KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2025 yılının ilk toplantısındayız. Ben öncelikle, 2025 yılının ülkemize, şahsınıza, herkese sağlık getirmesini diliyorum.

Biz 2025'in ilk toplantısındayız ama Sayın Başkan, maalesef, ilk konuşmacı olarak Komisyonu açarken müflis tüccarlar gibi 2024'ün defterlerine daldı. Evet, doğru, ben "Varank yasası" dedim. Keşke, Sayın Varank, siz de çıkıp o kürsüden böyle elinizi göğsünüze vura vura "Teşekkür ediyorum Sayın Vekile. Ben bu yasanın sonuna kadar yanındayım, burada kamu zararı olmayacak, burada herhangi bir şekilde bir şirket, bir e-ticaret şirketi kollanmıyor. 2025 Mart ayında da bu veriler tamamen ortaya çıktığında bu şirketin cirosu ne olmuş, ne kadar ihracat yapmış, ne kadar teşvik almış, ne kadar lisans ücreti ödüyor? 'Eğer biz bu yasayı çıkarmasaydık ne olur'u böyle parasal şekliyle, kamuyu aydınlatacak şekliyle de aydınlatacağım." demiş olsaydınız, ben çok mutlu olurdum.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Ben Komisyonda dedim, hepsi tutanaklarda var zaten.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, Komisyonda, Genel Kurul aşaması farklı.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Genel Kurulun işlemesi farklı.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Genel Kurul daha farklı yani ben orada çok mutlu olurdum.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Genel Kurulda grup başkan vekillerinden söz kalacak da sana verecek de...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yani bir gün sizin partinizden birisi "Ya bu Arslan yasası olsun." dediğinde ben aslanlar gibi çıkar onu savunurum.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Tamam, ben de diyorum.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Orada savunurum.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Kameralar önünde söyledim, dedim ki: Bugün de ver önergeni, ben destekleyeceğim, "Varank yasası" diye kameraların önünde söyledim.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tabii, tabii. Şunu da yapardım ben: Öncelikle çıkardım, o konuşmayı yaptıktan sonra da varsa medyada gücümüz onu da bütün Türkiye'nin duyacağı şekilde yayardım, öyle de bir iş yapardım. Ben dediğimin arkasındayım. Burada birçok arkadaşın eğer gizli oylama olsa o yasaya oy vermeyeceğini, vicdanen rahatsız olduğunu...

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Niyet okumuyoruz burada.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, ben niyet okumuyorum, biz biliyoruz, yüz yüze konuşuyoruz biz arkadaşlarla da.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Kanun çalışması yapıyoruz.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Rahatsız olan arkadaşlarımız var. Bu konuda yapmış olduğumuz hesabın kitabın ne kadar doğru olduğunu biliyor arkadaşlarımız, bu konuda da rahatsızlardı ama ne olacak? Siz de biliyorsunuz partilerin işleyişini, Genel Kurulun işleyişini. Bir yerde kararlar alınır, geri kalanlar uygular ve uygulanmıştır. Ama güzel oldu, bugün de o yasanın "Varank yasası" olarak anılmasını tescil etmiş oldunuz, daha iyi olur.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Şeref duyarım, şeref.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Çok güzel.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir kanununda "Varank" lafzı geçsin, şeref duyarım.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - "Söylediğim şekliyle de kanun çıksaydı ne olurdu, çıkmasaydı ne olurdu?"yu da böyle şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşırsanız biz de çok mutlu oluruz, hata varsa da eksik varsa da düzeltiriz. Benim siyasi anlayışımda kişilerin şahsıyla, eşiyle, işiyle özel yaşamıyla asla şeyim olmaz; siyaseti de mümkün olduğunca nezaketle yapmaya çalışırım. Partimizden olsun olmasın birçok insanın da şahsen beni sevdiğini düşünürüm. Ben davranışlarla ilgilenirim, fikirlerle ilgilenirim ve fikirlere fikirlerle mukavemet etmeyi çok severim, tercih ederim. Burada da, benim o Genel Kurulda da yapmış olduğum tamamen fikirle sizin savunmuş olduğunuz ve benim vicdanen, matematik olarak da tespit ettiğim, herkes için de, burada elini vicdanına koyan herkes için de yanlış olan bir şeyi ifade etmiştim; bunu burada söyleyerek asıl meseleye gelelim.

Öncelikle, çok önemli bir Komisyon olduğumuzu başından beri hep biz kabul ediyoruz ama çok önemli Komisyonun düştüğü durum şudur: Tadilat komisyonuna dönüştü. Neyi tadil ediyor? Yapılmış olan hataları düzeltme komisyonuna dönüşmüş oldu. Virgülüne dokunmadan, noktasına dokunmadan Anayasa Mahkemesinin gecikmeli vermiş olduğu iptal kararlarını tekrar buraya getirip kanun marifetiyle tekrar Genel Kuruldan geçirmeye çalışıyoruz. Ben TÜBİTAK'ı da KOSGEB'i de çok önemsiyorum, siyasetüstü iki kurumdur; bu ülkenin göz bebeği, ihtiyacı olan, bilimsel çalışmaları yapan, AR-GE'ye önemli destekler sunan, hem kamu kurumlarına hem özel müteşebbislere destek olan önemli kurumlar yani siyaseten yıpratılmasını doğru da bulmam, siyaseten yıpratılmasının da karşısında şahsen olurum. Ama buraya gelirken bunlar belki Anayasa Mahkemesinin iptalinden kaynaklanmış olan zorunlu düzenlemeler olabilir ama Sayın Başkan, TÜBİTAK'ın hiç mi derdi yok ya yasayla düzeltilmesi gereken? Ya, KOSGEB'in hiç mi sıkıntısı yok ya yasayla düzeltilmesi gereken? "Ya, gelin, şurada sorunlarımız var, problemlerimiz var. Bu da bir fırsat oldu, Anayasa Mahkemesi bunları, bunları, bunları düzeltmenizi istiyor çünkü bazılarında tarih var. Tarih düzeltilmezse eğer bunlarda sorun yaşayacağız, burs vermeyle ilgili sorun yaşayacağız, birtakım desteklerle ilgili problemler yaşayacağız, işleyişimizle ilgili sıkıntılar çıkacak çünkü orada bir boşluk oluşuyor." Ama bunun yanına, ya şunları da, ne olursunuz, muhalefetiyle iktidarıyla... Bakın, biz siyasetüstü bir kurumuz, katma değer üreten kurumlarız. Yüksek teknoloji üretiminin ülkenin en büyük ihtiyacı olduğu, yüzde 3'leri geçmeyen, o yüzden bizi ihracatta 500 milyar dolar hedefine götüremeyen, işte 1 tonluk malın 1 dolarları zor bela geçtiği bir dönemde bizim böyle böyle sorunlarımız var, sıkıntılarımız var. Ne olursunuz, bu çok önemli olan, önem atfettiğimiz Komisyonda bu sorunlarımızı da çözmenizi beklerdik. Tabii, sayın başkanlar şunu diyebilirler bize: "Yahu, işte, kanun tekliflerini biz hazırlamıyoruz, kanun tekliflerini ilk imzacılar, partiler..." Ya, bunun böyle olmadığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum çünkü yeni sistemle beraber bu kanunların bir yerlerde hazırlandığı ve bazı milletvekili arkadaşlarımızın ilk imzacı, bazılarının da art imzacılar olduğunu biliyoruz; arkadaşlarımızın çağırılıp bir yerden bu konularla ilgili bilgilendirildiğini biliyoruz çünkü neden? Başka türlüsü mümkün değil, yasa torba yasa. Yani öyle maddeler, öyle kanunlar var ki bizim uzmanlık alanlarımızı aşar, ilk imzacı arkadaşlarımızın uzmanlık alanlarını aşar. Çok değerli arkadaşlarımız yani ben Cevahir Bey'in burada ilk imzacı olmasını çok önemsiyorum; yıllarca o kuruma başkanlık yapmış, genel müdürlük yapmış, mesai harcamış, emek vermiş birisinin olması çok kıymetli, çok değerli. Ama dediğim gibi torba yasanın içerisinde farklı farklı alanlarda, farklı farklı disiplinlerde, farklı farklı uzmanlık alanlarında değişiklikler olduğu için bu iş maalesef ilk imzacıyı da aşıyor ve sonuç itibarıyla geliyor, bir müelliflik işi ortaya çıkıyor. Tabii ki bu işlerin müellifinin de sarayda olduğunu açık ve net biliyoruz. Bu, aksayan bir yoldur, Cumhurbaşkanlığı sisteminin en çok aksadığı yer aslında burasıdır. Biz kanunları torba kanun olmaktan çıkarıp gerçekten sadece burada bir kanunla ilgili konuşuyor olmuş olsak uzmanlarının ya da bu teklifi veren ilk teklif sahiplerinin çok daha verimli iş yapabileceğine inanıyoruz. Ama dediğim gibi, KOSGEB de TÜBİTAK da çok önemli kurumlar. Bugün sadece KOSGEB ve TÜBİTAK'ın burada tadilatını yapıyor olmaktan da ben kendi adıma büyük bir üzüntü duyduğumu burada belirtmek istiyorum. Zaten buradaki maddelerin -değerli sözcümüz de belirtti- 9 maddesinin 8'i var olan Anayasa Mahkemesinin iptali; noktasına, virgülüne dokunulmadan gelmiş. Dün bilgilendirme toplantısında birkaç yerden, Maliye Bakanlığından anladığım kadarıyla "Ya, şunu şöyle düzeltebilirseniz iyi olur." Bazı yerlerde cezalar çok eski kaldığı için, onların değerleme oranında sadece miktarsal anlamda düzeltmelerin ötesinde burada herhangi bir değişiklik yok. TÜBİTAK'ın sorunlarını, problemlerini çözüme yönelik bir teklif yok; KOSGEB'in sıkıntılarını çözmeye yönelik herhangi bir şey yok. Buraya gelmiş, biz de "Anayasa Mahkemesinin istemiş olduğu düzeltmeleri eğer kanunda düzeltmiş olsak dahi sıkıntı olabileceğini düşündüğümüz yerleri varsa burada maddeler geldiğinde bunu böyle yapmamız doğru olur. Tekrar bir daha Anayasa Mahkemesinin bir iptal davasına konu olmasın. Bu, hem Komisyonumuzun hem Genel Kurulumuzun bu anlamıyla itibarını zedeler. Onu o yüzden şöyle yapalım." diye muhalefet olarak bu konudaki uyarılarımızı, tespitlerimizi Komisyonumuzda paylaşacağız.

Dediğim gibi, ben, yasanın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ama TÜBİTAK ve KOSGEB'in sorunlarını çözen bir teklif olmadığını da görüyorum.

Çalışmalarda arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.