Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Oğuzhan Yaşar'ın, mevzuat, süreç ve yenidoğan çetesi soruşturması kapsamında Adalet Bakanlığınca yürütülen işlemler hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .02.2025 |
ALİ KARAOBA (Uşak) - Ben de sunumlar için teşekkür ediyorum.
Biraz gecikmeli geldim, özür diliyorum.
Şimdi, benim de birkaç sorum var.
Birincisi, gerçekten yüksek güvenlikli bir cezaevinde intihar ve basına yansıdığı kadarıyla camla, cam parçasıyla, bardak parçasıyla bileklerinin kesildiği ve intihar ettiği söyleniyor. Bu doğru mudur? Doğruysa mahkumlara cam bardakla çay ya da benzeri gibi şeyler verilebiliyor mu, yoksa bu "yüksek güvenlik" tanımlamasının açılımı nedir yani sadece kaçamayan ya da gardiyana saldıramayan mı, yoksa intihar edebilenler de bu işe dâhil mi? Tabii, konuyla bağlantılı değil ama tüm Türkiye'de cezaevlerindeki toplam intihar sayısı ne kadardır? Hani buradan da bir şey çıkarır mıyız diye soruyorum. Birincisi bu.
İkincisi -şimdi, sayın vekilim de sordu- biz 112'yi gezdiğimizde 112'yi çok beğendik; yaptığı işlerini, icraatlarını, gerçekten oturtulan sistem çok güzeldi ama burada anlattığınızda, Serdar Yüksel 112 sevkini yapan kişi, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yani bir organik bağ var ve bunlar transfer ediyor. Kaybettiğimiz 10 bebek haricinde bunlar ne kadar sevk yapmışlar, kayıtlardan bunu çıkarttınız mı? Yani her giden ölmemiştir mutlaka, tedavi olup çıkanlar da vardır. Acaba bunların faydalandığı, birlikte organize ettiği sevk sayısı toplam ne kadardır? Başka illerde de bununla ilgili diyalog var mıdır, takipler yapılacak mıdır? Çünkü belki bunlar dinlenmeseydi açığa çıkmayacaktı, o açıdan 112'de İstanbul'da oluşan duygu ile sizin yaptığınız sunumda bizde oluşturulan duygu aynı yerde değil, bunu belirtmek istiyorum.
Şimdi, bir diğer konu "curosurf" denilen, aslında bunlar domuz akciğer fosfolipitinden frakte edilip yapılan ilaçlar yani sıradan bir antibiyotiği ya da ağrı kesiciyi bile barkodla alırken kullandı gösterip başka yerde nasıl kullanıyorlar, satılan üçüncü kişi kim? Şimdi, zaten kurumlar üzerinden bunu alıyorsunuz, yatışı olmayan bir hasta bu ilacı zaten kullanamıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu üçüncü ya da dördüncü basamaksa zaten surfaktan ya da bu curosurf tarzı ilaçları veriyor. Buradan nasıl bir ticari rant elde etmişler? Bir de sunumunuzda vardı, sayfa 14'te, hastaneye ait curosurf ilaçlarının kendisine satıldığı kişi, bu ne yapmış, acaba araştırıldı mı yani bunlar Türkiye'de başka yerlerde mi kullanılıyor? Neden resmî kanallarla satın almıyorlar? Çünkü devlet ödüyor bunu, kriterlere uygunsa surfaktan uyguladığınızda size ödeme yapıyor. Bundan nasıl bir ticari rant elde etmişler, nasıl bir bağlantı var? Açıkçası ben kafamda çok şekillendiremedim.
Medisense Şirketinin ortakları, birinci ortağı Fırat Sarı ve İlker Gönen; bunların başka ortakları var mı, başka yerlerde de ihaleler almışlar mı? Şimdi, kanuna göre zaten hastane içerisinde bir bölümü işletmek yasak ama bunlar teşkilatı kurmuşlar ve işletiyorlar ve birçok bölümde de bunu yapıyor insanlar. O açıdan, bunların başka ortakları var mı? Bunlarla da ilgili bir bilgi varsa bize söylerseniz sevinirim.
Şimdi, genel anlamda söyleyeceklerim bunlar, birazdan tekrar söz almak isterim.