KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Yaklaşık bir saattir bekliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, birbirimizi dinlemediğimiz çok net bir defa da. Mesela, az önce Seyfi Bey, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmış şeyi şimdi tekrar gerekçe olarak gösteriyor, diyor ki "Zaten vardı." falan. Biz de temelde ona itiraz ediyoruz yani önce kararnameyle yapıyorsunuz, sonra geliyorsunuz, diyorsunuz ki "Ya, bu uygulamada zaten vardı." Böyle bir şey yok. Uzatmayacağım bunları, bu mevzuyu söyledim.

SEYDİ GÜLSOY (Osmaniye) - Anayasa'da var dedim vakıflarla ilgili.

ERHAN USTA (Samsun) - Onu söyledik zaten, sadece vakıflarla ilgili şey var, diğerlerinin hiçbiri Anayasa'da yok.

SEYDİ GÜLSOY (Osmaniye) - Ben onu kastettim.

ERHAN USTA (Samsun) - Bakın, bugüne kadar kooperatiflerin, birliklerin denetimi hiçbir şekilde kanunla kapsama alınmamış. Ondan sonra, görevden uzaklaştırma kanunla hiç düzenlenmemiş, soruşturma kanunla hiç düzenlenmemiş; CBK'yle düzenlenmiş, zaten orada problem var. Neyse...

Şimdi, şunu hakikaten anlayamıyorum: DDK'nin yetki alanının bu kadar genişletilmesi ihtiyacı nereden doğdu, bunu bize DDK'deki arkadaşımız bir anlatsın. Biz var diyoruz da ama sizin zaten yolsuzlukları azaltmak gibi bir şeyiniz yok. Yolsuzluklar çığ gibi büyüdü her tarafta, birliklerde, vakıflarda, derneklerde de bunlarla ilgili birimler işte Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teftiş Kurulu vakıflara, Sanayi Bakanlığı kimeyse, Ticaret Bakanlığı kooperatiflere yetişemiyor da DDK destek mi verecek bu çığ gibi büyüyen yolsuzluklara? Bu ihtiyaç niye var, hakikaten bunu bize bir söylemeniz lazım. Devletin normal denetim sistemi var zaten. DDK olmasın falan demiyoruz, denetimden hiçbir şikâyetimiz de yok; denetim açığı var diyoruz. Yani eğer şunu yapmış olsanız, birisi dese ki bize, mesela eski Sayıştaycı olarak Mustafa Kalaycı "Sayıştayın bu ülkede eli kolu bağlı, Sayıştayın denetim alanının mutlaka genişletilmesi lazım, şöyle yapılması lazım, etkili denetim yapılması lazım. Teftiş kurullarının üzerine bu Hükûmet yirmi yıldır kabus gibi çöktü, buraların maaşlarını düzeltmemiz lazım, işlerini düzeltmemiz lazım; etkili teftiş yapmalarını, soruşturma yapmalarını sağlamamız lazım." dese, Hükûmette bu anlayış olsa o zaman, şu getirdiğiniz şeylerin hepsine tamam diyeceğim. Yani, bir yandan denetimi tamamen felç ediyorsunuz, ülkenin normal mekanizmasını, devletin denetim sistemini tamamen felç edecek işler yapılıyor ama öbür taraftan, DDK'nin de denetim alanının olağanüstü artırılması gibi bir amaç var. Ya, bu, tabii, insanı kuşkulandırıyor, bu bir çelişki; bunu izah etmeniz lazım, bunu şu ana kadar hiç kimse izah edemedi.

Bakın, bunu defalarca birbirimizle konuşuyoruz, herkes kendi mevzisini koruyor ama buna bir izahat getiren yok. "Efendim, biz ülkenin denetim eksiğini görüyoruz, diğer alanlarda denetimi iyileştiriyoruz, bu alanda da bir eksiklik var, bunu da iyileştireceğiz." Böyle bir cümle kurulmadı şu ana kadar. Dolayısıyla, bu yapılan şeyler hiçbir şekilde insanı tatmin etmiyor, hiçbir izahat falan da getirildiği yok.

Mesela, DDK bunlara nasıl yetişecek? Kaç çalışanı var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, görevlendirme filan yapılabiliyor da görevlendirmeyi de yine diğer teftiş biriminden yapıyorsunuz. Başka nasıl yapacaksınız? Veya öbür taraftan eleman çekiyorsun falan. Bunlara nasıl yetiştirecek? Böyle bir şey yok. Bu, birilerinin üzerinde böyle sopa olarak kullanılacak bir şey arkadaşlar; bu çok net yani biz çocuk değiliz, bu net bir şekilde görülüyor. Bunu söyleyemediğiniz için siz de böyle patinaj edip duruyorsunuz.

Şimdi, Başbakanlık mukayesesinin ben doğru bir mukayese olduğunu düşünmüyorum Sayın Aksu, özür dilerim. Ya, bu Başbakanlığa bu kadar meraklıydınız da niye kaldırdınız?

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Meraklı olduğumuzdan değil.

ERHAN USTA (Samsun) - Şu andaki Cumhurbaşkanı Başbakan mı?

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Değil.

ERHAN USTA (Samsun) - Başbakan değil. Orada bir sistem vardı.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Yürütme.

ERHAN USTA (Samsun) - Değil işte, öyle bir şey değil, öyle bir kolaylık yok. Tamam, onun bir kısım yetkilerini kullanıyor falan.

Mesela, öncekinde Bakanlar Kurulu vardı, değil mi? O sistemin de getirdiği bir Başbakanlık Teftiş Kurulu vardı. Şimdi Bakanlar Kurulu yok, Başbakanın bakanlarla olan ilişkisi şu anda Cumhurbaşkanının kendi kabinesindeki bakanlarla olan ilişkisi gibi de değil; sorumlulukları farklı. Sistemi tartışacak değilim ama eski sistemin bir kısım unsurlarıyla buraya mukayeseyle bir şey getirmenin de ben çok doğru olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, şu andaki Cumhurbaşkanı Başbakan değil, bana göre Başbakanlık Teftiş Kurulunda olan bütün yetkilerin bu tarafta da olması gerekmiyor; böyle bir şey yok. Yeni bir şey dizayn ediliyorsa yeni sistemin parametreleriyle, argümanlarıyla bir şey söylemek lazım. Elbette DDK de yeni sistemde revize edilebilir, ona bir şey demiyorum. Hani, Anayasa'ya aykırılık kısımları ayrı, ben orayı çok fazla bilmiyorum Anayasa'ya aykırılık var mı yok mu, onu tartışıyorsunuz aranızda ama bu Başbakanlık üzerinden olan argümanın etkili bir argüman olduğunu düşünmüyorum.

Sayın Kalaycı "Ne mahzuru var?" dedi. Ya "Ne mahzuru var?" diye bir şey olur mu? "Verelim, ne mahzuru var?" O soruyu sorarsak o soruyu herkes için sorabiliriz. "Şunu yapalım, ne mahzuru var?" Bir şeyin yapılmaması için bir mahzurunun mu olması gerekiyor?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Hukuki anlamda...

ERHAN USTA (Samsun) - Hukuki anlamda veya başka anlamda, hani faydasızlık anlamında; Anayasa anlamında demedin canım, "Bu yetki verilsin, ne mahzuru var?" Öyle bir şey yok, o zaman herkese her yetkiyi verelim, ne mahzuru var? Bence "Ne mahzuru var?" diye sorulmaz "Ne faydası var?" diye sorulması lazım. Buradan bir doğru cevap bulabiliyorsanız "Ne faydası var?" dediğimizde, evet, o işi yapalım, biz de destekleyelim.

Tekraren söylüyorum: Denetimin en üst seviyede yapılmasının, denetim elemanlarının en güçlü şekilde olmasının, paralarının iyileştirilmesinin, etkili denetim yapılmasının, statülerinin yükseltilmesinin, itibarlarının yükseltilmesinin hepsine "evet" diyorum. Türkiye'de denetim açığı var diyorum ama Türkiye'nin önce kamunun işleyişindeki normal denetim sistemini güçlendirmemiz lazım. Elbette Devlet Denetleme Kurulunda, orada eksikler olur, arızalar olur veya ülkenin Cumhurbaşkanının bir tarafa eğilmesi istenebilir; onlara bir şey dediğimiz yok. Onlar yapılır, o anlamda DDK de denetim yapsın ama bu tarafı düzeltmeden buralarda istenilen yetkiler iyi niyetle çok fazla bağdaşmıyor.

Teşekkür ederim.