KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bir de şöyle bir grup var Sayın Bakanlık yetkilileri: Mahpus yaşlı, engelli, hasta kişiler var. Şimdi, Adalet Bakanlığının uhdesinde oralar ama biz cezaevlerini ziyaret ediyoruz, görüyoruz hâllerini; Adalet Bakanlığı bu konunun uzmanı falan olmadığı için çok yetersiz kalıyor ve bu insanlar bayağı büyük sıkıntılar çekiyor. Hantal bir bürokrasi var; işte, eğitim araştırma hastanesinden rapor alınacak, oradan Adli Tıbba gidecek, aylar, yıllar sürüyor ve bu insanlar buralarda sürünüyor, büyük bir eziyet çekiyorlar. Bazı örnekler vermek isterim. Bakın, mesela, Antalya E Tipi Cezaevinde, Mehmet Akçay, ejeksiyon fraksiyonu yüzde 25, birçok hastalığıyla beraber yaşamaya çalışıyor, bayağı sıkıntısı var. Menemen Cezaevi hasta mahpuslar için bir cezaevi biliyorsunuz, burada İbrahim Güngör isimli bir hasta mahpus, diyabeti var, opera hidrosefalisi, alzaymır, prostat var ve kızını bile tanıyamayacak ölçüde bir mahpus ve Adli Tıp beklemekten orada bayağı bir büyük sıkıntı çekiyor. Şimdi, bu hastaları Aile Bakanlığı olarak takip etmeniz lazım. Adalet Bakanlığı bu işi yapamıyor, yapamadığı konularda veya yardım istediği konularda farklı bakanlıklarla üçlü protokoller, ikili protokoller imzalıyor; İçişleri Bakanlığıyla yaptıkları var. Aile Bakanlığıyla da bunların yapılması lazım. Son derece zor durumda hasta mahpuslar.

Başka örnekler de var. Bakın, mesela, Aliağa Şakran 1 No.lu Cezaevinde Gökhan Yıldırım bezlenen bir hasta ve çok büyük sağlık sorunları çekiyor. Şaban Kaygusuz, Kayseri Cezaevinde ağır engelli bir mahpus ve hâlâ tahliyesi yapılmıyor, cezaevi şartları ona uygun değil, büyük zorluklar çekiyor. Ebubekir Yulu Kırşehir S Tipi Cezaevinde birçok hastalığıyla beraber duruyor. Ramazan Beyca, Batman Beşiri Cezaevinde ağır hastalıklarıyla yatıyor. Yine, Eskişehir H Tipi Cezaevinde Yılmaz Çerçel mesela şizofren ve alzaymır hastası bir hasta mahpus, ağır engelli ve hâlâ cezaevinde. Yani şimdi bu insanların neresini cezalandıracaksınız? Kızını bile tanıyamayan insanlar, eşini dostunu bile tanımakta zorlanıyorlar. Şimdi, Adalet Bakanlığı diyor ki: "Ne yapalım? Adli tıptan raporu gelecek Vekilim." İyi ama bu arada bu insanın kaliteli, konforlu bir hayat sürmesi için Aile Bakanlığının devreye girmesi gerekiyor. Biz bizzat görüyoruz o mahpusların perişan hallerini.

Mesela, Mehmet Güvel, yüzde 80 engelli, Wernicke-Korsakoff hastası, prostat, denge sorunları yaşayan bir hasta mahpus. Bülent Selçuk, Çorlu Cezaevinde dördüncü evre bir kanser hastası, ilaç alamıyor. Ahmet Yiğit, 80 yaşında, Diyarbakır Kapalı Cezaevinde, kalp, şeker, birçok hastalığı olan bir hasta mahpus.

Yani özetle şunu demek istiyorum: Mutlaka Aile Bakanlığının burada müdahil olması gerekiyor, bu sizin uzmanlık alanınız. Adalet Bakanlığı yetkilileri "Biz yetersiz kalıyoruz Vekilim." diyor, "Ben size itiraf edeyim" diyor. Ben Menemen Cezaevine gittim -hepsi hasta mahpus orası- oranın yöneticileri de söyledi "Bakım elemanlarımız az. Bu kadar az elemanla ben nasıl bakayım bu mahpuslara?" dedi. Evet, gelmiyor, gitmiyor; sizin oraya müdahil olmanız gerekiyor ve çok zor durumda insanlar var.

Şimdi, bir de bu bakım aylığı meselesi. Şimdi, asgari ücretin üçte 2'sinden az ise kişi başı deniliyor yani 14 bin liraya falan tekabül ediyor kişi başı fakat yani şu anda enflasyonu biliyorsunuz, geçen sene ENAG rakamlarına göre yüzde 180'i bulan enflasyonlar var. Hepimiz biliyoruz, geçen sene pide fiyatı neydi, şimdiki pide fiyatını herkes biliyor, yüzde 100'den aşağı değil enflasyon aslında. Böyle bir durumda "14 bin lira varsa tamam, sana bir bakım ücreti vermeyiz." denmesi; yani çok yetersiz bunlar. Hani şu anda hepimiz hayatın realitesini biliyoruz, hayat pahalılığını biliyoruz, burada mutlaka düzenlemeler yapılması gerekiyor. Tabii, bunu yasal olarak bizim yapmamız lazım ama Bakanlık bürokratlarının da bunu zorlaması, bildirmesi gerekiyor. Burada bu sistem yürümeyecek öbür türlü.

Yine özel bakım merkezlerinde -arkadaşlarımız da bahsetti- oralarda da maalesef sorunlar çok. "2 denetim en az yapıyoruz." diyorsunuz ama bence az bunlar. Biz milletvekillerine bu konuda zaman zaman skandal boyutunda çok şikâyetler geliyor, gündem ediyoruz ve çok üzücü şikâyetler oluyor. Demek ki denetim eksikliği var.

Bir de bu bakım merkezleri sahipleri de bize başvuruyorlar. Şöyle: İşin gerçeği, devlet, kamu bu konuda yetersiz olduğu için özel merkezlerin önünü açmış. İlk başta tatminkâr ücretleri var, evet, birçok bakım merkezi açılmış fakat şu anda "Sahtekârlık yapmam gerekiyor." diyor bakım merkezi sahibi mesela. Konuştum ben kaç kişiyle yani "Bakanlığın bize ödediği bu rakamlarla ben mümkün değil burayı yürütemem, sahtekârlık yapmam lazım. Hayatın realitesi ortada, ilk başladığımızdaki rakamlar ortada, neredeyse beşte 1 oranında azalmış rakamlar, bu iş yürümeyecek, patlıyor." deniliyor. Biz diyoruz ki yani özel değil, kamu yapsın bu işi zaten. Kamu "Yetemiyorum." diyor, özelin önünü açıyor, bu sefer özelin de iyice boğazına çöküyor, zorluyor. Bu sistem yürümeyecek, patlayacak bu gidişle. Böyle bir sıkıntı var, bunu da dikkatlerinize sunmuş olayım.

Onun dışında şu an için söyleyeceklerim bunlar.

Teşekkür ediyorum.