Komisyon Adı | : | (10/235, 837, 1601, 1602, 1800, 1801) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu temsilcilerinin yapmış oldukları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 11 .02.2025 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın komisyon üyeleri, BTK'yi temsilen gelen Sayın Başkan Vekili ve diğer bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben az önceki soruya soru değil de bir yorumla katkıda bulunacağım, daha sonra da bir sorum var, onu soracağım izninizle. O da şu: Bu siber güvenlikle ilgili kurulan teşkilat, aslında zaten Komisyonda konuşuldu, Genel Kurulda da ziyadesiyle konuşulacak ama burada da bir kez daha ifade etmek isterim. Bakın, sizde var, Emniyette var, Silahlı Kuvvetlerde var, Jandarmada var; böyle "kurumlar fazlalığı" diye bir şey ortaya çıkmakta. Yani hepsini alıp bir yerde toplamak da yok. Şimdi de Cumhurbaşkanlığında Siber Güvenlik Başkanlığı kurulacak. Hem bürokrasi anlamında hem karar verme anlamında çok sıkıntılar olabileceğini düşünüyoruz. Bunu size bir eleştiri olarak söylemiyorum, konu açıldığı için söylüyorum ve Mecliste de bizler yasama yapıcılar olarak tartışacağız. Yani hele hele zaten şeyi hatırlatmama hiç gerek yok yani kamuda hepimizin, özellikle de kamu idarelerinin tasarruf yapması istenen bir dönemde teşkilatlar kurulması, ayrı yatırımlar yapılması vesaire... Mevcut kurumlardan yani BTK'ninki iyiyse BTK'nin ya da Emniyetinki iyiyse Emniyetinki güçlendirilip kullanılabilecekken böyle büyük bir aslında kurumsal bir hantallaşmaya gidilebileceği endişemi paylaşmak isterim. Bunu Genel Kuruldaki tartışmalar sırasında yasayla ilgili de paylaşacağız. Yani orada bir boşluk vardı, doğru, konuşuluyordu "Siber güvenlik kimin sorumluluğunda?" diye ama boşluğa bulunan çözüm "Yeni bir kurum yaratalım." çözümü bence yani en olmaması gereken şeydi.
Ben soruma geçeyim Sayın Başkanın gündem ötesindeki konulara ilişkin verdiği cesaretle.
Sayın Başkan, eğer elinizde imkân varsa, paylaşırsanız bir husus var, bir süredir yanıtsız kalan, belirsiz kalan -ama sizden kaynaklanıyor ama idarenin başka kurumlarından- "erişim engelleri meselesi" diye bir sıkıntımız var. Ben gazetecilik mesleğinden geliyorum, burada gazeteciler de var, bir erişim engelleri meselesi var. Gazeteci haberini yapıyor, bir gün sonra kurumunuzun da -doğal olarak yani sorumluluk makamında olduğunuz için- aracılığıyla o haberlere erişim engelleniyor. Anayasa Mahkemesi ciddi kararlar aldı biliyorsunuz -hem işte bununla ilgili kanun, bizi bağlayan kanun diyeceksiniz- o kanununa ilişkin iptal maddesine hem de sizin resen erişim engelleme yetkinize ilişkin ama sonrasında biz ilginç şeyler yaşıyoruz, birkaç örnek vereceğim; mesela, Allah göstermesin, biliyorsunuz, daha iki üç gün önce depremin yıl dönümüydü. Hepimiz buradaki milletvekilleriyle deprem bölgesindeydik. O deprem gününde, biliyorsunuz, bant daraltma yaptı kurum. Nasıl bir anda -hatırlatmamı isterseniz yani burada bilenler de var- yaptı? İnsanların Twitter'dan, Facebook'tan yardım feryatlarıyla sesini duyurmaya çalıştığı anda bant daraltma yaptınız. Olabilir, diyebilirsiniz ki "Bu kararı aldık." Sonradan bu kararınızı eleştiren oldu -biz eleştirdik- sahip çıkan oldu ama bu kararınız yargının konusu oldu, yargıya gidildi ve kurumunuz yargıda bu mahkemeleri kaybetti ama kurumunuz kamuoyuna hâlâ bu bant daraltma kararlarının gerekçesinin neden alındığını yani kimden ne geldiği hakkında bir açıklama yapmadı bu konuda hem mahkemeyi hem de üst istinafı kaybetmenize rağmen. Alınan kararları, bunları burada bir sonrakinde hepimiz için daha kötüsü olmasın diye tartışıyoruz yani kurumunuza, şahsımıza şeyden değil ama bu önemlidir, insan hayatı söz konusudur; sizin verdiğiniz bu bant daraltma kararlarının nedenini kamuoyuyla paylaşmanız gerekir ya da yargı kararları sonrasında paylaşmanız gerekir. Bu konuda bugüne kadar büyük bir sessizlik içindesiniz.
Bir başka konu: 5651 sayılı Kanun’un 9'uncu maddesi AYM'yle iptal edilince 8 (a)'dan erişim engelleri verilmeye başlandı. Birçok haber... Ne kadar, neler? Bakın, 6 Şubat 2023'ten bu yana 213 haber 11 farklı kararla erişime engellenmiş. Engellenen haberler arasında -depremlerden açıldığı için söylüyorum- depremzedelere gönderilen yardımların belediyeler tarafından satılması, Kızılayın çadır ticareti, müteahhitlerin kaçarken yakalanması, konut ihalelerinin iktidara yakın olduğu iddia edilen şirketlere verilmesi gibi vesaire vesaire var. Bunların her birine bakarsanız hiçbirinin kişilik haklarıyla ilgisi yok. Bunların hepsi kamusal, kamunun çıkarını ilgilendiren hususlar.
Şimdi, 8 (a)'yla verilen kararlar diyorum, artık 8 (a)'ya geçildi. Çok da uzattığımın farkındayım, bitireyim. Şimdi, son günlerde gördüğümüz birkaç örnek yani izahat olmadan, hukuki gerekçe olmadan işte her birimizin ya da kişilerin kişisel iletişiminin, paylaşımlarının engellenmesi meselesi var. Utku Çakırözer mesela erişime engelleniyor ve görünmez kılınıyor, mesela, X'te yaşanıyor bu; son Metin Cihan'ın örneği de böyle mesela, tüm dünyada herkes görüyor ama Türkiye'de göremiyoruz. Şimdi, burada bir karar alındığı anlaşılıyor ama kararın gerekçesi yok. Eskiden BTK, biliyorsunuz, gerekçeyi açıklamasa bile bildirim yapardı, insanlar bilirdi "şu, şu, şu şeyde" diye. Hiçbiri yok yani çoğumuzun, belki milletvekilleri olarak bizlerin, basın mensubu olarak arkadaşlarımızın bazen kendi paylaşımının bile kendisinin bir şeyi olmadan erişime engellendiğini görüyoruz. Anayasa Mahkemesi kararlarına, hukuk ilkelerine uyma noktasında bu konuları siz kendi içinizde tartışıyor musunuz? İşte Metin Cihan örneğini verdim. Niye erişime engellendi, bir gerekçesi var mı bunun? Metin Cihan'ı kamuoyu nasıl tanıyor? İşte İsrail'e giden gemiler meselesini ortaya çıkardığı için tanıyor ama siz bu konuda bir izahat yapın. Bir kişinin, bir vatandaşın bir paylaşımı nasıl böyle erişime engellenebilir ya da benim ya da başkasının?
Sonra, eski adıyla Twitter yeni adıyla X ile BTK arasında bir anlaşma vesaire mi yapıldı? Çünkü anlıyoruz ki BTK'den giden talepler X tarafından yerine getiriliyor. Özellikle bu da gazeteciler, basın kuruluşları açısından son derece önemli. Yani buna, bugün işte "metin" dersiniz, yarın o başkası olur, sizden biri olur, bizden biri olur yani bu hakların korunması uzun erimli olarak her birimiz için, bugün iktidar olur yarın muhalefet olur, bugün muhalefet olur yarın iktidar olur, önemli olan, ifade özgürlüğümüzün ve genel anlamda haber alma hakkımızın korunmasıdır. Ben burada gazeteci kökenli biri olarak yani tabii ki hukuka belki aklım ermez ama bizim mesleğimizde şu vardır: Yani diyelim, biz bir haber yaptık ve ben diyelim ki Sevilay Hanım'ı incittim. Yani hemen bunun yaptırımı, erişim engeli değildir. Sevilay Hanım bana yanıt gönderebilir, bunların yolları var. Yani zaten işte tekzip mekanizması vesaire, hukuk, mahkeme, her şey var ama Türkiye'de şuna döndü iş, üzülerek ifade ediyorum: "Bu haber benim partime, kurumuma, derneğime, camiama zarar verir." deyip yanıt vermek yerine, hatalı olabilir benim haberim, tamamen erişime engellemek, hatta bazen internet hafızasından kazımak; bunlar Türkiye'nin hafızasını yok etmektir Sayın Başkan. Yani yarın öbür gün birileri baktığında Susurluk'u göremeyecekse eğer bizim internet hafızamızda büyük bir haksızlık yapıyoruz demektir, yani siz, biz, hepimiz, kimler karar alıyorsa. O yüzden bu konularda hareket ederken mutlak surette anayasal çizgiler, Anayasa'nın verdiği yetkiler, vesaire, tabii ki kurumunuz çok büyük yetkilerle donatıldı ama aynı zamanda sizin, bizim, her birimizin, siz kurum olarak, ben şahıs olarak hepimizin hesap verme gibi bir sorumluluğu var. Lütfen, erişim engelleri meselesini kamuoyuna açıklamasını yapın, o kişi itiraz etsin. Yani ortada büyük bir "Ben yaptım, oldu." şeyi var. Böyle giderse, inanın, hani bugün iktidar makamında oturan arkadaşlarımız şunu düşünebilir: Yani ne var bunda, işte tamam... Ama yani bu işin yarını var, öbür günü var. Hukuk dediğimiz şey, herkes yani hepimizin hakkını, bugün benim hakkımı siz, yarın sizin hakkınızı ben savunmak durumundayım. Lütfen, ifade özgürlüğümüzün, haber alma hakkımızın, basın özgürlüğünün, kurumlar eliyle ve Anayasa'ya aykırı, hukuka aykırı bir şekilde yok edilmesine, işte hırpalanmasına izin vermeyelim. Buna da bence, işte, son dönemde gündemde olan erişim engellemeleri ve bu bant daraltması kararı noktasında kamuoyuna yeterli açıklamayı yaparak başlayabiliriz diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum anlayışınız için.
BAŞKAN FATİH DÖNMEZ - Utku Bey'e teşekkür ediyoruz.
Yani konunun epey dışında oldu, uzun oldu, zamanı verimli kullanmak adına ama yine de tabii, Sayın Başkan cevap vermek isterse kısaca ona bırakalım.
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU BAŞKAN YARDIMCISI RIDVAN KAHVECİ - Sayın Başkanım, şöyle, çok hızlı cevap vermeye çalışayım.
Birinci konu, siber güvenlik teşkilatının kurulmasıyla beraber kamuda bir kaynak israfı olacak mı, çok bölünmüşlük olacak mı konusu. Zannediyorum şöyle: Siber güvenlik teşkilatının kurulmasıyla beraber, az önce sayın vekilimizin bahsetmiş olduğu, kamudaki dağınık olarak ifade edilen yapıların tek bir yerde toplanması ve koordinasyonu, eş güdümü, kaynakların bir araya toplanmasıyla daha etkin ve verimli bir yapı oluşturulması amacıyla zaten bu teşkilatın kurulması gündeme geldi. Ben bu noktada Mahmut Esat Yıldırım Bey tabii, bu çalışmaların öteden beri içinde olduğu için birkaç cümle belki söylemek ister diye müsaadenizle sözü kendisine vereyim ama dediğim gibi genel itibarıyla, siber güvenlik teşkilatı kurulması çalışmalarının arkasında, aslında bu dağınıklığı tek bir yerde toplayarak etkin bir şekilde tüm bu operasyonların, tüm bu işlemlerin tek bir yerden koordineli bir şekilde, verimli bir şekilde yürütülmesi amaçlanıyor.
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU BİLGİ TEKNOLOJİLERİ DAİRESİ BAŞKANI MAHMUT ESAT YILDIRIM - Sayın Başkanımızın bahsettiği gibi, hâlihazırda ülkemizde SOME diye adlandırdığımız Siber Olaylara Müdahale Ekipleri mevcut; 2.300'ün üzerinde kurumsal SOME ve 14 tane sektörel SOME mevcut. Yani bir finans sektörü, bir sağlık sektörü, gıda sektörü gibi bu ekipler hâlihazırda USOM koordinasyonuyla görevlerini icra ediyorlar. Yeni Siber Güvenlik Başkanlığı kurulduğunda biz hem mevcut yetkilerimizi hem altyapılarımızı, yazılım ve donanımlarımızı yeni başkanlığa devrediyor olacağız. Kanunun ilgili maddelerinde bununla ilgili hükümler mevcut. Ayrıca BTK da tabii, kendisi haberleşme sektörünün bir SOME'si olarak, sektörel SOME olarak yine faaliyetlerini icra edecek. Sadece bu ulusal koordinasyon mekanizması Siber Güvenlik Başkanlığına devredilmiş olacak.
Arz ederim.
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU BAŞKAN YARDIMCISI RIDVAN KAHVECİ - Sayın Başkanım, diğer konularda da tabii, sayın vekilimizin bahsetmiş olduğu dosyalarla ilgili çok detay bilgiye sahip değilim ancak şöyle genel bir çerçeve sunmak isterim: Bildiğiniz gibi, erişim engellenmesi kararları veya içerik, yasa dışı içerikler konusunda kurumumuz, 5651 sayılı İnternet Ortamındaki Yayınlarının Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun var, bu kanun çerçevesinde bu bahsi geçen işlemleri gerçekleştiriyor. Bu dediğim gibi, içerik çıkarılması veya erişimin engellenmesinin uygulanması noktası kanunda detaylıca yer almış durumda. Burada genel itibarıyla şöyle mekanizma isliyor Sayın Başkanım: Burada tabii, erişim engellemesini veya içerik çıkartılmasına olağan konu içeriklerin Türk Ceza Kanunu'nda da sayılan birtakım suç unsurlarını içermesi gerekiyor. İşte, uyuşturucu madde temini, intihara yönlendirme, sağlık açısından sakıncalı maddelerinin temini, müstehcenlik gibi birtakım katalog suçlar var. Bunlarla beraber birtakım farklı hususlar da zikredilmiş durumda ve tüm bu mekanizma aslında soruşturma evresinde hâkim kararı, kovuşturma evresinde mahkeme kararı ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde de cumhuriyet savcılarımızın onay ve kararları çerçevesinde işlemler tesis ediliyor.