| Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak ile Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Yasin Akar tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .03.2025 |
AYLİN YAMAN (Ankara) - Öncelikle, ben de teşekkür etmek istiyorum Aile Bakanlığı yetkililerine.
Ben hem engelliler hem de yaşlı grup için iki ayrı grupta sorularımı yöneltmek istiyorum. Önce engellilerle başlamak istiyorum. Zira, şu anda engelli vatandaşlarımız için, özellikle 2008 öncesi sigortalı olan engelli vatandaşlarımız için çok ciddi bir hak mağduriyeti yani hak kaybı yaşanıyor ve ona da değinmek istiyorum ama öncesinde sizin sunumunuzda da yer alan yüzde 6,9'luk engelli verisi hâlâ 2011 yılının verisi. Öncelikle sorum şu: Bunca yıldır -2025 yılına geldik- neden bu veriler güncellenemiyor, neden farklı farklı verilerle takip etmek zorunda kalıyoruz? Bunun nedeni nedir? Çok önemli bir konu bu çünkü alt kırılımlarıyla görmek zorundayız biz engellileri; işte, işitme engelli mi, görme engelli mi, ortopedik engelli mi? Ona göre politikalar üretmek zorundayız. Bu konuda nedir, nasıl bir yol alıyorsunuz? İlk sorum bu olacak.
İkincisi: Ben Sosyal Güvenlik Kurumu ile Aile Bakanlığı arasında ciddi bir iletişim problemi olduğunu düşünüyorum. Şu anda en son, işte 15 Ocakta Resmî Gazete'de yayımlanan sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortasındaki değişiklikle ilgili bir torba yasada, biliyorsunuz, az önce bahsettiğim 2008 öncesi sigortalılar için ciddi değişiklik yaratıldı ama şu anda orada yaşanan mağduriyetin farkında mısınız acaba Aile Bakanlığı olarak? Çünkü ben Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileriyle de konuşuyorum, onlar Sağlık Komisyonuna gelmişti ve orada tartışmıştık. Bu hak kaybı, onların sosyal güvencesi ve emeklilik haklarına yansıdığı için çok ciddi mağduriyetler yarattı ve çaresizlik hissindeler. Ben sayısız mesaj alıyorum, hepsine geri dönmeye çalışıyorum ama bu konuda sizin Sosyal Güvenlik, Kurumu ile Aile Bakanlığının daha fazla iletişimde olmanız gerektiğini ve bu konuyu anlamanız gerektiğini düşünüyorum ve buna da bir çözüm üretilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Onun dışında, biliyorsunuz, çocuklar için ÇÖZGER raporu var, özel gereksinimli çocuklarımız için özel gereksinim düzeylerinin belirlenmesiyle yürütülen bir raporlama sistemi var. Oysa erişkinde hele bu yeni koyduğunuz, Sosyal Güvenlik Kurumundaki çalışma gücü kaybına yönelik şeyde böyle bir düşünce sistematiği yok. Eskiden biliyorsunuz, böyle farklı engellilik oranlarının toplamıyla giden durumda şimdi sadece en yüksek engel oranına göre hesaplanan ama kişinin sadece bulunduğu yerde çalışma durumunu gözeten bir sistem var. Oysa özel gereksinimlerinin de göz önüne alındığı farklı bir sisteme geçmek zorundasınız. Dünyada ileri dünya ülkeleri bunu yapıyor, sadece yüzde 40 engel oranına takılmak, sadece en yüksek engeli tanımak engelliler için en büyük hak kaybı; bir de onu sormak istedim.
Şimdi, çok güzel şeyler anlattınız ama biz Plan ve Bütçede de Aile Bakanlığının sunumlarını dinlediğimizde engellilere yönelik esas hak temelli bir sistem kurmak istiyorsanız, nedir? Eğitimde yer almasını sağlamanız gerekiyor, istihdamda yer almasını sağlamamız gerekiyor. Oysa hibe desteklerine baktık biz -işte, projeksiyonlar yapılıyor biliyorsunuz Aile Bakanlığında- mutlaka siz de bu konuya vâkıfsınızdır; hibe desteği 2026, 2027 hep aynı rakamlar verilmiş, 440... Ben bunu Sayın Bakanımız Mahinur Hanım'a da sormuştum.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKAN YARDIMCISI SEVİM SAYIM MADAK - Çok özür diliyorum.
Neresi için hibe desteği?
AYLİN YAMAN (Ankara) - Engelliler için, çalışma hayatına katılması için hibe, iş destek, teşvik sistemi bu ama hibe destekler yıllar içinde aynı rakam verilerek götürülmüş yani hiç değiştirilmeden, artırılmadan. Aynı şekilde, engelliler için rehabilitasyon merkezi sayısı 2023 yılında 106'ymış, 2024 yılında 106'ymış, 2025 yılında 106'ymış, 2026 yılında 107 hedeflenmiş. Yani bu bir standart. Ben Aile Bakanlığında engellilere yönelik, onların rehabilite edilebileceği, sisteme katılacağı, iş dünyasına katılacağı, toplumsal yaşamın içine katılacağı bir mantık ve felsefe görmüyorum. Yani bence problem burada. Evet, yardımları artırıyor olabilirsiniz, parasal yardım ki onlar da çok yetersiz, onun altını çizmeliyim ama hiç orada değilim ben. Sizin esas, temel mantığınızın bu grup vatandaşlarımızın hayatın içinde yer alması olması gerekiyor. Ne eğitimde, kaynaştırma eğitiminde yer alabiliyorlar ne gölge öğretmen durumu var ama detaya girmek istemiyorum yani felsefe olarak Aile Bakanlığının engellilere farklı bir bakışının olması gerekiyor ve Sosyal Güvenlik Kurumuyla da iletişimi hep sürdürmeniz çünkü nasıl emekli olacaklarına, ilerdeki yaşamlarını nasıl sürdüreceklerine dair bir planınızın olması gerekiyor.
Aynı şekilde, orta vadeli plandan bahsetmişsiniz, yıllardır var olan orta vadeli planlarda "bakım sigortası" diye geçiyor ama hiçbir şekilde konu üzerinde çalışılmamış bir sistem var. Hem yaşlılar için hem engelliler için bunun da mutlaka gündeme getirilmesi gerekiyor. Bu, engelliler için olan gruptu.
Yaşlılar için gelecek olursak, aslında aynı bakış sorununun yaşlılar için de olduğunu düşünüyorum. Sorun şu: Ben bir kanun teklifi vermiştim -burada bazı arkadaşlarımız biliyor, Ümmügülşen Hanım'la da konuşmuştuk- yaşlı bakım merkezlerinin Aile Bakanlığı tarafından denetimlerinin yapılması, takiplerinin yapılması bazı sıkıntılara neden oluyor. Şu anda zaten yaşlı bakım merkezleri tamamen özelin elinde gidiyor gibi, sayıları zaten siz de verdiniz. Sayı olarak çok fazla ama özelde yatak sayısı daha az olduğu için yaklaşık eşit hasta bakılıyor yani yaklaşık 14 binlerde yaşlıya bakılıyor; hem kamuda hem özelde. Bir kere zaten burada çok ciddi bir mağduriyet... Nasıl yenidoğan bebekler için konuştuğumuz özele yönelim varsa yaşlılarımız için de şu anda özele yönelim var. Ortalama bir yaşlı bakım merkezinde rakamlar 40 binlerdeydi, şimdi belki daha da yüksek olmuştur yani hiçbir yaşlının bu rakamları sağlayabilmesi, ödeyebilmesi zaten mümkün değil. Yani burada özele yöneltilmiş bir yaşlı bakım sistemi var, Aile Bakanlığı olarak buna el atmanız gerekiyor.
Aynı şekilde, sizin hedeflerinize baktığımızda, yine, bütçe görüşmelerindeki hedeflerinize baktığımızda hedefler çok ilginç; mesela, "huzurevinde kalan kadın sayısı" diye bir hedef koymuşsunuz ki çok doğru bir hedef çünkü beklenen yaşam süresi daha uzun olduğu için yaşlı kadın daha fazla erkeğe göre. Bir yıl içinde sadece 50 kadın artırmışsınız yani "Bu yıldan diğer yıla geçerken 50 kadın daha bakacağız." demişsiniz. Bu, sizin; benim bulduğum rakamlar değil, sizin bütçe hedefleriniz. Dolayısıyla orada da kamuda bilinçli bir yatırım yok. Yani bu felsefeyi bizim yaşlımıza... Ha, şunun da altını çizeyim, toplantılarda hep tartışılmıştı: Doğrusu, yerinde yaşlanma. Hepimiz onu savunuyoruz "Yaşlımızı alalım, huzurevine koyalım." değil ama ihtiyaç oluyor yani oranımız artık yüksek ve gerçekten, yaşlı bakım merkezlerinde, biliyorsunuz, 65 yaş üstünün yüzde 80'ininin kronik bir hastalığı var. O yüzden ben diyorum ki hem sizin yükünüzü de bir az daha hafifletmek adına hem de bu merkezlerde yatan hastaların hepsinin sağlık sorunu olduğu için aslında Sağlık Bakanlığına özellikle bir grubun devrolması lazım; bu, çok önemli. Takiplerinin de Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması lazım; zira sizin takip kriterlerinize baktığım zaman "yaşlıların sosyal, sportif faaliyetlere katılım oranları" diye bir takip yapmışsınız ama bu, bir yaşlı bakımında takip sistemi değil yani bir yara bakımını takip etmiyorsunuz, bir düşme oranını takip etmiyorsunuz, bir beslenme durumunu, kas kaybını takip etmiyorsunuz ama siz orada "sportif..." Daha da komiği; hadi takip ediyorsunuz sportif faaliyetlere katılımı... Bakın, çok çarpıcı bir örnek vereceğim ben size: Sportif faaliyetlere katılım oranınız 2024'te yüzde 25,8 yani komik bir oran, o nasıl öyle 0,8'li? 2025'teki hedefiniz yüzde 26; yüzde 25,8'den yüzde 26'ya çıkmış; 2026'da yüzde 26,5'u hedeflemişsiniz. Yani bir şeyi yaparken elbette ki çok meşakkatli, zor bir hizmet sunuluyor, bunu asla göz ardı etmiyorum ama şunu talep ediyorum ben: Bunu daha bilimsel bir mantıkla takip edebilmek için konuya biraz daha hâkim olan Sağlık Bakanlığına devredilebilir; bu, bir yöntem olabilir. Madem yaşlanan bir nüfus ve -maalesef hastalık yükümüz de artıyor, o da ayrı bir konu- madem hastalanarak yaşlanıyoruz, Sağlık Bakanlığı tarafından takibi de doğru olabilir çünkü bu kriterlerle bir takibin olduğunu düşünmüyorum açıkçası.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, teşekkür ediyoruz Sayın Yaman.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Cevaplayayım mı?
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Buyurun.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Evet, şimdi, öncelikle şunu arz edeyim: Komisyonun ismi, niteliği... Biz burada sadece "Bakım Servislerindeki Uygulamaların ve Mevzuatın İncelenerek Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Komisyonu"na bir sunum arz etmek için hazırlamıştık bunu; onun dışında, bizim toplum temelli hizmetlerimiz de mevcut tabii, gündüzlü bakım merkezlerinden tutun yerinde yaşlanmayı hedeflediğimiz ya da YADES dediğimiz Yaşlı Destek Programları, yerel yönetimlere vermiş olduğumuz destekler var. Bunun dışındaki konuları eğer uygun görürseniz biz size yazılı olarak arz edelim.
Burada, yine, engellilerin haklarıyla ilgili olarak, işte, SGK'nin 18 Ocakta çıkarmış olduğu emeklilikle ilgili kriterlerden bahsetmek gerekirse... Şimdi, orada, tabii, uluslararası standartları kurgulamak gerekir. SGK'yle olan bu tip kuruluşlarımızda yönetmeliklerine ya da çıkarmak istedikleri mevzuata yönelik kendi görüşlerimizi bildiriyoruz biz ama nihayetinde burada bu soruya özellikle cevap vermesi gereken kurumun Çalışma Bakanlığının asli konusu olduğu için SGK olduğunu düşünüyorum; buradaki kurgunun onlar tarafından yapılması gerektiğini düşünüyorum.
İkincisi, o hibe destekleriyle ilgili artışlar... Biz hibe desteği sağlamıyoruz, onlar iş kurma projeleri, SOGEM projeleri desteği adı altında Çalışma Bakanlığı tarafından verilen hibe projeler. Yine, o sorunun da muhatabının ben Çalışma Bakanlığı olduğunu düşünüyorum.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Ama sizin bütçe sunumunuzda ve Aile Bakanlığının hedefleri altında geçiyordu; o ayrı, Çalışma Bakanlığının değil. Plan Bütçede biliyorsunuz bakanlık bütçeleri konuşuluyor. Bu, sizin Aile Bakanlığı bütçesinin hedefleri altında geçen...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Korumalı iş yeri ödenekleri değil değil mi?
AYLİN YAMAN (Ankara) - O ayrı, hayır, korumalı iş yeri ayrı, o var zaten; sizin Bakanlık bütçenizdeki hibe destek ayrı.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Tamam, şöyle söyleyeyim onu: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile Bakanlığıyla beraberken konulmuş bir hedef, şu anda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçede, henüz daha sistemden çıkarılmamış, aynı şey üstünde gösterildiği için olabilir.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKAN YARDIMCISI SEVİM SAYIM MADAK - Burcu Hanım, tamamlayıcı bir bilgi ilave edin lütfen.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İZLEME VE KOORDİNASYON DAİRE BAŞKANI BURCU AYHAN EKENCİ - Sayın Başkanım, değerli milletvekilim; sorunuz için teşekkürler öncelikle.
Bahsettiğiniz gösterge, hibe desteği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İŞKUR'un girişimcilik eğitimi sonrası engelli bireylere sağladığı bir hibe destek programıdır. Biz son iki yıldır bu göstergenin Bakanlığımız programı altında yer almaması gerektiğini belirtiyoruz ancak önceki dönemde Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının birleşmesinden kaynaklı ve bu hedeflerin de takdir edersiniz ki önceden belirlenmesi nedeniyle bizim Bakanlığın altında, ayrılma sürecinde bizim Bakanlık programımızda kaldığı için biz ilgili kurumdan alıp veriyoruz; dolayısıyla İŞKUR'un verisidir ama teknik bir nedenle o gösterge bu süre zarfında bizde...
AYLİN YAMAN (Ankara) - O zaman oradan çıkarılması gerekiyor.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İZLEME VE KOORDİNASYON DAİRE BAŞKANI BURCU AYHAN EKENCİ - Ama bizim göstergemiz değil maalesef; bunu paylaşmak isterim.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Bir şey daha ekleyeceğim, ona başladım ama yarım kaldı; tekrar eklemek istiyorum.
2008 öncesi sigortalı engelli vatandaşlarımız için konu temel olarak Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesi altında izlenmekle birlikte Aile Bakanlığı olarak sizden özel talebim, bu grubu takip etmeniz ve çaresizlikleriyle ilgili, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili bir araya gelip... Çünkü bu kanun değişikliği öncesinde bir ay sonra, iki ay sonra emekliye ayrılacağını düşünen bir grup var. Sosyal Güvenlik Kurumu yetkililerinin "Emekli aylığı almadıkları sürece bu bir hak değildir; dolayısıyla bu bir hak kaybı da değildir." demelerine rağmen beklenti içinde olan kırılgan bir grubun bir anda güvencesini kesmek ve çaresizliğe itmek... Birçoğu şimdi Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuruyor. Vergi indirimi esasına dayalıydı, şimdi Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurarak bir çalışma gücü kaybı üzerinden tamamen raporlar yerle bir olmuş vaziyette; yüzde 70 engelliler yüzde 30'a düşmüş vaziyette yani böyle bir yüzde 70'ten 60'a düşme falan yok, çok ciddi bir mağduriyet yaşanıyor. Sizden özel ricam, bu vatandaşlarımızın ricası yani benim kişisel ricam değil; gerçekten bu vatandaşlarımızın sesini dinlemeniz ve Sosyal Güvenlik Kurumuyla onlara özel bir bilgilendirme olabilir, bir yol haritası... Çok çaresizler, nereye başvuracaklarını bilmiyorlar, nasıl bir yol izleyeceklerini bilmiyorlar. Kötü olan taraf, sanki Sosyal Güvenlik Kurumundakiler de bilmiyor gibi çünkü doğru bir bilgilendirme yok. Ben onlardan da rica ettim; bir bilgilendirme, bir genelge olabilir, vatandaşları bilgilendirme yazısı olabilir. Sizden ricam Bakanlık yetkilileri olarak -çünkü sizler de engellileri takip eden yetkililer olarak- bu mağduriyeti görmeniz ve onlarla ortak bir şey hazırlamanız. Hakikaten çok ciddi üzüntüler yaşanıyor. Zaten yeterince mağdur edildiklerini düşünüyorlar yaşamın içinde, bir de bu onlara çok ciddi bir darbe oldu. Sizden özel bir ricam bu konuyla özel ilgilenmeniz.
Çok teşekkür ediyorum.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Teşekkür ederiz.
Ben notumu aldım bu konuyla ilgili ama zaten konuya çalışıyoruz.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Teşekkürler.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Orada, tabii, engellilerin emekli olabilme hakları var, oradaki kaygı, endişe, belki kurumları tarafından emekliye sevk edilme endişeleri var engellilerin yeni çıkan kanundan dolayı yani erken emekli olabilme şanslarını elde ettikleri için. Yani bunu aslında işveren düzeyinde takip etmek gerekir. Yani bu tip mobbinglere, emekliliğe sevk etme mobbinglerine uğramamaları için.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Sizin de bunu görüp bir şekilde kurumları da bu şekilde farkındalık...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Evet, aslında yani engellilere erken emekli olabilmeleri konusunda bir opsiyon... Onun dışında bir şey yok ama dediğiniz gibi eğer işletmelerin ya da işverenlerin mobbingine uğramak konusunda bir kaygıları var; biz de konuyu yakın takip ediyoruz ama uyarılarınız için de teşekkür ediyorum, sağ olun.
Şimdi, bizim 107 tane kurumumuz var. O soruya geleyim. Biraz önce söylemiş olduğum gibi, bakım üzerine kurguyla buraya geldik. Onun dışında, özellikle gündüz bakım merkezleri sayımızı çok ciddi miktarda artırmaya çalışıyoruz ve bunu da bir miktar yapabildiğimizi düşünüyoruz. Şu anda da inşaat hâlinde olan yeni kurgularımız mevcut. Sebebi de engellilerimizin ve yaşlılarımızın toplum temelli, aile ortamında ya da mahallesinden bağımsız kalmamak üzere yaşamlarını sürdürmelerini istiyoruz. Bu kapsamda da yani şunu söylemeye çalışıyorum: Bu ifrat tefrit dengesini çok iyi kurmak lazım. Çok muhteşem imkânlarla özendirici işler yaptığınız takdirde de toplum temelli kurgunuzun da baltalanması anlamına gelir. Dolayısıyla, biz yerinde yaşlanmaya, yerinde destek olmaya konulu önemli projelerimiz mevcut ki aslında bu bütün dünyada böyle, sürdürülemeyen ev bakımından sonra yataklı kurum bakımının alınması gerekir ve bu kapsamda da yani çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdürebilir bir şekilde yapmaya da çalışıyoruz bu konuyu.
Onun dışında, yaşlılarla ilgili yaşlı bakım modelinin özelin eline geçmesi geçmemesi konusu, tabii, serbest piyasada bir çalışmamız mevcut. Dünyanın birçok yerinde de özel sektör mevcut ya da yerel belediyeler bu konularda destek veriyor ama hâlihazırda bizim yaşlı merkezlerimizde kalan engelli sayımız özel merkezlerden bir tık daha fazla.
Yine, biraz önce söylemiş olduğum gibi, insanların herhangi bir şekilde bakım hizmetine, günlük gereksinimlerini, tekrar eden gereksinimleri yerine getiremeyecek durumda ise biz bunlara ya yine evde destek sağlayalım ya da olmayacak durumda ise kurum bakımında sağlayalım. Biraz önceki o hizmet model döndüğümüz de aslında onu anlatıyor. Evde bakım yardımı yapalım, sonra gündüzlü bakımlar yapabilirsek yapalım, sonra bireysel, yine toplum içinde "umutevi" dediğimiz bir apartman dairesinde, toplumun içinde bakmaya çalışalım, hiç olmazsa en sonunda da sizin demiş olduğunuz rehabilitasyon merkezlerine kurgulayalım diye düşünüyoruz.
Şimdi, palyatif bakımla ilgili tabii çok sınırda "borderline" bir şey olduğunu düşünüyoruz. Ben de Sağlık Bakanlığı kökenliyim bu arada, daha önce Sağlık Bakanlığında yöneticilik yapmıştım. Evet, Sağlık Bakanlığında palyatif bakımın kurgulanmasının asli amaçları aslında yoğun bakım sonrası rehabilitasyonlarının ve evde bakıma hazırlık ya da ailenin bu konudaki sağlık okuryazarlığını artırarak eve naklini sağlamak ve Aile Bakanlığının şu ana kadar hâlihazırdaki, dışarıdan gelen talepleri değerlendirdiğinizde bakımevinden daha çok huzurevi talepleri vardı ama biz son dönemlerde bakım ve rehabilitasyon ya da palyatif hususlarında daha fazla talep gördüğümüzü görüyoruz ve bu anlamda da bizim huzur evlerimizdeki bakım kalite standartları da aynı şekilde, rehabilitasyon kısmına ya da palyatif kısma revize ediyoruz. Şu anda da bakım kalite standardı çalışıyoruz yani yara bakım skorlamasından tutun yine kilo kaybı, kas gücü kaybına kadar birçok kriterimiz mevcut. Bunun oluşmasının sebeplerinden bir tanesi de şu: Yaşlılarımızın daha uzun süreli yaşaması bu tip bir şeyi getiriyor; birincisi bu. İkincisi de, sigortaların, özel SGK'nin ev ventilatörleri, "home" ventilatöri ödedikten sonra yaşam sürelerinin biraz daha uzaması ve rehabilitasyon yaşam sürelerinin, palyatif yaşam sürelerinin biraz daha uzaması sebebiyle topluluğun bir kısmına böyle bir ihtiyaç doğdu. Biz de buna bu reflekslerle hareket ettiğimizi de bildirmek istiyorum. Yani şu anda eskiden tek başına huzurevi, rehabilitasyon ünitesi olmayan huzurevi açılırken şu anda hiçbir şekilde tek başına sadece huzurevi değil, yanında bakım... Hatta dört bölüme ayırdık biz bunları, sağlıklı yaşlıdan tutun, entübe hastaya kadar gidecek bir silsilede aynı merkez içinde hizmet vermek istiyoruz. Zira, her sağlıklı yaşlı, palyatif hasta olmaya adaydır. Dolayısıyla eleştirilerinize ya da kaygılarınıza katılıyorum. Biz de bu yönlü refleksler aldırdığımızı bilmenizi isterim.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Sadece konu unutulmasın diye, engelliler 2011 yılından itibaren...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Onu da anlatacağım.
Şimdi, tabii, o TÜİK'in araştırması aslında, bütün dünyada böyle, araştırmalar çok kısa süreli şekillerde yapılmaz yani beş sene, on senede bir bu tip araştırmalar yapılır aslında da buna... Yani bununla ilgili de bunlar araştırma projeleridir. Ben, asli olan kısmın bizim ulusal engelli veri tabanımızın olduğunu düşünüyorum. Bu veri tabanındaki skala bazında yüzde 40 ve üzeri engelliler 4 milyon 234 bin kişi şu anda. Bu veriler bütün dünyada da aynı şekilde oluşur, arz taleple de oluşan verilerdir bunlar; örnek vermek istiyorum, bugün bizim ulusal veri tabanımızda ya da Türkiye'deki araştırmaları da buna ekleyebilirsiniz, yüzde 5 engeli olan kişi sayısı sıfırdır muhtemelen ama yarın "Yüzde 5 engelli olana evde bakım yardımı yapacağız." dediğimizde bu sayının 10 milyona çıktığını birden görebilirsiniz. Dolayısıyla, veriler, "engelli verileri" dediğimiz şeyler sizden hizmet aldığı müddetçe -Sağlık Bakanlığı için de bu geçerli- sizin kaydınızda vardır. Yani benim yeğenim otizmli, ağabeyim de pediatri uzmanı, hiçbir yerde kaydı yok çocuğun. Dolayısıyla, devletin bunu kayıt yapabilmesi de mümkün değil. Bütün dünyada böyledir aslında ama veri sistemleri, istatistik sistemlerinin çok düzgün olması gerektiğine şiddetle katılıyorum. Zira veri analiziyle politika üretmemiz gerekiyor; o konudaki hassasiyetlerimizi de bilmenizi isterim.
Alt kırılımlar konusunda da dijitalizasyona geçtikten sonra Sağlık Bakanlığıyla aynı altyapıyı kullanıyoruz. Bugün daha sağlıklı verilerin elimizde olduğunu düşünüyorum ben yani otizmli sayısı, işitme engelli sayısı, bunlar da çok aslında yine alt kırılımlarıyla çok karmaşık, "mix" işler, şundan dolayı: Bir görme engelliyi ne zaman görme engelli kabul edeceğiz, yüzde 90 üzeri görmemesi mi, yüzde 100 görmemesi mi ya da 75 yaşında oluşan retinopatisi -özür dilerim cümleler için- sebebiyle mi görme engelli sayacağız; bunların hepsinin şu anda sınıflamalarını yapıyoruz ve uzman arkadaşlarla yapıyoruz.
ÇÖZGER meselesine geldiğimiz takdirde de, Sağlık Bakanlığından da bunu biliyorum ki bu tip raporlamalar, erişkin ve çocuk raporlama da dâhil olmak üzere bir bilim kurulu çerçevesinde görev alınır. Burada Sağlık Bakanlığının da buralara bir genel müdürün ya da "x" "y" "z" kişisinin o kurula çok fazla müdahale etmediğini biliyorum. Dolayısıyla, o raporlama sisteminin doğrusunun da bir bilim kurulu tarafından verilmesi gerektiğini, uluslararası standartta olması gerektiğini düşünüyorum. Burada aslında -problem sizin yüzde kaç hasta olduğunuz değil- sistemin buna uygun yapılması gerekir. Yani bugün siz yüzde 90 üzerine tam bağımlı bir kriter koymuşuz, verdiğiniz takdirde, yüzde 89'u da yüzde 90 görebilirsiniz. Aslında bunun da inşallah -ona da çalışıyoruz, onu söyleyeyim- belirli bir kısmi bağımlı olanlara da ödeme olacak şekilde yani 1 puanla yardımı, desteği, şunu bunu kaçıracak olan insanlar yerine daha az yardım yaparak kırılımları, yüzdelikleri daha da uzatmak istiyoruz.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Buyurun Sayın Yaman.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Yasin Hocam, şunu söyleyeceğim: 2011 yılında yapılan Dünya Sağlık Örgütünün kullandığı bu ICF sistemi yani...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ YASİN AKAR - Doğru, fonksiyona dayalı.
AYLİN YAMAN (Ankara) - ...işlevsellik sağlığın sınıflandırılmasına dayalı ve benim itirazım şu noktada: Aslında, bizim tekrar keşfetmemiz gerekmiyor, alt kırılımlar o soru setinde belirlenmiş ve bizim 2011 yılında yaptığımız bu işle uluslararası işlevselliğe dayalı sınıflandırmadan sonra dünyada 7 kez güncellendi bu ve bu güncelleme göz ardı edilerek hiçbir kez daha yapılmadı bu. Yani zor olduğunu kabul ediyorum çünkü engellilikte "mix" tipler var, alt kırılımlarda zorluklar var ama zaten bu sınıflandırma güncelleniyor Dünya Sağlık Örgütü tarafından ve bizim buna bir ekip ayırıp detaylı, işte, TÜİK üzerinden olabilir, başka olabilir, onu bilemiyorum ama güncellenen şeyi bizim yakalamamız gerekiyor, çağın gereğini yakalamamız gerekiyor. Haklısınız, neden sayı düşük? Aslında beklentimizin daha yüksek olması, sadece başvuran üzerinden gidiyor çünkü ama bizim sadece başvuranı bekliyor olmamamız lazım. Yani ailede bir engelli mi var, neden başvurmuyor? Yani bunu, bizim bu tür nüfusa dayalı, kayıt sistemlerinde bunu da bu skorlamaya göre yapıyor olmamız lazım, güncellenmiş hâliyle.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Teşekkür ediyoruz.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKAN YARDIMCISI SEVİM SAYIM MADAK - Bir iki sorusu vardı vekilimizin ama...
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Buyurun Sayın Bakanım.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKAN YARDIMCISI SEVİM SAYIM MADAK - Uzun süreli bakım sigortasına yönelik, bir de engelli bireylerin istihdamına yönelik iki konu vardı, ben onları da tamamlamak isterim.
En son bu 2008'den sonraki engelli emeklilikle ilgili düzenlemeyle ilgili SGK'ye biz de görüşlerimizi iletmiştik ama hangi gerekçelerle bu düzenlemeyi yaptıklarını biliyoruz. Ayrıca, gerçekten çalışma gücü kaybı nedeniyle erken emekli olması gereken engelli vatandaşların sağlık kurulu raporlarındaki oran nedeniyle mağdur olmalarına engel olmamız gerekiyor, burada hemfikiriz. Engelli bireylerin istihdamına yönelik de Bakanlığımızın EKPSS uygulamasını biliyorsunuz, dünyada tek örneği olan EKPSS uygulaması var. En son EKPSS'ye 110 bin engellimiz girdi. Yüzde 40 ve üzeri engelli olan herkes bu sınava girebiliyor ve farklı alanlarda, modülde gerçekleştirilen bir sınav. 110 bin kişi bu sınava girdi ve ÖSYM tarafından yapılan bu sınavın yüzde 75 ücretini de Bakanlığımız karşılıyor yani bu 110 bin kişinin.
Tabii ki bunun yanında korumalı iş yeri desteği, destekli istihdam modeli, bununla beraber çeşitli programlarımız var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafında iş gücü programları, aktif iş gücü, pasif iş gücü ve hibe desteği programları var. Biliyorsunuz, ülkemizde kota uygulaması var. Özellikle 50 kişi ve üstü çalışan çalıştıran işletmelerin yüzde 3 oranında engelli çalıştırması gerekiyor ama günümüze baktığımız zaman maalesef ki özellikle özel sektörün, şu an 25 bine yakın bir engelli çalıştırması gereken 50 ve üstü kişi çalıştıran işletmelerin 20 binine yakınını çalıştırmadığını görüyoruz. İşte, bununla ilgili de iş uyum süreci, engellilere OSB'ler içerisinde özellikle böyle pilot çalışmalar başlattık, orada da engelliyi çalıştırmayan işletmelere de biliyorsunuz para cezası, cezai müeyyide uygulanıyor ve o paralar da tamamen engellilerimize -iş kurma- kullanılıyor SGK üzerinden.
Ayrıca, bizim İŞKUR üzerinden yaklaşık 281 engelli koçumuz var. Bu engellilerimizin işe yerleştirilmelerinde özellikle bire bir ilgilenmeleri açısından böyle bir çalışma yapıyoruz. Tabii ki bunların özellikle iş uyum sürecini önemsiyoruz ve bu alanda da şu an dediğimiz gibi OSB'lerde pilot çalışmaya başladık.
Diğer bir konu da uzun süreli bakım sigortası. Biliyorsunuz, 2019'dan bu yana uzun süreli, bizim I. Yaşlılık Şûrası'nda güvence sistemiyle ilgili bir komisyon kuruldu ve bizim On İkinci Kalkınma Planı'nda da yer alıyor, Yaşlanma Vizyon Belgemizde de var. Biz de Bakanlık olarak çalıştaylarımızı, toplantılarımızı yaptık. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının başkanlığında belli bakanlıklarla beraber çalışmalar yürütülüyor. Evet, artık bakıma olan ihtiyaç arttı ve bizim de bakım sigortasını hayata geçirmek üzere çalışmalarımız belli bir olgunluğa ulaşmış durumda. Onun bilgisini iletmek isterim.
Teşekkür ederim.