KOMİSYON KONUŞMASI

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, aslında TMSF'nin asli görevi mevduatın sigortalanması olarak tanımlanmış fakat şimdi bir kayyumluk görevi de var. Bu kayyumluk görevi ne zaman hasıl oldu diye baktığımız zaman aslında, 1 Eylül 2016'da, 15 Temmuzdan bir buçuk ay sonra, çok hızlı bir şekilde böyle bir karara varılmış, böyle bir yasa çıkarılmış diyeyim ve kayyumluk görevi ve yetkileri de TMSF'ye devredilmiş, şimdi TMSF de bu görevi üstlenmiş. Burada asıl sorun -evet, uzun süredir, neredeyse sekiz dokuz yıl olacak- TMSF hâlâ bu görevi neden devam ettiriyor? Yani OHAL'de miyiz, bir darbe yasası gibi, darbe kanunları hâlâ geçerli mi? Bu çıkarılmış olan kanun bir kanun hükmünde kararnameyle OHAL kapsamında çıkarılmış olmasına rağmen hâlâ neden devam ediyor? Aslında öncelikle bunun yanıtını almak gerekiyor ki "Bu düzenlemeler neden devam ediyor?"un da yanıtı alınmış olsun.

Daha önce getirilmiş ve ticari faaliyetler üzerinde risk oluşturduğu eleştirisi nedeniyle Anayasa'ya aykırılık nedeniyle dokuzuncu yargı paketinden de çıkarılmış. Burada Anayasa'ya bir uygunsuzluk, aykırılık var. Tekrarındaki çıkarılma biçimiyle Anayasa'ya uygunluğu nasıl sağlanacak? Bu tekrar döner diye düşünüyoruz.

Şimdi, "TMSF" diye yazdığımızda "usulsüzlükler" diye Google'a girdiğimiz zaman bir sürü şey çıkıyor yani onlarca usulsüzlük, işte, ne bileyim, ihalelerle ilgili mesela usulsüzlükler ortaya çıkabiliyor ya da el koyduğu şirketler var, bu şirketler piyasa değerinin altında başka şirketlere mesela kiralanabilmiş oluyor ve bu kiralar artırılmadan yıllarca uzatılabiliyor veya işte, daha sonrasında şirket sahipleri eğer soruşturmalarından dolayı beraat ederlerse mal varlıklarının iadesiyle ilgili sorunlar yaşayabiliyorlar gibi birçok sorun da aslında burada var.

Şimdi, burada bu TMSF'nin -bu yasanın- aslında OHAL'in bir sopası gibi hâlâ kullanıldığı yönünde bir sonuç çıkıyor sanki açığa ve buradan doğru el konulan şirketler üzerinden tasarruflar sermayeye transfer ediliyor, dağıtılıyor gibi duruyor. Böyle bir durumun varlığı muhaliflerin üzerinde de sürekli olarak aslında bir sopa. Niye? Çünkü muhaliflerin sürekli kriminalize edildiği bir dönemde yaşıyoruz, sürekli soruşturmalar açılıyor. Hakkında bir soruşturma olanla telefon görüşmesi dahi kriminalize edilebiliyor, terörize edilebiliyor. Yani bir şirket sahibisiniz, herhangi biriyle telefon görüşmesi yaptınız... En son örneği çok iyi biliyoruz, Ahmet Özer örneği de var. Ve buradan doğru iş adamları, muhalifler bu sopanın altında ve sürekli tedirgin olarak duracaklar. Burada bir muhalifleri sindirme amacı da var. Bir hukuksuzluktur bu. Buradan geri adım atılmalıdır diye düşünüyoruz.

Teşekkürler.