| Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Zahide Yetiş'in, programında işlediği kadına şiddet ve ayrımcılık olaylarına yönelik görüşleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .02.2025 |
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben öncelikle özür diliyorum, bebek ölümleriyle ilgili bir diğer Komisyonumuz var, ben de orada Kâtip olarak görevliyim, o da iki buçukta başladı, mecburen ilk önce oraya gitmek durumunda kaldım, buraya geç geldim, sonradan geldim, o yüzden özür diliyorum.
ZAHİDE YETİŞ - Hoş geldiniz, efendim.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Sağ olun.
Şimdi, bu kadına şiddetle alakalı üçüncü dönemimiz. Tabii, iki dönemdir biz araştırma Komisyonunu kuruyoruz ancak sonuçlara baktığımızda, ne yazık ki yaptığımız bu çalışmaların bir karşılığı olmadığını görüyoruz. İlk defa aslında Komisyon Başkanımız bir erkek oldu, şimdiye kadar hep kadındı, belki de olaya ve Komisyona bakış açısının farklı olması ve sizin buraya davet edilmeniz de medya olarak ilk defa gerçekleşti. Belki bu anlamda da Sayın Başkanımıza teşekkür etmemiz gerekiyor çünkü bu, büyük bir toplum yarası, her kadının vicdanının bir yarası, her erkeğin de bence bir yarası çünkü şiddete uğrayan kadının bir de babası var.
ZAHİDE YETİŞ - Bir de oğlu var, kızı var ne yazık ki.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Oğlu var, kızı var. Aynen yani toplumun tamamını kapsayan bir vicdani yara. Tabii, siz bu programlarda aslında çok büyük bir tecrübe kazanıyorsunuz aynı zamanda, olayları dinleyerek insan tipleri, olay farklılıkları fakat burada en önemli şey şu: Televizyon her evde var ve her kesime ulaşıyorsunuz ve her bilinç düzeyindeki insan bu programı seyrediyor. O yüzden, belki burada daha fazla bir hassasiyet ve sorumluluk duygusu gözetmemiz gerekiyor.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Siz nefes alırken bir şey ekleyeyim: Şimdi, genelde kadına şiddet, fiziki şiddet -diğer türleri psikolojik şiddet, ekonomik şiddet falan ama- olarak algılanıyor ve bunun karşısında kesinlikle yüzde yüz erkek fail varmış gibi algılanıyor. Mesela, sizin tarz programlarda, o formattaki programlarda gelin-kaynana şiddeti de çıkıyor yani kadının kadına şiddeti çıkıyor fakat toplum bunu konuşmak istemiyor galiba. Yani biz bir fail erkek bulalım, bütün suçu oradan tartışalım gibi bir anlayış da mı var acaba? Yani kadının kadına şiddeti de niye tartışılmaz toplumda veya bizim Komisyonda?
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - İşte, asıl problem, şiddetin bu toplumun tabanında nasıl yer aldığı yani sizin bakış açınızla, aslında bu çok önemli şey.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Az önce diğer milletvekillerinin tavrını görünce yani kadın milletvekilinin bir başka kadın sunucuya, konuğa simgesel şiddet uyguladığına, psikolojik şiddet uyguladığına tanık olduk. Yani bu Komisyonda da böyle bir tavır olursa bazı insanlar dışarı çıktığı zaman kadın haklarını nasıl savunacak ve merak ediyorum.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Şimdi, ben özellikle seyredenlerin, hani bilinç düzeyini vurgulamak istedim çünkü burada eğitimli ya da eğitimsiz olarak sınıflamak istemiyorum çünkü çok eğitimli insanların da şiddete başvurduğunu biliyoruz. O yüzden, her bilinç düzeyindeki insanın o programı seyrettiğinde algıladığı şey farklı oluyor ne yazık ki. Burada en tehlikeli olan şey, acaba örnekliyor mu, yoksa olayı ret mi ediyor? Bu çok önemli. Kadın şiddetinin hiç azalmaması ve hatta artması da acaba örneklendiği konusunda bizim öyle bir düşünceye mi girmemiz gerekiyor yani onu kestiremiyorum.
ZAHİDE YETİŞ - Hemen buna cevap verebilir miyim?
Çok güzel bir noktadasınız şu anda. Sayın Başkanımın da söylediği gibi aslında, ben şiddetin her türüne karşıyım, hayvana yapılana da karşıyım, insana yapana da insan ama kadın ya da erkek ayırt etmeden. Neden bana şiddet uygulayarak buradan gittiklerini hâlâ anlamış değilim. Eminim, onların da sonradan düşünüp değerlendirince daha doğru bir şekilde bakabileceğini umuyorum.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Siyaset diyelim, siyasetin bir başka yüzü.
ZAHİDE YETİŞ - Evet, bu kısmını bilmiyoruz biz ama öğrenmek gerektiğini anlıyorum burada.
Şimdi, şöyle bir durum var: Bana bir kayınvalide, bir gelin geldi; gelin kocasından şiddet görüyor. Kayınvalidesi de geldi -kayın validesi de misafirim bu arada, o da oturuyor orada- başka sorunları da vardı, yıllar oldu ama onu çok düşünmüşümdür her zaman. Kız gerçekten su gibi bir kız, hani bu kıza ne olabilir de böyle bir şey yani bir sebep zaten olmaması gerekiyor ama ne yapabilir yani? Bu kız her akşam sistemli bir şekilde kocasının şiddet uyguladığını anlatıyor, gözleri kan çanağına dönmüş durumda. Kayınvalidesine sordum, siz engel oluyor musunuz? "Hayır" dedi. "Neden?" dedim "Erkektir yapar." dedi. Burada bu, yayında olmuyor yani ben yayındaki kısmı anlatmıyorum, bunu özelde, dışarıda konuştuk. "Peki, size şiddet uygulanmış mıydı?" dedim "Tabii." dedi. Şimdi, siz kocanızdan şiddeti gördünüz, gelinken kendi kayınvalidesi de şiddet uygulamış ve şimdi oğlu gelinine yapıyor, bir zamanlar onun olduğu yerde şu anda başka bir kadın var ve buna engel olmuyor, bunu anlamamıştım. Başka bir şiddet yine kayınvalide üzerinden yine böyle bir gelin geldi, dedi ki: "Zahide Hanım -bunu sağlık programı yaparken yaşadım bu arada- siz benim son şansımsınız." "Neden?" dedim "Çünkü eğer ben buradan bebek sahibi olmadan gidersem -tüp bebek yaptırdık, ona- kocamı çok seviyorum, o da beni çok seviyor ama kayınvalidem başka birini bulacak, getirecek yerime ve ben hiçbir şey yapamayacağım." dedi. Bu ilk evlilik olduğu için sonrasında onların evlilikleri ve hayatı da bir hayli değişecek negatif anlamda. "Ne olur beni kurtarın." dedi. Hemen onu aldık -bu arada kayınvalideyle de konuşuyoruz, çok sert bir kadın, doğudan gelen ve arkası da bir hayli güçlü, belki bir aşireti temsilen de gelen birisi- ikisini doktora götürdük, dedik ki: "Oğlunuz da doktora gidecek, gelininiz de." "Oğlumun ne işi var?" dedi. "Olur mu, onun da sağlıkla ilgili bir sıkıntısı olabilir." dedik. "Olmaz öyle şey." dedi. Sonra biz ikisini gönderdik. Gerçekten de gelinde bir sıkıntı yok ama oğlunda bir azlık söz konusu ve sonrasında biz bunun çözümünü bulduk, kız hamile kaldı ama orada o kızın yaşadığı korkuyu ve şiddeti -bir başka kadından, kayınvalidesinden- çok net gördüm. Ben akşamları "Allah'ım, ne olur bu kızı bir çocuk sahibi yapalım da bu kızın hayatı bedbaht olmasın." diye dua ettiğimi biliyorum. Biz bunları çok yaşıyoruz ve görüyoruz. Söylediğiniz çok doğru, kadından ya da erkekten kaynaklanan ne olursa olsun, şiddeti önlemek için ben yine kadından gitme taraftarıyım.
Buyurun.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Ben çok kısa, hemen bitiriyorum. Bir soru sormak istiyorum: Medyanın kadına yönelik ayrımcılık konusunda farkındalık yaratma rolüyle alakalı, bu rolü en üst düzeye çıkarmayla alakalı nasıl bir farkındalığınız var ya da ne yapmayı hayal ediyorsunuz diye sorayım.
ZAHİDE YETİŞ - Aslında, daha önce yaptığım programlar çok kaliteli, çok doğru ve güzel, şimdiki programım da aslında güzel ama nasıl güzel? Gerçekten mağdur olan pek çok kişi geliyor, çığlıklarını ve seslerini duyurmak istiyorlar ve o çığlığın içinde ne yazık ki ciddi mağduriyetler var ve bunları ekrana taşıyoruz. Keşke mümkün olsa hiç böyle sorunlar olmasa biz de hiç böyle misafirleri almak durumunda kalmasak.