Komisyon Adı | : | (10/235, 837, 1601, 1602, 1800, 1801) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyon çalışma takviminin görüşülmesine, Komisyona davet edilecek kişi ve kurumların tespitine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .01.2025 |
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Ben de, öncelikle, Komisyonumuzun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Ben Bolu Kartalkaya'da yaşanan kazada, cinayette diyeyim, kaza demeyeyim de, yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara şifa diliyorum. Sorumluların her ne pahasına olursa olsun, ucunun da kime dokunursa dokunsun, hiçbir önemi yok, cezalandırılması en büyük temennimiz ama bu yetmiyor, bundan sonra yaşanmaması adına ne yapılması gerekiyorsa da bir an önce yüce Meclisin rol alarak, bu konuda gerekli mevzuatı ve düzenlemeyi yaparak, yetki kargaşasına da son vererek artık liyakatli kadrolarla bu tür işleri nasıl önleriz, dünya bunu nasıl başarmış, inşallah, bu konuda da yol alırız.
Benden önceki arkadaşlarımız çok değerli tespitler yaptılar ama dediğimiz gibi yol haritası çıkarabilmemiz için öncelikle bir başlık tespitini yapmakta fayda var. Yani, Sayın Bakanım, zannediyorsam bizim verimli bir şekilde çalışacağımız on dört hafta gibi bir süreç, zaman var. Bu on dört hafta içerisinde hangi konulara ağırlık vermemiz gerektiğini başlıklarla tespit edersek daha da doğru bir rehberlik sunmuş oluruz Komisyonumuza çünkü yapay zekâ her yerde yani yapay zekânın girmediği hiçbir yer kalmadı hemen hemen, dünyada da çok sıkça kullanılıyor, konuşuluyor. Hele, Amerika'daki başkanlık seçiminden sonra dev şirketlerin bir araya gelerek yapay zekayla ilgili neler yaparız, kamu kaynakları nasıl kullanırız birlikteliği, onun akabinde hemen Çin'de açık kod kaynaklı bir şirketin çıkıp birtakım açıklamalar yapmasından sonra dünya açısından çok da cazip bir hâle geldi.
Tabii, şimdi, yapay zekâyla ilgili ülkemizde yapılmış birçok çalışma var. Doğru yürüyeceği zemin kamu ve özel sektör iş birliği ve üniversite desteğidir. Yani, bu iş birliğini aslında bizim kaçırmamamız gerekiyor. Kamu bir tarafta olacak, özel sektör bir tarafta olacak dengeli bir şekilde ama mümkün olduğunca da üniversitelerden desteklenmesi, iş birliği yapılıp desteklenmesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla, bu Komisyonun çalışmalarından sonra da biz de herhâlde bir mevzuat çalışmasına ülke olarak gireceğiz. Şimdi, bu yapay zekâ, tabii, genel teknolojide makinelerin insan benzeri görevleri yerine getirmesini, öğrenmesini sağlayan bir teknoloji. İşte, makine öğreniminden derin öğrenmeye, doğal dil işlemeden birçok altyapıya kadar nüfuz etmiş algoritmalar hızlı bir şekilde dünyada da ve ülkemizde de gelişiyor ve her geçen gün bu konuda rol almayan özel sektör de kamu da geride kalıyor, dünyadaki ölçekleriyle baktığımız zaman rekabet edemez hâle geliyor. Bizim ülkemizde, mesela, dünyadaki kullanımlara baktığımız zaman, işte, sağlıktan savunmaya, finanstan e-ticarete, ulaşımdan müşteri hizmetlerine, eğitimden birçok alanlarda kullanılıyor. Ülkemizde daha çok savunma, e-ticaret ve finans sektörlerinde yapay zekâyla ilgili bir rol aldığını, daha ileri aşamada çalışma yaptığını ben tespit edebildim.
Tabii, burada önemli olan şeylerden biri veri kullanımı. Burada KVKK, Kişisel Verileri Koruma Kanunu çok büyük bir önem taşımaktadır çünkü yapay zekâ sistemlerinin başarısı kullanılan verilerin miktarına ve kalitesine de bağlı ancak veri toplama süreçlerinde standartlaşma ve etik sorunların çözümü, regülasyonların geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin sağlık, finans gibi kritik sektörlerde veri mahremiyeti oldukça hassastır ki malum, geçmiş günlerde ülkemizde bu konuyla ilgili birtakım spekülasyonlar oldu. Yani bizim kamu tarafından, bakanlıklar tarafından herhangi bir zafiyetin olmadığı yönünde açıklamalar yapılmasına rağmen birçok sosyal medya mecrasında ve internet üzerinden maalesef kişisel verilerin alınıp satıldığına yönelik birtakım uygulamaları ve örnekleri de gördük. Bu konular biraz endişe verici. Dediğim gibi, verilerin korunması, mahremiyeti çok önemli. O yüzden, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bu anlamıyla da çok büyük bir önem taşıyor. Belki de yapacağımız çalışmalar bu kanunun da gelişmesini sağlayacaktır.
Şimdi, bazı endişeleri de kendinden getirir yapay zekâ, mesela kontrolsüz kullanılması iş gücünün azaltılmasını sağlar, gözetim toplumlarının oluşmasını sağlar, etik sorun ve insan hakları ihlalleri gibi distopik senaryoları gündeme getirebilir, terör grupları tarafından kullanılabilir. Bu, millî güvenlik açısından da aslında ciddi bir sorundur; o yüzden çok denetlenmesi lazım. Yani mesela benim en yakın dönemde gördüğüm, yapay zekâ çok ciddi anlamda bahis siteleri tarafından da kullanılıyor. Zaten hepimizin elinde bir cep telefonu var, sosyal medyaya girdiğinizde suyla ilgili araştırma yaptığınız zaman bütün gün boyunca suyla ilgili reklamlar karşınıza çıkıyor. Eğer yasa dışı bahisle ilgili bir şey yaptığınız zaman akşama kadar yasa dışı bahislerle ilgili birtakım şeyler önünüze düşüyor. Yani neyi araştırıyorsanız, o, bir yapay zekâ algoritmasının sizin önünüze sunduğu bir şey işte. Bunun da tabii ki kontrol edilmesi gerekiyor ama sonuç itibarıyla, bunu biz ülke olarak pek kontrol edebilecek değiliz. O yüzden, uluslararası çalışmalara, uluslararası alanda oluşacak, özellikle Avrupa Birliğinde oluşacak şeylere bizim taraf olmamız gerekiyor. Anlaşmalara, sözleşmelere ülkemizin de taraf olması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa Konseyinin bu konuda bir sözleşmesi var; işte, Yapay Zekâ, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Sözleşmesi var. Ben, bizim ülke olarak buraya taraf olduğumuzu ve geliştirilmesi gerektiğini biliyorum ama bunun daha hızlı bir şekilde ilerlemesi, bizim de buna hızlı bir şekilde adapte olmamız gerekiyor.
Tabii, bazı endişeler bu söylediklerimle sınırlı değil; mesela, yüz tanıma teknolojileri, sahte haberlerin yayılması, işsizliğin artma ihtimalinde birtakım riskler olarak gözüküyor. Mesela, yapay zekânın yükselişinde işçi haklarını nasıl koruyacağımızı, istihdamı nasıl koruyacağımızı, bir grubun işini kaybetme riskini nasıl bertaraf edeceğimizi de aslında burada konuşmamız gerekiyor, bunlar da çok önemli. Çünkü yapay zekânın toplumda yarattığı en büyük endişelerden biri, işte, makinelerin, robotların iş gücünün yerine geçeceği, insanların yerine geçeceği, bundan dolayı da işverenlerin ciddi anlamda istihdama yönelik birtakım tedbirler alacağı, azaltmalara gideceği, robota işi yaptıracağı -yani kabaca söylüyorum bunu- şeklinde bir endişe var yani bunu da gidermeye yönelik birtakım şeyler yapmak gerekir. Mesela, potansiyel birtakım önlemler alınabilir, yeni iş alanları yaratılabilir, yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi, uygulanması, veri analitiği, yapay zekâ uzmanlığı, algoritma geliştirme gibi yeni iş kolları yaratılabilir, insanlarımız bu alanlarda eğitilebilir. Yani biraz evvel bir arkadaşımız söyledi, Millî Eğitim Bakanlığının da dinlenmesi, ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını öğrenmemiz gerekiyor çünkü bizim o iş birliğini de sağlıyor olmamız lazım. Gelecekte oluşacak yeni mesleklere bizim şimdiden adapte olup yapay zekânın yaratacağı bu alanlardaki daraltmaları, en azından yapay zekâ alanında yetişmiş personel yetiştirirsek bu anlamıyla da istihdamı tehdit eden bir boyutunu da buradan bertaraf etmiş olabiliriz. Devlet ve özel sektör bu alanlarda iş gücünü yönlendirecek eğitim programlarını da düzenlemesi gerekir.
Mesela, eğitime yeniden nitelik kazandırılması... Bu, dediğim gibi, işsiz kalmayı önleme işini ya da yeni teknolojilere adapte olma işini bir an önce hızlandırmamız gerekiyor. Bazı ülkelerde tartışılan evrensel temel gelir modeli yani yapay zekânın işsizliği artırdığı bir ortamda bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlayabilecek bir model var. İşte, bizim bu modele uygun bir şeyler yapmamız gerekiyor. İşte, bu tür ülkelerde ne tür sosyal politikalar üretilmiş, bizim ülkemizde de bu tarz bir tartışmanın açılıyor olması çok da önemli. Mesela iş gücü ile yapay zekâ arasında dengeli bir politika götürmek gerekiyor. Yani şirketlerin tamamen otomasyona geçmelerini de sınırlandırmanın regülasyonunu geliştirmek gerekir. Örneğin, bazı iş kollarında insan emeği zorunlu tutulabilir veya şirketler yapay zekâyla yarattıkları değerin bir kısmını sosyal fonlara aktarabilir, burada bir istihdam yaratılamıyor ama bir katma değer yaratmışsa bunun bir fona aktarılması olabilir. Mesela, kooperatif modellerinin desteklenmesi gerekir. Çalışanların hem sahiplik hem yönetim hakkına sahip olduğu kooperatifler, iş gücünün yapay zekâ tarafından yerinden edilmesine karşı alternatif bir ekonomik model olarak da sunulabilir. Bir de şu olabilir: Şirketler yapay zekâ ve sistemlerinden kazandıkları gelirden... Çünkü çok yüksek bir para kazanacaklar, yapay zekâ teknolojisini kullanan, rakibine oranla daha fazla bir gelir elde edecek ve büyük ihtimalle de o yapay zekâ teknolojisi kullanmayan rakiplerini elemiş olacak. Yani bazıları, bazı yapılar teknoloji ve yapay zekâyı kullandığı için ister istemez sektörün birkaç iyi oyuncusundan biri olabilir. İşte, mesela böyle olduğunda rakibi batacağı için işsiz kalan bireylerin desteklenmesi burada önemli. Belki burada yapay zekâ vergisi getirilebilir bu şirketlere, böyle bir şey düşünebiliriz. Yani bizim, istihdam alanında daraltıcı birtakım negatif sonuçları olduğunu gördüğümüz yapay zekânın bu negatif etkilerini yok etmeye yönelik de birtakım ekonomik modelleri bir an önce geliştirmemiz gerekiyor. Ben burada özellikle kamu üniversitelerinin çok önemli, değerli olduğunu düşünüyorum. TÜBİTAK'ımızın, işte, savunma sanayimizde önemli hizmetler yapan HAVELSAN gibi, TUSAŞ gibi kurumların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Oradan arkadaşların da buralarda dinlenmesinin aslında, hem Komisyonumuza bilgi verme açısından hem destek olma açısından değerli olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.