KOMİSYON KONUŞMASI

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım. Değerli bürokrat arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum sunumları için, hocam size de teşekkürler.

Şimdi, birkaç konu üzerinde sormak istiyorum. Öncelikle şu: 23 milyon çocuğumuz var, 0-18 yaş grubunda 23 milyon çocuğumuz var. 81 il var, bu 81 ilin sadece 70'inde -11'inde yok- 74 tane Çocuk İzlem Merkezi var. Bağımlılık, şu anda dünyanın en çok dert ettiği, bütün ülkelerin çalıştığı bir konu. Başkentte olmamak üzere sadece 14 tane var. Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezleri (ÇÖZGEM) yani zihinsel engelli yurttaşlarımız için, çocuklarımız için olan merkezler sadece 10 ilde var. Şimdi, Türkiye'nin en büyük bütçesini alan bakanlıklardan bir tanesi bu. Türkiye'nin en büyük yaş gruplarından bir tanesi bu. Sizce bu yeterli mi, değilse ne yapmamız lazım; birinci sorum bu.

İki: "Çocuk" denince başka bazı bakanlıklar doğal olarak devreye giriyor, bunlar: Millî Eğitim Bakanlığı -19 milyon öğrencimiz var üniversiteden önce- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, herhangi bir bakanlık olmamasına rağmen son dönemin tercihleriyle de Diyanet İşleri Başkanlığı çünkü bir tür Millî Eğitim Bakanlığı gibi görev yapıyor. Millî Eğitim Temel Kanunu'na da biraz aykırı olarak, yeni çıkan yasayla da kontrolü yok Millî Eğitim Bakanlığının, dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı da bir ortak hâline geliyor. Buralara yönelik, buralardaki personel ve buralarda alınan önlemler yeterli mi, neler yapmamız lazım; ikincisi bu.

Üçüncü sormak istediğim, ben çok uzun yıllar Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde afet psikososyal destek hizmetleri kurmuş birisiyim. 1999 depreminde gönüllü olarak başladım, sonra çok çeşitli ülkelerde ve Türkiye'de, en son da Türk Psikologlar Derneğiyle deprem bölgesinde 6 gönüllü merkez kurmuş birisiyim yani aslında kariyerimin önemli bir tarafı bununla geçti. Türkiye'de afet planına göre bu hizmetler Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı, siz de Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak bunu söylüyorsunuz. Şimdi, 237 çocuk ve ergen psikiyatri yatağı mevcut Türkiye'de. 53 bin yurttaşımızı kaybettik resmî rakamlara göre. Hatay'da, Kahramanmaraş'ta, Malatya'da, Adıyaman'da, Osmaniye'de yok yani Türkiye'nin "asrın afeti" denilen afette -ki öyle- resmî rakamlara göre 53 bin kişi ölmüş ve bu 5 ilde çocuk ve ergen psikiyatri yatağı yok; merkezini geçtim, yatak yok bu rakamlar ve söylenenler doğruysa. Ben bunu anormal buluyorum, en kibar ifadesiyle söylersem, bence bu anormal. Bakanlıkların entegre bir biçimde afet öncesi, sırası ve sonrasında başta çocuklar olmak üzere ve hemen diğer kırılgan gruplar olan kadınlar, engellilerle birlikte devam edecek şekilde ciddi bir hazırlık yapması lazım. Bu rakam bu hazırlığın olmadığını gösteriyor. Ben her dönem deprem bölgesinde şunu yaşadım: İlk on beş gün, bir ay -biz yardımsever bir milletiz- siviller olur, dernekler olur, vakıflar olur, bakanlıklarımız hemen ekstra görevlendirmeler yapar, çevre illerden arkadaşlar gelir -hepsine minnettarım, çoğuyla hayat boyu arkadaşlıklarım oldu çok çeşitli siyasal görüşlerden ve yaklaşımlardan- ama "mış" gibi... 6 Şubatta ikinci yılına gireceğiz şu anda depremin ve üzülerek söylüyorum -bilmiyorsam düzeltin- Türkiye'nin hiçbir entegre psikososyal destek programı yok bu 10 ilde, bu Bakanlıkları kapsayan. Milyonlarca çocuk var bu 10 ilde, zaten yatak bile yok. Dolayısıyla, bu Bakanlıklarla organize bir biçimde -ki hocam çok doğru söyledi- travma sonrasında en önemli meselelerden bir tanesi çocukların yaşamını rutinleştirmektir, okul hizmetlerini başlatmaktır, belirli bir zaman rutini oluşturmaktır.

Biz bu Komisyonda bir çözüm üretmek amacındayız iktidar ve muhalefet partileri olarak. Siyasi bir konuşma yapmak derdinde değilim. Hayatının, kariyerinin önemli bir kısmı psikososyal destek programlarında gönüllü ya da profesyonel olarak geçmiş biri olarak söylüyorum; ben çok yoruldum bundan yani bir operasyon rüzgarı, üç ay sonra hiçbir şey yok, iki ay sonra hiçbir şey yok. STK'lerin de gücü bir yere kadar yetiyor. İşte, biz 6 merkez kurduk mesela, ciddi bağışlar topladık ama ömrü bir yere kadar oluyor. Dolayısıyla, burası için özel bir stratejik plana ihtiyaç var diye düşünürüm. Siz ne düşünürsünüz?

TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Sistem lazım.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Bir sistem lazım.

Son olarak da şunu söyleyeyim: Bence yeterli değil ama siz ne düşünüyorsunuz, bunu yazılı olarak da verebilirsiniz, Bakanlığın bakış açısını da anlatabilirsiniz, stratejisini anlatabilirsiniz; bu yasal mevzuat yeterli mi, personel yeterli mi? Çünkü Türkiye'de binlerce, on binlerce psikoloji bölümü mezunu, rehberlik ve danışmanlık bölümü mezunu, sosyal hizmetler mezunu olan ve şu anda iş sahibi olmak isteyen yurttaşımız var. Dolayısıyla, bu hizmetlerde bu uzmanlık gruplarının daha fazla yer alması lazım. Bakanlığın bunda yeterli kadrosu olduğunu da düşünmüyorum ama şunu söylemek isterim son olarak, bunu soru olarak soruyorum. Hemen bugün sizin verebileceğiniz bir cevap olmayabilir ama en azından, bir perspektifi yazılı olarak da alabilirsek çok sevinirim. Günün sonunda burada büyük atılıma ihtiyacımız var, en başa tekrar dönüyorum. Bu sunumlar bize yapıldığında 23 milyon insanın içinde 15 binine şu eğitim verilmiş, 10 binine şu hizmet sunulmuş, 25 binine şu olmuş ama bu, o yaş grubunun çok küçük bir bölümü siz de takdir edersiniz ki. O yüzden, çok daha kapsayıcı Millî Eğitim sistemiyle, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sistemiyle koordineli, iş birliği içinde ne işler yaparız diye de sormak isterim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.