KOMİSYON KONUŞMASI

ULAŞ KARASU (Sivas) - Evet, teklifin 14'üncü maddesi EUROCONTROL'den daha fazla ödeme alınması yoluyla millî gelir maliyetlerinin artırılması, döviz girişi sağlanması olarak açıklanıyor. 2005 yılından bu yana yürürlükte olan bu düzenlemeye göre havacılık tazminatı ödemesinde çalışanlar 3 farklı gruba ayrıldı. Şimdi sormak istiyorum: Yirmi yılda yeni mi aklınıza geldi bu düzenleme, döviz girişi sağlamak? Yirmi yıldır çalışanların maaşını niçin yükseltmediniz? Bakın, Fransa'da uçuş sayısı bizden yaklaşık 1 milyon fazla olmasına rağmen Fransa'nın bildirdiği maliyet 1,5 milyar avro, ülkemiz ise Avrupa'da 2'nci büyük hava sahası konumuna sahip ve bizim bildirdiğimiz maliyet 650 milyon avro ama toplam maliyetler içinde personel maliyeti Fransa'da yüzde 60, Türkiye'de ise yüzde 32 yani bugüne kadar personelin maaşını düşük tutup EUROCONTROL'e o şekilde bildirildiği için yıllardır hava yolu şirketlerinin ödediği uçak başına hava seyrüsefer hizmet bedelleri çok düşük kalıyor. Hava sahamızda seyrüsefer hizmet alıcılarının önemli bölümünün yabancı hava yolu şirketleri olması da dikkate alındığında milyonlarca avro bu yabancı hava şirketlerinin kasasında kalmış durumda. Bunca yıldır döviz girişini niçin sağlamadınız? Oluşan bu zarardan kimler sorumlu?

O zaman şu sorulara da yanıt verilmesi gerekiyor: Maliyetleri EUROCONTROL'e yansıtılan personelin ünvan bazında dağılımı ve maliyetin ünvana göre yansıtılma oranları nedir? EUROCONTROL'e maliyetlerin geri dönüşü çerçevesinde bildirilen geçmiş yılın kesinleşen maliyet toplamı nedir? Personel giderleri bu toplamın ne kadarını oluşturmaktadır? Gelecek yıl için bildirilen tahminî maliyet toplamı nedir? Personel giderleri ünvan bazında bu toplamın ne kadarını oluşturmaktadır?

Kıymetli arkadaşlar, Devlet Hava Meydanlarının gelirlerinin yüzde 30'u seyrüsefer gelirleri, yüzde 70'i ise terminal hizmet gelirleri, kira gelirleri gibi işletme gelirlerinden oluşmakta. Siz şimdi personelin maaşını EUROCONTROL ücretiyle ödemeye çalışıyor, Devlet Hava Meydanlarının diğer gelirlerini hazineye aktarmaya çalışıyorsunuz. Böyle olunca, gruplara ayırdığınız çalışanlar arasında ciddi maaş farkları oluşuyor. Bu durum iş barışını bozuyor, aynı işleri yapan personeli bile birbirine düşman ediyorsunuz. Burada asıl olması gereken yoksulluk sınırının 70 bin liraya dayandığı ülkemizde tüm bu çalışanların maaşlarının da dünya ölçeğinde standartlara yükseltilmesidir. Olması gereken maaşı düşük kalan personelin maaşlarına hazineden belli oranda pay ayırıp maaşların dengelenmesidir Türk Hava Yollarının Genel Müdürünün maaşlarının milyonlarla hesaplandığı ülkemizde, çalışanların aldığı maaşların dahi arasında uçurumun olması kabul edilemez. Eğitim ve iş yüküne bağlı olarak elbette bir fark olacaktır ama bu fark uçurum olmamalıdır. Sizin yaptığınız sistem, seyrüsefer elemanlarının gelir vergisiyle diğer tüm personelin maaşını ödemeye çalışıyorsunuz. Bunun adı garabet bir sistemdir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesi, Devlet Hava Meydanlarının bütçesi bu insanların maaşlarını düzenlemeye yetmiyor mu? Bir çalışanın gelir vergisiyle diğer çalışanın maaşını ödemek ülkemize hiç yakışmıyor. Siz hem dünyayla rekabetten söz ediyorsunuz hem de personelinize dünya standartlarının altında maaş ödemesi yapıyorsunuz; bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. İş barışını bozduğunuzu da söyledim. Bütün bu tartışmalardan dolayı oluşacak olan emniyet zafiyetinin, uçuş emniyet zafiyetlerinin vebali sizin boynunuzda olacaktır.

Zafiyet demişken 18 Şubatta Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün hazırladığı Hava Trafik Kontrolörü Lisans ve Derecelendirme Yönetmeliği'ni de hatırlatmak gerekiyor çünkü yönetmelikle dünyada ilk kez asli görevi her zaman emniyetli trafik akışını sağlamak olan kontrolörlere "Trafiği yeterince hızlandırmazsanız lisansınızı iptal ederiz." tehdidi yapıldı. Sorarım size: Dünyanın neresinde böyle bir uygulama var? Atadığınız bahçe bitkileri mezunuyla, her gün skandallarla anılan hukuk müşavirinizle, hazırladığınız ve baştan sona personelin aleyhine olan bu düzenlemeyle büyük zafiyetlere yol açacaksınız.

Yine, hava taşımacılığımız uluslararası denetimlerde de büyük sorunlar yaşıyor. Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonunun Eylül 2024'te yaptığı denetimde ülkemiz 8 alanda yapılan denetimin 7'sinde sınıfta kaldı. Ülkemizin seyrüsefer hizmetlerinin uyum ortalaması 2019 yılında 86 puan iken bu oran 2024 yılında son denetimde 19 puana kadar geriledi. Bu organizasyona üye 188 ülke arasında 153'üncü sıradayız; 119'uncu sırada Uganda, 98'inci sırada Zimbabve var.

Bakın, Corendon Havayolları yazları Türkiye'den yurt dışı seferleri yaparken kışları uçak ve personelini Hindistan'da çalıştırarak gelir sağlıyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Karasu.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Başkanım, genelinde konuşacaktım, şunu tamamlayayım en azından.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Genelinde de beş dakika verecektim size.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Yok, konuşmadım genelinde.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - O zaman da o kadar verecektim zaten, fazla vermeyecektim ki.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Az kaldı.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, toparlayın.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Ancak ülkemiz denetimden düşük puan aldığı için şöyle bir sorun ortaya çıktı: Hindistan Sivil Havacılık Otoritesi puanı 70'in altında olan ülkelerin şirketlerinden kiralama yapılamayacağına yönelik bir düzenleme getirdi. Bu durumda maalesef şirketlerimiz de kayba uğruyor. Ülkemizin havacılığını bu duruma düşürmek utanç verici bir modeldir arkadaşlar.

Ayrıca, şunu söylemek istiyorum: Yine, teklifte "Performansa dayalı ödemeler, personele fiilen hizmete katkı sağladığı sürece bulunduğu kadro ve pozisyona göre yapılır. Sağlık raporu, ücretli izin, görevden uzaklaştırılma, tutuklanma, gözaltına alınma gibi durumlarda isabet eden günler için bu madde uyarınca ödeme yapılmaz." hükmü var. Bırakın adil olmayı, insani bile değil. Diyelim ki kanser hastası bir personel var, bu personel paraya en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde sağlık raporunda uzun süreli heyet raporları alırsa kapsam dışında kalacak. Yine, görevden uzaklaştırılan personele göreve dönüş sonrasında performans ücretinin tamamının ödenmesi gerekiyor. Ücretli izinlerde, doğum, bayram ve idari izinlerde de bu ödemenin yapılması gerekiyor.

Netice itibarıyla, bu düzenlemede adaletsizlikler mevcut; bunların bir an önce giderilmesi gerekiyor.