bunu söylerseniz memnun oluruz. Birinci hastane, iddianamede adı geçiyor ama sizin size sunumunuzda adı geçmiyor, Yonca Sağlık Hizmetleri Beylikdüzü Medilife Hastanesi, ikinci hastane, Refik Arslan Bağcılar Şafak Hastanesi -ki Şafak Hastanesi grubuyla ilgisi olduğu herhâlde çok açık- üçüncü hastane Ekip Sağlık TRG Hastanesi ve dördüncü hastane Beymed AŞ Birinci Hastanesi. Dolayısıyla bunlar niye sizin grubunuzda yok? Yalnızca anlaşma olmadığı için mi yoksa özellikle şu soruyu sorma ihtiyacı duyuyorum...
ALİ KARAOBA (Uşak) - TRG var 2'nci sıradakinin alt grubu, ikisi de aynı şirket muhtemelen.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Öyle mi? Neyse onun yanıtlarını alalım, tutanaklara da geçsin.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Ayrı şirketler açarak yapmışlar.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Evet, ayrı şirketler olmuş olabilir ama bu konuyu açıklığa kavuşturmamızda yarar var, birazdan yanıtını alırız.
Şimdi, bir önemli husus da şu: Ben açıkçası anlayamadım, İstanbul grubunda Adıyaman'ın ne işi var?
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Yani benimle bir alakası yok.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Komisyon Başkanına sordum "Bir ilginiz var mı?" diye, bana yanıt veremedi. Dolayısıyla gerçekten çok tuhaf bir durum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, ben de bu sorunun cevabını merak ediyorum.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Şimdi, bir başka önemli konu şu: Az önce, verdiğiniz rakamlar içerisinde bu hastanelerden bir tanesine tedbir kararıyla ödeme yapılmış, Bağcılar Şafak Hastanesi. Diğerlerine ödeme yapılmazken bu hak ediş tedbir kararıyla niye ödenmiş acaba? Bunu da açıklığa kavuşturabilirseniz seviniriz.
Şimdi, bakın, aylık 2,2 milyar TL ödemenin olduğu bir yerde bu hastanelerin tamamının ödemesi durdurulduğunda ödenmesi gereken tutar 255 milyon TL gibi, bana sorarsanız düşük bir tutar görece olarak. Dolayısıyla sorum şu: Şimdi, bu iddianameye girmiş hastanelerin tutarları bu kadar görece düşükken acaba diğer hastanelerde de benzer bir sorunun var olma ihtimali üzerinden herhangi bir analiz çalışması yapıldı mı? Herhangi bir bu konuda ele geçen bulgu var mı?
Bir başka önemli soru şu: Biliyorsunuz, SGK'nin anlaşma imzaladığı hastanelerin bir bölümü tekil hastaneler, bir bölümü de zincir hastaneler. Şimdi, bize gelen şikâyetlerde Şafak Hastaneler Grubu dışındaki birkaç zincir hastaneye ilişkin de yoğun şikâyetler var, bunları size de yansıdığı için benden daha iyi bildiğinizi tahmin ediyorum.
Şimdi, bir sürü konuda risk analizi yapmışsınız ki elinize sağlık ama onların raporlarını da görmek isteriz, özellikle gösterdiğiniz üç, sonundaki risk analiz raporlarını istediğimizi kayıtlara geçsin diye buradan da söylemiş olayım. Acaba, zincir hastaneler ile tekil hastaneleri karşılaştırıp SGK kaynaklarının kötüye kullanımı açısından aralarında bir fark olup olmadığına ilişkin herhangi bir analiz yaptınız mı? Yapmadıysanız yapmayı düşünür müsünüz? Çünkü biz bu tür kötüye kullanım ortadan kaldırılsın diye öneri sunarken bir hastanenin zincir hastane içerisinde olup olmamasının önemini de vurgulamak zorundayız Şafak Hastaneler Grubu bu konuda çok önemli bir örnek olduğu için.
Teşekkür ederim.