KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Şimdi, önce şu şeyi hakikaten anlayamadım ben yani bu 2016 öncesinde de TMSF kayyum olarak mahkemeler tarafından görevlendirilebiliyor muydu? Yoksa OHAL kapsamında yapılan uygulamalardan sonra bu iş başladı. Çünkü biz şunu biliyoruz: TMSF zaten nerede düzenleniyor? Bankacılık Kanunu'nda düzenleniyor ve TMSF'nin de ihtisas alanı zaten bankacılık yani bugüne kadar TMSF kendisine devredilen bankaların yeniden satılması, özelleştirilmesi, rehabilite edilmesi, çözülmesi; onu yapıyordu. Yani dolayısıyla, bu ilk düzenlemeden önce zaten şirketlere kayyum meselesi yoktu TMSF'de, bu sonradan çıktı. Tamam yani niye çıktı, niye çıkmadı, orasını değerlendiriyor filan değiliz yani hakikaten bunu biz sadece... Değerli arkadaşlarım, hakikaten düşünelim şöyle. Şimdi, 2016 yani hain darbe girişimiyle bağlantılı olarak sadece düşüyorsak on yıl geçmiş, on yıl sonra bile hâlâ bu yetkilere niye ihtiyaç var onu düşünmek gerekir ama bunun dışında da yani terörle, işte, terörizmin finansmanıyla iltisaklı olan şirketler olabilir, bu sadece FETÖ'yle ilgili bir şey değil. Hani hâlâ oralarda da "Artık bir ihtisas kurumu hâline gelmiştir, TMSF kayyum olsun." deniliyorsa -çok ihtisas alanım olmadığı için biraz ihtiyatlı konuşuyorum ama- bir ölçüde olabilir yani o kısmında benim çok bir itirazım o anlamda yok yani iş yeter ki doğru düzgün yapılsın ama 2016 öncesinde bunun olmadığını o zaman tespit etmiş olduk.

HARUN MERTOĞLU (Rize) - CMK 133'e göre isterse mahkeme kayyum atayabilir zaten, yetkisi var.

ERHAN USTA (Samsun) - Ama hiç yapmamış bunu. Yapmış mı 2016 öncesi?

HARUN MERTOĞLU (Rize) - 2006'da atanmış yani...

ERHAN USTA (Samsun) - Ne yapmış? Hangi şirkete?

TMSF BAŞKANI FATİN RÜŞTÜ KARAKAŞ - Erol Evcil grubu şirketlerine...

HARUN MERTOĞLU (Rize) - CMK 133'e göre sınırlı yetki...

ERHAN USTA (Samsun) - İstisnai bir şeymiş ama hukuken yapabiliyor diyoruz, tamam. Bundan sonra yaygınlaştırılmış, bir sistem hâline gelmiş. O yüzden zaten tamam, benim argümanlarım açısından herhangi bir sorun yok. Yani şunu söylüyorum özetle: Tamam, buraya ihtiyaç varsa yine kayyum olarak atansın. Şimdi, daha önceden, ilk başından itibaren, sekizinci yargı paketi de geldiği zaman da o zaman Grup Başkan Vekili olarak aşağıda Genel Kurulda bunun müzakerelerini yaptık, bizim temel itirazımız burada bir dokunulmazlık zırhına büründürülmesi meselesi, bu işin içerisindeki insanlar... O zaman getirilen şey -ona çok itiraz etmiştik, çıkartıldı- neydi arkadaşlar? Dolaylı birkaç atıftan sonra, bu 6755 sayılı Kanun’un 37'nci maddesindeki sorumluluk. Bakın, eğer o gün itiraz etmemiş olsaydık... Nilgün Hanım, şu içinize siniyor mu? Yani birisine bir görev vereceksiniz, TMSF'den... Yani nihayetinde TMSF'nin de kurumsal kimliği yapacak değil, o da birisini görevlendirecek, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gidecek bir tane şirketin genel müdürü olacak, yönetimini yapacak, yönetimi, denetimi onun eline vereceksiniz. O insana verdiğiniz yetki, sorumluluk anlamında verdiğiniz zırh şuydu, cümlenin başını okumuyorum: "Bu görevi yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz."

HARUN MERTOĞLU (Rize) - Şu anda yok.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, ya, biliyorum, dur bir, buradan geldi bu iş. Biz itiraz etmeseydik vardı şimdi, şu anda bu kanun olacaktı. O zaman biz bununla az mücadele etmedik aşağıda, onu söylemeye çalışıyorum. Oradan şimdi başka bir yere geleceğim. Yani bu verilmeye çalışıldı. Ya, bu olmaz, insaf. Bak, bu ülke hepimizin ülkesi kardeşim. Tamam yani evet, bu insanlar bu işin altına girmek ister istemez, o tür şeyler de olabilir, belli bir koruma belki sağlanabilir ama böyle bir şey olmaz. İdari, mali, hukuki, cezai hiçbir sorumluluğu da olmaz. Yani, ne...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yargı paketinde hangi tarihte bu bahsettiğiniz?

ERHAN USTA (Samsun) - Sekizinci yargı paketinde ya...

CEVDET AKAY (Karabük) - Dokuzuncu.

ERHAN USTA (Samsun) - Sekizde geldi, hayır, bu sekizde geldi. 2022'de mi? 2021 mi? Tamam.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sonra bir tane de burada ben teklif ettim, ben getirdim.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, işte, dokuzuncu yargı paketinde sonra geldi, dokuzda geldi. Dokuzdaki ile şu anda gelen aynı. Dokuzdakinin müzakerelerinde ben yoktum. O zaman da yine, herhâlde bir aşağıda şu oldu, bu oldu, çıkartıldı filan.

Şimdi gelende ne var? İki tane itirazımız var, özetle onu söylemeye çalışıyorum. Birinci itirazımız şu: Şimdi, Bankacılık Kanunu'nun 127'nci maddesine atıf yapılıyor, oradaki bir koruma şeyi içerisine alınmaya çalışılıyor ama Sayın Başkan, yani, yanılıyorsam lütfen beni düzeltin. Biz orada arkadaşlarla bunu çalışırken şunu gördük: Şimdi, orada, 127'nci maddede yönetim ve denetimi fon tarafından devir alınmamış şirketlerde o 101'inci maddedeki koruma var. Hangi şirketler? Mesela, TMSF yönetimi ve denetimi fon tarafından devralınmamış ama o şirkete Mustafa Kalaycı Bey'i -yahu, işte, seni gözüm gördü de, eski denetmensin ya- yönetim kurulu üyesi olarak gönderiyor. Şimdi, Mustafa Bey'in orada bütün bir sistemi kontrol etme imkânı var mı? Yok; yalnız başına tek bir kişi. Şimdi, dolayısıyla, oradaki işlemlerinden dolayı... Şimdi, böyle bir farklılık var, onu söylemeye çalışıyorum. Hayır, savunmanızı yapın yine, yanılıyorsak biz geri çekeriz yani.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TMSF BAŞKANI FATİN RÜŞTÜ KARAKAŞ - Yok, devraldığımız firmada yapabiliyoruz.

ERHAN USTA (Samsun) - İşte, ben de onu diyeceğim şimdi bak. Şimdi, kıyas...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye değerli arkadaşlar, bir saniye...

Sayın Usta, toparlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Ben hakikaten anlatamıyorum demek ki. Yani, bu yetkiyi kullanıyoruz ya, neyi kullanıyoruz? Bankacılık Kanunu 127... Şimdi, aynı olay değil diyorum. Bankacılık Kanunu'ndaki 127'yi neye göre kullanın diyor? Yani, bütün şirketin denetim ve yönetimini devralmadığın şirkette bir yöneticini oraya gönderdin, orada onlar yönetime de hâkim, orada bir sürü iş yaptılar, bozuk iş yaptılar, benim adam da buradan ceza çekmesin diye belki bu 127'nci maddedeki o zırh veriliyor. Ama şimdi, sizin buradaki yaptığınız işte yönetim ve denetimi fona geçmiş. Zaten her şeyini kendisi yapıyor. Kendisi yaptığında niye bu Bankacılık Kanunu'nun 127'sine atıf yapıyorsunuz? Bence bu kıyas yani bu atıf yanlış bir atıf, şartlar aynı değil, anlatabiliyor muyum? Diğerinde yönetim ve denetimini devralmadığın şirkete elbette gönderdiğin kişiyi koruyabilirsin onların yanlış kararlarından dolayı cezai, bilmem ne sorumluluğu olmasın diye ama burada artık yönetimi, denetimi, her şeyi bende; ben niye ona...

TMSF BAŞKANI FATİN RÜŞTÜ KARAKAŞ - Araya gireyim mi?

ERHAN USTA (Samsun) - Gir hadi, Sayın Başkan müsaade ediyorsa.

Araya girebilir mi Sayın Başkan?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Size söz vereceğim.

ERHAN USTA (Samsun) - Vereceksiniz.

Birincisi bu yani herhâlde bunu anlatabildim.

İkincisi de hangi mahkemenin yetkili olacağı meselesi. Şimdi, buradaki iş nasıl bir iş? Ticari bir iş aslında baktığınız zaman, ben öyle bakıyorum yani bir anlaşmazlık çıkması durumunda. Dolayısıyla iki soru var mahkemeyle ilgili: Bir idare mahkemesi mi olmalı yoksa bir asliye hukuk mahkemesi mi olmalı, ticaret mahkemesi mi olmalı? Yani, bana göre ticari bir... Ha, TMSF'nin aldığı idari bir kararla ilgili olduğu zaman zaten ona bir şey yazmaya gerek yok, idare mahkemesinde olacağı kesin ama şimdi, burada tek yetkili mahkeme TMSF'nin olduğu... Yani "İstanbul İdare Mahkemesi" dediğimiz zaman şöyle bir sorun çıkıyor: Gaziantep'teki bir tane firmaya el konuldu, tamam mı? İşletme Gaziantep'te; oradaki ticari bir anlaşmazlıkla ilgili olarak İstanbul'daki idare mahkemesini yetkili mahkeme kılıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İki dakika verdim.

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla, her mahkemenin idare mahkemesi mi, ticaret mahkemesi mi olması anlamında bir sorun var. Yani, ticaret mahkemesini ilgilendiren konuysa ticari mahkeme olması lazım. Hem de yer açısından niye Kayseri'deki -bilmem- "x" firmasıyla -meşhur firma var, onunla- ilgili bir mesele oldu, niye İstanbul'a gidelim arkadaş? Ne diyor bizim arkadaşlar orada? "Hukukun doğrudanlığı" ilkesi var yani bulunduğu yerdeki... Dolayısıyla, bizim orada şimdi önerilerimiz olacak. Yani, özetle ben iki açıdan eleştiri getiriyorum: Birincisi, Bankacılık Kanunu'nun 127'sindeki koruma burada mukayese edilebilir değil, yanlış olur diye düşünüyoruz. İkincisi de mahkemenin illa İstanbul Adliye Mahkemesi olması gerekmez; yerine göre ticaret mahkemesinin, yerine göre de şirketin merkezi neredeyse oradaki mahkemenin yetkili olması gerekir diye değerlendiriyoruz.

Teşekkür ediyorum.