KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, öncelikle daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade ettiğimiz, Genel Kurulda da ifade ettiğimiz bir husus vardı. Burada da aslında böyle tam bir beklentimiz yok ama gelen kurumlardan, ilgili kurumlardan en üst düzey ya da olmuyorsa ikincil düzeyde temsilci bekliyoruz. Bugüne kadar Plan ve Bütçe Komisyonunda İletişim Başkanlığından İletişim Başkanını göremedik; onu söylemek istiyorum, Genel Kurula da gelmedi bildiğim kadarıyla. Burada da Oğuz Bey'in yetkinliğinden en ufak bir şüphem yok tabii ama İletişim Başkanlığından başkan yardımcısı seviyesinde bir temsilcinin katılmasını beklerdik açıkçası; Başkan Bey meşgulse, her zaman olduğu gibi. Önce bunu ifade etmek isterim. Sizin genel prensibiniz bu yönde olduğu için hatırlatmak istedim.

İkinci bir husus: Şimdi, önümüzde İslam dünyasında medya meselesinde İstanbul'un biz merkez olmasını istiyoruz, böyle bir tüzükle karşımızdasınız; İletişim Başkanlığı -Dışişleri Bakanlığı da aracı- olarak. Tabii ki güzel bir şey, tabii ki biz ülkemizin uluslararası örgütler bağlamında merkez olmasını her zaman önemsiyoruz, birçok artısı var ancak bu anlamda -Komisyonumuzun doğrudan sorumluluk alanında değil ama- öncelikle basın özgürlüğü alanında kendimiz dünyaya örnek olmanız lazım ki medya için merkezi buraya toplayalım yani İslam dünyasına da örnek olmalıyız, dünyaya da örnek olmalıyız. Biz gün geçmiyor ki her sabah şeyle uyanıyoruz; gazeteciyi gözaltına aldın, gazeteci ifadeye... Pardon, ifadeye hiç çağrılmıyor zaten, hep evinden baskınla alınıyor gazeteciler. Gazeteciler hep terör suçlamasıyla alınıyorlar, sonra "pardon" deniyor, adli kontrolle serbest bırakılıyor, biz hepimiz adli kontrole seviniyoruz. Ben inanıyorum ki iktidardaki arkadaşlarımız da seviniyor "Ya, serbest kaldı, Allah'tan hani böyle..." Ama sevinilecek bir şey değil, adli kontrol bir kısıtlama yani üzülerek ifade ediyorum, Özlem Gürses evinde kelepçeyle yayın yapıyor. Biz, İslam İşbirliği Teşkilatına medyada örnek olacağız. Yani biraz bu konularda tabii ki... Yani içimi döküyorum diye kabul edin bunu. Yani bu konularda biraz daha -ne diyelim- söylediğimizle yaptığımızın uyum içinde olması lazım. Mesela, İslam İşbirliği Teşkilatı Medya Forumu Tüzüğü, bunu okuyan oldu mu bilmiyorum arkadaşlarımızdan, basın özgürlüğü yok, halkın haber alma hakkı yok, ifade özgürlüğü yok şurada; bir tek şey var, oradan zorlarsanız -tabii ki hakkınız- "evrensel insan haklarına" diye bir tabir var, içine her şeyi sokabiliriz ama biz İstanbul'u medyanın merkezi yapacağız İslam toplulukları için; nerede demokrasi, nerede özgürlükler, haklar? O yüzden şunu söylemek istiyorum: İletişim Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde İletişim Şûrası yaptınız, biz uzaktan izledik. Mesela, Parlamentomuzdan gazetecilik kökenli kaç milletvekilini davet ettiniz? İktidar partisinden katılım olmuştur ama değişik partiler de var -ben biliyorum- mesela, kaçının deneyimlerinden, "Ya, Parlamentoda sizden nasıl faydalanırız, biz bir şeyler yapıyoruz, Parlamentoda acaba siz bize nasıl yardımcı olursunuz?" diye sorma ihtiyacı duydunuz mu? Böyle bir oturumunuz var mıydı, hiç baktınız mı? Mesela, siz kamu diplomasisinden sorumlusunuz, bilmiyorum o şûrada görev aldınız mı? Sonra, bir şey söyleyeyim: Yani şu anlamda, olumlu buluyoruz ama biz önce kendi ülkemizde, kendi evimizin içini düzenlememiz lazım, gazetecileri yazdığı için, çizdiği için, paylaşım yaptığı için... Yani bakın, son yaşanan iş; Sabah gazetesinden meslektaşım bir haber yapmış, gitmiş; onu yazdı diye başka bir gazeteden üç kişiyi apar topar içeri aldılar, sonra çıktılar... Ondan önce, on dört gündür Halk TV'nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş şeyde. Yani biz toplayalım İslam dünyasını buraya ama nasıl örnek olacağız? Yani sadece bunu kurmakla, bina yapmakla, para vermekle, bilmem neyle örnek olunmaz yani o dediğimiz iyi ilkeleri bir kendimizin uygulaması lazım; bu vesileyle hatırlatmak istedim. Basın özgürlüğü her birimize lazım; bugün biz muhalefetiz, siz iktidarsınız, yarın başkası olur ama bu özgürlüğün üzerine hep birlikte titrememiz lazım; ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı bizim için olmazsa olmazdır. Yani bu merkezi kurduğunuzda da hakikaten -yani ben temenni ederim, inşallah olsun- biz böyle güzel şeylerle örnek olalım ülkeye yoksa gazetecisini... Evinde kelepçeyle yayın yapıyor Özlem Gürses. Nasıl şey yapacağız biz?

O yüzden, baktım, tüzüğün girişinde bir "özgürlük" kavramı falan yok, "ifade özgürlüğü" vesaire bunlar yani bizim güzel dinimiz de buna karşı değildir asla, tam tersine, her zaman en temel hak ve özgürlüklerden yana olan bir dinimiz var. O yüzden, bence bu noktada biraz da bu... Yani belki de şey olsun, kuruluşuna vesile oluyoruz madem yani ana işlevlerinden biri de yani sadece İslam dünyasında değil ama genel anlamda, küresel olarak da basın özgürlüğünün desteklenmesi, teşvik edilmesi olmalıdır. Yani bugünkü koşullar Türkiye'de geçici olacaktır. Türkiye -ben inanıyorum ki- yine demokrasinin, ifade özgürlüğünün, hakların vesaire en iyi şekilde kullanılacağı bir ülke olarak parlamaya devam edecektir ileride diye düşünüyorum. Buna uygun inşallah kurulur ve yapılır. İletişim Başkanı Sayın Başkana da selamlarımızı iletin; Parlamento da, Parlamento... Madem kanunları getiriyorsunuz geçsin diye, bir gelip biraz anlatmak lazım, dinlemek lazım, sadece tek taraflı değildir. Bu kanunları biz keyfimizden geçirmiyoruz, ihtiyaç diye önümüze getiriyorsunuz; o zaman Başkan da gelecek, bütçesini alırken de gelecek, kanununu geçirirken de gelecek, bir selam verecek, selam alacak yani kurumsal ilişkiler böyledir, biz burada bakanları ağırlıyoruz. İnanıyorum ki, bu dilekler de olumlu bir şeye dönüşür.

Hiçbirini şahsınıza almayın zaten, kurumsal.

Çok teşekkür ederim.