Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Kamu Başdenetçisi Mehmet Akarca ve Kamu Denetçisi Fatma Benli Yalçın tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .01.2025 |
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ben de yeni görevinde Sayın Akarca'ya başarılar diliyorum. Umarım ki çok daha topluma değen, sorunları çözümleyici kararlara imza atılır, çok daha iyi bir yere doğru gider.
Öncelikle bazı sorularımı ve kimi şeyleri aslında milletvekili arkadaşlarımız söyledi. Başvuru sayısını ısrarla söylediler, bir kısım veriyi Sayın Boz söyledi. Bu şu anlamda önemli: Kurumun etkililiğini ve fonksiyonunu tartışacaksak yapılan başvuru sayısı, başvuru konuları, konulara ilişkin verilen kararlar ve kararların uygulanabilirliğine ve etkililiğine dair bir veri analizi olması gerekir elimizde. Ancak sunumda genel olarak Ombudsmanlığın çalışma alanları, tanıtımı, kadınlarla ilgili meselelere değinilse de net bir rakamsal veri ve ölçüm açıkçası sunulmadı. O nedenle bir değerlendirmeye giremiyorum. Tam da bununla ilgili Sayın Benli, ombudsman, bu alanda çalıştığını söyledi ama aynı zamanda çocuk, kadın, engelli hakları, mahalli idareler gibi birçok başlıktaki ortak denetçi olduğu ifade edildi. Bence bu kadar yoğun kadına şiddet, ayrımcılık meselesi söz konusuyken ve Ombudsmanlık kendine bu noktada idari kurumlar arasında hem bir koordinasyon hem farkındalık artırıcı gibi birçok misyon yüklerken birden fazla konunun tek bir denetçide -ya da onun altında farklı mekanizmalar var mı bilmiyorum- olmasını ben yetersiz ve eleştirilebilecek bir konu olarak görüyorum, en azından gözden geçirilmeli.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Fatma Hanım çok çalışkan bir insan ama. Hepsinin üstesinden gelir.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ondan şüphemiz yok. Konunun mahiyeti açısından.
Bir de her ne kadar işte "Töre cinayeti, namus cinayeti artık geride kaldı..." Bunu bir ilerlemeci gibi ifade etse de sunumun içerisinde de raporlarda da bunu bir başlık olarak, veri olarak ele alma hâli aslında çok da geride kalmadığını ve bu dilin de aynı zamanda şiddeti üreten ya da kadına karşı toplumsal cinsiyet temelli ya da şiddeti kavramlamada eksik, yetersiz bir dil olduğunu ben öncelikle söyleyeyim.
Ücretsiz kreş önemli, uygulamasından bahsedildi; AK PARTİ'li bir kadın milletvekilimiz -hangisiydi hatırlamıyorum- ifade etti. Buna ilişkin uygulamayla ilgili bir dönüt olması bir yönüyle önemli.
Kimi işlemlerde kadınların başvurulardaki gecikme ve ihmallerden kaynaklı size başvuru yaptığını, son bir umut olarak Ombudsmanlığı gördüğünü söylediniz. Böylesi bir başvuru olduğunda ne gibi bir atraksiyon alıyorsunuz? Ne gibi bir etki, bir gecikme ya da ihmal var mı?
Yine, en çok başvuru yapılan kurumları söyledi. Bunlar şu anlamda çok önemli: Özellikle kadınlar 6284'ün uygulanmasıyla ilgili, Emniyetten dönük, en azından basında, barolarda, kadına karşı şiddetle mücadele eden STK'lerin çoğunda buna ilişkin veriler ve açıklamalar var. Size yapılan başvurularda Emniyetin idari anlamda bu başvuruları ele alma biçimi, değerlendirme biçimiyle ilgili, bu konudaki eksikliklerle ilgili bir başvuru var mı? Ya da bunlar sizin öncelikli olarak ele aldığınız bir mesele gibi ya da koordinasyon için önünüzde duruyor mu?
Yine, kadın sığınma meselesi yani bunun işleme biçimi, kadın sığınmaevinin işleme biçimi, yine ŞÖNİM'lerle ilgili bu koordinasyonun sağlanması açısından; hem burada görevi yerine getiren personellerle ilgili eğitim ve diğer meseleler, ifade edilen meseleler hem de buralardan kaynaklanan eksikliklerle ilgili başvuru ya da özel bir tavsiyeniz, bir raporunuz oldu mu?
Yine, özel rapor yazma yetkiniz ya da açıklama yapma, başvuru olmaksızın yapma yetkinizin olduğunu ifade ettiniz. Bunlar güçlendirici meseleler ancak şu ana kadar kadına şiddet ya da kadına ayrımcılık temelli insan hakları ihlali olarak baktığınızı söylediniz. Böyle resen harekete geçip rapor yazdığınız ya da açıklama yaptığınız bir mesele oldu mu? Tam da bununla bağlantılı olarak, kadına karşı şiddetle ilgili mücadele toplumsal bir mücadele, bütünsel bir yaklaşım gerektirir ve bu mücadelede en çok farkındalığı yürütenler de bu alanda çalışan sivil toplum alanındaki kadın dernekleri ya da farklı kulüpler ya da partilerin farklı kadın komisyonu ya da meclisleri. 8 Mart ve 25 Kasım eylemlerinde mülki idare amirliklerinin istisnasız şekilde getirmiş oldukları toplantı ve gösteri yasaklarına ilişkin Ombudsmanlığa bugüne kadar gelen başvuru var mı ya da resen bir inceleme başlatma gereği duydunuz mu?
Yine, 8 Mart ve 28 Kasım başvurularını yasaklama ve polisin müdahalelerinden kaynaklı olarak ortaya çıkan şiddet görüntülerine dönük bir açıklamanız ya da bir resen incelemeniz oldu mu?
Yine, Ombudsmanlığın kuruluş kanununun 22'nci maddesinde yıllık rapor sunmanın yanı sıra kimi önerilere yer verdiniz. Bu önerilerde ayrımcılık temelli, işle alakalı, boşanmayla alakalı ve çocuk teslimiyle alakalı birçok başlık var ama özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bugüne kadar sunulan raporlardaki temel başlıklarınız ve değerlendirme verileriniz ayrıca var mı?
Yine, 22'nci maddenin 3'üncü bendindeki "Ombudsmanlığın açıklamasında fayda gördüğü hususları yıllık rapor beklemeksizin her zaman kamuyla paylaşma yetkisine sahiptir." hükmüne binaen kadına yönelik şiddetle ilgili bu yetkinizi kullanan ya da bu yönlü bir hareket ya da açıklamanız söz konusu oldu mu?
Kadına yönelik şiddetle ilgili başvuruları, aslında genel başvuru sayısını sorduk ama kadına yönelik şiddet meselesiyle ilgili başvuru sayısı ve bu başvuruların akıbeti bu yönüyle çok önemli. Her ne kadar Sayın Benli cezasızlıkla ilgili algıya dönük bir atıfta bulunsa da cezasızlık sadece mahkemede çıkan kararla ilgili, kararın sonucuyla ilgili bir mesele değildir. Öncesi, sonrası, soruşturma, kovuşturma sürecinin uzun sürmesi, faillerle ilgili durumlar, infaz, yatma süreleri; bunların hepsi bir bütündür. Her ne kadar pozitif anlamda önemli gördüğümüz kanuni kimi değişiklikler olsa da özellikle kadınlara yönelik tehdit, hakaret gibi birçok meselede bir yaralama ya da bir şiddet varsa bunun öncelikli olduğu ama diğer şiddet türlerinin görünmez olduğu hem yargısal anlamda hem de idari yönüyle görünmez kılındığı bir açık. Bu yönüyle buralara daha çok eğilebilecek öneri ve tavsiyeleriniz bugüne kadar oldu mu, olduysa hangi idari mekanizmalara?