KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KARAOBA (Uşak) - Ben de Sayın Başkanın sunumuna ve konuklarımıza teşekkür ediyorum geldikleri için.

Aslında şöyle bir gerçeklik var, bunu görelim arkadaşlar: Bugün 88 yataklı bir hastane ruhsatı 6 milyon dolara satılırken Sosyal Güvenlik Kurumunun ödediği cüzi paralarla bugün beş yıldızlı oteller statüsünde olan özel hastanelerin ayakta kalması zaten mümkün değil. Bu ülkenin bir gerçekliği hâline geldi. Bunun temel sorunu parasallaştırdığımız sağlık sistemi. Yani bugün siz devlette popüler hâle gelirseniz, çok iyi bir hekimseniz özel hastaneler sizi transfer ediyor.

Şimdi, denetim çok iyi. Doktor hanım, oradan Tabip Odasının söylediklerine benim üzülme sebebim şu: Kendi çaplarında çalışma yapabilirler, yıllardır da buna hizmet ediyorlar. Emeklerinize sağlık ama bakın, denetlenen bu hastanelerden bir tanesi Bebek Dostu Hastanesi Ödülü almış bir hafta, on gün öncesinde. Bakın, Bebek Dostu Hastanesi Ödülü'nü alıyor, bir hafta sonra burada bebek öldürülüyor. Yani bizim sorunumuz şu: Hangi sistemi getirirseniz getirin, denetimleriniz iyi olmazsa, sistemin merkezine sadece parayı koyarsanız işimiz bitmiş demektir. Bu sistemde hekimler 1'inci parametre değil arkadaşlar, neredeyse 4'üncü, 5'inci sıraya geliyor.

Bende özel hastanede çalışan bir kadın doğumcuydum. Bakın, size bir şirket kurduruyor, parayı el altından ödemek yerine, şirket üzerinden size de KDV'sini vererek paranızı ödüyor. Kendisi böylelikle ne yapıyor? Mali müşavir vergiden kaçırmış oluyor, gider olarak gösteriyor. "El altı ödemelere engel olmak için." deniyor. Peki, soruyorum, el altı ödemeleri denetleyecek bir sistemimiz olsa bunu yapar mı özel hastane? Maliye bunun kafasına çökse yapabilir mi? Ya da hekim el altından aldığı çok parayı beyan edip vergisini verse hekim bunu el altından almak ister mi? Sorun şu: Hangi sistemi koyarsak koyalım, iyi denetlemezsek olmaz.

Hocamın dediği çok doğru bir şey. Yani bu masanın etrafında bir araya geldiysek... Allah'ımızı sevelim ya, şunu görelim: Bu ülkenin gerçekliklerinin dışına çıkamayız. Özel hastane artık bu ülkenin dokusuna işlemiş durumda. Yani insanlar geliyor, bir tıp merkezimiz var, geçen de bu konu geçti. Bugün Medicana'da çalışan genel cerrahımız bir kolesistektomi için aldığınız fark ne kadardır? Samimi olarak soruyorum. Ne kadardır? Ben size söyleyeyim, en küçük taşra şehrinde bile 25 bin liradan aşağı bir kolesistektomiyi yaptıramazsınız. Peki, Sosyal Güvenlik Kurumu kolesistektomiye kaç para ödüyor? Yüzde 200'ü geçemezdik hani.

Sorun şu arkadaşlar: Bu özel hastaneler ayakta duramaz bu rakamlarla. Bu mevzuatlarla da duramaz. Özel hastane de para kazanacak, devlet de buna oluşturduğu altyapının bedelini ödeyecek. Sorun kamusallaştırmadığımız sağlık sistemi içerisinde açığı bulan herkesin para kazanma hırsıdır, bu bir gerçektir.

İkincisi, iyi hekimlere ulaşmak artık kamuda o kadar zor hâle geldi ki. Ben Etlik ihtisaslıyım, kulağını da çınlatayım, Ali Haberal, Faruk Köse... Bakın, sigortalı hastalar gelirdi, sabah yedide ameliyata girerdik, gece on ikiye kadar 4 tane, 5 tane Tip 3 histerektomi yaparlardı ve kuruş para almazlardı. Şimdi, bir tanesini hocamıza yaptırmak için -rakamları telaffuz etmeyeyim, kayıtlara geçiyor- herhâlde bir asgari ücretlinin kaç yıllık maaşıdır tahmin bile edemiyorum. Artık o deontolojik etik kurallar, defansif tıbbı bir tarafa bırakıp vatandaşı merkeze koyan sistem diye bir şey kalmadı ki. Tabip Odasının yıllardır savaşı bunun üzerine kurulu. Siz hekimlerin özlük haklarını geliştirmezseniz...

Bakın, devlette de çalışıyor, performans sistemi alıyor, eline 200 bin lira para geçiyor. Emekli olduğunda bir hekimin aldığı emeklilik maaşı 47 bin lirayla sınırlı kalıyor. Yani siz ona bir para verirken bile ana işten 5 kat daha fazla para vererek bir sistem oluşturuyorsunuz. Sonra bu sistemin açıklığını arıyoruz. Bu sistem baştan yanlış, her şeyiyle yanlış. Parayı merkeze koyduysak bu iş olmayacak.

Üçüncüsü, Ankara ve büyük şehirlerin çoğunda kayıt dışı o kadar çok muayenehane açılmıştır ki. Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu muayenehaneyle anlaşma imzalamıyor. Neden? İmzalasın. Zaten bir çocuk muayenesine 119 lira, bir kadın doğum muayenesine 130 lira ödüyor. Yani düşünün, muayenehaneye de gitseniz Sosyal Güvenlik Kurumunun ödeyeceği para bu ama siz denetimi iyi yapmazsanız istediğiniz kadar uğraşın bu sistemin açıkları çoktur.

112 istediği yere sevk eder. Hadi yoğun bakım yatağımız yüzde 30, bilimsel değil, katılıyorum, doğru. Hadi yüzde 10'a düşürdük, bu hırsızlıklar, bu ne bileyim meslek etiğine uymayan alçak adamlar olmayacak mı? Her yerde olacak. Biz doğru denetlemek zorundayız. Kişilere endeksli sistemler içerisinde sorun çözmeye çalışıyoruz.

Bakın, bu hastanelerden bir tanesi bu ülkede Sağlık Bakanlığı yapmış bir kişinin hastanesi. Daha nereye gelebilir bir insan? Bu ülkede bakan olmak, Sağlık Bakanı olmak herkese nasip olabilecek bir şey mi? Onun hastanesinde bile yenidoğan çetesinin yarattığı bir şey varsa denetimler sıkıntılıdır arkadaşlar. Özel hastanelere haber verilerek denetimler yapılır çoğu zaman, bu kuraldır, yapılacak bir şey yok. Üstünkörü de yapılan denetimler vardır ama siz yoğun bakımdaki bu sorunu bu şekliyle çözemezsiniz.

Dördüncüsü, bu farkları bu kadar anlatıyoruz, bu kadar parasallaşmış "nafile tedavi" denilen şey çok önemli. Beni her gün 2-3 kişi arıyor, palyatif tedavide yatması gereken hasta... "Ya, lütfen, başhekime rica et, yoğun bakımda kalsın." diyor. Neden? Çünkü altını temizlemek zorunda, bakmak zorunda. Yani sosyal devlet anlayışının getirdiği işi, biz bunları yapabilsek belki yoğun bakımda bu sayılar azalacak ama ben arıyorum, diyorum ki: Ya, sayın başhekimin, iki gün daha idare et, kızı tatildeymiş. Niye? Çünkü palyatifte yanına bir refakatçi bulmak zorundasınız. Onun için, geçen hocamın, vekilimin de söylediği gibi, burada yoğun bakım sunumu yapılırken neredeyse yüzde 40'ı yoğun bakım hastası olmayan insanlardan oluşuyordu.

Taşerona gelince buradaki sorun şu, İstanbul'da bizim sormak istediğimiz şey şu: Yani sizin bir kliniğiniz var, yenidoğan yoğun bakımını kiraya veriyorsunuz. Benimle anlaşıyorsunuz, benim kadrom var. Ben el altından bir kişiyim, orada farklı isimlerde insanlar çalıştırıyorum. Bunun denetimi nasıl olacak? Bu mide küçültme ameliyatlarında, bunlarda da yapılan bir şey. Çok iyi bir cerrah, taşrada geziyor arkadaşlar, küçük hastaneleri; a şahsı hastayı ayarlıyor, b şahsı geliyor ameliyat yapıyor, a şahsı adına Sosyal Güvenlik Kurumuna giriş yapılıyor ve para alınıyor. Bugün zincir hastanelerde belki bunu göremeyebilirsiniz çünkü ayakta kalabiliyor ama birçok orta ve alt kademedeki hastaneler ayakta kalabilmek için bu sistemin açığını kullanmak zorunda kalıyorlar.

Ezcümle şu: Paranın olduğu yerde -dedem derdi- kuruş duruşu bozar. Kuruş bütün meslek gruplarını bozuyor arkadaşlar. Biz buna engel olmazsak, bu ülkenin kaynaklarını en çok okumuş meslek gruplarına aktarmazsak, hekimleri dışlarsak, bugün 3'üncü defa iş bırakan aile hekimlerine bile kulak vermezsek -gerçi şimdi, çıkarttılar, sülük tedavisine çok takmıştık- sülük tedavisini bu çatı altında konuşturursak biz bu sistemi çözemeyiz.

Bakın, hastaneler ayakta kalmak zorunda. Özel hastanelere yapacağımız mevzuatları Tabip Odasının da içinde olduğu ama özel hastane sahiplerinin de içinde olduğu bir masada mevzuat hazırlayarak yapabilirsiniz. Komik kalan "Yüzde 200'ü geçemezsiniz." cümleleriyle, işte "Binde 1 ceza kesilir." cümleleriyle bu işi zaten çözemeyiz. Mesleğine uymayan varsa kafasını uçuracağız arkadaşlar, bu kadar net ama iyi denetleyeceğiz.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Teşekkür ediyoruz.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Daha bitirmemiştim Başkanım.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Buyurun, devam edelim lütfen.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Ama çiğ köfte ikram ettiniz, teşekkür ediyorum.

Bu arada da Başkanımız anjiyo olmuş, ben kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Teşekkür ederim, sağ olun.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Yine söz gelirse konuşurum.

Saygılar sunuyorum.