KOMİSYON KONUŞMASI

KAYIHAN PALA (Bursa) - Evet, çok teşekkürler sunumunuz için.

Bazı şeyleri söylemek istiyormuş da söyleyemiyormuşsunuz gibi bir izlenim de edinmiş olduk bu arada ama ona girmeyeceğim.

Çok önemli şeylerden söz ettiniz gerçekten. Üstelik bu Komisyon görevi kapsamında bazı kavramları aslında felsefi olarak da tartışmamız gerektiğine bir kez daha vurgu yapmış oldunuz. Yani sağlık hizmeti sunarken temel amacımız ne?

Bir kere, bütün sağlık sistemleri, özellikle bu 1970'li yılların ortasından itibaren küreselleşme rüzgârlarıyla birlikte aslında 2 temel kavramın odağında toplanıyor:

1) Nereden finanse edeceksiniz?

2) Geri ödemeyi nasıl yapacaksınız?

Biliyorsunuz, geri ödeme meselesi Türkiye'de bilimsel perspektiften çok güçlü bir şekilde maalesef tartışılamıyor. Bir zaman dediler ki: "Hizmet başına ödeme getirirsek şöyle yararları olur." Ama onun çok da sakıncaları vardı ya da bugün birinci basamakta -biliyorsunuz- "kişi başı ödeme" diye bir kavram tercih ediliyor. Siz şimdi değer bazlı ödemenin bazı alanlarda kullanılabileceğinden söz ediyorsunuz. Bu, tartışılabilir ama öncelikle şuraya vurgu yapmamız gerekir: Bakın, siz de sunumunuzda söylediniz, örneğin A, B, C grubu ameliyatların nerelerde yapıldığına ilişkin sınırlı da olsa bilgimiz var ama şimdi biliyoruz ki D, E grubu ya da günübirlik ameliyatlar A, B, C'nin belki toplamından daha fazla. Ve uzun yıllardır talep etmemize rağmen Sağlık Bakanlığı buna ilişkin verileri bir türlü açıklamıyor. Şimdi, gündelik hayatta cerrahi operasyonların yoğunlaştığı bir alana ilişkin bilginiz sınırlıysa o zaman geri ödemeyi tartışmakla ilgili biraz o sınırı da çok iyi tercih etmeniz gerekir. Ya da sizin sunumunuzdan yine birkaç şey söyleyeyim; örneğin, hastanın ortalama kalış günüyle ilgili özel sektör hastaneleri ile Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastaneleri arasındaki farkı gösterdiniz. Özellikle, tabii, Sağlık Bakanlığı ve özel sektör hastaneleri arasındaki fark daha tartışmalı çünkü üniversiteler üçüncü basamak. Ancak bu tartışmayı yaparken -geçenlerde OHSAD temsilcileriyle konuştuğumuz gibi- özel sektör hastanelerinde 2007'den sonra hızla artan, çok iyi bir gösterge olmasa da elimizdeki tek gösterge olduğu için kullandığımız kaba ölüm hızındaki artışa da dikkat çekmek lazım. Örneğin, ortalama kalış günü sayısı özel hastanelerde daha düşük ama kaba ölüm hızı da çok daha yüksek ve eskiden hiç böyle değildi. O zaman, bunu da tartışmamız gerekir.

Özeti şu: Elimizde çok sınırlı veri var, Sağlık Bakanlığının elinde ne kadar veri olduğuna ilişkin en azından bizim bilgimiz yok ancak verilerin ne kadar geçerli ve güvenilir olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Kısaca ona da değineyim çünkü SUT kavramında hep konuşuyoruz. Değişik branşlardan burada insanlar var. Biliyorsunuz, SUT'taki sınırlamalar nedeniyle bir hekim hastasına uygulayacağı tedavi söz konusu olduğunda ya tanıyı değiştirerek ya ikincil başka bir tanı atayarak o süreci yönetmeye çalışıyor. Şimdi, elinizdeki veri tabanında bu kadar bilinmezlik ya da geçerli ve güvenli olduğu konusunda soru işareti varken bu verilerden yola çıkarak "Hangi sistem, hangi geri ödeme sistemi, hangi sektör?" sorusuna yanıt vermek giderek zorlaşıyor.

Benim sorum şu... Şimdi, siz başlangıçta çok önemli bir şey söylediniz, dediniz ki: "Denetim çok önemli ama bu denetimi yapmakla ilgili sınırlılıklar var." Ve özellikle özel hastanelerdeki bir departmanın taşeronlaştırılmasının da yanlışlığını siz de bir kez daha vurguladınız. Şimdi, aslında...

TOBB TÜRKİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MECLİSİ BAŞKANI BANU KÜÇÜKEL - Kamuda da Hocam.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Tabii, tabii, ben hani konu özel sektör olduğu için söylüyorum, kamuda da... Biz de öyle, pozisyonumuz o.

Şimdi, bakın, aslında Sağlık Bakanlığının son yönetmeliğine gerek olmaksızın zaten yasak olan bir şeydi bu. Yeni bir yönetmelikte yalnızca vurgusu var. Siz de benden çok daha iyi biliyorsunuz. Olmayan bir şeyi "danışmanlık ücreti" adı altında sanki varmış gibi yaptıkları bir süreç oldu ve herkesin bildiği sırdı bu, değil mi; hepimiz biliyorduk böyle bir şey olduğunu; açık konuşalım.

Şimdi, biz denetim konusundaki eksikliği saptamış durumdayız. Acaba sizin buraya temsilen geldiğiniz kurumun bu bağlam üzerine bir izleme, belki bir denetleme mekanizması var mı ya da bunu oluşturmakla ilgili bir tartışmayı yürütüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, buyurun Sayın Küçükel.

TOBB TÜRKİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MECLİSİ BAŞKANI BANU KÜÇÜKEL - TOBB'un yapısını biliyorsunuz, biraz daha yarı kamu gibi çalışıyor. Yönetim Kurulumuza bir danışalım. Şu anda yok. Böyle izlem, otokontrol gibi bir yapının -biliyorsunuz- altında çok ciddi bir bürokratik ekibin olması, teknokrat ekibin olması lazım hakkıyla yapabilmek için. Bu çok ciddi bir yapılanmadır. Bu, Bakanlığımızın uhdesinde yapılmalıdır şahsi görüşüm ama TOBB'un şeyinde bu var mıdır, onu da bilmiyorum.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Hayır, bileşenlerin içerisinde Sağlık Bakanlığını da tanımladığınız için özellikle bu soruyu sorma ihtiyacı duydum.

TOBB TÜRKİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MECLİSİ BAŞKANI BANU KÜÇÜKEL - Evet, aslında Çalışma Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız, Aile Bakanlığımız bir üst şemsiye olarak orada. Evet, soralım, soralım.

BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, teşekkür ediyoruz.

TOBB TÜRKİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MECLİSİ BAŞKANI BANU KÜÇÜKEL - Böyle bir sorumluluğun altına girmek de çok kolay olmaz, çok vicdani bir iş.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Ama kamu hizmeti üretiyoruz ya hep birlikte...

TOBB TÜRKİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MECLİSİ BAŞKANI BANU KÜÇÜKEL - Evet, doğru.