Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve Bursa Milletvekili Emel Gözükara Durmaz ile 99 Milletvekilinin İklim Kanunu Teklifi (2/2927) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 26 .02.2025 |
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Komisyonun değerli üyeleri, milletvekili arkadaşlarım, bugün burada bulunan bütün katılımcılar; bugün İklim Kanunu'nu görüşüyoruz. Hepimizin bildiği gibi, çağımızın en büyük sorunlarının başında iklim krizi geliyor. Başta fosil yakıtların kullanımı olmak üzere kontrolsüz sanayileşme, sürekli artan enerji talebi, yükselişe geçen şehirleşme, azalan ormanlık alanlar, kontrol edilemeyen karbon salınımı nedeniyle dünyamız her geçen gün daha yaşanılmaz bir hâl alıyor. Doğamız, havamız, su kaynaklarımız, ormanlarımız, denizlerimiz, yaban hayat ve insanlarımız büyük tehditler altında. Daha yaşanabilir bir çevre için acil önlemler alınması gereken konuların başında karbon salınımının düşürülmesi, hatta sıfıra indirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak iklim krizinin etkilerinin azaltılması için bir kanunun hazırlanmasının zorunlu olduğunu uzun yıllardır biz de dile getiriyoruz. Nihayet İklim Kanunu Komisyonumuza geldi ancak görüyoruz ki bu kanun teklifi karbon salınımını azaltmak, iklim krizini engellemek, çevremizi korumak ve yarınlara yaşanabilir bir dünya bırakmak için yapılması gerekenler konusunda büyük eksiklikler barındırıyor. Karbon salınımının en temel nedeni olan fosil yakıtların kullanılmasının sonlandırılmasına, yutak alanlarının korunması ve artırılmasına yönelik hiçbir düzenlemeyi göremiyoruz. 2021 yılında İklim Değişikliği Komisyonu tarafından hazırlanan raporda yer alan önerilerin hiçbiri bu kanun teklifinde yok. Bu kanunla yapılmak istenen düzenlemelere baktığımızda, doğamızdan çok sermayenin çıkarlarının öncelendiğini görüyoruz. Her ne kadar bu kanunun gerekçesinde karbon salınımının azaltılması amaçlandığı söylense de bu kanun teklifinde karbon salınımıyla mücadele ne yazık ki yok. Bu hâliyle bu yasa teklifinde karbon salınımının azaltılması ya da sıfırlanması hedeflenmiyor; tam aksine, emisyon borsası kurulmasının, parası olanın istediği kadar emisyon hakkına sahip olup doğamızı ve havamızı daha fazla kirletmesinin önünü açıyor. Yani aslında işin özü, tabiri caizse, tam anlamıyla kanunun adı "Paran varsa kirlet." ya da "Paran kadar kirlet." olabilirdi. Bu kanun teklifiyle karbon piyasası kurulacak, karbon alınıp satılan bir meta olacak. Karbon salınımı âdeta bir zenginleşme aracına çevriliyor. Bir tüccar mantığıyla doğamızın ve havamızın kirletilmesinden rant elde edilmeye çalışılıyor. Bu kanun teklifinin amacı iklim krizini değil ama sermayenin krizini çözmeyi amaçlıyor. İklim kriziyle mücadele topyekûn bir çalışmayı gerektiriyor aslında. Bu kapsamda Orman Kanunu, Su Kanunu, Kıyı Kanunu, Tarım Kanunu, Mera Kanunu gibi kanunlarda düzenleme yapılmadan iklim kriziyle mücadele edilemeyeceği açık bir şekilde görülmektedir. Tabii ki ülke olarak kalkınmalı ve büyümeliyiz, dünyayla rekabet edebilecek seviyelere de gelmeliyiz ancak doğamızı da büyüme için feda edebilecek bir araç olarak görmemeliyiz. Büyümek demek vahşi kapitalizmin doğamızı katletmesi demek değildir, büyümek demek küçük bir azınlığın zenginleşmesi adına doğamızın yok edilmesi de demek değildir, kalkınmanın ve büyümenin yolu doğamızı talan etmek de demek değildir. Sürdürülebilir kalkınma, yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırımı zorunlu kılınmalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar artırılmalı ve teşvikler bu yönde kullanılmalıdır. Düşük karbonlu ekonomi aracılığıyla sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek önceliğimiz olmalıdır. Sadece karbon emisyonunun pazarda satılan bir meta olmasının yolunu açan bu kanun teklifi kapsamlı bir çözüm değildir. Bu nedenle bu kanun eksiktir, daha kapsamlı bir kanun teklifi hazırlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.