Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Profesör Sabahattin Ertuğrul, Doktor Öğretim Üyesi Ebru Yücesoy Bağdiken ve Profesör Doktor Yusuf Ünal Sarıkabadayı tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 05 .03.2025 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum değerli hocalarımıza, hakikaten çok dolu dolu sunumlar aldık.
Sebahattin Hocamız bebek ölüm hızı artışını özel hastane sayısının artışına bağlamıştı. Burada kendi değerlendirmelerinin bir kısmını zaten sorular sorduğumuzda da söyledi ama bu tam da bizim Komisyonun ana konusu. Yani Diyarbakır'da böyle ise İstanbul'da da başka kontrolsüzlüklerle bize sizin yorumlarınız çok ciddi referans olacak.
Bir diğer konu, bu üç aylık, üç buçuk aylık süreçte gördüğümüz ya da yüzleştiğimiz bir gerçek var, bu da üniversitelerin çok ciddi anlamda kan kaybettiğini gösteriyor. Yani sizin kendi rakamınızda bir şey söyleyeyim, Diyarbakır'da üçüncü basamak yenidoğan yoğun bakım yatağı 44, Diyarbakır'da kamunun yatak sayısı 61, özel hastaneler 161 yani özel ile kamuyu kıyasladığımızda 1,6'ya 1 gibi falan. Bu, Türkiye genelinde de kamu üniversitelerinin ya da daha doğru ifadeyle üniversite hastanelerinin gittikçe böyle önemsizleştirildiği, niteliksizleştirildiği bir sürecin de habercisi. Bu üniversite hastanelerinin durumu hem sağlık hizmeti sunumunda bir zafiyet yaratıyor hem de insan kaynağı yetiştirmedeki sıkıntıların ana kaynağı hâline de geliyor. Yani branş olarak dezavantajlı, görece dezavantajlı, tercih edilmez konumda olmanın etkisi, bir de kamunun ya da yürütmenin üniversite hastanelerine verdiği ya da vermediği önem nedeniyle bir sorun var. Bu konuda sizin yorumlarınızı almak isterim.
Ayrıca 3 ya da özellikle kamu üniversitesinde olan 2 hocamızdan yenidoğan asistan sayılarınız ve toplam pediatri asistanı sayılarınız beş yıl önceyle kıyaslandığında ne durumdadır, onu deminki söylediklerim ölçüsünde öğrenmek isterim. Aynı şekilde, Harran Üniversitesinin rakamlarını da merak ediyorum.
Değerli Yusuf Hocam hakikaten bize bugün çok sıra dışı bir sunum sundu. Hani kendi rakamları, kendi pratiği bu sıra dışılığa da birazcık sebep olmuş belli ki. Yani "cost" efektiviten ziyade efektiviteyi öne çıkararak bir sağlık hizmeti sunumu yapıyorlar vakıf üniversitesi olması nedeniyle. Bu sunumun Komisyon için çok kıymetli olacağını düşünüyorum. Özellikle sorun ve çözüm önerileriyle birlikte bize bir aktarım yapması ayrıca kıymetli. Sonlara doğru biraz hızlandırdılar sizi ama ben mümkünse bu sunumun bir kez daha yapılması taraftarıyım çünkü saha gerçeklerini bize çok net bir şekilde aktardınız. O yüzden hepinize teşekkür ediyorum.
Enjektörle kan alma işi tabii kayıtlara geçti, tutanaklara geçti. Sanırım bu bir dedikodudur -öyle de diyelim- ama böyle şeyleri duyduğumuz andan itibaren olağanüstü süreçler başlatmak hepimizin görevi çünkü "yenidoğan çetesi" diye bildiğimiz bu hikâyenin ana sebeplerinden biri de belki bu tür usulsüz işlemlerle çocukların canına kastedilmiş olması.
Teşekkür ediyorum.
OTURUM BAŞKANI İSMAİL GÜNEŞ - Buyurun.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. SABAHATTİN ERTUĞRUL - Teşekkür ederim.
Şimdi, son yıllarda özel yatak sayısı artmaya başladı, yataklardaki prematüre bebek sayısı arttı, burada bakım hizmetleriyle ilgili sıkıntılar oldu. Ben, ondan bunun düştüğünü düşünüyorum.
Şimdi, ben 2013'ün sonlarında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakıma başladım. O zamanki mortalite, ilginç bir rakam söyleyeyim, yüzde 45 yani 100 bebek yatıyorsa 45'i ölüyordu; ben de bunu bilmiyordum. Bir yılın sonunda, 2014'ün sonunda başhekimlik bir toplantı yapacakmış, başhekim sekreteri beni aradı "Hocam, toplantı var, katılmanız gerekiyor." diye. Hatta "Allah Allah, hayırdır, bir sıkıntı mı var?" dedim, bilmiyordum ne olduğunu. Gidince orada bana plaket verdiler, mortaliteyi 8 kat düşürmüşüm yani orada mortalite yüzde 8'e düşmüş. Şu andaki benim mortalite oranım yüzde 3 ile yüzde 5 oranında yani doğal yollardan bebekler ölüyor. Şimdi, bu çok önemli bir şey ve prematüre bebeklerin çoğu sevk ediliyordu, ben geldiğimden beri buna artık izin vermedim; sıkıştırıyorum, sayımı artırıyorum, 50 yatağım var, 60'a çıkıyorum ama küçük bebeği içim elvermiyor özele göndermeye; onu da söyleyeyim. Bu sayının bununla ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Tabii, son zamanlarda, bu yenidoğan çetesiyle birlikte, şimdi dikkat etmeye başladı 112, artık beni arıyor, benim prematüre sayım azalmıştı, tekrar artmaya başladı. Dikkat etmeye başladılar, kamu taraması yapıyorlar. Eskiden sadece yeşil kartlı hastalar gelirken şimdi biraz daha dikkat ediyor 112. Beni arıyorlar "Alır mısınız?" diye, ben de alıyorum yani o açıdan önemli. İnşallah bu şey artar, yansır. Sizin de bu güzel hizmetlerinizle, yapacağınız güzel sonuçlarla daha iyi olacağını düşünüyorum.
Yüzde 60 civarında bir özel hastane oranımız var yani yatak sayımız. Ben bununla gurur duymuyorum, onu söyleyeyim -bazen seviniyorlar- çünkü kalitenin artması gerekiyor, kalite artmayınca bir anlamı olmuyor yüzde 60'ın o açıdan.
Asistan sayısını isterseniz ben size söyleyeyim çünkü bölgede ben aktif çalışıyorum bir STK olarak, Doğu Pediatri Derneği olarak konuşuyoruz. Van'da neredeyse asistan yok, birkaç asistan var veya yok, Erzurum'da aynı şekilde, Elâzığ'da aynı şekilde, Kahramanmaraş'ta aynı şekilde, Antep'te aynı şekilde; Malatya'da son 3 kişi aldılar diye biliyorum, orada da asistan yok neredeyse, içler acısı bir durum. Harran'da iyi. Bizde de eskiden 70 civarında asistan oluyordu, sayı azaldı, bizde de 40 civarında asistan var. Son pediatri asistan alımında bize sadece 3 kişilik açtılar, normalde bize 10-12 açılırdı. Şu amaçla açmışlar herhâlde: "Eğer Dicle Üniversitesine açmazsak belki diğerlerine giderler." diye. Bu da tutmadı, yine gitmedi insanlar. Şimdi, tabii, böyle olunca, asistan sayısı azalınca...
Şimdi, lütfen şunu irdeleyelim: Eğitim ve araştırma hastanelerine çok fazla asistan alınıyor ama bunlar hep poliklinikte çalıştırılıyor ama biz asistan aldığımız zaman her yerde çalıştırıyoruz, multidisipliner çalışıyor ve bir pediatrist yetiştiriyoruz yani burada bu çok sıkıntılı bir durum. Mesela en son Hacettepe'ye 3 tane pediatri ihtisası açıldı, Cerrahpaşa'ya da benzer şekilde açıldı; bir bakıyorsunuz bir başka şehir hastanesine 30 tane açıldı. Yani eğer böyle yaparlarsa bizim için çok kıymetli olan bu üniversitelerin kalitesi düşecek. Şimdi, Hacettepe bir marka Türkiye'de, Gazi Üniversitesi marka, belki Dicle Üniversitesi öyle, Ege Üniversitesi; bunlar çok önemli üniversiteler. Bunların mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Eğer böyle olacaksa bu iş dönmeyecek yani asistanlarla çalışıyor çünkü hocalar onlarla hizmet veriyor. Buradaki hizmet kalitesi düştü, bu hocalar da yavaş yavaş gidiyor. Biz yakın zamanda pediatri karaciğer nakli yapan, bunun eğitimine giden hocamızı kaybettik; sonra çocuk cerrahisinden ikinci bir hocamız gitti profesör yani ben ağlayacaktım. Eğer böyle olursa bu pediatri asistanları ve bu üniversite hastaneleri... Bizim için marka değeri çok yüksek olan bu üniversitelerin mutlaka desteklenmesi gerekiyor, asistan sayılarında da buna göre tekrar cazip hâle getirilecek bir yöntem bulunması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
OTURUM BAŞKANI İSMAİL GÜNEŞ - Hocam, buyurun.
ŞANLIURFA HARRAN ÜNİVERSİTESİ DR. ÖĞR. ÜYESİ EBRU YÜCESOY BAĞDİKEN - Harran Üniversitesinin bilgilerini paylaşacağım.
Sayın Vekilim, bizde 35 asistan aktif olarak çalışıyor en son gelen TUS yerleştirmeleriyle birlikte. Yalnız bizdeki TUS yerleştirmelerinde yaklaşık yüzde 30 gibi bir doluluk oranı var. 5 bayan asistanımız süt izninde yani günün belirli saatlerinde mesaiyi bırakıp gidiyorlar ve 2 gebe arkadaşımız var, bunlar da bu ayın ortasından itibaren izne ayrılacaklar. 1 asistan arkadaşımız da bugün sınava girdi, uzman oldu, o da yaklaşık bir buçuk ay içinde ayrılmış olacak. Aslında 35 sayısı çok yüksek görünse de yani bu kayıplarla ve nöbet ertesi gelen izinlerle gerçekten ben de en iyi günlerimizi yaşadığımızı düşünüyorum çünkü bu sayı gitgide azalacak, gelecek sene bu zamanlarda 10 asistanımız bitirmiş olacak ve gerçekten iyi yetişen, kaliteli bir şekilde eğitim alan asistan arkadaşlarımız. Bunlar gittikten sonra aslında belki de Kahramanmaraş'ın, belki de Van'ın şu an yaşadığı durumlar bizi bekliyor olacak. Bizim şu anda sayımızın iyi görünmesinin nedeni Urfalı olup da memleketini bırakmak istemeyen, düzenini bozmak istemeyen hekimlerin bu asistanlık alanını tercih etmesi. Önceden de belirttiğim gibi, artık çok kolay kazanılan, sadece sınava girip 1 soru yapıldığında bile neredeyse bu bölümün kazanılabildiği bir zamanda yaşıyoruz; böyle olduğu için çok kolay kazanılıyor. Uzun yıllar aile hekimliği yaptıktan sonra "Ya, zaten 45 puan, bir de uzman olayım." deyip -baraj da kalkmış herhâlde, en son duyduğuma göre- uzmanlık tercih edenler olduğu için... Yani benim öngörüm, biraz da şöyle bir durum da var, diğer üniversitelerde vardır, küstürmeyelim, istifa etmesinler, kayıplarımız olmasın, mobbing yapmayalım, nöbetleri rahat geçsin... Biraz daha koşullar iyi olduğu için belki de biraz tercih nedeni oluyor. Yani bu asistanlarımız da gittikten sonra gerçekten farklı günler bizi bekleyecek ama bu azalma gerçekten hasta kapasitesinde de bir azalmayla orantılı gidecek de iş yükü aynı mı kalacak, yoksa yine fazla benzer bir durumda mı olacak? O zaman iş yükü gerçekten belirgin oranda artmış olacak.
Sayın Vekilim, benim de mortalite oranlarım 2024'te yüzde 5 civarında yani Urfa verilerine göre biraz daha... Ve bu mortalitenin çoğunluğunda dışarıdan benim sevkli aldığım, özel bölüm gerektiren, çocuk cerrahisi, beyin cerrahisi gibi özellikli bölümleri gerektiren hastalar, anomali hastalar olduğu için biraz da belki de bu yüzden yüksekteyiz; daha da iyi olabilirdi.