| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2858) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2025 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, kamu kuruluşlarımızın ve basınımızın değerli temsilcileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 4 maddesi, geçen ay görüştüğümüz kanun teklifinde yer alan ve Genel Kurulda kanun teklifinden çıkarılan maddeler. Bu konuda eleştiriler var, tabii, saygı duyuyorum ama şöyle bir konuyu da hatırlatmak istiyorum: Gerek Komisyon görüşmelerinde gerek muhalefet şerhlerinde gerekse de Genel Kuruldaki konuşmalarda bu maddelerin Anayasa'ya aykırılığı iddia edilmişti. Benim yorumum yeniden gözden geçirilme yapılsın şeklinde, çekildi diye; olumlu olarak düşünüyorum.
Şimdi, 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddeler Devlet Denetleme Kuruluyla ilgili maddeler. Baktığımız zaman, teklifte bir değişiklik var. Anayasa'ya aykırılığı bana göre yine tartışmalıydı ama iddia edilen madde Anayasa'daki tabire tam uyumlu bir şekilde getirilmiş, kamu yararına dernekler ile vakıflar...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama kooperatifler, birlikler duruyor; onlar Anayasa'ya aykırı Sayın Kalaycı...
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yani olmaması Anayasa'ya aykırı olduğu anlamına gelmez.
OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Müdahale etmeyelim. Sayın Türeli, Mustafa Bey konuşsun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bize doğru şey yaptığı için konuşuyoruz. Sayın Kalaycı söylediği için...
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Diğer maddeler... 2'nci madde denetçilerin görev ve yetkileri. Bütün denetim kuruluşlarında bu görev ve yetkiler vardır, bunun Anayasa'ya aykırılığı nereden çıktı? Yine, görevden uzaklaştırma var; o zaman da çok tartıştık. Soruşturma yetkisi olan bir denetim biriminin görevden uzaklaştırma yetkisi olmaz mı ya? Yani, bu soruşturmayı tamamlayıcı bir husus. 657'de görevden uzaklaştırmayla ilgili hükümler açık. Kimler uzaklaştırabiliyor? Amirler, denetim elemanları, vali ve kaymakam; bunlar uzaklaştırabiliyor. Burada da Anayasa'da soruşturma yetkisi verilmiş Devlet Denetleme Kuruluna. Soruşturma yetkisi verilip görevden uzaklaştırma yetkisi olmaması soruşturma yetkisini anlamsız kılıyor. Yani bu anlamda, bu maddede Anayasa'ya bir aykırılık biz açıkçası görmüyoruz. Zaten biliyorsunuz, görevden uzaklaştırma, kamuoyunda "açığa alma" diye tabir edilir; geçici bir tedbirdir, ihtiyati bir tedbirdir, soruşturmanın selameti açısından yapılan bir işlemdir. O nedenle, bu düzenlemenin doğru olduğunu, Anayasa'ya herhangi bir aykırılığı olmadığını düşünüyoruz.
Yeni teklifin 6'ncı maddesi de Elektrik Piyasası Kanunu'yla ilgili düzenleme. Malum, yetki kanununa aykırı olduğu ya da kapsamında olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etmişti. Bu getirilen teklifle de -daha öncekinde olduğu gibi- kanunu düzenleme hâli getiriliyor. Ne yapılıyor? Enerji alım ve satım faaliyetlerinin sürdürülmesi, imzalanan sözleşmeler kapsamında elektrik enerjisi alış ve satışı yapılması, yürütülen enerji alım faaliyetlerinin sürdürülmesi, mevcut imtiyazlı uygulama sözleşmeleri kapsamında enerji alış ve satış anlaşmaları imzalanabilmesi, imzalanan enerji satış anlaşmalarının sürdürülmesi öngörülüyor. Ayrıca, Elektrik Üretim Anonim Şirketinin Kamu İhale Kanunu'na tabi olmaksızın Enerji Bakanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların, taraflar arasında düzenlenen ikili elektrik satış anlaşmaları kapsamında elektrik enerjisi satışı gerçekleştirilmesi amaçlanıyor.
Diğer maddelere baktığımız zaman, 5'inci madde asgari ücret desteğiyle ilgili. İşverenlerin iş gücü maliyetlerini düşürerek istihdamı korumalarını ve artırmalarını desteklemek amacıyla 2016 yılında başlatılan asgari ücret desteği uygulamasının 2025 yılı için aylık 700 liradan 1.000 liraya yükseltilerek devam ettirilmesi öngörülüyor. Biliyorsunuz, 2025 yılına dair net asgari ücret 22.104 lira, asgari ücretin işverene maliyeti yüzde 30 oranında artışla 30.621 liraya yükselmişti. Yani ekonomimizin rekabet gücünün olumsuz etkilenmemesi, kayıt dışı istihdama ve işçi çıkarmalarına neden olunmaması bakımından asgari ücret artışından gelen maliyetinin hafifletilmesi yaklaşımını biz parti olarak destekliyoruz.
4'üncü madde emekli aylığı asgari ödeme tutarıyla ilgili düzenleme. Mevcut 12.500 lira olan emekli aylığı asgari ödeme tutarı yüzde 15,75 oranında artırılıyor, 14.469 liraya yükseltiliyor. Biliyorsunuz, 5510 sayılı Kanun’un 55'inci maddesinde emekli aylıklarının artışıyla ilgili düzenleme "son altı aylık enflasyon oranı kadar" diyor ve biliyorsunuz, yine, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları yüzde 15,75 oranında artırıldı, alt sınır emekli aylığı da aynı oranda artırılıyor. Burada esas sorun, gerek çalışanların aldığı ücretlerin gerekse emekli aylıklarının enflasyon nedeniyle erimesi. Enflasyonla da çok kararlı bir mücadele veriliyor ve inşallah, hedeflenen tek haneli enflasyon rakamına da ulaşılacak. Bu da bir anlamda kalıcı refahın sağlanması anlamına gelecek.
Bir diğer madde, bu TMSF'nin kayyum yetkisiyle ilgili; biliyorsunuz, terör örgütüne aidiyeti, iltisakı ve irtibatı sebebiyle mal varlığı değerlerine kayyum atanması meselesi. Mevcut kanundaki bu yetkinin süresi aslında Temmuz 2024 tarihinde dolmuş. Niye geç kaldık, ben bunu sorayım ilgili arkadaşlarımıza. Yani şu andaki kayyumlar bir anlamda dayanaksız mı kaldı? Kanundaki hüküm süresi dolduğuna göre, beş yıllık süre dolduğuna göre dayanaksız mı kaldı?
Bir de burada dikkatimi çeken bir husus var -son rakam "684" denilmiş ama- 30 Haziran 2024 itibarıyla 686 şirketin toplam aktif büyüklüğü 212 milyar lira yani devasa bir kaynak söz konusu; öz kaynak tutarı 127 milyar lira, ciro 62 milyar lira ve şirketlerde çalışan toplam 23.921 kişi var. Şimdi, bu yönetimlere -TMSF'nin sitesinden aldığım bilgiye göre- 197'si TMSF personeli olmak üzere 305 kişi atanmış. "Atanan kişiler, konusunda uzman, kamu ve özel sektör tecrübesi bulunan, aynı zamanda mali ve hukuki konularda deneyimli, yetkin ve güvenilir kişiler arasından seçilmektedir." diyor. Aslında, çok büyük bir varlığa bir anlamda yönetici seçiyoruz. Burada da -anladığım kadarıyla- bir kişi birden fazla şirkete kayyum atanabiliyor, "Sadece tek şirketten huzur hakkı ödeniyor." diyor. Onu da merak ediyorum, ne kadar, standart bir ücret mi ödeniyor yoksa şirketten şirkete farklı mı? Dolayısıyla, hem niye temmuzdan bu tarafa bu yetkiyi çıkarmadık da şimdi getiriyoruz -onu soruyorum- hem de TMSF normalde, biliyorsunuz, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ama yönettiği çok devasa, holding gibi, böyle bir durum söz konusu yani ayrı bir yapılanma mı gerekir, aslında bunu bir tartışmamız lazım, düşünmemiz lazım çünkü büyük bir holding anlamında şirket yönetiyoruz.
Benim şimdilik söyleyeceklerim bunlar, maddelerde tekrar görüşlerimizi ifade ederiz.