KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, bu konuyu, bu santrallerin, yerli kömür santrallerinin, işte, alım sözleşmesi yapması çerçevesindeki konuyu, bu maddeyi epeyce bir konuştuk esas itibarıyla. Bugün de girişte bir miktar konuyla ilgili düşüncelerimi paylaştım. Şimdi, tekrara da düşmek istemiyorum ama konu da önemli. Şöyle çok özet olarak gidersek... Yani burada bizim bir Elektrik Piyasası Kanunu'muz var; kanunun temel amacı, bütün bu özelleştirmeleri, özel sektörü işin içine katmanın temel amacı, piyasada rekabeti sağlamak ve rekabetçi bir fiyattan insanların elektrik tüketmesini sağlamak. Şimdi, bunun önündeki engellerden bir tanesi bu tür yapılan uzun vadeli anlaşmalardır. Bugüne kadar Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çerçevesinde 2016 sonrasında yapılanların dışında yani daha öncesinde -bu santraller, biliyorsunuz, 1970'li yıllardaki petrol krizleri esnasında kuruldu yani Türkiye için çok da önemliydi, hâlâ da önemli olduğunu düşünüyorum; o ayrı bir konu- kurulmuştu bu santraller. O vakte kadar bunlarla ilgili herhangi bir alım anlaşması yapılmadı ve bunu yapmamakla da bu Hükûmet övündü bugüne kadar. Ama bu, hâlâ bize izah edilebilmiş değil. Yani niye bu santrallerle uzun vadeli bir alım anlaşması yapma ihtiyacı hissediliyor? Bunu daha iyi anlamamız lazım. Yani burada arz güvenliği meselesi, bunlar, işte baz santral meselesi... Bunlar kurulduğu yıllarda da baz santraldi, arz güvenliği açısından o zaman da önemliydi. O zaman ihtiyaç olmayan şey bugün niye ihtiyaç oldu? Bu meselenin bize gerçekten izah edilmesi gerekiyor.

Şimdi, tabii, buna karşıydık, ben şiddetle karşıyım, hâlen de karşıyım ama görünen o ki, artık bu aşamadan sonra bu madde eğer Enerji Bakanlığı insafa gelmezse çıkacak. Orada hiç olmazsa yani bunun birtakım mahzurlarını gidererek çıkarmak da uygun olur diye de değerlendiriyorum işin doğrusu. Bunlardan bir tanesi yani buraya... Şimdi komisyona yetişmez ancak Genel Kurul aşamasında Hükûmet tarafı, iktidar partisi bir önerge vererek... Yani hiç olmazsa fiyata bir sınır koymak lazım. Yani fiyatı bir rasyoya... İşte EPİAŞ'ın fiyatı yani normal piyasa fiyatının şu kadarından fazla olamaz, az olamaz şeklinde belki bir şey söylemek lazım.

İki, çevreyle ilgili, biliyorsunuz, özel sektörün elinde olanlar zaten özelleştirilmiş olan santrallerdi. Bunların birçoğu da çevreyle ilgili taahhütlerini yerine getirmedi. Ve bu taahhütlerin de yerine getirilmesini de sağlamak lazım. Yani bizim bir sürü uluslararası taahhüdümüz var; yani şöyle yapacağız, çevreyle ilgili sıfır emisyon diyoruz, işte bilmem şunu diyoruz, bunu diyoruz, yeşil mutabakat diyoruz ama bunlar bizim önümüzdeki en büyük engeller olacak. Bizim için de önemli. Bakın, şunu söylemeye çalışıyorum. Hani "Bu santraller korunmalı." diyoruz da bunu korumanın yolu şu andaki yaptığımız gibi bir nakit transferi mi yoksa gerçekten bu santralleri önümüzdeki yıllarda çevreyi de dikkate alarak hakikaten faal olarak tutabilmek için birtakım yatırımların bugünden yapılmasını sağlamak mı? Firmaları buna zorlamak lazım. Firma bir başka yerde yaşadığı sıkıntıyı buradan bir taviz kopararak halletmeye çalışıyor arkadaşlar. Yani o tavizi verirsiniz, tamam, buraya bir kısım para enjeksiyonu yapılır, bu kanun da geçer ama iki gün sonra yeniden uluslararası taahhütlerimiz yani emisyonla ilgili taahhütlerimiz çerçevesinde bu santraller yine başımıza sıkıntı olacak. Bunların tedbirini bugünden almak lazım. Bakın, bu santrallerin önemli olduğunu söyleyerek bu cümleleri kuruyorum. Dolayısıyla, bunları işte en azından bu kanunla bir ilişkilendirmek... Yani az önce dedik ya: İşveren destek primini kime veririm diyor? Primini düzgün ödeyen firmaya veririm. E, burada da hiç olmazsa alımı kimden yaparım kardeşim? Efendim, çevreyle ilgili taahhütlerini, anlaşmadaki taahhütlerini yerine getiren firmalardan alırım demek, fiyatına bir sınır koymak... Onun da kendisini daha verimli çalışmaya zorlaması lazım yani devlet ver, ver, nereye kadar? E, firmaların sahiplerine bakıyoruz arkadaşlar. Yani bunlar bilinmedik meseleler filan değil işte. Yani geçen sefer saydım firmaları; işte yüzde 25'i zaten Çelikler Holding yani diğerleri de arkasından geliyor işte. Yani bunların hepsi bugün Hükûmetle çok yakın, iktisadi ve ticari ilişkileri olan firmalar. Yani meseleyi çözeceksek sadece para aktarma meselesi... Zaten bir kamu kaynağını buraya aktaracaksınız, bunu kafaya koymuşsunuz. Öyle yapıyorsunuz, getiriyorsunuz, şuradan engel oluyoruz, gene getiriyorsunuz, gene getiriyorsunuz ama hiç olmazsa dediğim gibi bu santrallerin Türkiye'ye daha uzun dönem hizmet etmesini sağlayacak ve bizi uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde sıkıntıya sokmayacak şekilde bir çerçeveye sokmak lazım.

Şimdi, sıkıntıda bu santraller madem ya bu Çayırhan'ı niye özelleştirmeden almak için insanlar... Yarışmıyorlar da, yarışma yok zaten Türkiye'de.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Keşke yarışma olsa. Niye almak istiyorlar? Değil mi? Bunun bir rasyonel cevabı var mı? Mesela bunu Nevzat Bey bize söylesin. Yani bakın, bu santraller sıkıntı çekiyor, işte fiyat yüksek, devletin alması lazım, yoksa batıyoruz matıyoruz filan diyorlar. Ben dinledim insanları. Aynı, bu Çayırhan da benzer, ufak tefek teknoloji belki farklıdır veya bilmediğimiz bir farklılığı varsa söyleyin, biz de cümlelerimizi düzeltiriz. O zaman niye bu Çayırhan'ı almak için bu sefer insanlar çok istekliler? Bunun da bir mantığının olması lazım, ben bu mantığı bulamadım. Bir önerim de şu: Arkadaşlar, Çayırhan başta olmak üzere şu anda bu kurulu gücün yaklaşık yüzde 24'ü EÜAŞ'ın elinde. Az önce söyledim, tekrar söylüyorum: Özelleştirme karşıtı değilim yani kategorik olarak özelleştirme karşıtlığım yok benim. Düzgün, adam gibi özelleştirme yapılabilir özel sektörün verimliliğinden faydalanmak amaçlı olarak ama bu santrallerin, hele hele bu şartlarda bizden bu kadar taviz isterken, sübvansiyon isterken, destek isterken özelleştirilmesinde bir mantık yok ya.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Ben para vereceksem yatırımlarını da yaparım, kendim işletirim. EÜAŞ'ın santral işletme tecrübesi var yani EÜAŞ en tecrübeli şirketimiz değil mi bu anlamda? Dolayısıyla bunların özelleştirilmesini mutlaka Nevzat Bey gündemden çıkarmak gerekir. Veya... Bir soru olarak da sormuş olayım: Niye hâlâ bu Çayırhan'ı özelleştirmek istiyorsunuz madem bu işler bu kadar sıkıntılı, madem bu santraller sıkıntıda? Öneri olarak da bu özelleştirme işinden vazgeçilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Yani söyleyecek daha epeyce bir konu var, artık onları Genel Kurula falan ayıracağız. Ancak, dediğim gibi, yine bu şekilde verilsin istemiyorum. Tamam, bunların ayakta kalması için destek sağlayalım ama bu santrallerin kalıcı olarak hayatlarını devam ettirebilecek başka bir formülasyon yaparak bu destek sağlansın, hiç olmazsa sadece para vermekle kalmayalım yani bir amaç da hasıl olsun. Yoksa emin olun çok yüksek fiyat isteyecekler, bugün istedikleri fiyatın daha üzerinde bir alım fiyatıyla alın diyecekler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Tamamlıyorum Başkanım.

Sonradan o da yetmeyecek, başka sıkıntı var diyecekler. Bunların soru gelmez. Dolayısıyla bunu bir çerçeveye sokmak lazım.

Bir de bana anlattıkları başka sıkıntıları da var. İşte maden sahalarıyla ilgili sıkıntı var. Mesela orada sıkıntı çekiyoruz diyor. Oradaki zararını buradan bana daha yüksek bir fiyat ver diyerek onu gidermeye çalışıyor. Öyle bir şey yapmaya gerek yok. Maden sahasıyla ilgili sıkıntısı varsa maden sahasındaki sıkıntıyı orada çöz. Bana firmaların anlattığını söylüyorum ben. Zeytinliklerle ilgili problemler...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKAN YARDIMCISI NEVZAT ŞATIROĞLU - O da gelecek Meclise.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, işte bunları ama bunları... Yani çevre hassasiyetlerini, insanlarımızın çevre hassasiyetleri...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bir daha mı zeytin kanunu gelecek Meclise?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, ona Sayın Bakan Yardımcısı değil, milletvekilleri karar verir. Sayın Bakan Yardımcısı, bu sizin uhdenizde olan bir şey değil. Şimdi zeytin kanununu bırakalım, şu işi bitirelim.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, işi uzatmayalım. Hayır, maden sahalarıyla ilgili sorun yani tabii, çevresel birtakım şeyler, sıkıntılar filan olmadan, eğer varsa orada hakikaten yani rasyonel bir talepleri varsa o talep o zaman değerlendirilir, o ayrı bir konu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Oradaki sıkıntıyı buradan çözmek yanlış olur. Zaten enerji hep çapraz sübvansiyon üzerinden gidiyor. Burada da kendi içerisinde ayrıca bir çapraz sübvansiyon yapmanın bir gereği yok diye değerlendiriyorum.

Teşekkür ederim.