Komisyon Adı | : | Dilekçe Komisyonu İle İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu |
Konu | : | Kamu Denetçiliği Kurumu 2024 Yılı Yıllık Raporu’na ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 11 .02.2025 |
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ben de teşekkür ediyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumu, açıkçası -kendimin, şahıs olarak- partimizin de idarenin denetlenmesi anlamında çok önem verdiği, takdir ettiği ve iyi işler yapmasını beklediği, daha çok kapsamlı, daha çok etki edecek alanda işler yapmasını istediği kurumlardan bir tanesi. O yönüyle sunumda yer alan bir hususun altını çizmek gerekir. Kamu denetçiliğinin daha çok idareler arası çalışan kamu personeli arasında ya da birçok kurum arasında bilindiği ama halk arasında bilinmediğini, bu nedenle gelen başvurulardaki farkın ya da alanlara göre dağılımının da bunda etkili olduğunu düşünüyorum. O nedenle, ifade ettiğiniz tanıtım ve bilinçlendirme faaliyetlerinin daha fazla artması gerektiği hususuna katılıyorum, bunun yaygınlaşması gerekir, en azından tavsiye kararı bile olsa... Maalesef ki itibar olarak Meclis çatısı altında yani etkisiyle kurulması gibi meseleler idarede daha fazla dikkate alınmasına sebep oluyor. Bu, hem avantajlı hem dezavantajlı görebileceğim iki husus.
Her ne kadar alt komisyon kurulacak ve her başlık orada ele alınacaksa da birkaç şeye değinmeden geçemeyeceğim. Büyük ihtimalle alt komisyonun parti üyelerine göre dağılımı da belli, sayısal olarak durumu da belli. Ben aynı zamanda Cezaevi Alt Komisyon üyesiyim. Öncelikli olarak cezaevlerinden çok fazla başvuru geldiğini hem gönderdiğiniz metinden hem de daha önceki yıllardaki başvurulardan biliyoruz. Eğitim, sağlık, bilhassa nakil talepleri, görüş, haberleşme, koşullu salıverme, denetimli serbestlik ya da dinî inanç nedeniyle odasının değiştirilmesi gibi birçok mesele var. Siz Ombudsmanlık olarak, bilhassa idare tarafından koşullarla ilgili, hem fiziki yapı hem de uygulamalarla ilgili şikâyetlerde bu konuda hiç yerinden inceleme yaptınız mı? Böyle bir karar aldınız mı ya da gidip inceleme gibi durumunuz oldu mu? İncelemelerde, sadece cezaevinin yani bu uygulamalarda aynı zamanda -tırnak içerisinde- sorumlu görülen kurumun size vermiş olduğu yazılı cevaplar sizler için yeterli oluyor mu? Yani çıkan kimi kararlardan öncelikle böylesi bir ikilem çıkıyor ortaya.
Bir diğer mesele -sitede de var, diğer alanda da var- sizlerin kimi sağlık alanındaki farklı sendikalarla sunum, ziyaret ya da bilgi paylaşımı yaptığınızı görüyoruz. ÖZ SAĞLIK-İŞ Sendikası, SAĞLIK-SEN gibi ziyaretler ya da görüş alışverişine ilişkin paylaşımlar var ancak aynı zamanda, bu kadar tarafsız, bağımsız olmasını beklediğimiz ya da bu şekilde kurgulanan bir kurumun böyle bir temasa, böylesi bir görüş alışverişine ihtiyaç duyduğu anda -bu görüş alışverişini sadece belli görüşlerle ya da belli üyelerin bağlı bulunduğu sendikaların da dışında- bu alanda hem üye sayısı, hem çatışma potansiyeli hem de ortaya çıkan sivil aktivizmiyle daha çok bilinen ve bu noktada da tarihsel geçmişi olan SES gibi, TTB gibi kurumlarla neden böylesi bir istişari ziyaretin gerçekleşmediğini sormak isterim. İlerleyen zamanlarda böylesi bir çalışma programınız, takviminiz varsa bilmek de isteriz çünkü bu, sizin bulunduğunuz konum itibarıyla verilen tavsiye ve çıkan kararlara da gölge düşürebilecek bir mesele.
Yine, sağlık alanındaki hasta hakları başvurusu var yani 90 gibi bir rakam verilmiş ancak cezaevlerinde hangileri hasta mahpuslara ilişkin, hangileri normal, öyle bir ayrım açıkçası yok; en azından Cezaevi Alt Komisyonundan biri olarak bu ayrımı görmek isterdim, en azından çıkan kararları tek tek taramak yerine. Yine, cezaevlerinden gelen kimi sağlık hakkı ihlalleriyle ilgili, işte, ağız içi arama, sevklerin geç yapılması, hastaneye geç götürülme ya da revire gitmeden reçete verilmesi gibi bazı başvurulara yer verilmiş. Bu başvurularda idarenin herhangi bir kusuru olmadığına dair karar verilmiş. Yani en azından buradaki üç farklı örnekte, her şeyin yolunda olduğu kararını ya da bu meselelerin hukuka uygun meseleler olduğu kararını sadece idarenin vermiş olduğu cevaplarla yetinerek mi veriyorsunuz? Bu şekilde, hastane ve cezaeviyle ayrı ayrı bir yazışma usulünüz var mı? Çünkü bu, tavsiye kararı olsa bile cezaevlerindeki bu uygulamaların maalesef süreklileşmesine ve bu ihlallerin artmasına dolaylı bir etkisi var. Bunu da gören bir yerden, bunun ciddiyetine uygun bir inceleme var mı, açıkçası bilmek isteriz.
Yine, kantin pahalılığı, yemek zehirlenmesi ve beslenme koşullarına ilişkin yapılan başvurularda da hijyen meselesiyle ilgili ya da işte diyet yemek alması gerekenlerin günlük kalorisiyle ilgili yapılan bir başvuruda da -yine aynı şekilde vermiş olduğunuz cevapta- uygun, yeterli ve usule uygun olduğuna dair bir işlem tahsis etmişsiniz. En azından özetle ifade ederek söylersem, özellikle cezaevleriyle ilgili -her biri ayrı kategoride olmasına rağmen- yapılan bu başvurularla ilgili değerlendirme kriterleriniz ne ve inceleme kriterleriniz ne?
Yine, size daha önceki bir özgün başvurudan bahsedeceğim: Kandıra 1 No.lu F Tipi Kapalı Cezaevinde işkence gördüğünü, cinsel saldırıya maruz kaldığını defalarca söyleyen ve bundan kısa bir süre sonra da şüpheli şekilde ölen yani intihar ettiği söylenen Garibe Gezer'le ilgili mesele. Kendisinin size bir başvuru yaptığını, avukatlarının başvuruda bulunduğunu biliyoruz. Bu başvuruda cezaevi idaresiyle görüntülerle ilgili -talep ve diğer meselelerde, başvuruyu- videoyu, daha doğrusu görüntüleri gönderme ya da göndermeme gibi bir yazışma ya da bir mesele oldu mu? Bu video yani görüntü istediğiniz uygulamalarda, böylesi bir görüntü size geri dönüyor mu, özellikle işkence ya da başka türlü meselelerde... Biraz daha cezaevi idaresiyle ilgili söylüyorum.
Eğer bir süre meselesi yoksa bir şey daha söyleyeceğim. Nakil meselesi... Buradaki tüm vekil arkadaşlarımıza bence onlarca başvuru geliyordur, ailesi başka yerde olup kendisi başka yerde cezaevinde olan ya da yargılaması başka yerde olup cezaevinde olan. Bunlarla ilgili sizlere de birçok başvuru geldiğini biliyoruz. Bu meselede yani genel cezaevindeki nakil meselesinde buna ilişkin çözüm ya da bu konuda bir somut tavsiyeniz ya da bakanlık ya da tevkifevleriyle ilgili ortaya koyulan bir çözüm var mı? Size gelen başvurularda tek tek içerik göremiyoruz, doğrudur. Bu bilinçlendirme ya da tanıtım meselesi bizler açısından önemli ve halktan ziyade cezaevlerinden daha çok size başvuru geldiğini... Daha çok tanınma hâlinizin de... Hak ihlallerinin biraz yoğun ve artışta olduğunu gözeten bir yerden ele almamız gerektiğini ben düşünüyorum.
Yine de ilerleyen süreçte kurulacak komisyonda da gerekli önerilerimizi ya da sözlerimizi kurarız.
Teşekkür ediyorum tekrardan.
BAŞKAN SUNAY KARAMIK - Buyurun.
KAMU BAŞDENETÇİSİ MEHMET AKARCA - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilimiz çok ayrıntılı bir soru şeyi yaptı, hepsini takdir edersiniz ki kısa sürede cevaplandırma imkânımız yok ama ayrıntılı olarak bunların hepsine yazılı cevap verebiliriz.
Sadece şunu söyleyeyim: Bizim iş bölümü gereği denetçilerimizin sorumlu olduğu alanlar var. Mesela, sendikalarla ilgili olarak HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve DİSK'ten randevu talep edildi. HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ ziyaret edildi, DİSK'ten randevu talebi bekleniyor. Bir önceki hafta İzmir merkezde 30 bin üyesi olan İzmir'deki Hekimler Sendikası yöneticilerinin randevularını kabul ettik, kendileriyle görüştük. Bizlere talepte bulunan sivil toplum kuruluşlarının hiçbirini şimdiye kadar geri çevirmedik. Hangi sendika başkanı, hangi vakıf başkanı bizden talepte bulunmuşsa biz onlarla görüşmeler yapıyoruz, notlarımızı alıyoruz, varsa önerilerini alıyoruz. Bu konularda da değerlendirmeye açığız yani bizim bu konuda hiç kimseye bir ayrım yapma...
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sizin çağrınızla, onların davetiyle değil... Kastettiğim o kısım.
KAMU BAŞDENETÇİSİ MEHMET AKARCA - Hayır, biz kendimiz de davet ediyoruz yani sorunlu alanları tespit ettiğimiz kurumlarla ilgili olarak onları da davet ediyoruz. O zaman da daha çok sendikaları değil idareyi davet etmemiz gerekiyor. Yani sendikaların yaptığı işlemler takdir edersiniz ki bizim konumuz olmuyor. Sendika üyelerinin idareyle olan sorunları bizim çalışma alanımıza giriyor.
Cezaevleriyle ilgili olarak sıkıntının büyüklüğünü herkes biliyor. 390 bin tutuklu ve hükümlü cezaevinde var, 398 cezaevi var. Takdir edersiniz L tipi cezaevlerinde de yoğunluk var çünkü yüksek güvenlikli cezaevlerinde "1+3" kişi kalabiliyorlar ama diğerlerinde yoğunluk olduğu da bir gerçek yani. Bu konuda da mümkün olduğu kadar idare bizim tavsiyelerimize uyuyor gerçekten de. Nakillerde yardımcı oluyoruz, kadın hükümlülerin çocuklarını yanlarına almak konusunda kişisel gayretlerimiz oluyor. Ben Fatma Hanım'ı biliyorum, kaç defa Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüzle yüz yüze ya da telefonla görüşmek suretiyle... Bunların birçoğu tavsiyelere bile yansımayan, dostane çözüm dediğimiz yöntemlerle, telefon etmek suretiyle de... Bu insani çözümlerde gerçekten de kurumumuz bu konuda fonksiyonunu yerine getiriyor.
Cezaevleriyle ilgili olarak, dediğim gibi, sizin söylediğiniz çok şey var. Ben daha fazla Komisyonun zamanını da almak istemiyorum, notlarım var ama bunlara biz yazılı olarak, ayrıntılı olarak cevap verebiliriz.
Yani tabii ki suç teşkil eden, soruşturma konusu yapılan, soruşturma yapılmış, yargılama konusu olmuş, dava konusu olan konular zaten bizim görev alanımızın dışında ama bu konuda hepimizin hassasiyet göstermesi gerekiyor. Zaten ulusal insan hakları kurumu burası yani Ombudsmanlık; bütün dünyadaki tanımı itibarıyla bir insan hakları kurumu olarak tanınmaktadır, bilinmektedir. Bizim kurumumuz da bu konuda elinden gelen bütün gayreti göstermektedir. Yani cezaevlerinde de zaman zaman ziyaretler yapıyoruz, kurum ziyaretleri de planlıyoruz yeni dönemde, bizden önce de ziyaretler gerçekleştirilmişti ancak bizler de bu planlamayı yapmaktayız. Yani çeşitli kurumlar, kuruluşlar, idare ziyaretleri devam etmektedir.
Teşekkür ediyorum.